Odyssey'den 'Moly', eski bir botanik gizem
Madrid Özerk Üniversitesi ve Complutensi Üniversitesi'nden bilim insanları, Yunan şair Homeros'un destansı şiirinde adı geçen gizemli bitki Moly'nin, Akdeniz etnobotanik kompleksi olabileceğini iddia ediyor.
Geleneksel olarak Homer'a atfedilen ünlü bir Yunan destanı olan Odyssey, Moly (μῶλυ) adı verilen gizemli bir bitkinin varlığının hikayesini anlatır.
Şiirin bir pasajında tanrı Hermes, Odysseus'a (Ulysses olarak da bilinir) onu cadı Kirke'nin büyüsünden koruyan bu otu verir.
Bu bitkinin kimliği, binlerce yıldır araştırmacıların ve bilim adamlarının ilgisini çekmiş ve şaşırtmıştır; zira özellikleri ve vasıfları bir sır olarak kalmıştır. Ancak yakın zamanda yayınlanan bir çalışma Etnobotanik ve Etnobotanik Dergisi bu efsanevi bitkiyi çevreleyen bazı gizemleri ortaya çıkarmaya başladı.
Yüzyıllar boyunca güvenin kimliğine ilişkin hipotezler, yalnızca bir şiirdeki kısa açıklamadan elde edilen morfolojik yorumlara dayanıyordu. Ancak 1980'li yıllara kadar farmakolojik çalışmalar Homeros'un Moly çiçeği ile Kardelen çiçeği arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koymamıştı.Galanthus nivalis), bu ilişkiyi morfolojik benzerlikler ve bitkide bulunan asetilkolinesteraz (AChE) önleyici özellikler aracılığıyla tartışıyor.
Şimdi, Madrid Özerk Üniversitesi'nden ve Madrid Complutense Üniversitesi'nden iki araştırmacı, bu farmakolojik teoriyi yeniden değerlendirmek ve genişletmek için çeşitli disiplinlerdeki literatürün kapsamlı bir incelemesini gerçekleştirdi; Odysseia'yı sözlü gelenek yoluyla kaydedilen bir kültürel bilgi hazinesi olarak gören bir yaklaşımdan.
Moly, efsanenin olası botanik arketipi
Sonuçları Homer'ın Moly'sinin özdeşleştiğini gösteriyor. Galanthus nivalis Bu bitkinin coğrafi dağılımı Yunan dünyasının Akdeniz ortamıyla uyumsuz olduğundan tartışmalıdır.
Bunun yerine, Moly'nin kimliğinin Akdeniz türlerinin filogenetik bir dalı ile sınırlı olabileceğini ve bu türlerin hepsinin AChE inhibitör özelliklerine sahip olduğunu, hatta onlardan daha iyi olduğunu öne sürüyorlar. Galanthus nivalis.
Dahası, Moly'nin tek bir türe değil, etnobotanik bir komplekse ait olabileceğini öne sürüyorlar; Yani, morfolojik benzerlikleri ve ortak farmakolojik özellikleri olan, bilgileri ve kullanımları mitler yoluyla nesilden nesile sözlü olarak aktarılan bir grup tür.
Bu türler arasında deniz nergisi (Pancratium türleri.) bugün bildiğimiz efsanevi tesis prototipini yaratmak için potansiyel bir aday olarak ortaya çıktı.
Genel olarak araştırma, yalnızca Homeros'un Moly gizemine ışık tutmakla kalmıyor, aynı zamanda botanik ve bitki türleri arasındaki ilişkiye dair bilgimizi de zenginleştiriyor. etnobotanik ve eski edebiyat ve bilimsel araştırmalarda disiplinlerarasılığın önemini vurgulamaktadır.
Referans:
Molina-Venegas, R. ve Verano, R. "Homer'ın moly arayışı: erken bir etnobotanik kompleksin potansiyelini keşfetmek." Etnobiyoloji ve Etnotıp Dergisi
🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷
Herkül'ün Ağzından Damlayan Süt: Kum Zambağı
Akdeniz'in En Güzel Sembollerinden Biri Olan ''Kum Zambağı'', Özellikle Akşamları Denizden Gelen Rüzgarlarla Büyülü Kokusunu Her Tarafa Yayıyor. Turkuaz Kıyıların Bu Narin Beyaz Çiçeği, Şaşırtıcı Şekilde Hayat Bulduğu Sahil Kumları Arasında Eşsiz Zarafetiyle Sizi Bekliyor.
Baş Tanrı Zeus, bir gece canı sıkılınca Olimpos Dağı’ndan deniz kıyısına indi. Thebai kentinde dolaşırken, Kral Amphitryon’un eşi Alkmene’ye hayran kaldı. Ne yapıp edip bu kadının gönlünü çelmeliydi. Hatta ondan insanların yardımına koşacak bir kahraman yaratmalıydı. Kral Amphitryon’un sefere çıktığı bir gün amacına ulaştı. Alkmene’yle birlikte olmayı başardı. İkilinin bir erkek çocuğu oldu. Adı Herakles’ti; yani Herkül.
Ana Tanrıça Hera'nın Sütü
Zeus çocuğu alıp tekrar Olimpos’a döndü. Çocuğu gören ve gururu kırılan eşi, Ana Tanrıça Hera büyük tepki gösterdi. Zeus ise Herkül’ün tanrılaşmasını, yani ölümsüz olmasını istiyordu. Bu nedenle mutlaka Hera’nın sütünü içmeliydi. Bir gece yarısı Hera uyurken, Herkül’ü gizlice onun kucağına bıraktı. Günlerce aç kalan çocuk Hera’nın göğüslerine öyle bir yapıştı ki, süt ağzından taşıp yere döküldü. Yeryüzüne düşen her süt damlası kumda bir çiçeğe dönüştü. İşte o çiçek, çok narin ve nadir bir bitki olan kum zambağı olarak adlandırıldı
İncil'deki ''Sharon Gülü''
İncil’in Eski Ahit bölümünde adı geçen “Sharon Gülü”nün de kum zambağı olduğu düşünülüyor. Dilbilimcilere göre, kum zambağının İbranicedeki adı olan “havasselethakof”, Sharon düzlüklerinde yetiştiği söylenen bu gizemli bitkinin adına yani “havasselethaşaron”a çok benziyor. Dolayısıyla dilbilimciler, Eski Ahit’te yer alan “Süleyman’ın Ezgiler Ezgisi” bölümünde bahsedilen çiçeğin de kum zambağı olduğuna inanıyorlar.

🌷 Süleyman'ın Ezgisi veya Neşideler Neşidesi, Tanah'ın son bölümünü oluşturan Ketuvim'deki Beş megila kitaplarından biridir. Örneğin kadınla erkek arasında şöyle bir diyalog geçer:
- Erkek: "Dikenlerin arasında zambak nasılsa, Kızların arasında sevgilim öyledir";
- Kadın: "Orman ağaçları arasında elma ağacı nasılsa, Oğlanlar arasında sevgilim öyledir. Zevk alarak onun gölgesinde oturdum, Ve meyvası damağıma tatlı idi."
Ayrıca "Kudüs kızları" isimli bölüm ezginin nakaratını oluşturur.
Bu teoriyi onaylayan çelişkili baplar mevcuttur; örneğin:
Kitapta geçen "yiğitler" kelimesi, Samuel kitabında Davud'un "yiğit askerleri"ni akla getirir. Yine kitapta geçen eril kişinin "kırmızı/kızıl" tenli oluşu akla Samuel kitabındaki Davud'u getirir.
Süleyman'ın İbranicedeki adı Şlomo'dur, bu da Şalom yani barış kelimesiyle aynı kökü paylaşır.
Aziz Nicholas'ın Zambağı
Latince ismi “Pancratium maritimum” olan kum zambağı, nergisgiller ailesinden, Akdeniz, Ege ve kısmen de Karadeniz’in kıyı kumullarında yetişen, çok yıllık soğanlı bir bitki. “Pancratium” Latincede “hindiba” anlamına geliyor, “maritimum” ise “denize ait” demek… Yani Latince adının anlamı “deniz hindibası”. Fakat Aziz Nicholas zambağı veya deniz nergisi de deniyor.
Geceleri Daha Güzel Kokar
Nergisgiller ailesinin bir üyesi olan kum zambağı, soğanlı bir bitki türü... Yaprakları 45 santime kadar uzayabilir. Çiçekleri 15 santim civarında ve beyazdır. Soğanları 5 santim çapında olup, kumun 15-20 santim derinindedir. Yeşil yaprakları kışın ortaya çıkar ve çiçek açmadan önce kurur. Ağustos sonuna doğru şaşırtıcı bir şekilde kumun üstünde açar. Kokusunu geceleri daha yoğun bir şekilde yayar. Sahilde rüzgârla sağa sola savrulan zambaklar kumsala ve kum tepelerine ayrı bir güzellik katar. Ekim ayının sonuna doğru tohuma döner. Kuma düşen tohum en erken üç-dört yıl sonra çiçek verebilecek hale gelir.
Kum Zambağı Tehlike Altında
Antalya’da özellikle Lara, Belek ve Kundu bandına ayrı bir güzellik katan kum zambağı, doğal yaşam alanı olan kumul sahillerin plaja dönüşmesi, sahil yolları, insanlar tarafından çiğnenmesi, çiçeklerinin koklamak ve eve götürmek için koparılması ve soğanlarının toplanması nedeniyle tükenme tehlikesi altında. Bunun yanı sıra bir başka tehdit daha var ki, zambağın kendi doğasından geliyor. Kum zambağı kendi tozlarıyla ya da suni yolla döllenemez. Bu işlemi pervane böceğinin yapması gerekiyor. Sivrisineklere ve haşerelere karşı aşırı ilaçlama pervane böceğinin ve dolayısıyla da kum zambaklarının soyunu tehdit ediyor. İnsanların yıkıcı etkisine rağmen, çok zarif ve insanı ürkütecek derecede kırılgan bir görünümü olan kum zambağı 2016’da Uluslararası Doğa Koruma Birliği tarafından koruma altına alındı. Kum zambaklarını koparan veya yayılış alanlarına zarar veren kişilere, biyolojik çeşitliliği tahrip etmekten dolayı yüksek miktarlarda para cezası kesilmektedir.
İletişim
- info@baruthotels.com
- 🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷
Kum Zambağı
Pancratium maritimum L.Geleneksel tıp alanında, kum zambağı kökü ve yaprakları genellikle antiseptik, anti-inflamatuar, ağrı kesici ve idrar söktürücü özellikleri nedeniyle kullanılmaktadır. Özellikle idrar yolu enfeksiyonları, romatizma, artrit gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılır. Ayrıca, bitkinin sinir sistemini sakinleştirici etkisi olduğuna inanılır ve uyku problemleri, anksiyete ve stres gibi sorunların tedavisinde de kullanılır.
Kum zambağı bitkisi, geleneksel tıp ve antik kültürlerde olduğu gibi, bazı modern kültürlerde de önemlidir. Örneğin, bazı yerli halklar kum zambağı kökünü halüsinojenik özellikleri için kullanmıştır. Ayrıca, bitki bazı kozmetik ürünlerde de kullanılır.
Tüm bu kullanımlarına rağmen, kum zambağı bitkisi bazı yan etkilere de neden olabilir. Bitkinin kökü ve yaprakları, yüksek dozlarda tüketildiğinde toksik olabilir ve özellikle hamilelerde ve emziren annelerde kullanılmamalıdır. Bu nedenle, kum zambağı bitkisi kullanmadan önce mutlaka bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.
Kum zambağı, antik çağlardan beri kullanılan ve tarihi boyunca çeşitli kültürlerde önemli bir yeri olan bir bitkidir. Antik Yunanistan'da tanrıların çiçeği olarak kabul edilmiş, çeşitli kültürlerde aydınlatma, şifa ve güzellik sembolü olarak kullanılmıştır. Ayrıca bu bitkinin sahil erozyonunu önlemede önemli bir role sahip olduğu da bilinmektedir.
🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷🪷
XXXX



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️