6 Mart 2024 Çarşamba

MOUSA (ilham Perileri)


Yunan tanrısı Apollon ve İlham PerileriYunan tanrısı Apollon ve İlham Perileri. Heinrich Maria von Hess tarafından yapılan boyama ( 1826 )
  • Mnemosyne : Titan hafıza tanrıçası. Mnemosyne genellikle hafıza ve hatırlamanın kişileştirilmesi olarak kabul edildi. Daha sonra Zeus, Mnemosyne ile art arda dokuz gün uyudu ve sonunda dokuz İlham Perisi doğdu. Hesiodos'un Theogony'sinde krallar ve şairler Mnemosyne ve Muses'tan esinlenerek olağanüstü konuşma ve güçlü kelimeler kullanma yeteneklerini kazandılar. Tüm antik yazarlar, çalışmalarının başında İlham Perilerine başvururlar. Homer, İlyada ve Odysseia'daki İlyada İlham Perilerinden hikayeyi en doğru şekilde anlatmasına yardım etmelerini ister ve İlham Perileri bugüne kadar ilham ve sanatsal yaratımın sembolleridir.
800px-eustache_le_sueur_002

Yunan Mitolojisindeki İlham Perilerinden ; Kleoi,Euterpe ve Thalia

M. Ö. 3. yy.da İskenderiye’de (Alexandria, Mısır) I. Ptolemaios (hükümdarlık dönemi M. Ö. 323-85), yaptırdığı sarayın bir bölümünü bir bilim ve eğitim merkezi olarak düzenlemişti. Müze sözcüğü de mousa (ilham perisi) sözcüğünden türemiş olan mouseion (ilham perilerinin yeri ya da tapınağı) anlamında kullanılmıştır. Yunan mitolojisine göre Zeus ve Mnemosyne’nin genç ve güzel dokuz kızından Kleio, tarih; Euterpe, lirik şiir; Thalia, komedi ve pastoral şiir; Melpomene, trajedi;Terpsikhore, müzik ve dans; Erato, erotik şiir; Kalliope, epik şiir ve konuşma; Urania, astronomi; Polymnia da, uyum ve ilahi sanatlarının ilham perileri olarak bu sanatları korurlardı. I. Attalos (hükümdarlık dönemi M. Ö. 241-97) ve ardılları Pergamon’da, Atinalı yöneticiler de M. Ö. 2. yy.da Atina’da resim ve heykeller sergilemişlerdi. Roma İmparatorluğu’nda İmparator Marcus Claudius Marcellus’un ganimetleri Roma’da sergilemesi sonucu, koleksiyonculuk benimsenmiş; önce binaların üstü kapalı portiklerinde ve kitaplık girişlerinde, daha sonra portreler galerisinde sanat yapıtlarının ve değerli nesnelerin sergilenmesi sınıf üstünlüğünün bir simgesi olarak yaygınlaşmıştı. Herculaneum‘da birkaç koleksiyonun sergilendiği Papyri Villası, Rönesans portre galerilerinin görkemli bir öncüsüydü. Papa I Gregorius’un (papalık dönemi 590-04) 6. yy.da resim sanatını desteklemesiyle dinsel resim sanatı giderek gelişmiş, kiliseye bağlı çalışan sanat ve elişi atölyeleri kiliselere bir sanat merkezi niteliği kazandırmıştı. 14. ve 15. yy.lardaticaretin ve kentlerin gelişmesiyle zenginleşen kent-soylu da günlük yaşamı ve dini konu olarak ele alan küçük yapıtları toplamaya başlamıştı. İtalya’da Rönesans döneminde din adamları, kent yöneticileri, soylu aileler sanatçıları korumuş, onların yapıtlarını paylaşamamışlardır. Sanat yapıtı toplayıcılığı, Floransalı Medici ailesinin, koleksiyonunda görüldüğü gibi bilinçli olarak, sonralarıysa öykünülerek amaçsızca gelişmiş, sarayı taklit eden birçok zengin, studiolo ve galeria’yı villalarının bir bölümü olarak kurmuştur. Ancak 1581’de Vasari’nin, Medici ailesi için Uffizi Sarayı’nın ikinci katında, ilk sanat yapıtlarının sergilendiği yer olarak galeria’yı düzenlediği bilinmektedir. Bu yıllarda Padova ve Venedik iki farklı koleksiyonculuk felsefesine dayanan merkezler olarak gelişmişti. Venedik’te Doğudan ticaret yoluyla gelen değerli taşlar, takılar, halılar, silahlar ve küçük boy yağlıboya ve minyatürlerden oluşan koleksiyonlar gelişirken, Padova’da doğa bilimlerini ve eski sanatı bünyesinde toplayan koleksiyonlar önemsenmişti. Venedik’teki San Marco Kilisesi’nin hazinesi, değerli nesneler ve kutsal emanetlerle beslenirken, Padova’nın bilimsel koleksiyonları ender rastlanır bir düzeye erişmişti.

unnamed-1

     Medici Ailesin’nin Koleksiyonu’na Ait Altı Köşeli ve Kare Yüzlü Güneş Saati

16. yy.da sanatçı, uzman, eleştirmen, aracı ve danışman olarak toplumda önem kazanmış, o zamana değin eski yapıtları toplayan koleksiyoncular, çağın sanatçılarından da yapıtlar satın almışlardır. Böylelikle bilinçli bir koleksiyonculuk gelişmeye başlamış, sanat yapıtları ve sanatçılar hakkında bilgi toplamaya gidilmiştir. Felemenk’te gelişen ekonomik koşullar, 17. yy. sanatını ve koleksiyonculuğu etkilemiş; zenginleşen kentsoylu yeni ve güçlü bir koleksiyoncu grubunu oluşturmuştur. Aynı yüzyılda İngiltere kralı I. Charles’ın (hükümdarlık dönemi 1625-9) İtalya’da Gonzaga Galerisi’nden satın aldığı koleksiyonla saray çevresi etkilenmiş, ama krallığa karşı gerçekleştirilen devrimde bu koleksiyon satılmış, sanata ilgi durulmuştur. Ancak 1660’tan sonra Fransız ve İtalyan edebiyatının etkisiyle, İngiltere’de koleksiyonculuk yeniden canlanmıştır. İngiliz sarayının sanat çevresi üzerindeki etkisinin zayıflamasına karşın, 17.yykoleksiyonculuğunu yönlendirmede Fransız kral ve yöneticilerinin ilgisi devam etmiştir. XIII. Louis’nin başbakanı (1624-2) Kardinal Richelieusonraki başbakan(1643-1) Mazarin ve XIV. Louis’nin (hükümdarlık dönemi 1643-715) devlet bakanı Jean-Baptiste Colbert’inkoleksiyonları Fransızların beğenisini etkilemiş, Richelieu çok değerli bir kütüphaneyle büyük bir koleksiyonu kurarken, Mazarin Fransa’nın askeri gücünden yararlanarak çok değerli bir koleksiyon oluşturmuştu. Mazarin, 1648’de Felemenkli banker Jabach aracılığıyla, İngiltere kralı I. Charles’ın koleksiyonundan yapıtlar satın alarak koleksiyonunu zenginleştirmiş, ölümünden sonra XIV. Louis, Mazarin’in koleksiyonunun önemli bir bölümüne sahip çıkmıştır. Soyluların yanı sıra 1000 kadar kentsoylu koleksiyonerin bulunduğu Fransa’da 1720’lerdeki ekonomik bunalımın sonucu, birçok koleksiyon el değiştirmiş, desen ve porselen gibi yeni koleksiyonlar oluşturulmuştur.

1688-everhard-jabach-turquin

Everhard Jabach

İngiltere’de 18. yy.da koleksiyonculukla ilgili bilimsel çalışmalar sonucu yazılı belgeler hazırlanmıştır. Bunlardanbotanikçi Thomas Martyn’in (1735-825) 1766’da The English Connoisseur (İngiliz Uzmanlar) adı altında basılan liste ve kataloglarıyla yazar ve koleksiyoncu Horace Walpole‘un 1757’de çıkan Collections New in England (İngiltere’deki Yeni Koleksiyonlar) satış katalogları dönemin önemli belgeleridir. 18. yy, Avrupalı devlet adamlarının koleksiyonculukta birbirleriyle yarıştıkları bir dönemdir. Versailles Sarayı’nın etkisindeki Alman prensler, Fransız mimarlığını benimsemiş, İtalyan ve Fransız rokoko üsluplu resimler, Çin porselenleri ve fildişi yapıtlar toplamış, Saksonya elektörü I. August’un (1526-6) başlattığı koleksiyonu Saksonya‘nın başkenti Dresden‘de toplatmışlardır. Prusya kralı II. Friedrich (hükümdarlık dönemi 1740-6), İtalyan saraylarından satın aldığı koleksiyonu Fransız ressam Nicolas Lancret (1690-743) ve Watteau gibi sanatçılardan yapıtlarla zenginleştirerek yeni sarayında düzenlemiştir. Yine 18. yy.da Bavyera dükü V. Albert’in başlattığı koleksiyon, Bavyera kralı I. Maximilian’ın (hükümdarlık dönemi 1806-5) Dürer ve Cranach gibi Kuzeyli ressamlarla İtalyan sanatçılardan aldığı yapıtlarla zenginleşmiş, ancak daha sonra Münih ve Schleissheim’da gösterilmek üzere ikiye ayrılmıştır. Rus çariçesi I. Yekaterina’nın (hükümdarlık dönemi 1725-7) koleksiyonculuğa ilgi duymasıyla Ermitaj Müzesinin çoğunu oluşturan yapıtlar, 18. yy. boyunca Dresden, Paris ve Londra koleksiyonlarından satın alınarak sarayda düzenlenmiştir.

💢💢💢💢💢💢💢

Tarihte ilk müzenin Antikçağ’da Atina Akropolü’ndeki Propylai’nin bir salonunda Pinakotheka (resim deposu) adıyla kurulduğu söylenebilir (, IV, 1612). Mouseion adı ise ilk defa Helenistik dönemde I. Ptolemaios Soter (m.ö. 305-283) tarafından İskenderiye’de kurulan ve ünlü kütüphaneyi de içine alan akademik merkez için kullanılmıştır. O dönemde Bergama kralları da saraylarında klasik Grek heykellerinin orijinallerinden veya kopyalarından birtakım koleksiyonlar oluşturmaya başlamışlar, daha sonra Romalılar, onurlu bir uğraş olarak gördükleri bu faaliyeti sürdürerek heykelleri sarayların dışında, mâbedlerin ve bütün önemli devlet binalarının revaklarında halkın ziyaretine sunmuşlardır. 

Ortaçağ Avrupası’nın kilise ve manastırlarında dinî eşyadan meydana getirilen zengin koleksiyonlar gün geçtikçe çoğalırken soylular da Antikçağ heykellerinin yanı sıra sikke, madalyon ve mücevherat gibi sanat eserlerini toplamaya başlamışlardır. Rönesans’la birlikte görülen eski eser sevgisi ve koleksiyon yapma tutkusu daha sonraki yıllarda Avrupa’da kurulacak olan müzelere can vermiştir. Eski eser toplamanın soylular arasında bir yarışa dönüştüğü Avrupa’da Medici, Este, Gonzague ve Farnese aileleri yaptıkları koleksiyonlarla ün kazanmıştır. İtalyan hekimi Ulisse Aldrovandi’nin tabiattan seçtiği ilginç nesneleri sergilemesinin ardından Toskana Grandükü I. Cosimo koleksiyonunu Uffizi Galerisi’nde halkın görüşüne sunmuş, Pompei ve Herculanum’un bulunuşu da yalnız İtalya’da değil bütün Avrupa’da arkeolojiye olan ilginin artmasına yol açmıştır. Fransa krallarının Louvre Sarayı’nda oluşturdukları koleksiyonlar sergilenmeye başlanmış, böylece daha sonra kurulacak olan Louvre Müzesi’nin temelleri atılmıştır. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hallo 🙋🏼‍♀️