18 Ocak 2024 Perşembe

MONSANTO 🤥 GLIFOSAT☠️

Monsanto:

Monsanto, St. Louis, Missouri, ABD merkezli çokuluslu şirket. 1901 yılında kurulan şirket, tarım ve sebze tohumları, bitki biyoteknoloji özellikleri, bitki koruma kimyasalları üzerine faaliyet gösteriir. Küresel çapta; 66 ülkede 404 tesiste 21.183 çalışanı, ABD'de 33 eyaletteki 146 tesiste 10.277 çalışanı mevcuttur. Vikipedi
Sahip: Bayer AG

Dünyadaki tehlikenin adı: MONSANTO

 11 Ekim 2013

Dünya üzerinde canlı yaşamını ya da ekolojiyi tehdit eden ya da yıkıma uğratan ne kadar tehlikeli ve  ölümcül unsur varsa, bunların büyük kısmından tarım, ilaç ve tohum tekelleri sorumludur. Bunlardan biri de Monsanto‘dur.

Amerikan menşeli çok uluslu bir şirket olan Monsanto 1901 yılında kurulmuştur.

İlk ticari faaliyeti, 1903`de Coca Cola için üretilen yapay tatlandırıcı olan Sakarin ile başlamıştır. Sakarin sağlık örgütleri tarafından kanserojen bir madde olarak nitelendirilmektedir.

1920`lerin başlarında Monsanto, Poliklorlanmış bifeniller (PCB)`in üretimine başlamıştır. Bundan 50 yıl sonra canlı sağlığına aşırı zararı saptanmış olan bu kimyasal ABD`de 1979`da yasaklanmıştır. ABD`deki PCB üretimini durduran Monsanto diğer ülkelerde bunların üretimine ve dünyayı zehirlemeye devam etmiştir. Ne zamana kadar? Kalıcı Organik Kirleticilerin tamamen yasaklandığı 2001`deki Stockholm Sözleşmesine kadar. Günümüzde halen bazı insanların kan tahlillerinde kansere neden olan bu bileşiğin kalıntılarına rastlanabilmektedir.

Monsanto, 1941`de, gıda ürünlerinin de ambalajı olarak kullanılan sentetik polistiren (polystyrene)üretimine başlamıştır. Günümüzde strafor olarak adlandırılan maddelerin atıkları Amerikan Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından 1980`de yayınlanan en zararlı atıklar listesinde yer almaktadır.

1943-45 yılları arasında ise Monsanto merkezi araştırma departmanı, radyoaktif plutonyum saflaştırma, üretim ve nükleer silah yapım projesi olan Manhattan Projesinde yer almıştır. Yani dünyada üretilen ve kullanılan atom bombasının yapımında da katkı sahibidir.

1944`de "İnsanlar ve hayvanlar için çok güvenilir" diye reklamları yapılan DDT`nin ilk üreticisi Monsanto`dur. Sıtmayı önlemek için çıkartılan bu zehir, dünyanın hemen hemen her yerinde tarımda böcek öldürücüsü olarak yıllarca kullanılmış, daha sonra çevre ve canlı sağlığına verdiği zarar nedeniyle 1972`de yasaklanmıştır. İnsan ve hayvanların yağ dokularında biriken ve kansere neden olan DDT‘nin kalıntılarına bugün bile insan ve hayvan kanlarında rastlamak mümkündür.

1945`te Monsanto, tarım ilacı olarak geliştirdiği 2,4,5-T isimli ot öldürücünün Dioxin maddesini üretmiştir. Dioksin;  kalp, karaciğer hastalıkları, üreme ve gelişme bozukluklarına yol açan çok toksik bir kimyasal maddedir. Çok küçük miktarlarda bile çevre ve vücutta biriken dioksin, 1997`de Dünya Sağlık Örgütü tarafından kanserojen olarak sınıflandırılmıştır.

Monsanto 1955`de ilk petrol bazlı gübreyi üretmiştir. 1960`larda başlayan Yeşil Devrim`in önemli girdilerinden olan bu kimyasal gübreler, günümüzde hala tartışma konusu olan toprak mikroorganizmalarının yok edilişi ve toprağın bir anlamda sterilize olmasında, toprağın fiziksel ve kimyasal yapısının bozulmasında önemli rol oynamaktadırlar.

1960`ların başında Monsanto, Vietnam savaşında ormanların yok edilmesi için Amerikan ordusu tarafından kullanılan Agent Orange denilen zehirin 2 üreticisinden biri olmuştur. 1965`te başlayıp 1973`te biten savaşta ABD 75 bin tonun üzerinde Agent Orange kullanmıştır. Ekolojik tahribatın büyüklüğünün yanı sıra bu zehir nedeniyle 400.000 kişinin öldüğü, yarım milyon çocuğun sakat doğduğu açıklanmıştır.

1970`lerin başında Monsanto‘nun Tarım Kimyasalları Bölümü, ot öldürücüler üzerine odaklanarak Glifosat etkin maddeli RoundUp isimli tarım ilacını geliştirmişlerdir. Toprağı, yer altı ve yerüstü sularını hatta havayı zehirleyen bu kimyasalın insan ve hayvanlarda kanser başta olmak üzere, kısırlık ve ölümlü erken doğumlara neden olduğu saptanmıştır. RoundUp Ready, yani ot öldürücülere direnç kazandırılmış GDO‘lu tarım ürünleri arttıkça bu kimyasalın kullanımı da katlanarak artmıştır.

Normal şekerden 200 kat daha tatlı ve kalorisi yüksek olan yapay tatlandırıcı Aspartam 1965`te keşfedilmiş, fakat bunu üreten şirket Aspartamın canlı sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri savıyla yaygın kullanımını sağlayamamıştır. Çeşitli oyunlar ile ancak 1983`te onay alan ürüne 1985`te Monsanto sahip olur ve NutraSweet şirketi ve ticari ismiyle şekerli tüm ürünlerde kullanılmaya başlanır. Aspartamın  insan vücuduna girince hem bir kanserojene, hem sinir sistemi üzerinde zararlı etkileri olan bir zehire, hem de sinir hücrelerini öldüren toksik maddeye dönüştüğü yönünde bilimsel araştırma sonuçları vardır. Monsanto, 2000 yılında NutraSweet  şirketini satmıştır.

Sığır büyüme hormonu olarak adlandırılan rBGH hormonu yine Monsanto tarafından geliştirilmiş bir biyoteknoloji ürünüdür. Sığırlarda süt verimini arttırmak için üretilen bu yapay hormonun onayı, 1993`te 30 fare ile 90 günlük bir araştırmanın sonucuna göre alınmıştır. Posilac ticari ismiyle satılan bu hormonun potansiyel bir kanser zararlısı olduğu, 1998`de bazı bilim insanlarınca kanıtlanmıştır. Posilac hayvanların sağlığını bozduğu gibi, elde edilen süt de insanlarda meme, ilik ve prostat kanserine yol açabildiği için Kanada, Avustralya, Japonya ve Avrupa Birliği de dahil olmak üzere 27 ülkede yasaklanmıştır. Monsanto, Posilac`ı 2008 yılında başka bir şirkete satmıştır.

Tarım ilacı pazarı 2011 yılında % 15 oranında artış göstererek 44 milyar dolara ulaşmıştır. Monsanto yaklaşık 3,2 milyar dolarlık cirosu ile pazarın %7,4`üne hakimdir. Pazarın %95`ini elinde tutan 10 çokuluslu şirket içerisinde  Monsanto, dünya sıralamasında 5. sırada gelmektedir.

Küresel tohum pazarında ise Monsanto tartışmasız lider pozisyonundadır. Çokuluslu 10 şirket yaklaşık 26 milyar dolarlık ciro ile küresel tohum pazarının %75`ine hakimdir. Yaklaşık 35 milyar dolar ciroya ulaşan küresel tohum pazarında Monsanto 9 milyar dolarlık cirosu ile küresel tohum pazarın % 26`sını elinde tutmaktadır. Aynı zamanda Monsanto, dünyada GDO‘lu tohum pazarının da yaklaşık % 90‘ına hükmetmektedir.

Monsanto ürünlerinin canlı sağlığı üzerine yaşamsal risklerinin, patentler ve biyolojik çeşitlilik de dahil olmak üzere her türlü ekolojik tehdidin dünya genelinde tartışıldığı günümüzde, dünya halkları Monsanto‘ya karşı bir mücadele başlatmışlardır. Ülkemizde de Monsanto ve onun gibi tarım ilacı, tohum ve tarım ürünlerini üreten ve satan çok uluslu şirketlere dur demek için bir araya gelen bizler tarlalarımızı ve sofralarımızı bu şirketlerin GDO‘lu tohum ve gıdalarına terk etmeyeceğimizi bir kez daha beyan ediyoruz.

GDO‘ya Hayır Platformu

 Kirletici ve zehirli ürünlerini "Güvenilir ürünler" iddiası ile pazarlayan Monsanto, bu kez de 1996`da tarımsal biyoteknoloji  ile yarattığı GDO`lu soya ve pamuğunu dünyaya tanıtmıştır. Bu ürünleri GDO‘lu mısır ve kanolatakip etmiştir. Her zaman söylediği gibi bu ürünler de yine "güvenilir" ve "GDO‘suz ürünler ile aynı besin değerlerine sahip sağlıklı ürünlerdir; hem ekoloji hem de sağlık açısından yıkım yaratan tarım kimyasallarının kullanımını azaltacaklardır". Yaklaşık 110 yıldır ürettiği ürünler için söylediği gerçek dışı beyanlarını bu sefer de GDO‘lu ürünler için tekrarlamaktadır. GDOlu ürünler nedeniyle bugün tarım kimyasalı, özellikle de herbisit (ot öldürücü) kullanımı azalmamış, denilenin aksine katlanarak artmıştır. Toprak, yer altı ve yer üstü suları, hava, insan, hayvan ve böcekler bu tarım kimyasalları ile kirlenmekte, zehirlenmektedir. Bağımsız kurumlar ve üniversiteler tarafından yapılan bilimsel araştırmalar,

GDO‘lu ürünlerin

canlılar için ölümcül riskler taşıdığını ispat etmiştir.


                                             💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢


          Literatür Eczacılık Bilimleri Dergisi. 

    Glifosat ve Glifosat Bazlı Herbisit
Kullanımının İnsan Sağlığı Açısından Riskleri
(Human Health Risks of the Use of Glyphosate and
Glyphosate-Based Herbicides)

  ÖZET
Genellikle genetiği değiştirilmiş organizmalı soya ve mısır üretiminde kullanılan glifosat; hava, su ve yiyeceklerin yanı sıra kimyasala mesleksel ve çevresel olarak maruz kalan bireylerde çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Glifosat (N-fosfonometil glisin), tüm dünyada sıklıkla kullanılan geniş spektrumlu bir yabani ot öldürücü ilaç (herbisit)'tır. Bakteri, arkebakteri ve bitkilerde şikimat yolağında 5-enolpürivilşikimik asit-3-fosfat sentazı baskılayarak fenilalanin, tirozin ve triptofan gibi aromatik aminlerin sentezi sınırlanmaktadır. Glifosat maruziyeti ile herhangi bir hastalığın oluşumu arasında ilişki olduğunu gösteren bir çalışma bulunmadığından, glifosatın memeliler üzerinde toksik olmadığı düşünülerek uzun yıllar güvenle kullanılmıştır. Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalar bu herbisitin, Alzheimer, Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıklar, Crohn hastalığı, ülseratif kolit gibi otoimmün hastalıklar, obezite, infertilite ve kanser gelişiminde rol oynayabileceğini göstermektedir. Glifosat bazlı herbisitlerin glifosat yanında içerdiği yardımcı maddelerin de toksisitelerinde artışa neden olabileceği bildirilmektdir. Dünya Sağlık Örgütü Uluslar arası Kanser Araştırma Ajansı şimdiye kadar yapılan birçok çalışmayı değerlendirerek, Mart 2015 tarihi itibarıyla glifosatı Grup 2A ''insanda karsinojenik etki olasılığı bulunan ajanlar'' olarak sınıflandırmıştır. Çeşitli in vivo ve in vitro çalışmalarda glifosatın canlı sistemlerde oluşturduğu toksik etkiler bildirilmekle birlikte, mekanizmanın tam olarak aydınlatılabilmesi için yeni çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.


                                 💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢


Avusturya tartışmalı tarım ilacı glifosatı yasaklayan ilk AB ülkesi oldu


Avusturya, yabani ot ilaçlarında kullanılan glifosatı tümüyle yasaklayan ilk Avrupa Birliği üyesi ülke oldu. AB ise tartışmalı herbisitin lisansını, Dünya Sağlık Örgütü'nün 'olası kansorejen' listesinde yer almasına rağmen 2017'de 5 yıl daha uzatmıştı.

Avusturya, yabani ot ilaçlarında kullanılan glifosat tümüyle yasaklayan ilk Avrupa Birliği (AB) üyesi ülke oldu.

AB, söz konusu maddeyi içeren tartışmalı herbisitlerin lisansını, Dünya Sağlık Örgütü'nün 'olası kansorejen' listesinde yer almasına rağmen, 2017'de 5 yıl daha uzatmıştı. Yasağa karşı çıkanlar, muhalefetteki Sosyal Demokratlar tarafından oylamaya sunulan ve meclisin onayını alan yasağın AB yasalarıyla çelişeceğini savunuyor.

Glifosatın sağlığa olan olumsuz etkileriyle ilgili tartışmalar, Alman Bayer firmasına açılan davalarla son yıllarda daha da hararetlendi.

                                 💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢💢

        

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hallo 🙋🏼‍♀️