14 Temmuz 2023 Cuma

Dabbetül-Arz

 


Semavi Dinlerde Dabbetül-Arz









(Kıyametin kopacağına dair) o söz başlarına gelince, onlar için yerden kendilerine bir dâbbe (canlı bir yaratık) çıkarırız. O, onlara insanların âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyler.-Neml,82

-


kıyamet alametlerinden biri kabul edilen Dabbetül Arz, ahir zamanda ortaya çıkacağına inanılan bir yaratıktır. Kur’an’ın Neml Suresinin 80 ve 85. ayetlerinde bahsedilmektedir. Bu ayetler, insanlığın kötülükleri yüzünden uğrayacağı sonun geldiğini ve bu sonun belirtileri arasında yeryüzünden bir dabbenin çıkacağına işaret etmektedir.

Neml suresi 82. ayet şöyle diyor; “O söz, tepelerine indiğinde, yerden onlar için bir dabbe çıkarırız da o onlara, insanların bizim ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler.”

Kur’an’da Dabbetül Arz’ın tam olarak nasıl bir yaratık olduğu açıkça belirtilmemektedir. Ancak İslam tefsirlerinde ve İsrailiyat kaynaklarında bu konuda çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetlere göre Dabbetül Arz, 60 arşın boyunda, kıllarla kaplı, sakallı, boynuzlu, iki kanatlı, öküz başlı, domuz gözlü, fil kulaklı, aslan yeleli, kaplan renkli ve koç kuyruklu devasa bir yaratıktır. Elinde Hz. Süleyman Peygamberin mührü ve Hz. Musa Peygamberin asasıyla çıkıp, bazı yerlerde yağız bir at hızıyla hareket edecektir.

Dabbetül Arz’ın görevi ise, insanlara Allah’ın ayetlerine inanmamalarının sonuçlarını hatırlatmaktır. Bu nedenle, Dabbetül Arz’ın ortaya çıkışı, insanların günahlarına ve Allah’ın hükümlerine karşı gelmelerine karşı bir uyarı olarak kabul edilir. 

Dabbetül Arz Nasıl Bir Varlıktır?

Dabbe kelimesi, sözlük anlamı olarak “debelenen şey” anlamına gelir ve Kur’an’da her türlü canlı için kullanılır. Daha çok hayvanlar için kullanılan bir terimdir. Nûr Suresi’nin 45. ayeti, sürüngen, dört veya iki ayaklı tüm hayvanların dabbe olduğunu belirtir. Ancak Kur’an’da dabbe terimi, insanı da içeren bir şekilde kullanılmaktadır. Örneğin, Hûd Suresi’nin 6. ayeti ve Nahl Suresi’nin 49. ve 61. ayetlerine bakıldığında dabbenin insanı da kapsayan bir anlamı olduğu görülmektedir. Dolayısıyla dabbe kelimesi yerine göre hayvanlar için kullanılabilirken, insanlar için de kullanılabilmektedir.

Sebe’ suresi 14. ayette ise Hz. Süleyman Peygamber ile ilgili bir olay anlatılırken, Dabbetül Arz olarak adlandırılan bir canlının kurtçuk olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak Neml suresi 82’de bahsedilen dabbenin hayvan olması mümkün görülmemektedir. Çünkü dabbenin konuşacağı ve insanları ibretli bir şekilde uyarması gerekmektedir. Bu nedenle, Kur’an’da bahsedilen dabbenin hayvan değil, muhtemelen insan olması gerektiği düşünülmektedir.

Kur’an’ın, Hz. Peygamber’den sonra en büyük müfessiri kabul edilen Hz. Ali, Neml 82’deki dabbeden söz ederken şöyle diyor; “O, kuyruğu olan bir dabbe değil, sakalı olan bir dabbedir.” Yani kıyamet alâmeti olarak gösterilen dabbe bir insandır.

Dabbetül Arz Ortaya Çıktığında Yaşanacaklar

Kur’an, Neml suresi 82’de Dabbetül Arz‘ın gökten veya öte âlemlerden beklenmemesi gerektiğine dikkat çekerek bu konuyu vurgulamaktadır. Çünkü insanlar genellikle uyarıcı veya aydınlatıcı varlıkları göklerden veya öte dünyalardan beklerler. Ancak Kur’an, Dabbetül Arz‘ın yeryüzünden çıkacağını belirtmek suretiyle, insanların bu yanlış anlayışından vazgeçmelerini sağlamaktadır. Eğer Kur’an Dabbetül Arz‘ın yeryüzünden çıkacağına dair bilgi vermemiş olsaydı, insanlar onu ruhani veya madde üstü bir varlık olarak düşünebilir ve akıl almaz niteliklerle donatırdı. Kur’an bu yanlış anlayışı engelleyerek Dabbetül Arz‘ın bir dünyalı olarak yeryüzünden çıkacağını belirtir.

Rivayetlere göre Dabbetül Arz; Kâbe’de insanlar tavaf halindeyken, hemen yakınındaki Safa tepesinde bir yarık açılacak ve bu yarıktan dışarıya çıkacak. Olağanüstü hızlı hareket etme yeteneğine sahip olan Dabbetül Arz‘ın amacı ise, tek tek herkesi damgalamak olacak. Dabbetül Arz’ın hızına kimse yetişemeyecek, dolayısıyla da onun hızından kimse kaçamayacak. Önce tüm insanlarla konuşarak kâfirleri ikaz edecek, daha sonra elindeki asa ile mümin olan insanların yüzlerini parlatacak. Hz. Süleyman aleyhisselamın mührü ile de kâfirlerin 2 gözünün arasını damgalayacak. Böylece kim kimin yüzüne bakarsa onun kâfir mi yoksa mümin mi olduğunu kolaylıkla anlayabilecek. Güneşin batıdan doğması olayı ile Dabbetül Arz‘ın çıkışı peş peşe yaşanacak.

abbetül Arz‘ın çıkışı ile ilgili Peygamber efendimiz şöyle bildirir;
“Onun alametlerinden biri, güneşin battığı yerden doğması ve kuşluk vakti insanların üzerine “dâbbe”nin çıkmasıdır. Bu alametlerden hangisi önce belirirse, ötekisi onu kısa zamanda takip edecektir.” (Müslim, Fiten, 118)

“Dâbbe, yanında Hz. Musa’nın asâsı ve Hz. Süleyman’ın mührü olduğu halde çıkar. Mü’minin yüzünü asa ile parlatacak, kâfirin burnunu da mühürle damgalayacak. O zamanda yaşayan insanlar bir araya geldiklerinde mü’min- kâfir belli olacaktır.” (Ahmed b. Hanbel, “Müsned”, II/491)

https://kasifiz.com/dabbetul-arz-nedir-ortaya-ciktiginda-yasanacaklar/

              ⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️

Abdullah Dilipak‘tan 

‘Milli Güvenlik’ uyarısı: Mehdi, Mesih, Dabbetül arz, Yecüc Mecüc, cinler, şeytanlar…


DDK ya da Dijital Dönüşüm Ofisi ne yapıyor bilmiyorum ama “Checking sistemi” uluslararası sistemin aksine görüş bildiren bütün dataları siliyor ve haberleşmeleri engelliyor. Savcılara ihbar ediyorum. Haberleşme hakkımız, hürriyetimiz engelleniyor. Trump’ın Twitterine müdahale edenler, bugün aynısını daha kaba biçimde bize yapıyorYarın bunu devlete karşı da yapacaklar. Bir siber saldırı altındayız. Bu sadece bir hacker saldırısı değil, bu yapay zekaya sahip Avatarlar üzerinden sürdürülen “Checking” saldırısı.

Üzgünüm, siber anlamda global sisteme sahibiz. Kendi intranetimiz de yok, ulusal herkesin yararlanacağı bir data bankımız ve siber saldırılara karşı siber koruyucu kalkanımız da yok.

Bakın yarın Starlink’ler ve 5G üzerinden iliklerimize kadar müdahale edecekler.

Bizim basın hangi haberlerle meşgul: “Yaşlanma tarih mi oluyor”.. Evet içi bal dolu bir altın tas bu. Hücreler nasıl yaşlanıyorsa, süreci tersine işletirseniz gençleştirirsiniz de. Böbrek hastası iseniz, beyninize bir komut göndeririz, vücud yeni bir böbrek daha yapar. Beyninizi kopyalarız, DNA’nızdan sizi klonlarız, beyninizi tekrar yükleriz. Evet evet, portakal ağacında, karanfil kokulu sarımsak da üretiriz.. Bunu yapanlar, başka şeyler de yaparlar. O altın tas içre bal sunanlar, ona küçük bir zehir katarak, sizi başka bir şeye de dönüştürürler. Allah’a kul olmaktan çıkar, Şeytana köle olursunuz, fıtratı bozarsanız. Sizi biyonik robota çevirirler. 

Bilim insanları biyolojik yaşlanma sürecinin “saatini tersine çevirerek” yaşlı farelerin görme yetisini başarıyla yeniden canlandırdı. Sıra biz insanlara da gelecek.  Bana inanmayabilirsiniz ama koskoca Harvard(!) Tıp Fakültesi’nden David Sinclair, “Epigenetik değişiklikler yaşlanmanın itici gücüyse epigenom sıfırlanabilir mi? Saat tersine çevrilebilir mi?” sorusunu sormuş cevabını da bulmuş. Arap baharını filan bırakın, herkes 2. Baharı, 3. Baharını yaşayacak ömrünün. Ballı habere devam: Kaliforniya’daki Buck Yaşlanma Araştırmaları Enstitüsü’nden biyolog Judith Campisi, “Şu anda tüm bu yeniden programlama kavramı üzerinde çalışan bir sürü laboratuvar var” diyor. Gen laboratuvarları GENOM teknolojisi ile yeni bir insan “yaratmayı”(!) planlıyor. Hitler’in “üstün ırk” rüyası gerçek oluyor. Gençleştirme Teknolojisinin insanlarda kullanılmak üzere güvenlik değerlendirmeleri için Life BioSciences adlı şirket yetkilendirilmiş.

Ha bu arada yeni bir müjde: Yıllardır yazıyordum plazma ve füzyon teknolojisi ile enerji üretimi konusunu. Ve o da gerçek oldu. Çinlilerin temiz nükleer füzyon reaktörü EAST 150 milyon derece sıcaklığa erişmiş.. Deneysel EAST reaktörü, 10 saniye boyunca 150 milyon derecelik çekirdek plazma sıcaklığına ulaşmış. Bu bir ilk. Almanya da ağır hidrojen gazı kullanarak, 2016’da 1 saniye için 80 milyon dereceye ulaşmıştı. Bilmem biliyor musunuz Karadeniz’in 50-60 m altında devasa boyutta bir Hidrojen sülfür var. Dib’de de ağır su!

Bu füzyon ve plazma teknolojisi güneşi modelleyen bir teknoloji. Büyük ölçekle bunu kullanacak olursanız, kuraklık bölgelerine yakın denizlerde denizi buharlaştırabilirsiniz.

Ben size bir başka şey söyleyeyim. Kaç yıldır “e-Water”den söz ediyorum Suya data yükleniyor ve dil altından birkaç damla ile bu dataları beyne gönderiyorsunuz. Beyne data göndererek vücudunuzdaki problemler için ilaç olmadan çözüm üretebiliyorsunuz. Yani gelecekte implanta gerek kalmayacak. Çekilen dişin yerine “yeni bir tane daha diş çıkar” diyeceksiniz çıkacak. Beyine e-water üzerinden data gönderince “electronic encoded card system” özelliği taşıyan “Cybernetic Biofeedback Cyber Scan” manyetik kartı ile dil altından beyne gönderilen dataları yönetebiliyor ve oradan gelen sinyalleri kaydedip bunu bilgisayarda analiz edebiliyorsunuz. Ben size bir bilim kurgu hikayesi anlatmıyorum. Gidip analiz cihazına bağlanınca, sizi kullandığınız telefonun, evinizdeki Wifi cihazına, evinize yakın hangi roleler olduğuna, çevrenizde askeri ya da sivil radar, RF vericisi olup olmadığına ve bunların frekanslarına kadar her şeyi bu sayede okuyabiliyorlar. Bu bir milli güvenlik sorunu değil de nedir. Bırakın beyninize chip takmayı, bileğinize bileklik takmayı, dil altına damlatılan iki damla su ve kredi kartına benzer bir manyetik kart üzerinden bu bilgilerin global networkte nasıl izlendiğinden söz ediyorum size. Daha fazlasını merak eden bir yetkili varsa gelsin anlatayım, kartı, suyu göstereyim. 

Hücre zarının içine girmekle kalmadılar, DNA’mıza sızdılar, canlıların elektro manyetik alanına müdahale ediyorlar. Atomun alt parçacıklarına inildi. Füzyon ve plazma teknolojisi de tamam, ortam da enerji soğurma işi de. Humanoid’lerin canı bu enerjiye bağlı. Şimdi zaman’ın bükülmesine geldi iş. Farklı boyutlara geçmek, zaman içinde ileri-geri hareket.. Mehdi, Mesih, Dabbetül arz, Yecüc Mecüc, cinler, şeytanlar o aralıkta sizi bekliyor olabilir. Ya da onlar oradan huruç edebilirler mi.

Bize “Kum fe enzir” (Müdessir 2) denmedi mi! Şahid ol ya Rab! Durun kalabalıklar durun! Bu sokak çıkmaz sokak! Bu gelenler “ıslah edicileriz” diye geliyorlar, iyi bilin ki onlar bozguncuların tâ kendileridir. Şeytan sizi Allah’la da aldatmasın, para ya da makamla da! İlahiyatçılar, politikacılar, bürokratlar, STK’lar, akademisyenler; ağlasam sesimi duyar mısınız, bu satırlarda, haykırsam çığlığımı duyar mısınız ya da. 

http://bursahafiza.com/2020/12/06/dilipaktan-milli-guvenlik-uyarisi-mehdi-mesih-dabbetul-arz-yecuc-mecuc-cinler-seytanlar/ 

DİPNOTLARIM

deccal

Arapça  dcl kökünden gelen  daccāl دجّال  "İslami inanca göre kıyametten önce yeryüzüne gelecek olan sahte mesih" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Aramice/Süryanicedaggalā דגלא  "kandırıcı, sahteci" sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Aramice/Süryanice  #dgl דגל  "kandırma, görünme" kökünden türetilmiştir. (NOT: Aramice/Süryanice kök Akatça  dagālu"bakma, görme" sözcüğü ile eş kökenlidir. ) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hallo 🙋🏼‍♀️