11 Temmuz 2023 Salı

Mitoloji 🦉Baykus

 

Baykuş, yuvarlak kafalı, büyük gözlü bu gece kuşu pek çok kültürde ‘gece’ dolayısıyla ölüm ile özdeşleştirilmiştir. Bu yüzden tarih boyunca birçok kültürde insanlar baykuşlara hayranlık ve korku ile yaklaşmışlardır. Baykuşlar, hem korkulan, hem saygı duyulan, yerine göre küçümsenen veya takdir edilen, bilgelik veya ahmaklıkla özdeşleştirilen, ölümün dışında doğum, büyü, iklim ve tıp ile ilişkilendirilmiştir.

Dünya Folklorunda Baykuş: Uğurlu mu Uğursuz mu?

Baykuşlar hakkındaki inanış ve spekülasyonların başlangıcı insanlık tarihi kadar eski olsa da nesiller boyunca ağızdan ağıza günümüze dek ulaşmayı

oyunca ağızdan ağıza günümüze dek ulaşmayı

owl, baykuş, сова, сыч, Eule, بومة, chouette, hibou, יַנשׁוּף, búho, Uggla, gufo, ふくろう, 올빼미, ugle, κουκουβάγια
Baykuş pek çok kültürde gece ile ilişkilendirilmektedir

başarmıştır. Babil’de baykuş figürlerinin koruyucu tılsım olarak kullanılıp, İngiltere’nin bazı bölgelerinde baykuş görmenin şans getireceğine inanılırken, İskoçya’da gündüz vakti baykuş görmenin uğursuzluk getireceğine, İrlanda’da ise eve giren baykuş öldürülmezse dışarı çıkarken evin tüm şansını beraberinde götüreceğine inanılmaktadır. Benzer şekilde Polonya ve Almanya’da bir çocuğun doğumu sırasında baykuş sesi duyulmasının çocuğun mutsuz ve şanssız birisi olacağına inanılmaktadır. Bu olumsuz inançların kaynağı Keltler ve başka antik kavimlerin baykuşu yeraltı dünyasının habercisi olarak görmesiyle ilişkili olmalıdır.  Kafkasya ve Avrupa’nın diğer bölgelerinde de baykuşun olumsuz algısı değişmemekte İsveç’te cadılarla, Ermenistan’da şeytan ile özdeşleştirilen hayvanın sesinin duyulması Rusya ve diğer Slav ülkelerinde ölümün habercisi kabul edilmektedir. Hindistan’da baykuş eti ve gözleri şifacılıkta baykuşun farklı ötme biçimleri de kehanet amaçlı kullanılmaktadır. Çin’de baykuşlar yıldızımla ilişkilendirildiklerinden evlerin her köşesine birer baykuş figürü yerleştirerek yıldırım çarpmasından korunulmaya çalışırken, Japonya’da baykuş resim ve figürleri kıtlık ve salgın hastalıklara karşı koruyucu tılsım olarak kullanılmaktaydı. Kuzey Afrika’da Sahra çölünün güneyinde baykuşlar büyücülerin habercisi olarak görülürken daha güneyde de hastalık getirdiklerinde inanılmaktaydı.

Bilgelik ve Kehanet

Hindistan’da baykuşlar bilgeliği ve yardımseverliği temsil etmekte ve kehanet güçlerine sahip olduklarına inanılmaktaydı ki Eski Yunanistan’da Ezop masallarının yanı sıra Yunan mitlerinde ve inançlarında aynı şekilde görüldükleri anlaşılmaktadır. Ortaçağ Avrupası’nda ise Hint-Avrupa kavimlerine özgü bu eski tema yavaş yavaş ortadan kaybolarak cadıların ortağı haline dönüştürülen hayvan gece, kötülük ve ölümün habercisi olmuştur. 20. Yüzyılda batıl inançların yerini bilimsel gerçeklere bırakmasıyla hayvana yakıştırılan olumsuz niteliklerde yavaş yavaş unutulmuştur.

Yunan Mitolojisinde

Baykuşlar ama özellikle küçük bir baykuş türü (Athene noctua) tanrıça Athena’nın kutsal hayvanı olup, koruyucusu olduğu Atina kentinin pek çok yerinde ama

özellikle Akropolis’te tanrıçanın sembolü olarak baykuş heykel ve tasvirine rastlanmaktaydı. Athena’nin sembolü olan hayvan savaşta Yunan ordusuna eşlik etmenin yanı sıra  Yunanlıların ama özellikle Atinalıların günlük yaşamlarında süs eşyası olarak taşınan bir koruyucuydu. Sefere çıkan Yunan askerlerinin çevrelerinde baykuş görmeleri de Athena tarafından korunduklarını düşünmelerine sebep olmaktaydı. Eğer bir baykuş savaştan önce Yunan askerleri üzerinden uçarsa, bu gelecek  zaferin işareti olarak kabul edilirdi.Eski Yunan’da kadınlar doğum sırasında baykuş figürlerini kötü ruhlara karşı tılsım olarak amaçla takarak çocuğun güvenle dünyaya gelmesini sağlamaya çalışmaktaydı. Athena’nın baykuşu” veya “Minerva’nın baykuşu” olarak adlandırılan Athene noctua Batı dünyasında bilgi, bilgelik, perspektif ve bilgeliğin sembolü olarak kullanılmıştır. Bununla birlikte Athena ve baykuş birlikteliğinin nedenleri belirsizdir. David Kinsley ve Martin P. Nilsson gibi bazı mitograflar, kuşlarla ilişkili bir Miken tanrıçası olduğuna inanırken, Marija Gimbutas’ın Athena’nın kökenlerinin Eski Hint-Avrupalı ​​bir kuş ve yılan tanrıçası olmasına yormaktadır. Baykuşlar, Atinalılar tarafından Panathenaic Oyunları için vazolarda ve ödül olarak verilen amforalarında sıkça kullanılmış olup, Athena’nın baykuşu glaux (γλαύξ, küçük baykuş) MÖ 510’dan sonra Atina sikkelerinde görülmeye başlamıştır. Bununla birlikte, onlar yalnızca Athena’yı temsil etmek için değil MÖ 310’da Syracuse’nın Kartacalılara kazandığı zaferden sonra yapıldığı gibi Athena’nın kutsaması olarak yorumlanan zaferlerin hatırası için de kullanılmıştır.

Roma Mitolojisi

Romalılar ötüşünün birisinin ölümünün habercisi olduğuna inandıkları baykuşu uğursuz bir hayvan olarak algılamış hatta cadıların baykuş kılığına girerek bebeklerin kanını içtiği düşünülmüştür. Roma‘da bir evin kapısına çivilenmiş ölü bir baykuşun bulunması sık görülen bir uygulama olup, bu hayvanın daha önce neden olduğuna inanılan tüm kötülükleri engellemesi için gerçekleştirilmekteydi. Julius Sezar, Augustus, Commodus Aurelius ve Agrippa’nın ölümlerinin öncesinde bir baykuş tarafından haber verildiğine inanılmaktaydı. Shakespeare’in Julius Caesar adlı eserinde bile Caesar’ın öleceği gün bir gece kuşunun öğlen saatinde sürekli öttüğü özellikle belirtilmiştir. Bir başka söylencede Roma Ordusu, Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki Charrhea ovasında yenilgiye uğramadan önce bir baykuş öterek felaketin geleceğini bildirmiştir. Romalılar arasında yaygın bir batıl inanç ise cadıların baykuşlara dönüşmesi

Athenian Tetradrachm
MÖ 499 sonrası bir Atina tetradrahmisinin önyüzünde tanrıça Athena arka yüzünde baykuş figürü

ve bebeklerin kanını emmesiydi. Yunan Mitolojisindeki Persephone ve Demeter söylencesi Romalılarca biraz değiştirilmiştir: Proserpine (Yunanca: Persephone) yeraltı tanrısı Pluto (Yunanca: Hades) tarafından yeraltı dünyasına (Hades) kaçırılmışsa da annesi Ceres’in (Yunanca: Demeter) araya girmesiyel yılın yarısını yeryüzü yarısını ise yeraltında geçirmesine izin verilmiştir. Tarım tanrıçası Ceres kızı yeraltında hiçbir şey yememesi konusunda uyarmışsa da Prosperine’i nar yerken gören Ascalpus durumu herkese anlatınca çirkin sesli bir kuş olarak görülen baykuşa dönüştürülmüştü.

Kuzey Amerika Yerlilerinin Mitolojisi

Amerikan yerlisi halklar arasında, baykuş ile ilgili çok çeşitli inançlar bulunmaktadır.

Güney Arizona’da yaşayan Pima halkının inanışında ölü ruhların sembolü olup, ölümden sonra ruhların geçmek zorunda oldukları bir köprüde Baykuş Kadın adlı bir varlığın bekçilik yaptığına inanılmaktadır.

Kwakiutl halkı baykuşların ataların ruhları olduğuna inanmaktaydı.

Tlingitler savaş sırasında baykuş sesleri çıkararak düşmana üstünlük sağlamaya çalışmaktaydı.

Siu savaşçıları baykuş tüyü taktıklarında uzağı daha iyi göreceklerine inanmaktaydılar.

Güneybatı Amerika’da yaşayan Apaçiler de baykuşu ölümle ilişkilendirip büyük korku duymakta hatta bir insanın rüyasında bile baykuş görmesi kısa zamanda öleceğine yorulmaktaydı.

Cherokee şamanları baykuşları hasyalık getiren ruhlar olarak görmekteydi.

Cree halkı baykuşlardan gelen ıslık benzeri sesin ruhlardan geldiğine inanların ıslık çalarak karşılık vermeleri buna karşılık baykuşun cevap vermemesi halinde öleceklerine inanmaktaydı.

Dakota Hidatsa halkı baykuşları cesur savaşçılar için koruyucu bir ruh olarak görüyorlardı.

Hopi halkı ölülerin tanrısı, yangınların koruyucusu ve tohum çimlenmesi dahil olmak üzere yeraltından gelen her şeyin kaynağı olarak görmekteydi.

Inuitler, kısa kulaklı baykuşun bir zamanlar sihirli bir şekilde uzun gagası olan bir baykuşa dönüşen genç bir kız olduğuna inanıyordu.

Lenape halkı, bir baykuş hayal ettikleri takdirde onların koruyucuları olacağına inanıyordu.

Newuks halkı, ölümden sonra cesur ve erdemli olanların Büyük Boynuzlu Baykuşlara dönüştüğüne inanıyordu. Ancak kötüler, peçeli baykuşlar olmaya mahkum edilmişti.

Aztek Mitolojisi

Aztek Mitolojisinde Yeraltı dünyası tanrısı Tekholotl’un sembolüydü.

Kaynaklar

Anonim . “Dictionary of Native American Art Symbols”. Rock Art Research Education, 1987.
Browne, Vee. 1995. “Animal Lore & Legend: Owl”. Scholastic.
Eason, Cassandra. Fabulous Creatures, Mythical Monsters, and Animal Power Symbols: A Handbook,2008
Gimbutas, Marija. The Goddesses and Gods of Old Europe, 6500-3500 B.C.: Myths and Cult Images (2 ed.). Berkeley: University of California Press. pp. 147–150, 1982
Kinsley, David. The goddesses’ mirror: visions of the divine from East and West. New York: SUNY Press,1989
Nilsson, Martin Persson. “The Minoan-Mycenaean religion and its survival in Greek religion”. Acta Regiae SocietActa Regiae Societatis Humaniorum Litterarum Lundensis. Biblo & Tannen Publishers. 9: 491, 1950
Özhan ÖztürkDünya Mitolojisi Nika Yayınları. Ankara, 2016
Thompson, D’Arcy Wentworth. A glossary of Greek birds. Oxford, Clarendon Press 1895
Weinstein, Krystyna. 1990. “The Owl In Art Myth & Legend”. Universal Books Limited.

             ⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️


  Farkli Kültülerden Mitolojiden Sanata Baykus🦉

Atina’nın ilk sikkesini M.Ö. VI. Yüzyılın ortalarında kullanmaya başladığı, basım için gerekli olan gümüşün Atina’nın Laurion madenlerinden sağlanmaya başladığı, artan tahıl ihtiyacını etkin bir biçimde karşılayacak olan paranın önemli bir sermayeye dönüştüğü, yüzyılın sonlarına doğru sikkelerin bir yüzünde Athena’nın başının, diğer yüzünde ise tanrıça için kuş olan baykuş figürünün bulunduğu ve bu tasarımın üç yüzyıl boyunca hiç değişmediği ifade edilmiştir.

Tanrıça Athena’nın atribü hayvanı olması nedeniyle onunla birlikte tasvir edildiği sikkeler kadar aynı zamanda farklı dönemlerdeki ressamların eserlerinde de birlikte konu olmuşlardır. Eunice PINNEY’in (1770-1849) yaptığı ve Troia Savaşı’nda Achille ile Hektor’un mücadelesini anlatan “Hector and Achilles” adlı tablosunda Athena gökyüzündeki bulutların arasından atribü hayvanı baykuş ile birlikte olayı izlemektedir.

Yunan mitlerindeki baykuş efsanelerinebaktığımızda toplum için uygun olmayan hallerden dolayı kahramanların ceza olarak baykuşa dönüştürüldükleri görülmektedir. Örneğin, Nyktimene Lesbos kralı Epopeus’un kızıdır. Babası ona aşık olmuş veya her ikisi bu tutkuyu paylaşarak birlikte olmuşlardır. Kız, utancından insanlar içinde dolaşamaz hale gelmiş ve bir ormana sığınmıştır. Athena’da kıza acıdığından görünmesin diye ışıktan kaçan ancak geceleri ortaya çıkabilen baykuşa dönüştürmüştür.

Hector and Achilles

Çin mitolojisinde baykuş kötülüğü çağrıştırır ve ölümün simgesidir. Antik Çin inanışlarına göre genç baykuşların annelerini yediklerine inanılmıştır. Baykuş sesi ise anlamsal olarak birinin mezarının kazılacağı inancına karşılık gelmektedir.

Ortaçağ Avrupa’sında baykuşun cadılık ve uğursuzlukla ilişkilendirildiği, İskoçların gündüz bir baykuşla karşılaştıklarında başlarına bir uğursuzluğun geleceğine inandıkları, Galliler tarafından ise ya başlarına kötü bir iş geleceği ya da bir kızın bakireliğini yitireceği belirtilmiştir.

Anadolu mitolojisinde baykuş uğursuz olarak kabul edilmekte ve pek sevilmemektedir. Kimin evinin yakınında baykuş öterse o evde birinin öleceğine o evin başına büyük bir felaket geleceğine inanılmıştır. Baykuş ocak yıkan, yıkılan ocaklarda yuva kuran bir kuştur. Bundan dolayı bir ürküntü ve yıkım simgesidir.

Baykuşun bu uğursuz anlamı Osmanlı zamanında da bilinen bir durumdur. Öyle ki fetihten önce Bizans’ın başkenti olan Konstantinopolis’te bulunan İmparatorluk Sarayı, Bizans’ın zayıf düşmesi ve Latin istilaları nedeniyle kötüleşmiştir. Sarayın kötü durumunu Fatih Sultan Mehmed, Farisi şair Sadi’ye ait bir şiirin “Kayser’in kasrında örümcek perdedarlık ediyor / Efrasiyab’ın sarayında baykuş nevbet çalıyor” dizelerini söyleyerek ifade etmiştir.

Anadolu arkeolojisinde Eski Tunç Çağı III’te Batı Anadolu’dan yayıldığı düşünülen bir idol grubuyla karşılaşılmıştır. Troya tipi idol olarak adlandırılan bu grup mermer idollerin genel özelliği baş ve boyunları daha da belirginleştirilmiş, kaş, göz ve burun detayları yiv şeklinde sık sık belirtilmiştir. Troia’yı kazan Alman arkeolog Schliemann bu tip özelliğe sahip idollere “Baykuş Yüzlü İdoller” adını vermiştir.

Meksika ve Kızılderili mitolojilerinde bazı kabilelerde bilgelik simgesidir. Başka kabilelere göre de tehlikelere karşı koruyucu ve uyarıcıdır, yaklaşan ölümü veya iyi haber getiricidir. Ayrıca o güç kaynağı ve güç vericidir. Bazense ölüm ve hastalıklara neden olan yıkıcı ve art niyetli bir hayvandır. Bu nedenle bazı kabileler ondan korkar ve saygı duyar.

Mısır inanışlarına göre de keskin görüşlü avcı bir kuş olarak bilinir. Ölümün ve matemin kuşu olduğu söylenir. Hiyeroglifler dışında Mısır sanatında pek fazla tasvirine rastlanmaz. Baykuşun hiyerogliflerdeki kullanımı Latin alfabesindeki “m” harfinin karşılığıdır.

İnsanın mitlerle destanlarla anlattığı geçmişindeki imgeler ve sanat yaratıcılığının anlatıldığı bu kitap, bu sorumluluğu fazlasıyla yerine getirmektedir. Zahmetli bir süreçte hazırlanan Dr. Mustafa Gürbüz Beydiz’in ciddi emek ve çabalarının ürünü olan bu eser,betimlemeci bir yaklaşımla yetinmeyen, insan zihninde ve ruhundaki soru merkezlerine de temas eden bir incelemedir. Kitap içerisinden ufak bir kesiti size aktardığımız bu tanıtım yazımızın dışında ayrıca; aslan, at, ayı, balık, boğa, geyik, güvercin, kartal, keçi, kedi, koyun, köpek, kurt ve yılan gibi birçok efsanevi hayvanın kültürden kültüre, dönemden döneme sanatsal ve mitolojik anlatımlarını bulacaksınız.

Konuya ilgisi olan ya da hayvanların kültürel kökenlerini araştıran insanların mutlaka kaynak kitap olarak başvurması gereken bir yayın olmuş. Dergi ekibi olarak zevkle inceledik ve tüm samimiyetimizle tavsiye ediyoruz. 

İnceleme: Tolga Candur

Mitolojiden Sanata Hayvan İmgesi

Yayınevi: Arkeoloji Sanat Yayınları


https://nereye.com.tr/farkli-kulturlerde-mitolojiden-sanata-baykus-imgesi/


            DIPLOMALARIM👩🏼‍⚕️ 

   ❗️    Yunan Mitolojisi’nde Baykuş :
Başında Phlegeton sularıyla ıslanan bir gaga , tüy , kocaman gözler yarattı . Değişti tüyle kaplandı sarımsı gövdesi , büyüdü başı , kıvrıldı , uzadı tırnakları , güçlükle titrerdi kımıldayan kolunda tüyler . Yıkımların ulağı , uğursuz sayılan , bütün ölümlülerin kaçındığı baykuş derler buna . ‘

         Ovidius , Dönüşümler V.Kitap 545


❗️Baykuşun Kıssası: Hayat-ül hayvan kitabında

❗️Harry Potter’ın can yoldaşı baykuş Hedwig’di

❗️Oğuz Demiralp’in Cumhuriyet Kitap eki

❗️Mimar Sinan eserlerinin birçoğuna baykuş figürü gizler. Ayrica  işin bilimiyle uğraşan bir Japon, Shiro Takahashi dünyadan 1000 mukarnas örneğini fotoğraflamış ve çoğunun planlarını çizmiş.  http://www.shiro1000.jp/muqarnas/map/turkey.html

❗️YESAYA,Bölüm 14:  23.sayfa“Babil’i baykuş yuvasına, bataklığa çevirecek,


               ⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️


         Gecenin üzerindeki bilge: Baykuş

Baykuş geceye derin derin bakar, şu tünediğimiz işte ölümlü dünyadır der gibi, bizatihi varlığı ve zahiren ötüşüyle.

Kadim hiyerogliflerde, mitolojinin başucunda, savaşçıların bayrağında, imparatorun masasında, sufinin rüyasında, firavunun asâsında, Sezar'ın mezarında, Hz. Süleyman'ın sarayında, ölümün yokuşunda, tanrıçanın omuzlarında, tek başına dallarda ve bizim evin paslı balkonunda hep onun gözleri vardı. O, gecenin sahibini zikreden bilge, viraneyi gülistana değişmeyen kuş. Ölüm kuşu, Murad kuşu, İshak kuşu...


Nasıl Hüma Kuşu şansa yorulmuşsa, Baykuş ötüşü de uğursuzluğa eşdeğer görülmüş hep.

Anadolu'da hâlâ yaygın olan bu inanışların kaynağında insanın karanlıktan yani bilinmezden korkması yatıyor aslında. Nereden geldiği belli olmayan tuhaf ve ürpertici bir sesin gizemi, zamanla aşılmaz bir korkuya dönüşerek kendi anlamını oluşturmuştur. Nasıl Hüma Kuşu şansa yorulmuşsa, Baykuş ötüşü de uğursuzluğa eşdeğer görülmüş hep.

Elektriksiz köylerdeki cenaze evlerinin çatılarına; ölümü müjdelemek(!) için değil de o zifiri karanlıkta etrafı aydınlatan tek ışık olan gaz lambasının alevine meftun olduğu için tünediğini bir türlü anlatamamasıyla ilgili bir hikâye bu. Yani olay mahallînde bir tekinsiz değil, ışığın sessiz misafiridir yalnızca. Baykuşlarla ilgili bu olumsuz rivayet ve inanışların tüm dünyada yaygınlık kazanması ile Roma ordularının büyük bir hızla ilerlemesi paralel bir seyir izler.

Ölüm kuşu, Murad kuşu, İshak kuşu, Puhu kuşu, Kukumav kuşu. Antik Yunan'daki paraların üstünde de rastlarız ona, hep yanlış anlaşıldığı Anadolu türkülerinde de. Hegel de bahseder ondan, Karacaoğlan da.

Eski Mısır ve Babil'den Roma'ya geçen baykuşun uğursuzluğu inanışı, kara bir sembol olarak Roma'nın ulaştığı topraklarda bu durumun tasvirini mümkün kılmış, Sezar'ın ölümüyle birlikte duyulan baykuş çığlıkları miti ise Roma'nın üç kıtaya yaydığı ölüler diyarından gelen kuş imgesini bütünüyle tahkim etmiştir. Romalı şair Ovid tarafından yazılan Dönüşümler adlı eser dönemin ruhunu oldukça keskin bir biçimde yansıtır mesela; "Başında Phlegeton sularıyla ıslanan bir gaga, tüy, kocaman gözler yarattı. Değişti, tüyle kaplandı sarımsı gövdesi. Büyüdü başı; kıvrıldı, uzadı tırnakları. Güçlükle titredi kımıldayan kolunda tüyler. Yıkımların ulağı, uğursuz sayılan, bütün ölümlerin kaçındığı baykuş derler buna."

Viraneyi gülistana değişmeyen

Baykuş; ağaç pengueni, kanatlı kedi, yanlış karga, düşünen papağan ya da hazine bülbülü. Kanatlarını açınca belli olur heybeti. Ölüm kuşu değil, gecenin hikmeti. Gecenin içinde ve geceye ait. Sessiz uçuşlarıyla meşhur. Büyük bir sükûnetle karanlığın içinden usulca süzülerek yaklaşır avına. Perdeli kulaklarıyla kâinatın en küçük titreşimlerini bile duyar, otların hışırtısını, ağaçların rüzgârla salınışını, kemirgenlerin ayak izlerini ve dünyanın sessizliğini. Karanlıkta görür, karanlığı görür. Kafasının kulak yerinde iki sorguç, gecenin içinde bir gölge. Yırtıcı bir savaşçı ama sessizlikte geceyi dinleyen. Kanatlarındaki telekler pürüzlü tüylerle kaplanmış, uçuşundaki sessizliğin sırrı bu. Kadife örtülü elbisesi, kocaman gözleri, keskin pençeleri ve tedirgin edici sesi. Athena'dan Harry Potter'a, kara Roma baykuşundan beyaz baykuş Hedwig'e kadar uzanan bir yol. 

  • Sükûneti, görünüşü, görkemli uçuşu, geceyi hissedişi, avlanma ustalığı ve bakışlarındaki derin aydınlık gibi hususiyetleriyle mitolojik hikâyelerde sıklıkla bilgelik ve hikmetle ilişkilendirilmiştir baykuşlar.

Kastamonulu Ömer Fuâdî'nin Bülbüliyye isimli eserinde bülbülün güle olan aşkından rahatsız olan bazı kuşlar ile Bülbül arasındaki ihtilafı, Hz. Süleyman'ın ulu mahkemesinin bilge hâkimi olarak çözecek olan kuş yine odur. Ve hükmü bellidir; aşk ehlidir haklı olan, bülbül güle doğru yol alır. Hakk'ı zikretmeye döner o da kendi viranesine. Eski Yunan mitolojisindeki Zeus kızı Athena'nın Roma mitolojisindeki karşılığı Minevra'dır. Minerva Roma bilgelik tanrıçasıdır. Baykuş da bu bilgeliğin simgesi olarak görülür. Bilge olduğu kadar, erdemli ve cesaretlidir de. Hayâtü'l Hayevân'da anlatılan baykuş efsanesine göre, kuşların padişahı olan "Anka Kuşu"ndan sonra bu makama getirilen baykuş, Hz. Süleyman'ın kuş tüyü yastıklar yapan eşi için bütün kuşlardan tüylerini istemesi üzerine, padişahı olduğu kuşlar adına Hz. Süleyman'ın huzuruna çıkarak, "tüylerimizden başka bir şeyimiz yok bizim" cevabını verecektir. Hz. Süleyman baykuşun bu cevabını çok beğenir ve sen bundan sonra kuşların "bay"ı ol der ona. Bu efsaneden hareketle baykuşların bilgece konuşmaları Hz. Süleyman tarafından ödüllendirildiği için, hiçbir zaman yiyecek aramayacakları ve rızıklarının daima önlerine-yuvalarına getirileceğine dair inanış yaygınlaşmıştır.

Şu tünediğimiz ölümlü dünya

Baykuşun Türk mitolojisindeki (daha geniş anlamıyla kültür tarihindeki) yerinin, bilgelik ile talih arasında seyreden bir değer olması, eski Türklerin Ugi olarak andığı ve fedakârlık, hikmet, sezgi, bellek gibi sembollerle taçlandırdıkları güçlü bir imgeyle karşı karşıya olduğumuzu gösterir bize. Bu, sözgelimi Manas Destanı'ndaki baykuş ana söyleminde fedakârlık bahsinde ortaya çıkar ya da boyların tamgalar dışındaki sembollerinin yer aldığı Şecere-i Terâkime adlı eserde, Dede Korkut'un da mensubu olduğu Bayat boyunun simgesi (Baykuş) olarak yakın tarihimizi selamlar. Baykuş Türk'te kadimdir ve hikmetiyle sevilir. Uğursuz olan ne baykuş ne de gecedir. Ve herkes bilir ki baykuş insanlığın koruyucularından biridir. Yılan, akrep, kene gibi cümle zehirlilerin ve tarla düşmanı kemirgenlerin hakkından gelir. Gün geceye kavuşurken başladığı nöbetinde, herkes ve her şey uykudayken, karanlığı duyan dev kulaklarıyla büyük nizam için dövüşür durur.

Cömerttir baykuş, hayvanlar âleminde az rastlanan bir vefa-merhamet örneği olarak avladıklarını diğer kardeşleriyle paylaşır.

Cömerttir baykuş, hayvanlar âleminde az rastlanan bir vefa-merhamet örneği olarak avladıklarını diğer kardeşleriyle paylaşır. Zaten isminin başındaki "bay" da zengin, soylu anlamına gelir. Kuşların soylusu yani, soylu kuş. Mavi rengi görebilen tek kanatlı cinsidir ki bu sebeple gecenin muhafızı olsa da gökyüzünün kıymetini; hem ahengi hem de rengiyle bilir. Dervîş Şemseddin'in, anlattığı on kuşun her birinin on ayrı insan karakterini sembolize ettiği Kuşların Münazarası (Deh Murg-On Kuş) isimli manzum eserinde baykuş sûfî temsilidir mesela ve şöyle başlar sözlerine; "Baykuşam mü'min, muvahhid, muttaki / ta'at-i tenhâ-yile buldum hakkı" Kadim hiyerogliflerde, mitolojinin başucunda, savaşçıların bayrağında, imparatorun masasında, sufinin rüyasında, firavunun asâsında, Sezar'ın mezarında, Hz. Süleyman'ın sarayında, ölümün yokuşunda, tanrıçanın omuzlarında, tek başına dallarda ve bizim evin paslı balkonunda hep onun gözleri vardı. O, yılanlarla dans eden avcı, gecenin sahibini zikreden bilge, viraneyi gülistana değişmeyen kuş.

Baykuş; ağaç pengueni, kanatlı kedi, yanlış karga, düşünen papağan ya da hazine bülbülü. Kanatlarını açınca belli olur heybeti. Ölüm kuşu değil, gecenin hikmeti.

Ölüm kuşu, Murad kuşu, İshak kuşu, Puhu kuşu, Kukumav kuşu. Antik Yunan'daki paraların üstünde de rastlarız ona, hep yanlış anlaşıldığı Anadolu türkülerinde de. Hegel de bahseder ondan, Karacaoğlan da. Karanlık ormanlarda dolaşır, bazı kuytularda, bazı yurtlarda, bazı yıkıntılarda. Bir koyu sessizlikte bekler. Terk edilmiş harabelerde, eski kuş yuvalarında, kovuklarda, ağaçlarda ve oyuklarda yaşar. Gecenin tam ortasında bir gamlıdır. Uzun uzun bakar âleme. Dallara, damlara, çatılara, karanlıklara ve sessizliklere tüner. Gecenin uzletinde, kendinin viranesinde, bilgeliğin demindedir. Flüt gibi gelir sesi. Ölümü çağırmaz elbette, belki varlığıyla ölümü hatırlatır. Bir baykuş gördüğümde benim aklıma hep şu gelir; ölüm haktır, hakikattir, güzeldir ve kaçınılmazdır. Baykuş geceye derin derin bakar, şu tünediğimiz işte ölümlü dünyadır der gibi, bizatihi varlığı ve zahiren ötüşüyle.


Müellifi Kemalüddin Demîrî'yi Doğu'da ve Batı'da büyük bir şöhrete kavuşturan Hayâtü'l Hayvân (Fi Garaibü'l Mahlukat) adlı eserde anlatılan hikâyede, Hz. Süleyman bir peçeli baykuşa sorduğu sorulara aldığı ibretlik cevaplar karşısında şaşırır ve şu sözlerle taltif eder baykuşu; "Kuşlar içinde insanoğluna bu kadar güzel nasihat eden ve bundan daha şefkatli olanı yoktur."


              ⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️



Süleyman Aleyhisselam ve Baykuş



Ka'bü'l-Ahbâr (r.a.) Hz. Ömer'in huzurunda şöyle an­lattı:
 "Ey Emîrulmü'minîn, geçmiş peygamberlerin kitablarında okuduğum en acayip şeyi sana haber vereyim.
Bir peçeli baykuş, Süleyman aleyhisselâmın yanına gel­di, selâm verdi. Hz. Süleyman selâmını aldı. Sonra ara­larında şöyle konuşma geçti:

"Ey baykuş, neden topraktan bitenlerden yemezsin?"

"Hz. Âdem topraktan biten şey (buğday) sebebiyle cennetten çıkarıldı." dedi.

"Niçin su içmezsin?" diye sordu;

"Çünki Nûh aleyhisselâmın kavmi suda boğuldu." dedi.

"Neden îmar edilmiş mâmur yeri terk edip harabeleri mesken tutarsın."

"Harabeler Hz. Allah'ın mirasıdır, ben de Hz. Allah'ın mîrâsında otururum.

"Harabe üstüne konduğunda ne dersin?";

"Burada yiyip içerek geçinenler hani nerededir?" derim.

"Ya îmar edilmiş yer üzerinden geçsen ne dersin?";

"Yazık Âdemoğluna ki önünde nice güçlükler varken nasıl rahat uyumaktadır?" derim.

"Gündüzleri niçin çıkmazsın?"

"Âdemoğlunun kendisine ettiği zulmün çokluğundan..." dedi.

"Öterken ne dersin?"

"Ey gafil, âhiret yolculuğun için azık hazırla! derim ve 'Subhane hâlikun Nur' diye zikrederim." dedi.

Bunun üzerine Hz. Süleyman (a.s.) şöyle buyurdu: "Kuşlar içinde insanoğluna bu kadar güzel nasîhat eden ve bundan daha şefkatli olanı yoktur. Câhillerin ondan nef­ret etmeleri, onu uğursuz saymaları ne acayip şeydir!.."

 Fazilet Takvimi




 

 

      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hallo 🙋🏼‍♀️