18 Mayıs 2024 Cumartesi

Yabanmersini (Blueberry)

 Tarihte  Amerika'da

15 Kasım 1910’da Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı Bitki Endüstrisi Bürosu’nun 193 No’lu Bülteni “Experiments in Blueberry Culture” başlığını taşıyordu. 1906’da Frederick Vernon Coville, doğadan yaban mersini hasat etmek yerine yaban mersinini kültüre almanın mümkün olması gerektiğine ikna oldu. Washington D.C.’den Greenfield, New Hampshire’daki küçük bir çiftlikte taşındıktan bir yıl sonra, etraftaki tarlalarda gelişen cılız ve uzun boylu yaban mersini tohumlarını çimlendirmeye başladı. Yaban mersini yetiştiriciliği ve ıslahının tarihi burada başladı.

1905’te Greenfield’deki çiftliği satın aldıktan sonra, Coville ailesi yazları bölgedeki yerli yaban mersinlerini gözlemleyerek çok zaman geçirdi. Temmuz 1908’de, ilk üstün seçim Coville çiftliğinin yakınında belirlendi ve « Brooks » olarak adlandırıldı. Açık mavi renkli, iri, sert, sulu ve aromalı meyveleri vardı. Birkaç yıllık başarısızlıkla sonuçlanan, kendi kendine polinasyon veya çaprazlama denemelerinden sonra, Coville, melezlemenin çeşitli görünüm ve özelliklerde bitkilerle, ancak aynı sayıda kromozomla daha başarılı olduğu sonucuna vardı. Bu nedenle, üremesine dahil etmek için iki yaban mersini daha seçti: Greenfield’den (1909) « Russel » ve New Jersey’den (1911) « Sooy », birkaç yıl sonra « Grover » ve « Chatsworth » izledi. Şaşırtıcı çalışmasından 14 ticari çeşit ve 9 Ocak 1937’deki zamansız ölümünden sonra 15 tane daha yeni çeşit piyasaya sürüldü. 1992’de ABD’deki yaban mersini arazisinin %75’inin Coville’in çeşitleri tarafından kaplandığı düşünülüyordu. Bunlardan başlıcası, dünyanın bir yerinde hala yetiştirilmektedir: Bluecrop. Diğerleri çoğumuza tanıdık gelmelidir: Jersey, Blueray, Berkeley, Earliblue, Croatan…

Whitesbog, N.J.’de ticari bir yaban mersini yetiştiricisi olan Elizabeth C. White, ‘Experiments in Blueberry Culture'okuduktan sonra Dr. Coville ile temasa geçti ve teşvik ve yardım teklifinde bulundu. Yabani üreme materyali seçimi, fide yetiştirme ve çeşit seçimi konularındaki işbirliği sonraki 26 yıl boyunca devam etti. 1920’de ‘Pioneer’ üreme çabalarından çıkan ilk çeşitti, ancak bugün hala yetiştirilen ‘Rubel’ 1912’de piyasaya sürüldü. Bu erken kültürel çalışma ve çeşitlilik geliştirme, New Jersey’deki ticari yaban mersini ekimlerinin temelini oluşturdu.

İlk dikim 1924’te Michigan’da, 1928’de Kuzey Karolina’da ve 1930’larda Washington’da ve diğer eyaletlere yayıldı. ABD Sayım Bürosu’na göre 1949’da New Jersey’de 1.082 hektar, Michigan’da 701 ha, Kuzey Carolina’da 230 ha ve Washington’da 84 ha’da yaban mersini yetiştiriciliği yapılıyordu. Yabani tavşan gözü (V. ashei) seçimlerinin değerlendirilmesi 1939’da Gürcistan’da başladı, kontrollü çaprazlamalarından ardından 1950’de ‘Callaway’ ve ‘Coastal’ ve 1960’da ‘Tifblue’ ve ‘Homebell’ çeşitleri ortaya çıktı.

Sıcak iklimler için yüksek çalı tipi türlerin gelişimi 1948’de Florida’da başladı. Yabani yaban mersini türü V. darrowi, Dr. Coville tarafından geliştirilen Northern Highbush çeşitlerinin arzu edilen meyve verme özelliklerini korumaya çalışırken, düşük vernalizasyon gereksinimini sağlamak için ebeveyn olarak kullanıldı. Bu çeşitlerden ilki ‘Southern highbush’, ‘Sharpeblue’ ve ‘Floridablue’ olarak 1976 yılında piyasaya sürülmüştür.

Daha yakın zamanlarda, yüksek çalı ve alçak çalı (V. angustifolium) melezleri, kar örtüsünden korunan, kısa boylu (‘yarı-yüksek’) çalılar vermiştir. Bu çeşitlerden ilki 1968 yılında Michigan’da, ‘Northland’ adıyla, diğerleri ise 1983’te Minnesota’da, ‘Northblue’ ve ‘Northsky’ adlarıyla piyasaya sürüldü. Fredrick Coville, yüzyıl sonra ABD’deki yetiştiricilere 500 milyon dolardan fazla kazandıran 25.500 hektara yayılan yaban mnersini hayal edebilir miydi?

Avrupa'da

Orta Avrupa'da özellikle Almanya'da genis ıslah çalışmaları Alman ıslahçı Dr. Heermann tarafından yapılmıştır. Dr. Heermann araştırmaları sonucu ilk olarak Blauewiss-Goldtrauble ve Blauweiss-Zuckertraubeisimli çeşitleri üretime kazandırmıştır.

Osmanlıda

1879 tarihli Osmanlıca bir belgede, henüz bugünkü çay bitkisinin yetiştirilmediği bir tarihte, Rize'deki ormanlarda, kırlarda ve halkın bazılarının bahçelerinde bol miktarda keşfedilen bir tür çay ağacından bahsedilmektedir. Bu belgeye göre yöre halkı bu bitkiyi, emek ve akça sarfederek terbiye edip yapraklarını kilosu on mecidiyekarşılığında satmaktadır. O zamanın hükûmeti tarafından gümrük vergisi alınan bu çaya benzeyen bitkiden, ayrıca orman vergisi de alınmak istenmektedir. Rusya Hükûmeti bu bitkiden vergi namına bir şey almadığından bu çayların kaçak olarak yurt dışına çıkacağından endişe duyulmaktadır. Trabzon valiliğinin yazısı üzerine Osmanlı Hükûmeti bu bitkiden örnekler istiyor. Orman Bakanlığı'nın da kontrolünde olmak şartıyla bunun yararlı olup olmadığı araştırılıp ondan sonra tarımının yapılmasına ve yaygınlaştırılmasına teşebbüs edilmesi tavsiye olunmuştur.

Norveç'te

1950 yıllarında yaban mersininin gece karanlığında görme kabiliyetini arttırdığı zannedilir, bu yüzden Norveç'in karanlık kış mevsiminde askerlere bol bol yaban mersini marmelat veya reçeli yedirilir ve bu bir askeri sır olarak gizli tutulurdu. Daha sonraki araştırmalar bu etkiyi yalanladı.

🪻🪻🪻🪻🪻🪻🪻🪻🪻🪻🪻🪻🪻🪻🪻

Yaban mersini mucizesi

Artvin Çoruh Üniversitesi (AÇÜ) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zafer Ölmez, halk arasında mavi yemiş, ligarba, ayı üzümü, morsivit, çalı çileği ve Trabzon çayı gibi isimlerle anılan yaban mersininin, ılıman iklim kuşağında yetişen bir bitki türü olduğunu, botanik olarak meyvesinin gerçek üzümler grubunda yer aldığını söyledi.

Türkiye'de Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun'un yüksek kesimlerinde doğal olarak yetişen türlerinin bulunduğunu belirten Ölmez, “Yurt dışında blueberry olarak tanınan yaban mersininin meyveleri, Avrupa ve Amerika'da reçel, marmelat, pasta, pekmez, meyve suyu, meyveli yoğurt, dondurma, meyveli çörek, şarap gibi pek çok gıda malzemesi yapımında kullanılmaktadır. Yapraklarından çay yapılırken, kökleri, meyveleri, çiçekleri ve yine yaprakları ilaç sanayinde değerlendirilebilmektedir” dedi.

Doç. Dr. Ölmez, yaban mersininin görme bozuklukları, kan şekeri, kolesterol, idrar yolu enfeksiyonları, mide ve bağırsak metabolizması üzerine olumlu etkileri bulunduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

Kalori miktarı az olduğu için diyetlerin baştacı

“Ağız, kalp sağlığı ve damar tıkanıklığına karşı ciddi yararlar sağlamaktadır. Kalori miktarı az olup, diyetlerde kullanılabilen meyveleri sodyum içermemektedir. A, C vitamini, potasyum, kalsiyum ve fosfor bakımından da zengindir. Ayrıca yaşlanmayı geciktirip, hafıza kayıplarını önlemede etkin role sahiptir. Sağlık açısından pek çok yararı olan meyveleri antioksidan madde içeriği en yüksek olan bahçe bitkisidir.”

Tatlılarda da kullanılan yaban mersini meyvelerinin şoklanarak veya konserve yapılarak depolanabildiklerini anlatan Ölmez, ayrıca kan şekerinin düşürücü etkisi ile kurutularak toz haline şeker hastaları için tatlandırıcı olarak kullanılabileceğini bildirdi.

Doç. Dr. Zafer Ölmez, dünyada sadece 245 bin ton civarında üretilebilen yaban mersininin çok yararlı ve karlı bir meyve türü olduğuna dikkati çekerek, dekara 1 tonun üzerinde meyve verebildiğini ve 35-40 yıl ekonomik olarak yetiştirilebildiğini söyledi.

AÇÜ Orman Fakültesi, Artvin Orman Bölge Müdürlüğü ile Tarım İl Müdürlüğünün desteklediği,“Artvin'de Yaban Mersini Yetiştiriciliği Eğitim Projesi” hazırlandığını ifade eden Ölmez, “Avrupa Birliği (AB) destekli bu eğitim projesinde, tarımsal üretim tekniklerinin ve becerilerinin geliştirilmesi aracılığıyla, bölgenin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmayı amaçladık. Yörede yaşayan gelir düzeyi düşük 29'u kadın olmak üzere 85 köylüye, ekonomik değeri oldukça yüksek olan yaban mersini yetiştiriciliği, toprak, ekoloji ve fidan yetiştirme teknikleri konusunda eğitim verildi” dedi.

Doç. Dr. Ölmez, proje kapsamında yaban mersini yetiştiriciliği mesleğinin tanıtıldığını ve bu konuda gerekli bilgi ve beceriyi kazanmalarının sağlandığını belirterek, “Proje ile Türkiye'nin yaban mersini yetiştiriciliğine uygun doğal ortamlarından biri olan Artvin'in boş tarım alanlarının en iyi şekilde değerlendirilmesi amaçlandı. Bölgedeki sivil toplum kuruluşlarına proje üretimi konusunda örnek olunması, ormanlar üzerindeki baskının ve köyden kente göçün azalması yine projenin hedefleri arasında yer almaktadır” diye konuştu. Bahçe kurmak için gerekli olan fidanın pahalı olmasının, çiftçilerin bahçe kurmasını büyük ölçüde sınırlandırdığını vurgulayan Doç. Dr. Ölmez, şunları kaydetti:

“Bu nedenle ilgili kurumların bahçe kurmak isteyen çiftçilere destek sağlaması önemlidir. Ayrıca piyasadan kaynağı belli olmayan ve sertifikası bulunmayan fidanların satın alınıp kullanılmasının önüne geçilmelidir. Gelecekte kökeni belli olmayan bahçelerin kurulması nedeniyle elde edilen ürünlerin özellikle yurt dışına pazarlanmasında güçlükler çıkacaktır.”


XXXXX


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hallo 🙋🏼‍♀️