200 yıllık fizik problemi çözüldü
200 yıldır cevabı bulunamayan fizik problemi çözüldü. İsrailli 2 bilim insanı, "3 cisim problemi" adı verilen problemi çözmeyi başardı. Bu gelişme Güneş, Dünya ve Ay arasındaki kütle çekim ilişkisini anlamada kullanılabilecek.

İsrail'in Hayfa kentindeki Teknoloji Enstitüsü'nde çalışan iki bilim insanı, fizikçilerin iki asırdır çözüm aradığı "Üç Cisim Problemi"ni çözmeyi başardı. Bu çözüm, Güneş Sistemi'nde yer alan gezegenlerin gelecekteki konumlarına ilişkin öngörülere ışık tutmaya yarayacak.
Bilim insanları on yıllardır güneş sistemindeki gezegenlerin konumları ile ilgili araştırmalar yapıyor.
"Üç Cisim Problemi" çözüldü
Herhangi iki gezegen çekim kuvvetine bağlı hareketleri anlamaya yarayan denklemlerin çözümleri halihazırda yapılabiliyordu. Ancak üç veya daha fazla gezegenin yer çekimine ilişkin hesaplamaları içeren "Üç Cisim Problemi" uzun süredir çözülmeyi bekliyordu.
İsrailli Hagai Perets ve doktora öğrencisi Barry Ginat bu problem üzerine yoğunlaştı, ikili, üç gezegen arasındaki her etkileşime dair hareket olasılıklarını hesapladı ve daha sonra Matematiğin "rassal yürüyüş" yöntemi ile ihtimal dahilindeki her sonucun nihai olasılıklarını birleştirerek sonuca ulaştı.
Çözüm sayesinde, Güneş, Dünya ve Ay arasındaki kütle çekim ilişkisi daha ayrıntılı şekilde anlaşılabilecek.

buradan itibaren spoiler deryası.
kitapla dizi arasında illa ki farklar olur, bunu yadsımak anlamsız. farklı mecralar neticede. hatta bazı uyarlamalarda ana eserin tamamen dışına çıkmak da mümkün. mesela the man in the high castle öyle bir diziydi. çünkü orijinal kitap pek fazla diziye malzeme verecek durumda değildi. felsefî bilimkurgu diyeceğimiz bir tarzdaydı. aksiyon azdı. hâliyle diziye uyarlamayı tercih edenler, onu başka bir kalıba sokmuştu.
netflix'in yaptığı ise kitabın ruhunu paramparça edip onu tamamen amerikan tarzı bir "uzaylı istliası" formatına sokmak. hatta bilimkurgu janrından çıkarıp büyülü fantastik bir evrene dönüştürmek.
ne demek istiyorum?
orijinal kitapta trisolaris gezegenindeki canlılar, dünyadaki bilim insanlarının beynini yıkamak ve bu arada gezegenlerinin hâlipürmelalini gözler önüne sermek için bir bilgisayar oyunu tasarlıyorlar. (evet, dizide de var.) bu oyunu ilk kez oynayan kahramanımız profesör wang miao, üniversitedeyken aldığı bir fotoğraf dersini hatırlıyor.
o derste hocası, iki kare gösteriyor öğrencilere. ilki, çinli song hanedanının ressamı zhang zeduan'ın elinden çıkma, along the river during the qingming festival isimli eser. başkentte hanedan ailesinin de katılımıyla kutlanan bir bayram bütün detaylarıyla aktarılıyor bu resimde. ikinci karede ise belli belirsiz bir bulut ve onun hemen arkasında parıldayan bir güneşin fotoğrafı var.
soru şu: hangisi daha fazla bilgi barındırır? ilk etapta herkes ilk resmin bize daha çok şey verdiğini düşünür ama esasında ikinci karenin derinliklerinde çok daha fazla bilgiye rastlamak mümkündür. klasik bilgisayar oyunları detaylı tasvirleriyle oyuncuları içine çekmeye çalışırken, trisolaris'lilerin yaptığı oyun bu basit görüntünün altında çok katmanlı, sofistike bir bilgilendirme aracı.
işte efendim, netflix'in yaptığı dizi ile orijinal kitap arasındaki en büyük fark bu. batılı yaratıcılar, bu sadeliğin arkasına saklanmış sofistike hazineyi (ç)alıp göze hoş gelecek biçimde yeniden yorumlamış (müzelik etmiş). bunda bir sorun görmeyebilirsiniz, farklı yorumdur deyip geçebilirsiniz. ben sadece farka işaret ediyorum.
ikinci meselem ise karakterlerle ilgili
şimdi efendim ye wenjie, bu kitabın en önemli karakterlerinden birisi. antagonist mi? evet. villain mı? hayır. bu kadının neler yaşadığı, neden trisolaris'le iletişime geçtiği, ardından neden mark evans'la ters düştüğü ve kurdukları cult içinde neden fraksiyonlar oluştuğu detaylıca işlenmeyi hak ediyor. ye wenjie fanatik bir terörist mi? hayır.
ama netflix dizisinde tam olarak öyle yansıtılıyor. dizi, bilim dünyası ve insanlığın önde gelenleri için epey sarsıcı olacak bir gelişmeyi (dünyada yalnız değiliz ve dahası bizi istila etmeye geliyorlar) klasik bir terör-güvenlik mantığı içinde ele almış (bkz: 11 eylül sonrası dünya düzeni). bilim insanlarının yaşadığı "acaba bizim bilim dediğimiz şey, algılarımızın darlığı nispetinde bize oynanan bir oyun muymuş?" travması tamamen es geçilmiş. the shooter (atışçı) ve the farmer (çiftçi) hipotezlerine hiç girilmemiş. (şuradaingilizcesi var.)
çevre felaketleri, nükleer savaş ihtimalleri ve kıyametçilik gibi akımlardan bahis pek yok. kitapta önemli sayılabilecek bir karakter olan mark evans, sanki bir rahipmiş gibi sürekli "my lord, my lord" diye dolaşan bir ihtiyara dönüşmüş. baş kahraman wang miao parçalara ayrılmış (ki bence güzel bir fikir) ama bu parçaları toplayınca anlamlı bir bütün çıkmamış. bilakis hikâye gereksiz aşk hikâyeleriyle sulandırılmış. ayrıca shi qiang gibi orijinal bir karakter harcanmış, yerine ikâme edilen adam (da shi) da araya kaynamış.
hadi bilimsel açıklamalara girmeyelim, izleyici sıkılmasın diye düşündünüz, onu anlarım, ama kardeşim karakterler şıp diye bakıp her şeyi anlamasın di mi? azıcık dünyamızı tanıyalım. yani saul durandisimli karakter son bölümde üç beş kere "neden ben?" diye soracağına, bir kez sorsun, cevabını alsın, oradan artan süreyle de trisolaris'in teknolojik kabiliyetlerini adam gibi açıklayın ki boşluklar sırıtmasın.
açıkçası diziyi seyrettim çünkü merak uyandırıyor. çekimler de iyiydi. diyaloglar sıktı sadece. üstelik tencent'in o uzun uyarlamasını da seyretmiştim. netflixözelinde batılı eğlence sektörünün çoğu zaman seyirciyi "aptal" yerine koymasını ve ona uygun içerik üretmesini tiksindirici buluyorum. azıcık güvenin be kardeşim şu insanlığa. bakın üç güneşliler geliyor...
son bir not: dizi, sadece ilk kitabı değil, ikinci ve üçüncü kitaptaki bazı konseptleri de kullanmış. muhtemelen sonraki sezonlarda ayrışma artarak devam edecektir. çünkü diğer kitaplarda zaman sıçramaları da var.
❌❌❌❌❌❌❌❌❌

blade runner... filmle kitap arasında epey fark var, öyleki filmdeki karakterlerin isimlerini değiştirseler boşuna telif hakkı ödemezlermiş.
(buradan sonrası spoiler!!)
kitap 1992 yılında geçiyor, film 2019 yılında.
kitap üçüncü dünya savaşı sonrasında geçiyor, her yer toz bulutu kaplı. hayvanların ölümü radyoaktif tozla ilgili. ilk önce baykuşlar ölüyor. filmde üçüncü dünya savaşı'yla ilgili bir bilgi yok. ama tyrell şirketinde görünen baykuş bu ölümlere bir şekilde saygı duruşu olmuş.

kitapta san francisco'dasınız, filmde los angeles'ta.
kitapta deckard evli (karısının adı iran), filmde bekar.
kitapta deckard gayet amerikanvari bir evde geniş geniş yaşarken filmde kutu gibi eve sıkışmış bir hayatı vardır.
rick deckard'ın tek derdi gerçek bir hayvan sahibi olmak ama hangi hayvanı istediğini bile bilmez. ikinci ve üçüncü dünya savaşı arasında insanlar için arabalar statü sembolüyken üçüncü dünya savaşından sonra tek statü kaynağı gerçek bir hayvan sahibi olmak.

yine kitap lehine başka bir ayrıntı; tek kanaldan yayın yapılan sahte bir dinin varlığı. insanların üremesinin kısıtlanmasıyla evrimsel süreçte bir sıfırlama gerçekleştirilmek isteniyor. insanlık yeniden doğacak, kirli düzen temizlenecek ve insanlık kökenlerine geri dönecektir.
filmlerindeki kadınları maskülen karakterize ederek güçlü yönleriyle ele almasıyla ünlü ridley scott'ın bu filmindeki android kadınlar (bir gece kulübünde dansçı olarak çalışan zhora ve cinselliğini sebastian'ı cezbetmek için kullanan pris) erkekler için "seks işçileri" gibi nesnelleştirilirken, kitaptaki opera sanatçısı android kadının ölümüne rick deckard bile üzülmüştür. yine filmde deckard'ın empati yeteneği hiç yok (empati yeteneği insanlığın doğasında var olan bir şey, androidler çok istemesine rağmen empati yetenekleri yok). rachel'e anılarının yüklenildiğini, kendisinin android olduğunu hiç umursamadan yüzüne söylüyor. android kadın bile daha insansı tepkiler vererek deckard'ın evini terk ediyordu.

kitap 1992'yi uçan arabalarla hayal ederken film biraz daha ileri giderek uçan arabalar için 2019'u işaret etmişti. ikisi de fiziksel alem için yanılmış olabilirler ama toplumsal konuda 12'den vurmuşlardır. her yer reklam, her yer şirket. daha yeni oldu, ayakta duramayan abd başkanını ve promter olmasa neler olacağı hayal edilemeyen kukla diğer bazı başkanları düşününce şirketlerin yani kapitalizmin toplumu avuçlarının içine nasıl aldığı görünmüştür. gerçek hayvan almak için kredi bile çekmek göze alınır ama nerede bu hayvanlar, neden gittiler denmez.
❌❌❌❌❌❌
bugünkü kovboy şapkaları daha çok geçmişte meksikalılar'ın güneşten korumak için giydiği sombrero adlı şapkaların evrimleşmesi ve hollywood'un eleğinden geçmesi sonucu ortaya çıkmış.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️