Eğer insanların hayatına müzik ve sevgi aşılarsan onları tedavi edebilirsin.
•Bob Marley
~ Neville’in direnme gücünü sağlayan tek şey misyonunu yerine getirmek tutkusudur~
❗️Richard Matheson’un 1954’te yayınlanan aynı adlı kitabından beyaz perdeye uyarlanan Ben Efsaneyim filmi 2012 yılını konu ediniyor.
yönetmen koltuğunda Francis Lawrence‘ın oturduğu ve başrolde Will Smith‘in yer aldığı 2007 yapımı post-apokaliptik bilimkurgu filmi olan I Am Legend‘den (Ben Efsaneyim) söz ediyoruz. Smith, Robert Neville adında, aslında kanser tedavisi için üretilen sentetik virüse bağışıklığı olduğu için hayatta kalan tek insan olduğunu düşünen virolojide uzmanlık yapmış askeri bir doktoru canlandırır.
silent (sessiz), missense (hatalı) ve nonsense (anlamsız) olarak ayrılır.
İnsanları vampir benzeri mutanta dönüştüren vebanın kaynağı kansere çare olması amacıyla insanlar tarafından genetiği değiştirilmiş kızamık virüsüydü.
Kansere karşı tedavi için kızamık virüsünün genetik olarak değiştirilmesi yoluyla oluşturulan virüs, kurgusal Dr. Alice Krippin karakteri üzerinden “Krippin Virüsü” olarak adlandırılmıştır.
Filmin başlangıcında bir haber spikerinin 10.009 kanser hastasını genetik olarak tasarlanmış kızamık virüsü ile tedavi eden Dr. Alice Krippin karakteriyle röportaj yaptığı bir sahneyle başlamaktadır. Spikerin sorularına yanıt veren Dr. Krippin’e ait replikler şu şekilde idi:
“Bu durumda, genetik düzeyde tasarlanmış kızamık virüsü, zararlı olmaktan çok yardımcı olmak için. Bunu tanımlamanın en iyi yolunu buluyorum, vücudunuzu bir otoyol olarak hayal edebiliyorsunuz ve virüsü çok kötü bir adam tarafından sürülen çok hızlı bir araba olarak hayal edebiliyorsunuz. O arabanın neden olabileceği hasarı bir düşünün. Sonra o adamı bir polisle değiştirirseniz, o resim değişir. Ve aslında yaptığımız şey bu.”
“Vampir” olarak adlandırdığı veba mikrobuna karşı tedavi arayışı içinde olan ana kahraman Robert Neville, bir kadının kanını inceledikten sonra vebanın bakteriyel bir enfeksiyondan kaynaklandığını keşfetmişti.
Filmin sonunda da aktarılan hikâyenin 2012 yılı Eylül ayında geçtiği şu ifadelerle belirtilmektedir:
"On September 9th, 2012 at approximately 8:49pm he discovered that cure."
"9 Eylül 2012'de yaklaşık 20:49'da tedaviyi buldu."
Filmde görülen yaratıklar ise zombi değil, vampir benzeri mutanta dönüşmüş insanlar. Filmde güneş ışığında ortaya çıkamayan vampire benzer mutanta dönüşen bu varlıklar gün batımı ile şafak arasında avlanıyorlardı.
Film, Norveç asıllı ABD’li bilimkurgu ve korku yazarı Richard Matheson‘ın “Hepimiz Vampiriz” ve “Ben, Efsane!” adlarıyla dilimize çevrilen ünlü romanından uyarlanmıştır. Bu roman ilk kez 1972 yılında Türkiye’de Milliyet Yayınlarının “Kara Dizi” serisinde 25. kitap olarak piyasaya sürülmüştür. Özgün dili İngilizce olan romanın ilk Türkçe çevirisini A. Yesari yapmıştır. 2003 yılında İthaki Yayınları‘ndan “Ben Efsane!” adıyla ve Özgen Berkol Doğan‘ın çevirisiyle ikinci kez yayımlanmıştır. Zamanına göre çok satan roman, bu film haricinde iki kez daha sinemaya uyarlanmıştır. Bunlar Last Man on Earth (1964) ve The Omega Man(1971)‘dır.
Filmdeki konuyu kısaca ele alalım. Bilim insanları 2009 yılında Paramyxoviridae ailesinden negatif polariteli tek iplikli RNA virüsü olan kızamık (measles) virüsünü genetik olarak düzenleyerek kanser tedavisi için çalışmalar yürütüyorlar. Fakat işler ters gidince son derece patojenik özellik kazanan ve Krippin adı verilen bir virüs haline dönüşüyor. Erken semptomları ateş, kan kusma, kızarıklık, yüksek miktarda kıl dökülmesi, adrenalin artışı ve soluk alıp vermede hızlanmadır. Bir bakıma 28 Gün/Hafta Sonra‘daki Rage virüsü ile benzer özellikler taşır.
Enfekte ettiği insanların %94’ünü öldüren ve %5’ini de Güneş ışığına/UV ışığına duyarlı “Darkseekers” ya da “Hemocytes” lakabındaki yırtıcı mutantlara dönüştüren bir hal alıyor. Böylece Robert Neville (Smith) gibi bağışıklığı olan sadece %1 oran kalıyor. Bu virüs, insanlarla iç içe olan kedi, köpek (köpekler havada virüs kapmıyor), fare gibi domestik canlıları da etkileyebiliyor; fakat aslan ve geyik gibi vahşi hayvanlara etki edemiyor.
→ Robert’ın Sam ile küvette bir silah ile uyuması görsel açıdan çok duygusal bir an. Fakat gerçekçilik açısından zayıf. Çünkü mutant insanlar oldukça yüksek işitme ve koku duyusuna sahip. Küvet de ses çıkarma açısından yataktan çok daha başarılı. Hele ki yanınızda mühimmat bulunduruyorsanız. Zaten mutantların kapıdaki ve camlardaki çelik bariyerleri geçtiğini düşünürseniz küvet pek de faydalı bir koruma olmayacaktır.
filmdeki en can alıcı diyalogu paylaşmadan bitiremeyiz:
Anna: Nevill, dünya artık çok sessiz. Sadece dinlemeliyiz. Dinlersek tanrının planını duyabiliriz.
Robert Nevill: Tanrının planı mı?
Anna: Evet.
Robert Nevill: Peki, sana tanrının planını anlatayım: Enfeksiyon başladığı zaman Dünya’da 6 milyar insan vardı. Virüsün öldürme oranı %90’dı. Yani 5.4 milyar insan, öldü. Enfeksiyon yüzünden, anında… %1’den az bağışıklık vardı. Yani 12 milyon insan kaldı; sen, ben, Ethan gibi… Kalan 588 milyon insan dönüştü, senin karanlık düşman dediğin şeye. Sonra acıktılar. Karşılarına çıkan herkesi öldürüp yediler. Herkesi! herkesi! Senin ya da benim şimdiye kadar tanımış olduğumuz herkes artık öldü! ÖLDÜ!… Tanrı diye bir şey yok.
Yazar: Pedram Türkoğlu
🌎 George Carlin söylemişti:
"Bu gezegen, biz göçüp gittikten çok uzun bir süre daha burada olacak ve kendini iyileştirecek. Çünkü bu onun yaptığı bir şey. Kendi kendini iyileştiren bir organizma. Değişecek ve gelişecek. Ölü şehirlerimizi kendisine katacak ve başka bir şeye dönüşecek. Ama Güneş'in etrafında dönüyor olacak. En azından birkaç milyar yıl daha... Eğer plastik parçalanamazsa bile, gezegen plastiği kendisine dahil edecek ve farklı bir şeye evrimleşecek."
Günümüzde ortalama insan yaşı 80'leri aşmışken, vücudun hata yapma oranı da artıyor.
Fars hekimi Rhazes, 10. yüzyılda hastalığın ilk klinik tanımını yaparak onu çiçek hastalığından açıkça ayırmıştır. Kızamık, Rönesans'tan itibaren tüm dünyaya yayılmıştır. Epidemiyolojisi, 1846'da Faroe Adaları'ndaki bir salgın sırasında Danimarkalı bir hekim olan Peter Panum tarafından dikkate değer şekilde incelenmiştir.
Hastalığın viral doğası 1911'de gösterilmiş ve virüs 1954'te Thomas Peebles ve John Enders tarafından tanımlanmıştır. Bu bir morbillivirüstür (Paramyxoviridae familyası), ayrıca sığır vebası (koyun, sığır), distemper (köpek, kedi) ve yunus, yunus balığı ve fokların salgın hastalıklarından da sorumludur.
Mevcut kızamık virüsü, MÖ 6. yüzyıl civarında sığır vebası virüsünden yakın zamanda ortaya çıkmıştır. Hayvan rezervuarları olmadan tamamen insan haline gelerek insan türüne mükemmel bir şekilde uyum sağlamıştır.
Hücre kültürlerinde çok sayıda pasajdan sonra 1958'de Enders'in ekibi tarafından canlı zayıflatılmış bir aşı geliştirildi.
İnsanlar virüsün tek doğal konakçılarıdır ve dağ gorillerinin hastalığa duyarlı olduğuna inanılmasına rağmen başka hiçbir hayvan rezervuarının varlığı bilinmemektedir.
Epifani geleneği bize Magi'nin Caspar, Melchior ve Balthasar adlı üç bilge adam olduğunu söyler.
Matta'nın müjdesi, Magi'nin (veya büyücülerin) hikayesi:
Magi'nin yılı ve baş harfleri, kapıların üstüne, C'den önceki yılın ilk iki rakamı ve B'den sonra gelen yılın son iki rakamı ile yazılır, böylece bu yıl 20 + C + M + B + 13 olur.
Magi'nin baş harfleri aynı zamanda Latince'de 'Christus Mansionem Benedicat' - 'Mesih evi kutsasın' ifadesinin ilk harfleridir.
Beytüllahim'de hayvanlarla bir yuvadan başka bir misafirperverlik bulamayan ve bir yemlikten başka bir yatak yeri bulamayan.
Weihnachtskrippe (Noel yemliği);İsa’nın doğumunu anlatan ve bir yemlikten ve İsa’yı, ebeveynleri uzak ülkeden gelen bilge adamları ve çobanları gösteren fügürlerden oluşan süsler vardır.
Saman için yaygınca kullanılan bitkiler arasında çavdar, çayır otu, çeşitli çimen türleri bulunur. Baklagillerden çeşitli yonca türleri de kullanılır.
Buğday, arpa ve yulaftan da bazen saman yapılabilirse de genelde bunların tohumları ayrılıp kalan sapları kurutulur. Besin değeri düşük olan bu sap samanı hayvanlara yataklık olarak kullanılır.
Eğer hava çok nemliyse saman daha balyalanmadan çürüyebilir. Veya, balyalanmadan sonra saman çürüyüp küflenebilir ve içinde hayvanları hasta edebilecek bazı toksinler oluşabilir. Samanın ıslanmayacağı bir şekilde depolanması gerekir. Küf ve çürüme besin değerini düşürüp hayvanları hasta edebilir.
Samanın kalitesini belirleyen ondaki tohum ve yaprak içeriğidir.
Biyolog Marie-Andrée Akimenko, "Bu, yüzgeçten uzva geçişi anlamak için önemli bir buluş" dedi
14. yüzyılda Hollanda'da hazırlanan hayvan yaşamı ansiklopedisinde yer alan bu illüstrasyon, bilim insanlarının o dönemde yüzgeçten uzuvlara geçişi nasıl tasavvur ettiğini gösteriyor (Hollanda Milli Kütüphanesi) ~
Yaklaşık 700 yıl önce Hollandalı doğabilimciler, karasal yaşama adapte olmak üzere sudan çıkan "kollu" bir balık tasavvur etmişti. Şimdi bu tasavvurun gerçek kökenlere dayandığı ortaya çıktı. Zira parmak boyutundaki zebra balıklarıyla çalışan araştırmacılar, ön yüzgeçlerde fazladan kemik oluşumuna neden olan mutasyonlar keşfetti.
Tespit edilen mutasyonlar, insanların ön kollarının oluşumunda rol oynayan aynı gen kümelerini harekete geçiriyor ve hayvanların, evriminin erken dönemlerinde bile karaya çıkma potansiyelinin olduğunu ortaya koyuyor.
Ottawa Üniversitesi'nden biyolog Marie-Andrée Akimenko bulguları şöyle yorumladı:
Fazladan bir kemiğin oluşması muhteşem. Bu, yüzgeçten uzva geçişi anlamak için önemli bir buluş.
Bilim insanları uzun süredir, hayvanların karaya çıkmasını sağlayan sıçrayışı araştırıyor ve "Yüzgeçler nasıl uzuvlara dönüşebilir?" sorusunun cevabını bulmak için fosilleri inceliyor. Ancak Harvard Tıp Fakültesi'nde doktora sonrası araştırmacı olarak çalışan M. Brent Hawkins, aranan ipuçlarını, zebra balıklarının gelişimini laboratuvarda incelerken buldu.
Hawkins, kısa süre önce Boston Çocuk Hastanesi'nde, zebra balıklarının iskeletinde anormallikler oluşturmak için hayvanların DNA'sının mutasyona uğratıldığı bir laboratuvarda işe başlamıştı. Mutasyonlar genelde kemiklerin kaybolmasına veya yanlış şekillenmesine neden oluyor. Bu nedenle laboratuvardaki araştırmacılar, insanlardaki bu anormalliklerin arkasındaki genleri bulmayı amaçlıyordu. Ancak Hawkins çalışmaları sırasında fazladan kemikleri olan bir balık gördüğünde şaşkına döndü.
Hawkins merakla, hangi genlerin sürece dahil olduğunu bulmak için CRISPR isimli gen düzenleme teknolojisini kullandı. Bunun sonucunda vav2 ve waslb isimli iki gende meydana gelen mutasyonların, balığın göğüs yüzgecinde uzuv benzeri iskelet yapıları oluşturabildiği keşfedildi.
Hakemli bilim dergisi Cell'de yayımlanan bulgulara göre mutasyonlar, söz konusu yapıları oluşturmakla kalmayıp, çalışması için gerekli kan damarlarını, eklemleri ve kasları da meydana getiriyor. Akimenko, balığın gelişimini "Kolumuzdaki uzun kemiklerden birinin oluşumuna çok benzer bir süreç izliyor" diye niteledi.
Hawkins ve ekibi, tespit ettikleri iki genin de Hox11 isimli proteinlerin aktivitesinden sorumlu proteinleri kodladığını keşfetti. Memelilerde bu proteinler ön koldaki iki kemiğin oluşumuna rehberlik ediyor; balıklarda ise diğer proteinler tarafından bastırılıyor.
,,,
Birçok doku, yetişkin üreme yolu, dermis, akciğer, kas, kan soy hücreleri, sinovyal kıkırdak, beyin, iskelet ve diğer organlar dahil olmak üzere daha sonraki gelişim, doğum sonrası ve yetişkin aşamalarda Hox gen ifadesini sürdürmüştür (Alharbi, Pettengell, Pandha ve Morgan, 2013;
Hox11genleri, gelişim sırasında genel zeugopod kas-iskelet sistemi örüntülemesini ve iskelet elemanı kimliklerini belirler.▶️Özetle, verilerimiz Hox11 genlerinin embriyonik sinovyal eklem örüntülemesinin çok ötesinde de meşgul olmaya devam ettiğini ve doğum sonrası eklem kıkırdağının bölgesel ve dayanıklı bir dokuya morfogenezi ile özel olarak bağlantılı olduğunu göstermektedir. Veriler, Hox11genlerinin yetişkin, terminal olarak farklılaşmış, eklem kondrositlerini karakterize ettiğini ve embriyoda kurulan bölge özgüllüğünü koruduğunu göstermektedir.‼️
Ancak bulgulara göre bu genler mutasyona uğradığında süreç değişiyor ve vücut bir önkol oluşturmaya başlıyor. Şimdiye kadar vav2 ve waslb isimli genlerin kemik oluşumunda rol oynadığı bilinmiyordu. Bu nedenle Porto Üniversitesi'nden biyolog Renata Freitas, çalışmayı "dönüm noktası” diye niteliyor:
Bu çalışmada uzuv gelişimi ve evrimiyle ilgili paradigmayı değiştirdiler.
Independent Türkçe, Science Mag, Eurekalert.
🔴
Crossover; köprü, geçiş yeri.“
X
X
X
♻️
Bir bakterinin genetik materyalinde yapılan/oluşan değişim o bakteriyi “mutant” diye sınıflandırmaya yeter. İlla ki organizma olmasına gerek yok. Bu bir gen veya kromozom da olabilir. Mutasyon da basitçe, canlının genetik materyalinde (DNA veya RNA) meydana gelen rastlantılsal değişimdir.
Mutasyon konusu oldukça geniştir. Yüzeysel olarak biraz bahsedelim. Öncelikle mutasyonlar sıcaklık, X-ışını, radyasyon, kimyasal mutajenler, virüsler, transpozonlar, metabolik hatalar gibi birçok nedenden olabilir.
⏹️Transpozon, bir genom içinde farklı yerlere "sıçrayabilen" genetik element sınıfı.
Nokta mutasyonlar da kendi arasında silent (sessiz), missense (hatalı) ve nonsense (anlamsız) olarak ayrılır.
E. coli bakterisi normal olarak laktozu parçalayamaz. Ancak Boston Üniversitesi’nden Prof. John Cairns ve ekip arkadaşlarının yaptıkları bir çalışma sonucu, Mu isimli bir bakteriyofaj (bakterileri enfekte eden bir virüs) kullanılarak genetik materyalde bulunan beta-galaktozidazgeninde meydana getirilen bir mutasyon sayesinde bakterilerin laktozu sindirebilmeye başladıkları ortaya çıkmıştır.
Mutant dediğimizde Marvel ve DC gibi çizgi Roman & X-men bir çizgi roman ürünü olduğu için bilimsel düzeyde incelenemez. Barındırdığı mutasyonlar açısından bilimkurgu değil fantastiktir. Ancak X-men’e sosyal bilimkurgu penceresinden yaklaşılabilir. Bu tür mutasyonlara sahip bireylerin toplum tarafından dışlanması ve haklarının elinden alınması.
Mutasyona Neden Olan Faktörler Nelerdir?
Radyasyon, morötesi ışınlar, beta, gama ve X ışınları, radyoaktif maddeler, formaldehit ve nitrik asit gibi kimyasal maddeler, birtakım ilaçlar, pH, ısı değişimleri ve bazı virüsler mutasyona sebep olabilir. Mutasyona yol açan bu faktörlere mutajen denir. Mutasyonlar kendiliğinden de gerçekleşebilir. Örneğin hücre bölünmesi esnasında DNA’nın kendisini eşlediği sırada oluşan kopyada meydana gelen farklılıklar da bir mutasyondur.
“ Crossover; köprü, geçiş yeri.“
Mutant Katliamı, Marvel’in en ünlü, tam olarak crossover denemeyecek crossover’larından biridir. X-Men, X-Factor, Thor, New Mutants, Power Pack ve Daredevil aynı hikayeyi farklı açılardan kendi serilerinde işlemişler ve ortaya bu çok yönlü hikaye çıkmış.
Halkalı solucanlar (Annelida), segmentleri halkalar şeklinde olan ve dıştan belirgin olarak görülen bir omurgasızhayvanlarşubesidir.
Halkalar, (segmentler) boşaltım, dolaşım gibi vücut sistemlerini içerir.
9 bin türü bulunur ve bir kısmı mikroskobiktir. Deniz, tatlı su ve karalarda yaşarlar. Vücut uzun ve segmentlidir. Vücut segmentleri septum adı verilen bölmelerle birbirlerinden ayrılmıştır. Halkalı solucanlar arasında, toprak solucanları, sülükler ve polychaeta solucanları vardır.
Parazit yaşayanlarda döldeğişimi ve başkalaşımgörülür. Sindirim kanalı tek bir açıklığa sahiptir. Merkezi bir beyin içeren sinir sistemi vardır. Boşaltım sistemi olarak alev hücreleri görev yapar. Çoğalmalarında hermafroditizm görülür. Yaklaşık 13.000 türü bilinmektedir. Bilateral simetri ilk defa bu filumda ortaya çıkar. Bilateral simetride duyu organlarının ve sinir sistemi merkezlerinin vücudun ön kısmında toplanmasıyla baş bölgesinin oluşumu görülür. Bilateral simetrili canlılarda sesil (hareketsiz) yaşam görülmez.
Genel özellikleri
2000'e yaklaşık türleri vardır.
Az gelişmiş omurgasız hayvanlardır.
Tekrar başından koptuklarında üreyebiliirler.
Çoğu tatlı sularda, denizlerde ya da dip çamurlarda yaşarlar.
Bu üst seviyede sadece beş morfolojik terimin bilinmesi gerekir: annuli, chaetae (chaete olarak da yazılır), clitellum , parapodia ve peristomium. Annuli, halka benzeri vücut segmentleridir. Chaetae, taksona bağlı olarak farklı şekillerde olabilen kıllardır. Clitellum, dişi gözeneklerin kısmen arkasında kolayca görülebilen, bezli bir kuşak olarak gelişen epidermisin bir modifikasyonudur; yumurtaların bırakıldığı bir koza salgılar. Parapodia, poliketlerde bulunan çift, eklemsiz yanal uzantılardır
Serbest yaşayan yassı solucanlar arasındaki evrimsel ilişkilerin yakın zamanda yapılan yeniden yapılandırmaları, bu gruptaki karasallaşma senaryoları hakkında ilginç bilgiler ortaya çıkarmıştır ( Álvarez-Presas ve ark., 2008 ; Riutort ve ark., 2012 ; Benítez-Álvarez ve ark., 2020 ). Şekil 11,Bu çalışmalara dayalı basitleştirilmiş bir filogeni gösterir. Tricladida'nın temelinde çoğunlukla denizel bir grup olan Maricola vardır. Sonra, sadece birkaç türe ve parçalanmış bir çevretropikal dağılıma sahip mağarayla ilişkili bir tatlı su yassı solucanı grubu olan Cavernicola'yı buluruz . Ağacın geri kalanı, tatlı su gruplarının içinde yuvalanmış olan Terricola hariç, tatlı su türleriyle doludur. Karasal Terricola'nın içinde yine iki tatlı su cinsi vardır.
Filogeni ontogeni nedir?
Ontogeni, bir organizmanın döllenmeden (erkek ve dişi gametlerin bir araya gelmesi) yetişkinliğe kadar geçirdiği gelişim süreçlerini tanımlar. Filogeni, bir türün diğer türlerle olan ilişkisini tanımlar.
Bu ağaca dayalı atasal durum yeniden inşası, deniz ortamından tatlı su yaşam alanına doğru tek bir kolonizasyon gerçekleştiğini ileri sürmektedir. Oradan, bir soy mağaraları ve yeraltı sularını kolonize etti (bugünkü Cavernicola), ancak çoğu suda yaşadı (Planarioidea ve Degesiidae) ( Benítez-Álvarez vd., 2020 ). İkincisinden yeni bir soy karasal ortamı kolonize etti (bugünkü Terricola), bu grupta birkaç cins tatlı suya geri döndü ( Álvarez-Presas vd., 2008 ). Bu senaryo, daha önce tartışılan hekzapodların karasallaşmasına çok benzemektedir. Yassı solucanların karasallaşması, toprak omurgasızları arasında en eskilerden biri olabilir ( Sluys, 2019 ), ancak şu anda serbest yaşayan yassı solucanlar için kalibre edilmiş bir zaman ağacı eksiktir.
Yassı solucanlara solucan denmesine rağmen, “Toprağın Kralı” adını hak eden halkalı solucandır. Toprak solucanlarının önemini kutlamak için, İngiliz toprak ekolojisti John Satchell, 1976'da Uppsala'da düzenlenen VI. Uluslararası Toprak Zoolojisi Kolokviyumu'nun izleyicilerini, dipteran larvalarının flüt çaldığı, yay kuyrukluların saksafon çaldığı, ancak her şeyden önce ses çıkaran toprak solucanlarının mezar trombonlarını çaldığı “pedosfer uyumu”nu düşünmeye çağırdı ( ). Toprak solucanları, toprak gözenekliliğini , organik materyalin dikey karışımını, mikrobiyal toplulukların yeniden dağıtımını ve organik madde ayrışmasını kontrol ederek toprak ekosistemlerinin büyük mühendisleri olarak kabul edilirler . Toprak solucanlarının bu işlevleri çeşitli kitaplarda ve derleme makalelerinde vurgulanmıştır ve burada tekrarlanmayacaktır. Satchell, 1977
Yuvarlak kurtlar parazitlerdir — hayatta kalmak için başka bir canlının üzerinde veya içinde yaşaması gereken organizmalar. Genellikle, parazit konakçısı (bağımlı olduğu canlı) için sorunlara neden olur.
Yassı solucanların özellikleri nelerdir?
Özellikleri
Parazit yaşarlar.
Vücutları baş, boyun ve gövdeden oluşur.
Sindirim sistemleri gelişmemiştir.
İnsan ve omurgalıların bağırsaklarında yaşarlar ve bu canlılara zarar verirler.
Örnekler:Karaciğer kelebeği, planarya, tenya.
Karaciğer kelebeği hangi hayvandır?
Atlarda karaciğer kelebeği. Karaciğer Kantaron (Fasciola hepatica), otlayan hayvanların, çoğunlukla koyun ve sığırların karaciğerinde bulunan yassı, yaprak benzeri bir parazittir, ancak atları da enfekte edebilir.
Parazitler karaciğere zarar verir mi?
Parazitten kaynaklı oluşan kist hidatik, hayvandan insana bulaşan bir kist türüdür. Özellikle köpeklerin dışkısında bulunan parazitin yumurtasının bulaştığı su ve gıdaların ağız yoluyla alınması sonucunda parazit bağırsaklardan kan yolu aracılığıyla karaciğere yerleşebilir.
Taht Oyunları, Amerikan yazar George R. R. Martin'in yazmakta olduğu epik fantezi roman serisi Buz ve Ateşin Şarkısı'nın ilk romanıdır.
Richard Neville, 16. Warwick Kontu, 6. Salisbury Kontu KG (22 Kasım 1428 - 14 Nisan 1471), Warwick the Kingmaker olarak bilinen, bir İngiliz asilzadesi, yönetici , Neville Hanedanı servetinin toprak sahibi ve askeri komutandı.
Güller Savaşı
İngiltere'de iki hanedan arasında gerçekleşen iç savaş (1455–1487)
Güller Savaşı ya da Çift Gül Savaşı(İngilizce: Wars of the Roses), İngiliz tarihinde 1455-1485 yılları arasında gerçekleşen iç savaştır. Savaşa bu adın verilmesinin nedeni, savaşa neden olan York Hanedanı'nın armasının beyaz gül, Lancaster Hanedanı'nın armasının ise kırmızı gül olmasıdır.
Anne Neville, 1456 yılında doğmuş ve 1485 yılında ölmüş olan bir İngiliz tarihi figürdür. Kral IV. Edward’ın eşidir ve Warwick Kontu Richard Neville’in kızıdır. “Anne Neville”, özellikle York ve Lancaster aileleri arasındaki güç mücadeleleri sırasında önemli bir rol oynamıştır.
Tarihsel Bağlam: Anne Neville, İngiliz iç savaşı olarak bilinen ve “Rose Savaşları” olarak adlandırılan dönemde yaşadı. Bu savaşlar, 1455’ten 1487’ye kadar süren ve York ailesi ile Lancaster ailesi arasında taht kavgalarına neden olan çok kanlı çatışmalardı. Anne, Warwick Kontu’nun kızı olarak, bu savaştaki ailevi bağlantıların ve stratejilerin merkezinde yer aldı.
Önemi ve Dönemi: Anne Neville, ilk olarak Lancaster tarafında savaşırken, daha sonra Yorklar ile evlenerek taraf değiştirdi. Kral IV. Edward ile olan evliliği, onun taht üzerindeki destekçi konumunu pekiştirdi. Anne, kocası III. Edward’dan sonra hüküm süren Kral V. Richard’ın annesi olması nedeniyle, İngiliz tarihindeki Yorkist hareketi ile olan bağı nedeniyle önemli bir figür haline geldi.
Sur'da;
Kitabın giriş bölümü Sur'u okuyucuya tanıtır: Taştan, buzdan ve bir ihtimal ile büyüden yapılmış, 250 metre uzunluğa ve fersahlar boyunca ilerleyen, Rhoynarlar'ın, Andallar'ın ve İlk İnsanlar'ın diyarını Ötekiler'den ve yabanıllardan koruyan antik bir bariyer. Sur, Gece Nöbetçileri tarafından korunur ve yönetilir. Gece Nöbetçileri, Sur'u inşa eden Brandon "the Builder" Stark'ın kurmuş olduğu bir birliktir. Bu birliğe girmek isteyen kişi bir yemin eder ve hayatını Sur'da geçirir, evlenmez, toprak sahibi olmaz, şan kazanmaz, çocuk yapamaz ve Sur'dan kaçamaz.
Tarihçiler arasında sınırları konusunda tam bir ittifak olmamakla beraber genel olarak Orta Asya; doğuda Kingan dağları,batıdaHazar Gölü, kuzeyde Sibirya stepleri,güneyde Hindikuş ve Karanlık dağları arasında kalan bölgeye verilen addır.
Orta Asya karasal iklimin egemen olduğu kurak bir bölgedir.Yükseklikler, bitki örtüsü ve yaşam koşulları bölgeden bölgeye farklılıklar gösterir.Orta Asya düzlükleri Taklamakan ve Gobi çölleridir.Sibirya ve Tibet gibi bölgelerde kalıcı karlar bulunur.Coğrafi koşullar zorlu yaşam şartları sunmaktadır ve bir yerde sürekli yaşamanın koşulları yoktur.Doğadaki herşeyi yaşamı sürdürebilmek adına kullanılmaktadır.(Romalı tarihçi Marcellinus Hunları şu şekilde betimliyor.
Yukarıda verilen kaynak 4'ü okuyarak Romalı tarihçinin göçebe Türklerle ilgili tasvirlerini tarihte nesnellik-öznellik açısından değerlendiriniz.
Haritayı inceleyerek bu bölgede adı geçen ülke,göl,ırmak,dağ,çöl isimlerini öğreniniz.Bu bölgede Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgeyi (Altay-Tanrı dağları bölümünü haritada gözlemleyiniz
~ Altay-Tanrı dağları~
Tanrı Dağları:Yanmen Gecidi.
Çin-Kırgızistan sınırında Tanrı Dağları.
Çin Seddi
Ayrı Çin krallıklarının inşa ettiği dünyanın en uzun savunma duvarı.
Günümüze kadar kalan duvarın büyük bir kısmı, Ming Hanedanı döneminde inşa edildi.
Kuran'da „Kehf,94“ görülen ve çeşitli şekillerde bireylere, kabilelere veya ülkelere atfedilen bir çift isimdir . Hezekiel 38'de Yecüc bir bireydir ve Mecüc onun ülkesidir. Yeni Ahit'in Vahiy 20'sinegelindiğinde ( Vahiy 20:8 ), Yahudi geleneği Hezekiel'in "Gog'dan Magog " ifadesini "Gog veMagog" olarak görmeye başlamıştı.
İskender'in orduları tarafından Ye'cüc ve Me'cüc kavminin kuşatılması.
İki ilahi saray muhafızının yer aldığı bir panel, bunlardan biri Ugallu'dur.
İhsan Oktay Anar, Tiamat, Arka Kapak Yazısı
“Başlangıçta her şey soğuk, boş ve anlamsızdı. Kutsal Rüzgâr sular üzerinde okşar gibi anaforlarla esiyor, güneş ve ayın, burçlar ve yıldızların henüz yaratılmadığı zifirî gecede, gözleri mucizevî bir dokunuşla açılmış halde bizzat kendini, yani karanlığın yine ta kendisini gören kör tabiatı sanki teselli ediyordu. Onun uyanıp cisimleşmiş hâli olan diğer çelik canavarın belirsiz silueti ise satıhtaki zayıf aydınlığın hemen altında âdeta kımıltısızdı.”
Yasakli bölgedeki bağlantisiz kaynak kitabi😅
X
Westeros, George R. R. Martin'in epik fantezi serisi Buz ve Ateşin Şarkısı'nın kurgusal bir kıtasıdır. Bu dünya, yazarın "Taht Oyunları" adlı ilk kitabıyla başlayan ve popüler televizyon dizisi Game of Thrones uyarlamasıyla geniş kitlelere ulaşan karmaşık bir hikaye evrenine sahiptir.
Westeros'un tarihi ve kültürü, Ejderha Lordları, Ejderha Kayası ve Ak Gezenler gibi mitlerle doludur. Bu efsaneler, halk arasında hala güçlü bir etkiye sahiptir ve bazen gerçeküstü güçlerin varlığına işaret eder.
Ak Gezenler, Taht Oyunları evreninde yaratılmış kurgusal karakerlerdir. Ak Gezenler Westeros'un kuzeyinden gelen eskiden insan olan çok eski bir ırktır. Westeros'ta yaşayan çoğu kişi için varlıkları tartışma konusudur. Uzun Gece olarak bilinen dönem de büyük katliamlar yapmışlardır, binlerce insanın ölümünden sorumludurlar.
Uzun Gece (İngilizce adıyla The Long Night), Taht Oyunları evrenindeki karanlık ve efsanevi bir dönemi ifade eder. Bu dönem, bilinen dünyanın üzerine korkunç bir karanlık çöktüğü zaman olarak kabul edilir. Uzun Gece, Aegon'un Fethi'nden yaklaşık sekiz bin yıl önce, yıllarca süren büyük bir kışın ortasında, Kahramanlar Çağı sırasında meydana gelmiştir.
artan yürüyen ölülerin tam olarak ne olduklarını ve nereden geldiklerini öğrenmemiz 6. sezonu buldu. bran ve ekibinin kaçtığı mağarada karşılarına çıkan ormanın çocukları, ak yürüyenleri yarattıklarını itiraf etmişlerdi. insanlıktan daha eski olan ormanın çocukları… ormanın çocukları tarafından yaratılan ak yürüyenler, insanlara karşı bir savunma sistemiydi.
⚔️🛡Büyük Savaş, insanlar ve ölüler arasında binlerce yıldır süren çatışmanın sonudur. İlk savaş olan Şafak Savaşı, Uzun Gece olarak bilinen dönem de Ak Gezenler ve onların ölüler ordusu yıllar boyunca gittikleri her yer de büyük katliamlar yapmışlardır.
🎥 George R. R. Martin'in yaratıcılığı ve karmaşık karakterleriyle birleşen Westeros'un hikayesi, dünya çapında geniş bir hayran kitlesi kazanmıştır. "Game of Thrones" dizisi, 8 sezon boyunca milyonlarca izleyiciyi ekranlara kilitlemiş ve popüler kültürde derin bir etki bırakmıştır. 🎞
🗽duvarın dışında yaşayan westeros'un vahşiler olarak tanımladığı halktır. 🏰duvar içerisindeki westeros halkı ise onlara "the others", türkçesi ile "diğerleri" diyor.
❓night king'in suratında öyle keskin bir bakış var ki yaptığı işten fazlasıyla emin olduğunu görebiliyorsunuz. karşımıza suratsız, sert ifadeli olarak çıkan ak yürüyenler, kitapta gülebiliyorlar. 😁gülme sebepleri ise alaycılık.
🧟♂️🧟♀️onları öldürebilmek için ancak valyrian çeliği ya da ejder camı gerekiyor.
Valyria çeliği (Valyrian steel), Özgür Valyria Bölgesi zamanında dövülmüş bir metal türüdür.
valyrian çeliği maalesef dövülmüş birkaç kılıçtan ibaret. sahiplerinden biri de jon snow. bir diğer silah ise ejder camı. onu da khaleesi'nin oturduğu adanın altında buldular.
⁉️🧫🦠belki de ak yürüyenler bir anti-virüs gibidir, ne dersiniz?
coldplay, snow patrol, of monsters and men ve ed sheeran... birçok müzisyen ya da müzik grubu game of thrones'da cameo olarak yer almıştır. dizi zamanla o kadar büyür ki birçok sanatçının ilgisini çeker. mastodon da bu gruplardan biri. amerikalı heavy metal grubu, ki kendileri epey bir tanınırlar, ak yürüyenler hakkında şarkı yapmıştır.
Mormont Yaşayacak mı?
Gri hastalığına yakalanan Jorah Mormont’u üstat olmak isteyen Samwell’in yanında, Oldtown’da gördük. Hastalığının ilerleyip bütün elini kaplamış olduğunu gördüğümüz sahnede Mormont'un kendi isteğiyle mi yoksa zorla mı kapatıldığı bilinmiyor, ancak bölümün devamında Samwell’in, Mormont’un kurtulmasını sağlayacak çok önemli bir detayı bulacağını biliyoruz.
Samwell’in ak gezenlere karşı bir üstünlük bulmak için gizlice çaldığı kitap, ejderha camının kullanım alanları ile dolu. İşte Samwell bu kitabı araştırırken kimsenin gözüne çarpmayan, ancak orada kabak gibi duran bir tarif var. Ejderha camının hastalık için iyileştirme yöntemi olarak kullanılmasını anlatan sayfa, Samwell’in bir çılgınlık yaparak Mormont’un hayatını kurtarma çabasını içerecek gibi duruyor.
X
Kuzeybatı pandantifte, 9. yüzyılda yaşayan şair, ilahi yazarı Aziz Theophanes Kariye’de keşişlik yapmış ve öldüğünde buraya gömülmüştür. 9. yüzyıl ikonaklazma döneminde alnına bir dövme yaptırmış ve bu nedenle kayıtlı insan anlamına gelen Theophanes Graptos adını almıştır.
🎥 🍿 23:23—23:50
- Bu da ne böyle?
+ Bu işaretleri ilk insanlar biraktı.!
*Bulmaman Gereken Birşey Bulduğunda, Yapılacak En iyi Şey;Hiç Görmememiş Gibi Davranmaktır.
+ Bu bir gece nöbetçisi pelerini.!
Uzun zamandır burdaymiş!?
- Oah, ejdarha camı olmalı?
Ejderha cami mi?
+ Üstad’lar ona “Obsidyen” diyor.
- Bir kardeş onu buraya neden bırakır ki?
+ Bence onu birinin bulması istediği için.!
Obsidiyen ya da cam kaya, ekstrüzif doğal olarak magmatik bir kaya olarak oluşan volkanik bir cam formudur.
⁉️Bilinen ilk arkeolojik kullanım bulguları, Kariandusi'de (Kenya) ve MÖ 700.000 tarihli Acheulian çağının (İ.Ö. 1.5 milyon yıl başlangıcı) diğer bölgelerinde olmuştur.
Obsidiyen talus- Obsidian Dome, Kaliforniya
Obsidiyen, bir yanardağdan ekstrüde edilen felsik lavın, minimum kristal büyümesi ile hızla soğuduğunda oluşur. Genellikle obsidyen akıntıları olarak bilinen riyolitik lav akıntılarının kenarlarında bulunur.
Tarihte Yaşlı Plinius olarak bilinen Gaius Plinius Secundus, hayatı boyunca etkili bir yönetici, memur ve yazar olmuştur.
... çeşitli cam formları arasında, Etiyopya'da Obsidius tarafından bulunan, taşa çok benzeyen bir madde olan Obsidiyen camı düşünebiliriz.
Yaşlı Plinius'un Doğa Tarihi, Etiyopya'da Romalı bir kâşif olan Obsidius tarafından keşfedilen obsidiyen (lapis obsidianus) adlı volkanik bir cam hakkında birkaç cümle içermektedir.
MS 77 civarında, Plinius’un en çok bilinen eserine başlammıştır: Naturalis Historia. On ciltte yazılmış otuz yedi bölümlük bir kitap, bu metin Plinius’un seyahatleri boyunca yaşadığı tüm deneyiminden ve gençliğinin tüm bilgisinden Roma yaşamının bir derlemesini oluşturmak için yararlanmıştır. Kitapta astronomi, coğrafya, antropoloji, zooloji, botanik, tıp, büyü ve mineralojinin yanı sıra diğer konuların çokluğu da mevcuttur.
🌋🏔️Anadolu obsidiyen kaynaklarının Levant'ta ve günümüz Irak Kürdistanı'nda MÖ 12.500 civarında başlayan bir zamandan beri kullanılan malzeme olduğu bilinmektedir.
Anadolu obsidiyen kaynaklarının Levant'ta ve günümüz Irak Kürdistanı'nda MÖ 12.500 civarında başlayan bir zamandan beri kullanılan malzeme olduğu bilinmektedir. Obsidiyen eserler, Mezopotamya'nın en eski şehir merkezlerinden biri olan ve MÖ 5. bin yılın sonlarına tarihlenen Tell Brak'ta yaygındır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️