17 Aralık 2023 Pazar

Nar Anne’nin tohum bankası

 Kocaeli-Kandıra’da kendi çabasıyla yıllar içinde bireysel bir tohum koleksiyonu oluşturan ve çevresinde “Nar Anne” olarak anılan Nardane Kuşçu, geçmişi geleceğe taşıyarak tarım yapmanın en güzel örneklerinden birini veriyor.

Burası Kocaeli’nin Kandıra ilçesinde, ormanlık bir arazinin içinde kurulmuş 120 dönümlük bir çiftlik. Narköy isimli bu çiftlik adını emekli bir ilkokul öğretmeni, aynı zamanda da idealist bir üretici olan kurucusu Nardane Kuşçu’dan alıyor. Burada henüz 6 yaşından itibaren biriktirmeye başladığı tohumlarla ve organik tarım yöntemleriyle üretim yapan Kuşçu, aynı zamanda koleksiyonundaki tohumları gelecek nesillere aktarmak için özenle saklıyor.

Düşü olmayanın işi olmaz!

“Düşü olmayanın işi olmaz” diyen Nardane Kuşçu, uzun yıllar hayalini kurduğu Narköy çiftliğinin temelini 2007 yılında satın aldığı araziyle atıyor. Burayı “ekolojik turizm” konseptine uygun bir şekilde hem tarım çiftliği hem de otel olarak işletilen bir merkeze dönüştüren Kuşçu, elinde bulunan “atalık” tohumlardan elde ettiği ürünleri hem konukları hem de İzmit’te katıldığı pazarlarda tüketicilerle paylaşıyor.

nar-annenin-tohum-bankasi4.jpg

Özel sıcaklıkta saklanıyor

Narköy’ü en özel kılan şey ise, Kuşçu’nun 50’li yıllardan beri topladığı tohumlardan kendi çabasıyla oluşturduğu bir “tohum bankası”na ev sahipliği yapması. Koleksiyonda bulunan kayıt altına alınmış yaklaşık bin 200 tohum çeşidi bozulmaması için özel sıcaklıktaki bir odada tutuluyor. Her tohumun üzerinde kodu ve kayıt tarihi de yer alıyor.

Kıtlığa karşı üretim sürekli olmalı

Hayata geçirdiği tohum bankasını “geleceğe bir yatırım” olarak tanımlayan Kuşçu, “Bu tohumlar gelecekte, olası bir kıtlık durumunda bir kısır döngü yaşanmasın ve üretim devamlı hale gelsin, açlık nedeniyle savaş olmasın, bereket ve bolluk olsun diye saklanıyor” diyor. 2016 yılında “Türkiye’nin Kadın Sosyal Girişimcisi” ödülüne layık görülen Nardane Kuşçu, “En büyük hayalim her evde birer tohum bankası olması” diye konuşuyor.    

13 Aralık 2023 Çarşamba

Kalın bağırsak probleminde; yer elması, kuşkonmaz

 Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, prebiyotikler, probiyotikler ve simbiyotiklerin sindirim sistemi sağlığı üzerinde olumlu etkileri olan mikroorganizmalar ve besin maddeleri olduğunu belirtti. Prebiyotiklerin bağırsak sağlığını desteklediğini ve bunun yanı sıra bağırsak mikrobiyotasını zenginleştirerek bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ifade eden Prof. Dr. Karabulut, probiyotiklerin de bağırsak sağlığını iyileştirmenin yanı sıra iltihap azaltıcı etkisi, bağışıklık sistemini güçlendirme ve laktoz toleransını artırabildiğini söyledi.

Kalın bağırsak probleminde; yer elması, kuşkonmaz birebir

Simbiyotiklerin de yine sinerjik etki, bağırsak sağlığını destekleme ve bağışıklık sistemini güçlendirme özelliğine sahip olduğunu kaydeden Karabulut, “Prebiyotikler, bazı doğal gıdalarda bulunan özel lif türleridir. Bu lifler, bağırsaklardaki yararlı bakterilerin büyümesini teşvik ederek sindirim sistemine sağlık faydaları sağlar.” dedi.

Bitkilerin Profesörü Karabulut, prebiyotik bakımından zengin bazı doğal gıdaları şöyle sıraladı:

“Sarımsak ve Soğan: Allium ailesine ait bu sebzeler, prebiyotik olan inülin lifini içerir.

Enginar: Enginar, prebiyotik olarak bilinen inülin ve früktooligosakkaritleri içerir.

Muz: Muz, pektin adı verilen bir tür prebiyotik lif içerir.

Bal ve Akçaağaç Şurubu: Bu doğal tatlandırıcılar, prebiyotik özelliklere sahip olabilir.

Sakatat: Karaciğer gibi organ etleri, prebiyotik olan inülini içerebilir.

Buğday ve Arpa: Buğday ve arpa, beta-glukan adı verilen bir tür prebiyotik lif içerir.

Yulaf: Yulaf, beta-glukan içeren bir başka tahıl kaynağıdır.

Yer Elması: Bu sebze, inülin bakımından zengindir ve doğal bir prebiyotik kaynağıdır.

Pırasa: Pırasa, inülin ve früktooligosakkarit içerir.

Asparagus (Kuşkonmaz): Kuşkonmaz, prebiyotik olan inülin lifini içerir”

Bu gıdaların sindirim sistemini destekleyerek bağırsak sağlığını iyileştirebilecek prebiyotik lifleri içerdiğini kaydeden Karabulut, “Ancak, herkesin sindirim sistemi farklıdır ve bu gıdalara karşı toleransları değişebilir. Yeni bir prebiyotik içeren gıdaya başlamadan önce, bireylerin küçük miktarlarda başlamaları ve vücutlarının tepkilerini izlemeleri önemlidir” ifadelerine yer verdi.

Probiyotiklerin, canlı mikroorganizmalar içeren gıdalar olduğunu ve sindirim sistemi sağlığını iyileştirebilecek yararlı bakteri türlerini içerdiğini de kaydeden Karabulut, probiyotiklerin doğal olarak bulunduğu bazı gıdaları ise şöyle açıkladı:

“Yoğurt, genellikle Lactobacillus bulgaricus ve Streptococcus thermophilus gibi bakteri kültürleri içerir. Ayrıca, probiyotik olarak bilinen Lactobacillus acidophilus, Bifidobacterium bifidum ve diğer türleri içeren yoğurt çeşitleri de mevcuttur.

Lahanadan yapılan lahana turşusu, salatalık turşusu ve diğer fermente sebzeler, probiyotik bakteriler içerir.

Miso, soya fasulyesi ve/veya tahıl kullanılarak yapılan bir Japon fermente gıdasıdır. Genellikle Lactobacillus türleri içerir.

Tempeh, soya fasulyesinin fermente edilmesiyle yapılan bir protein kaynağıdır ve Bifidobacterium bakterilerini içerebilir.

Kore mutfağına ait fermente lahana ve sebze karışımı olan kimchi, çeşitli probiyotik bakteri türlerini içerebilir.

Bazı ticari içecekler, özellikle yoğurt içecekleri ve probiyotik içecekler, belirli probiyotik bakteri türlerini içerebilir.

Natto, fermente soya fasulyesi içeren bir Japon gıdasıdır ve Bacillus subtilis bakterilerini içerir.

Fermente lahana olan sauerkraut, Lactobacillus bakterilerini içerebilir.

Ayrıca, eczanelerde, marketlerde ve sağlık mağazalarında bulunan probiyotik takviyeler, kapsül veya toz formunda, çeşitli probiyotik bakteri türlerini içerebilir.

Probiyotiklerin çeşitli gıdalarda bulunması, sindirim sistemi sağlığını desteklemek ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için farklı besin kaynaklarından çeşitli probiyotik türlerini almanın önemli olabileceği anlamına gelir. Bu maddeler genellikle doğal olarak besinlerde bulunurlar ve özellikle fermente gıdalar, yoğurt, lahana turşusu gibi gıdalarda yüksek miktarda bulunabilirler. Ancak, sağlık durumunuza bağlı olarak, herhangi bir takviye kullanmadan önce bir sağlık profesyoneli ile konuşmanız önemlidir”