Çıra suyu& çamlar bardak oldu
Yapılan araştırmalar sonucunda çıra suyunun birçok faydası olduğu keşfedildi. Çok sayıda hastalığa iyi gelen çıra suyunun önemi halk tarafından yeni fark edildi. Çıra suyu çam ağacından elde edilir.
içme sularına çıra suyu ilave edilerek deneye başlanmıştır. İlk aşamada Denek hayvanları üzerinde yapılan deneyde kan şekerinin hemen düşmediği gözlemlenmiştir. Her hafta alınan kan örnekleri ile birlikte zaman için de kan şekerinin düzenlendiği ve diyabetin düştüğü gözlemlenmiştir.
ÇIRA SUYUNUN FAYDALARI
Çıra suyu diyabet hastaları için bulunmaz bir şifadır. Hastalar doktorlarının da tavsiyesine uyarak çıra suyu kullanarak diyabet ile savaşmayı başarabilirler.
Çıra suyunun iyi geldiği bir başka hastalık ise, doku yağlanmasını durdurmasıdır. İnsan vücudunda değişik bölgeler de meydana gelen doku yağlanmasını önlemek ve etkilerini azaltabilmek için çıra suyundan faydalanmak gerekir. Çıra suyu zamanla doku yağlanmasının önüne geçerek durdurmaya başlar bu anlamda oldukça şifalı bir ilaçtır.
ÇAM ÇIRASI SUYU NERELERDE BULUNUR?
Daha önce bulunması mümkün olmayan çıra suyunun şimdi satışlarında büyük artış gözlenmiştir. Bu artışın yaşanması farkına varılamayan şifasının keşfedilmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Özellikle Arap dünyası çıra suyuna büyük ilgi göstererek en büyük alıcıları arasındadır. Çıra suyu;
Aktarlarda
Baharat benzeri ürünler satan dükkânlarda
Üretimi yapılan fabrikalardan temin edilebilir.
ÇIRA SUYUNUN ELDE EDİLDİĞİ ÇAM AĞACININ FAYDALARI
Çam ağacında bulunan çam sakızı antiseptik bir özelliğe sahiptir. Yoğun antiseptik olması mikroplarla savaşmak için oldukça uygun bir ilaç olmasını sağlar.
Çam ağacının antiseptik özelliği sayesinde solunum yolu enfeksiyonu ve idrar yolları enfeksiyonu iyileştirilebilir.
Çam yaprağının çayı demlenerek içilmesi sayesinde sakinleştirici özelliğe sahiptir.
Çam tomurcuğu kaynatılıp içildiğinde öksürüğü kesici etki yaparak, balgamın sökülmesine neden olmaktadır.
Çam sakızı romatizmal ağrılar için ağrı kesici özelliğe sahip bir çeşit ilaçtır.
Çam ağacının kışında, dökmeyen yapraklarının sağladığı temiz hava veremli hastalar için oldukça iyi gelmektedir. Veremlilerin temiz havaya ihtiyaçları olduğunu unutmamak gerekir ve yoğun çam ormanlarının bulunduğu yerlerde istirahat etmeleri gerektiğini unutmamak gerekir.
ÇIRA SUYU TÜKETİRKEN DİKKAT
Böbrek rahatsızlığı olanlar bunları kullanmadan önce doktorlarına danışmalıdır.
Çıra suyunu aldığınız aktarın talimatları doğrultusunda tüketmelisiniz.
“REÇİNELİ ÇAM BARDAK”
El Sanatları Çarşısında hattat ustalığı yapan işletmeci Mehmet Hamzaoğlu, yüksek rakımlarda yetişen reçineli çam ağaçlarından, tamamen doğal çıralı çam bardakları satıyor. Özellikle astım ve nefes darlığı olan hastaların bu bardaktan her gün en az 4-5 bardak su içmesini öneren Hamzaoğlu, “Astım ve bronşit hastası tanıdıklarım bu bardak sayesinde ilaç kullanmayı bıraktı” diyerek iddialı konuştu. “REÇİNELİ ÇAM BARDAĞI” Yüksek rakımlarda yetişen reçineli çam ağaçların çıralı kısmından yapılan bardakların şifalı olduğunu ileri süren Hamzaoğlu, “Çam bardaklardan içilen su insana ferahlık veriyor.
Bizim dede ve ninelerimiz tarlada çalışırken çam bardaklardan su içerler ve onlarda astım, bronşit, nefes darlığı gibi hastalıklar pek olmazdı. Doktorlar bu tür rahatsızlığı olan hastalara çam havası almalarını ve çam ağaçlarının bol olduğu alanlarda yaşamalarını tavsiye ediyor. Bu bardaktan su içildiğinde bir ferahlık ve rahatlama oluyor. Sadece astım ve nefes darlığına değil, aynı zamanda dişlere ve diş etlerine de iyi geliyor. Çam ağacının bir özelliği de anti bakteriyel olmasıdır. Çam ağacı bünyesinde bakteri üretmez, bu, ağacın özelliğidir. O yüzden bu özelliği sayesinde diş etlerindeki bakteriyi de yok eder" dedi.
“SADECE SU İÇİLMELİ”
Bardakların üzerinde herhangi bir boya ve vernik bulunmadığını söyleyen Hamzaoğlu, “Bu bardakların özelliği tamamen doğal olmasıdır. Vernik veya başka bir kimyasal madde yok. Ayrıca bardaklarda sadece su içilmesini tavsiye ediyoruz. Asitli veya sıcak içecekler çıranın aroma özelliğini kaybettirdiği için beklenen etkiyi yapmaz. Kesinlikle bulaşık makinelerine atılmaması veya bulaşık deterjanı ile yıkanmaması gerekiyor. Yoksa deterjan bardağın özüne geçer. Kendi halinde kuruması gerekir. Başka türlü kurutulduğunda ağaç çatlar. Çatlayan kısımlarını da çöpe atmayınız. Bir başka bardağın içine koyarak da yine kullanabilirsiniz” şeklinde konuştu.
“ÇAM AĞACININ BİRÇOK FAYDASI VAR”
Çam ağacının birçok derde deva olduğunu kaydeden Hamzaoğlu, “Balgam söktürür. Müzmin öksürüğü keser. Kolay doğum yapmayı sağlar. Çam ağacı yaz, kış yapraklarını dökmeyen bir ağaçtır. İlkbaharda oluşan genç tomurcuklar kesilerek alınır ve gölgelik bir yerde kurutulur. Kozalakları ilk yıl kapalıdır. İkinci yıl açılıp, kurur ve ağacın dibine düşer. İlaç yapımında kullanılır. Çam ağacının tohumu, sıcak ve yaştır. Erdirme, yumuşatma, çözme ve suyun içinde bekletilmesiyle kaybolan yakma özelliği vardır. Çam ağaçları havayı temizler, bu nedenle çam havası veremli hastalara çok iyi gelir. Sindirimi oldukça güç olmasına rağmen besin değeri çok yüksektir. Vücuda kuvvet verir. Akciğer salgılarını temizler ve meniyi arttırır. Bronşit, nezle, sinüzit, grip ve astımda çok faydalıdır” açıklamasında bulundu.
Fırat Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ökkeş Yılmaz ise halk arasında diyabet hastası olan bazı kişilerin çıra suyunu içtiklerinde rahatlama olduğunu ve insülin kullanımına ihtiyaç duyulmadığı konusunu bilimsel boyutta değerlendiklerini söyledi.
Deney hayvanları üzerinde yaptıkları birinci deneyde, kan şekerinin düşmediğinin gözlemlediğini kaydeden Yılmaz, birinci deneyin ardından 2. grup deneme de yaptıklarını ifade etti.
Doç. Dr. Yılmaz, ''Bu deneyde de diyabet oluşturduğumuz deneklerin içme sularına çıra parçaları ilave ettik ve bu 6 hafta devam etti. Her hafta alınan kan örneklerinde kan şekeri ölçümlerinde kontrol diyabet grubuna göre çıra verilen diyabet grubunun kan şekerinde belirgin bir düzenleme olduğu gözledik. İleriki haftalarda şeker düzeylerinin düzenli olduğu görüldü'' diye konuştu.
Yılmaz, deney sonuçlarının diyabet araştırmalarında kullanılabileceğini belirtti.
‘Eski çamlar bardak oldu’ dedikleri kaynağı işte bu!
Bir testi düşünün; tek bir parça çam kütüğünden, tek bir noktadan oyularak yapılıyor. Yukarısında iki delik var; suyu boşaltmak için. Altında da daha büyük bir kapaklı taraf. Ve oymacı oradan oya oya yapıyor bu testiyi. Onun içinde konan su, her daim serin, temiz.. En önemlisi de bu testi içindeki reçine, çıra özüyle suya çamdan özel bir aroma veriyor.
Ben bunu bir cumartesi günü ‘Gülbeşeker’, ‘Osmanlı Mutfak Sözlüğü’ gibi eserlerin yazarı olan Mary Işın’ın ‘Yeni Yerel Sohbetler’ konuşmasında öğrendim.
Bu testiyi yapan Türkiye’de iki usta kalmış. Astım, bronşit gibi nefes hastalıklarına iyi geldiği düşünülen bu testi, ‘eski çamlar bardak oldu’ sözünün de kaynağı imiş.
O testiden bulup su içmek için sabırsızlanıyorum.
Bu arada gastronomiden, yemek kütürümüzden, tarihimizden bugünlere her hafta başka bir konukla süren ‘Yeni Yerel Sohbetler’, her cumartesi 14.00-17.00 saatleri arasında Neolokal önderliğinde, TastyCinema desteğiyle SALT Galata’da. İstanbul’da olmayanlar internet sitesinden de izleyebilir. Ayrıca tüm söyleşilerin sonunda kitabı da çıkacakmış.
🌲🌲🌲🌲🌲🌲🌲🌲🌲🌲🌲🌲🌲🌲🌲🌲🌲🌲
“ İnsanoğlu yüzyıllar boyu öksürük ve bronşit olduğunda çırayı su içinde kaynatır ve içerlerdi. Reçinenin anti bakteriyel olduğu, mikrop öldürücü olduğu gibi kireci kendi bünyesine çektiği tespit edilmiştir. Yerli yabancı tüm arıtma cihazlarının son geçtiği filtre çam sakızıdır. Birçok yörede de köykuyularımızın içine oradaki mikrobu öldürmesi ve kireci sökmesi için çıra kütüğü atılmaktadır. Bu bardakların içerisinde reçine yani çıra var ve bu reçine su ile buluştuğunda astıma, öksürüğe, mide rahatsızlıklarına iyi geliyor. Tüm bunlar tıbbi olarak da kanıtlanmış durumda.
Su, çam bardak içerisinde 15 dakika dinlendirildikten sonra içiliyor.
Bu bardakları yıkarken deterjan koymamak sadece elde su ile yıkamak gerekiyor.
Yemek yemeye başlamadan önce bir aperitif (Latince: açmak anlamına gelen aperiresözcüğünden) ile açılışı yapmak yaygın bir alışkanlıktı. Tercihen kuru ve sıcak yapıda olan, şeker ya da bal kaplı zencefil, kimyon ve rezene, anason çekirdekleri yenir, yanında şarap ya da tatlandırıcılarla desteklenmiş sütiçilirdi. Mide bir ön yiyecekle açıldığı gibi yemeğin sonunda bir hazmettirici yardımıyla da kapanırdı. Bu genelde oldukça şekerli drajeler ya da eski kaşarla birlikte içilen kokulu baharatla hazırlanmış şarap olurdu.
Yemeğe, en çok, elma gibi kolayca sindirilebilen bir meyveyle başlanırdı. Bunu, daha sonra et suyu ya da çorba ile birlikte marul, lahana, semizotu, bazı şifalı otlar, yaş sebzeler, tavuk ya da oğlak yavrusu gibi hafif et türleri ile takip ederdi. Ardından, eğer varsa domuz eti ya da sığır eti gibi ağır yemeklere ya da sindirilmesi güç kabul edilen armut ve kabuklu yemişlere geçilirdi. Yemeğin eski kaşarla ya da çeşitli hazmettiricilerle bitirilmesi hem çok yaygındı hem de hekimlerce tavsiye edilirdi.
Yorumlar
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️