6 Ekim 2024 Pazar

emân “güven, güvence,” mânasına gelir.


EMAN

الأمان
İslâm ülkesine girmek veya İslâm ordusuna teslim olmak isteyen bir yabancıya verilen can ve mal güvencesi.
Emin olmak, güvenmek” anlamındaki Arapça emnkökünden türemiş bir isim olan emân “güven, güvence, güvenlik” mânasına gelir. 
Bu tarifte yer alan harbî, İslâm devletiyle arasında barış antlaşması bulunmayan yabancı devlet tebaası demektir. Eman Kur’ân-ı Kerîm’de aynı mânaya gelen civâr kelimesiyle ifade edilmiştir (et-Tevbe 9/6).

Emanın “korkusuzluk, müslüman bir fâtihin cizye vermeyi kabul eden topluluğa karşı verdiği himaye sözü” şeklindeki tanımı İslâm’dan sonra kazandığı mânayı ifade etmektedir. 

Eski çağlarda sığınma ihtiyacı duyan kimseler için en güvenli yerler daha çok mâbedlerdi.

 Eski Yunan’da tapınaklar, yahudi ve hıristiyanlarda havra ve kiliseler, manastırlar ve bunların müştemilâtı, kurban kesim mahalleri başlıca sığınma yerleriydi.

Bunların dışında, Eski Ahid’in çeşitli yerlerinde kaydedildiğine göre yanlışlıkla adam öldüren veya bir suç işleyen kimsenin belirlenen güvenli şehirlere (city of refuge) sığınması eman anlamı taşıyordu (Tesniye, 19/1-13; Sayılar, 35/9-34; Yeşu, 20/2-9).  

Kur’an’da, Hz. İbrâhim’in güvenli bir belde olması için dua ettiği (el-Bakara 2/126) Mekke’ye, “Emîn (güvenli) beldeye andolsun ki” denilerek yemin edilir (et-Tîn 95/3);

ayrıca Mescid-i Harâm’a girenin emniyet içinde olacağı belirtilir (Âl-i İmrân 3/97). 

Mekke’nin fethi sırasında Harem’i güvenli bölge ilân eden ve bütün insanlara eman veren Hz. Peygamber sadece dokuz kişiyi bunun dışında tutmuş ve “Kâbe’nin örtüsüne yapışmış olsalar dahi” öldürülmelerini emretmiştir (Nesâî, “Taḥrîm”, 14). 

Câhiliye döneminde Arap yarımadasının Kabileler topraklarından yabancıların izinsiz geçişine müsamaha göstermezdi. Ancak aralarında bir antlaşma bulunan kabile mensupları diğer kabile topraklarından rahatça geçebilirdi. 
Eman akdinin mutlaka yazılı olması gerekmiyordu. Emana delâlet eden bir eşya, bir söz veya hareket bunu ifade edebiliyordu. Bir kabilenin ileri geleni kendi kabilesi içinde veya bir başka kabilede herhangi birine eman verebilirdi. Müemmin eman verdiği kişinin can, mal ve namusunun korunmasında sorumluluk taşır, gerektiğinde onu müdafaa ederdi. Araplar buna büyük bir değer verirlerdi.
Bu emannâme deri bir parşömendi. 
Hz. Peygamber’e gösterince Resûl-i Ekrem, “Bugün vefa ve iyilik günüdür” diyerek emanına vefa göstermiştir (İbn Kayyim el-Cevziyye, III, 55).
Hz. Peygamber Medine döneminde müslüman olup önceki suçlarından dolayı kalplerindeki korkuyu atamayanlara ve Ehl-i kitap’tan olanlara da emanlar vermiştir. Bunlar arasında amcası Hz. Hamza’nın katili olan Vahşî gibi kişiler de vardır (Aynî, I, 233).
Resûl-i Ekrem’in Ehl-i kitap’tan bazılarına verdiği emannâmelerin (kitâbü emn) bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. 
Bunlardan Necranlılar’a verilen ve Mugīre b. Şu‘be tarafından yazılanı besmele ile başlar; ardından, “Bu Allah resulünün Necran halkı için yazdığıdır” diye devam eder. 
Hz. Ömer devrinde İran’a karşı yapılan savaşlar sırasında muhasara edilen kaleye bir köle tarafından okla fırlatılan ve “Korkmayın” anlamına gelen Farsça not kaledekiler tarafından eman şeklinde yorumlanmış.
Hz. Peygamber, “Müslümanların emanı birdir; en aşağı derecede bulunan bir müslüman da eman verebilir” demiştir (Buhârî, “Cizye”, 10, “Ferâʾiż”, 21, “İʿtiṣâm”, 5) 
Böylece İslâm döneminde emanın savaş esnasında düşmandan belli bir şahsa, topluluğa veya bir bölge halkına tanınan dokunulmazlık güvencesinden ticaret, diplomasi, eğitim, seyahat gibi çeşitli sebeplerle İslâm ülkesinde bulunmak isteyen yabancıya verilen imtiyaz ve güvenceye kadar geniş bir kapsam kazandığı ve giderek bir kurum haline geldiği görülür.
☝🏻🇹🇷

milâttan asırlarca önce bu fikri ortaya atarak "Zevkiye mezhebi”ni kurmuştur.

*"Biz dünyada zevk için yaşıyoruz." diyen Epicure (341-370)

Bir çoklarının sandığı gibi Epicure veya Epikoros "Hayatın gayesi zevkdir." dedigi zaman, ye iç eğlen, canının istediği herşeyi yap demek istememiştir.

Bizim Ziya Paşa'mızın dediği gibi:

"İç bâde, güzel sev var ise akl u şuurun,
Dünya varmış ya ki yokmuş ne umurun!"

(Aklın varsa, içki iç, güzelleri dost edin, dünya varmış, yokmuş diye ilgilenme. Sen gönlünün istediği gibi yaşamaya bak.) görüşünü benimsememiştir. Çünkü bizim zevk adını verdiğimiz şey, bedenimize ait nefsanî isteklerden asıl yaşayış, zevk ve safayı terk etmek, nefsini ayak altına alarak ruhen temiz kalmaktır. 

Nitekim Epicure; "Bu hayatın gayesi zevktir." dediği halde, kendisi bir bahçe içinde bir kulübede yaşıyor. Tam bir derviş gibi bütün isteklerden kurtulmuştu. Bu şekilde nefsanî ve şehevanî isteklerden kendini kurtararak mânevî zevki buluyordu.

Namık Kemal merhum da bir beytinde:

"Kimi vicdana dokundu, kimi cism ü cana
Zevk namıyla ne yaptımsa pişman oldum"
demişti. 

Fuzûlî merhum da.

"Bütün emelleri gönlünden eylemiş ib'âd
Ne verseler ana şâkir ne kılsalar ana şâd"
(Bütün istekleri gönlünden uzaklaştırmış, ne verseler ona şükrediyor, ne kötülük yapsalar Hakk'tan bilerek ondan memnun oluyor.) demişti.

Alman mütefekkiri Fichte (1782-1814)

"Bu dünyada da öteki dünyada da zevk için yaşayan kişiler, en kötü insanlardır." diye yazmıştır. 

Mevlâna bu konuyu bir beyitte ne güzel hülasa etmiş.

•Ey dünyayı görüp de canı görmeyen kişi! Şunu bil ki dünya fânîdir ve bir nefesten ibarettir!

•Dünya dediğin bir yığın tozdur. Havaya yükseliyor, bu tozun içinde süpürge de kirlenmiş, süpüren de!

•Zavallı insan öldüğün, haşhaş gibi kırılıp döküldüğün gün, bu hayat meşgalesi, bu didinip durmalar neymiş görürsün, anlarsın.*

*" Mevlâna'nın bu gazeli bendenize, Tanzimat Edebiyatı öncülerinden Pertev Paşa'nın Jean Jack Rousseau'dan tercüme ettiği "Rûhun ölümsüzlüğü" adındaki su manzumeyi hatırlattı:

"Hâb-ı pür-ıztıraptır bu hayat

Doğmuşuz ölmek üzere vâ hayfa

Var ise zerre zerre zevkiyat

Onu da kahr-ı dehr eder ifnâ

Gideriz böyle cehl ü gafletle

Ka'r-ı girdab-ı mevte hasretle


♻️ 

Victor Hugo’nun meşe tohumu, Stefan Zweig’in hayali 🫧

Viktor Hugo 1870 yılında evinin bahçesine bir meşe tohumu ekti. Umuyordu ki o ağaç büyüyüp geliştiğinde bütün Avrupa uluslarını bir araya getiren Birleşik Avrupa Devletleri hayali gerçeğe dönüşmüş olsun.

Bu hayale çok benzer bir düşün peşinden geçen bir ömür de dünyaca ünlü Edebiyat insanı Stefan Zweig’dı. Zweig’ın hayali birleşik bir Avrupa’ydı

Ve ne yazık ki kıtasında iki büyük cihan harbi gördükten sonra Latin Amerika ülkesi Brezilya’da eşiyle birlikte intihar etmişti. Ancak Zweig’in ölümü ve Victor Hugo’nun o meşe ağacından yıllar sonra bu hayaller çok yaklaşılmıştı.

Avrupa’nın 6 devletinin imza attığı Paris anlaşması ile bütünleşme yolunda dev bir adım atıldı. 

Bu tarihi adımını adı Avrupa kömür ve Çelik Topluluğuydu

Tarihler 25 Mart 1957’yi gösterdiğinde 6 Avrupa ülkesi bu kez Avrupa ekonomik topluluğunu kuran Roma anlaşmasını imzaladı. 

Avrupa Birliği’nin temellerini atan isimler aslında politikacılar ya da askerler değildir

Avrupa Birliği düşünürlerin, edebiyatçıların, bilim insanlarının ortak fikriyle oluşturulan bir formüldür

Bu formül de çok ama çok basittir

Bu formülü çizenler backround olarak tüm Avrupa’nın geçmiş deneyimlerini özümseyen Benelüx ülkelerinin düşünürleriydi

Yani Belçika, Hollanda ve Lüxemburg!

Bu 3 ülkenin inşaa ettiği ekonomi birliğinin temelinde yatan gerçeklik İkinci Dünya savaşının ağır yıkımından çıkan kıtada artık bir daha savaş olmaması için bir ekonomik bağlılıktı

Bunu da dediğim gibi çok basit bir formülle yaptılar

1 /Demir üreten bir ülke sadece demir üretecek ama pirinç üretmeyerek onu komşusundan alacak

2 / Komşusu da Demir üretmeyecek ve buğdayını diğer komşusundan alacak

3 / Buğday üreten de bulgur üretemeyecek ve bu zincirin halkaları birbirine muhtaç ülkeler şeklinde genişleyecek

Evet Avrupa Birliği’nin temelinde bu ekonomik bağ yatıyor !

tüm Avrupa yurttaşlarının refahını düşünen, insan haklarına duyarlı, demokratik bir yönetim biçiminin bir model olarak kendisine bağlı olan ülkelerle paylaştırılmış olması.

🌀

18. yüzyılda ve 19. yüzyılın başlarında Amerikan sanatı ve edebiyatı, Batı kültürüne katkıda bulunarak en çok Avrupa'dan ilham almıştır. Washington IrvingNathaniel HawthorneEdgar Allan Poe ve Henry David Thoreau gibi yazarlar, 19. yüzyılın ortalarında kendine özgü bir Amerikan edebi sesi oluşturmuştur. Mark Twain ve şair Walt Whitman yüzyılın ikinci yarısında önemli figürlerdi. Yaşadığı dönemde neredeyse hiç tanınmayan Emily Dickinson ise önemli bir Amerikan şairi olarak kabul edilmektedir. Herman Melville's Moby-Dick (1851), Twain's The Adventures of Huckleberry Finn (1885), F. Scott Fitzgerald's The Great Gatsby (1925) ve Harper Lee's To Kill a Mockingbird (1960) gibi ulusal deneyimin ve karakterin temel yönlerini yakaladığı düşünülen bir eser "Büyük Amerikan Romanı" olarak adlandırılabilir.


Adam Smith ekonomik liberalizmin ilk savunucularından biriydi

Aydınlanma Çağı boyunca özellikle Adam Smithtarafından geliştirilen ekonomik liberalizm, ekonomide devletin müdahalesini minimumda tutmayı savunan liberalizmin ekonomi teorisi olarak doğdu.

İlk olarak Adam Smith tarafından Milletlerin Doğası ve Nedenleri Üzerine Bir İnceleme (1776) adlı eserde analiz edildi. Bu eser, devletin piyasa ekonomisineminimum müdahalesini savundu, ancak temel kamusal malların sağlanmasına karşı çıkmadı. Smith'e göre, herkesin ekonomik işlerini devletin kontrolü yerine kendi başına yapmasına izin verilirse, sonuç daha fazla refahı olan uyumlu ve daha eşit bir toplum olurdu.

Bu, 18. yüzyılın sonlarında kapitalist bir ekonomik sisteme doğru atılan adımı destekledi ve sonraki dönemde merkantilist sistemin çöküşünü beraberinde getirdi. Özel mülkiyet ve bireysel sözleşmeler, ekonomik liberalizmin temelini oluşturur.

Alexis de Tocqueville

"Merkezileşme" terimi, 1794 yılında Fransız Devrimi sonrası Fransız Direktoryumu liderliği yeni bir hükûmet yapısı oluşturduğunda Fransa'da kullanılmaya başladı. "Merkezileşme" kelimesinin kullanımı 1820'lerde başladı. 

Aslında Osmanlı’daki Ademi Merkeziyetsisteminin başarılı bir günümüz uyarlaması bile denenebilir.



Aristokrasi karşıtlığı: 

Başlangıçta, ekonomik liberaller zenginlerin feodal ayrıcalıklarını destekleyenlerle ve aristokrasiningeleneklerinden ve hükûmetlerin ulusal ekonomileri kendi kişisel çıkarlarına göre yürütme haklarından gelen argümanlarla başa çıkmak zorunda kaldılar. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında, aristokratlar batı ülkelerinin başlıca sermaye piyasalarında büyük ölçüde ekonomik liberaller tarafından bitirildi.

Osmanlı İmparatorluğu, 18. yüzyılda kökenleri Osmanlı İmparatorluğu ve Fransa ile imzalanan 1500'lerden beri hüküm süren ticaret antlaşmalarına dayanan kapitülasyonlarla 18. yüzyılda liberal serbest ticaret politikalarına sahipti ve daha sonra 1673 yılında, 1740 yılında ithalat ve ihracat için sadece %3 gümrük vergisi uygulayan ve 1790 yılında alınan kapitülasyonlarla bu durum teşvik edildi.

Osmanlı'nın serbest ticaret politikaları, serbest ticareti savunan 1834 tarihli Ticaret Sözlüğü'nde J. R. McCulloch yer alan gibi ekonomistler tarafından övgüyle karşılandı, 1846 yılında Mısır'ın Osmanlı'dan ayrılması ile serbest ticarete karşı çıkan İngiliz siyasetçileri tarafından Osmanlı'nın ekonomik politikaları eleştirildi, Başbakan Benjamin Disraeli, Osmanlı İmparatorluğu'nu 1812 yılında dünyanın en güzel ürünlerinden bazılarının imha edildiği bir örnek olarak göstererek kontrolsüz serbest rekabetin neden olduğu zarara değindi.

* Tarihçi Kathleen G. Donohue, 19. yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri'ndeki klasik liberalizmin, İngiltere'ye karşı ayrımcı özelliklere sahip olduğunu iddia ediyor: "Amerika'daki klasik liberal teorinin merkezinde laissez-faire fikri vardı. 

* İlk oluşturulduğunda, ekonomik liberalizm, özel mülkiyet ve ticaret fikrini teşvik etmeye odaklanmıştı; ancak politika konularına duyulan endişelerin büyümesi nedeniyle, ekonomik liberalizmin yükselişi, yoksullara yardım etmek amacıyla hükûmet müdahalesine olanak tanıyan sosyal liberalizm adı verilen yeni bir liberalizm türünün yolunu açtı. İlerleyen yazarlar, Smith'in ekonomik teorilerinin bir alt kümesinin geniş çapta benimsenmesini ve kendi çalışmalarını desteklemek için kullanmasını sağladıkça - serbest ticaret, iş bölümü ve bireysel girişim ilkesi - bu, Smith'in çalışmalarında bulunan siyasi liberalizmin zengin yelpazesinin diğer yönlerini belirsizleştirmeye katkıda bulundu. 


Benjamin Franklin, Thomas Jefferson, John Adams, Alexander Hamilton ve John Jay'den geliyor - bu adamlar genellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin "Kurucu Babaları" olarak kabul edilir.🗺

Beşeriyet tarihi boyunca insan zekasının vücuda getirdiği en cesur eserler.  

20 Temmuz 1974'te Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan ortaklığının Ayşeyi tatile çıkararak Kıbrıs halkına barış götürdüğü yıl.   

Ve Turgut Özal 1987 senesinde şu açıklamalarla tarihi bir başvuruyu Avrupalı meslektaşlarının masasına bırakıyordu

Berlin Duvarı’nın yıkıldığı ve Avrupa’da da liberal rüzgarların estiği bir iklimde

Demir Leydi Margaret Thatcher ve Amerika’nın Holywood’dan ihraç ettiği başkanı Ronald Reagan’la neredeyse kanka olan Turgut Özal’ın Türkiye’sinin başvurusuna bu sefer başka bir gözle bakıyordu Avrupalılar.   


Margaret Thatcher Ronald Reagen Turgut Özal tirosu
Image
Image

''Yenik düşüyor her şey zamana Biz büyüdük ve kirlendi dünya''

Evet Türkiye ve AB 16 Aralık 2016’da 1980 darbesi sonrasında vatandaşlarımızın önüne konulan vize engelinin aşılması için önemli bir adım atılmış oldu.

♻️


                    Bağımsızlık ve genişleme

Bağımsızlık Bildirgesi, John Trumbull tarafından çizildi, Beşli Komite'nin Bildirge taslağını 4 Temmuz 1776'da Kıta Kongresi'ne sunarken tasvir ediyor.

On Üç Koloni'nin Britanya İmparatorluğu'na karşı yürüttüğü Amerikan Bağımsızlık Savaşımodern tarihte Avrupalı olmayan bir toplumun Avrupalı bir güce karşı yürüttüğü ilk başarılı bağımsızlık savaşıydı. Amerikalılar hükûmetin, yerel yasama organlarında tanımlanan halkın iradesine dayandığını iddia ederek bir "cumhuriyetçilik" ideolojisi geliştirmişlerdi. "Bir İngiliz vatandaşı olarak haklarını" talep ettiler ve "temsil yoksa vergi de yok" ifadesiyle sömürgeye karşı çıktılar. İngilizler, imparatorluğu parlamento aracılığıyla yönetmekte ısrar etti ve çatışma savaşa dönüştü.

İkinci Kıtasal Kongre, 4 Temmuz 1776'da Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'ni oybirliğiyle kabul etti; günümüzde bu tarih her yıl Bağımsızlık Günüolarak kutlanır. 






Lehçe Ayrımı: Kurucu Babalar

Sömürge İngilizcesinin tüm "r"lerini telaffuz etmesi ve bu nedenle İngiliz İngilizcesinden çok Amerikan İngilizcesine benzemesi gibi. Daha fazla ayrıntıya girmedikleri için onları suçlayamam. Sonuçta, Sömürge İngilizcesi iki yüz yıldan daha eskidir ve sıkı bir son tarihiniz ve kelime sayınız olduğunda tüm bunları belgelemek zordur. "Hamilton" ve "1776"yı dinlerken kendimi şunu merak ederken buldum: Kurucu Babalar nasıldı ?

Çok şaşırdım, 18. yüzyıl İngilizcesi hakkında bir şey bulmak çok zor! Belki de bunun nedeni, tüm dramatik değişimlerin yaklaşık iki yüzyıl önce gerçekleşmiş olması ve modern lehçe değişimlerinin ancak bir yüzyıl sonra gerçekten izlenebilir hale gelmesidir (Beal 2002). Sömürge Amerikan İngilizcesi hakkında basit bir açıklama bulmada zorluk çektiğim için biraz araştırma yaptım ve hepsini sizin okuma zevkiniz için burada bir araya getirdim. Bildiğim kadarıyla, bu, Sömürge Amerikan İngilizcesini derinlemesine ve genel bir kitleyi göz önünde bulundurarak ele alan tek ücretli olmayan makaledir.



Kullanılan Kaynaklar

Bu makalenin düzenlenme şekli şu şekildedir: Koloni Amerikan İngilizcesi (CE) ile Modern Genel Amerikan İngilizcesi (GA) arasındaki farkı açıklayacağım. Daha sonra size bir örnek göstereceğim (mümkünse) veya bir alıntı vereceğim.

 Örnekler Benjamin Franklin, Thomas Jefferson, John Adams, Alexander Hamilton ve (sadece bir örnekte) John Jay'den geliyor - bu adamlar genellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin "Kurucu Babaları" olarak kabul edilir.Şair Phyllis Wheatley'den bir örnek de bir ek olarak kullanılmıştır. Parantez içindeki tüm alıntılar makalenin en altında tam olarak bulunabilir; mümkün olduğunda metinlere  bağlantılar sağlanmıştır.

Benjamin Franklin'in fonetik alfabesi burada kullanılan en önemli kaynaklardan biridir. İngilizce yazımı ve telaffuzu arasındaki tutarsızlıktan memnun olmayan Franklin, konuşmayı mümkün olduğunca doğru bir şekilde temsil ettiği iddia edilen bir yazım -veya ortografi- ortaya attı. Sessiz harf yoktur. Sesler için yeni semboller eklendi. Eski harflerin değerleri değiştirildi. Bazı harfler tamamen kaldırıldı! Dolayısıyla onun ortografisi bizim ortografimize kıyasla daha öngörülebilirdir. Yazılarında hem her harfin değerini tanımladı hem de alfabede yazılmış örnekler verdi; buna şiir ve kendisi ile bir öğrencisi arasındaki mektup alışverişi dahildir. Şiirler ile mektup alışverişi arasında bazı küçük tutarsızlıklar vardır, ancak alfabe çoğunlukla tutarlıdır. Alfabesi kendi yazıları dışında kullanılmamıştır. Franklin'in fonetik alfabedeki yazılarından alıntı yaparken, fonetik alfabesini sola, modern ortografiyi sağa koyacağım.

1700'lerde İngilizce çok çeşitliydi ve gerçek şu ki aynı anda muhtemelen birden fazla rekabet eden biçim vardı!

Dahası, Koloni Amerikan İngilizcesi ile modern Genel Amerikan İngilizcesi arasında o kadar çok fark var ki, her birini açıklasam bu kolayca on beş sayfalık bir belge haline gelebilir. Bunun Koloni Amerikan İngilizcesi hakkında en kapsamlı kaynak olması amaçlanmamıştır - böyle bir proje bu blogun kapsamını aşar ve yıllarca araştırma gerektirir ve bu gönderi zaten bir yıldan fazla bir süredir hazırlanıyor! Bunun yerine, bunu Benjamin Franklin'den güçlü bir şekilde etkilenen, 1700'den 1750'ye kadar Koloni Amerika'da yaşamış bir İngilizce konuşanının nasıl ses çıkarabileceğine dair bir örnek olarak düşünün.

1700'lerde İngilizce çok çeşitliydi ve gerçek şu ki aynı anda muhtemelen birden fazla rekabet eden biçim vardı!

Amerika yerlileri Anasazilertarafından MS 1190 ve 1260 yılları arasında inşa edilen Cliff Palace


Mutfak: 

İlk yerleşimciler Amerikan yerlileri tarafından hinditatlı patatesmısırkabak ve akçaağaç şurubu gibi yerli, Avrupalı olmayan yiyeceklerle tanıştırıldı.

Onlar ve daha sonra gelen göçmenler bunları buğday unusığır eti ve süt gibi bildikleri gıdalarla birleştirerek Amerikan mutfağını yarattılar. Elmalı turtakızarmış tavukçörekpatates kızartmasıpeynir soslu makarnadondurmapizzahamburger ve sosisli sandviç gibi karakteristik Amerikan yemekleri çeşitli göçmenlerin tariflerinden türemiştir.

{{{ Akçaağaç şurubu, akçaağaçtan elde edilen tatlı bir şurup. Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'da yoğun olarak waffle ve pankek ile beraber tüketilir.}}}





Çoğu İngilizce konuşanı "wine" ve "whine" sözcüklerini /waɪn/ olarak telaffuz ediyor. Koloni İngilizcesinde, Franklin'in yazımından da anlaşılacağı üzere, ayrım sağlamdı:

B. Franklin'in Fonetik Alfabesi-Modern İngilizceye çevrildi
Öyleyse huensɥm Endel, bɥi ​​​​divàin kcɩmand,
Böylece bir melek, ilahi emirle ,
Uiⱨ rɥiziŋ fırtınalar gökyüzü ve yaldızlar Ülkesi;Yükselenfırtınalar suçlu bir ülkeyi sarsıyor

Benjamin Franklin'in Fonetik Alfabesi'nin "when" ve "with" için farklı transkripsiyonlar verdiğine dikkat edin. "When" kelimesi "hwen"dir, bu da "wh" kelimesinin hala korunduğunu gösterir.

 "Bazı Amerikan yenilikleri" altında ve "Büyük Ayrım"dan (1982) sonra "Tapping ve T Voicing"i sıralıyor.

Benjamin Franklin 'r'yi alveolar ve "titreşen" olarak tanımlar. 

 eskiden 'y' sesiyle veya "yod" ile telaffuz edilirdi. Günümüzde çoğu Amerikan lehçesi bu kelimeleri yod olmadan telaffuz eder ve bunun sonucunda "do" /du/, "toosday" /tuzdeɪ/ ve "noo" /nu/ elde edilir (Krapp 155). 

B. Franklin'in Fonetik AlfabesiModern İngilizceye çevrildi
Ve en kötüsü Bɥzɥm իoz'da.Ve onun güzel koynunda yeni bir cennet beliriyor.

                                                                         
B. Franklin'in Fonetik AlfabesiModern İngilizceye çevrildi
Yani ˇⱨi saf berrak çizgi, huen fcɩul uiⱨ steensBöylece lekelerle kirlenmiş olan saf ve berrak dere
[...] Kendi bcɩrdɥr Groz'unda flcɩur ˇⱨ olarak yansıdı ,[...] Sınırında yetişen her çiçeği yansıtır
                                                                               
Franklin'in Fonetik AlfabesiModern İngilizceye çevrildi
Sakin ve pürüzsüz merhaba drɥivs ˇⱨi feuri᫫ patlaması;Sakin ve dingin bir şekilde öfkeli patlamayı 
                                                                           
B. Franklin'in Fonetik AlfabesiModern İngilizceye çevrildi
Öyleyse huen sɥm Endel, bɥi ​​​​divàin kcɩmand,Böylece bir melek, ilahi emirle,
Uiⱨ rɥiziŋ fırtınalar gökyüzü ve yaldızlar Ülkesi;Yükselen fırtınalar suçlu bir ülkeyi sarsıyor.

 

B. Franklin'in Fonetik AlfabesiModern İngilizceye çevrildi
Yani ˇⱨi saf berrak çizgi, huen fcɩul uiⱨ steensBöylece lekelerle kirlenmiş olan saf ve berrak dere
[...] Bcɩrdɥr Groz'da flcɩur ˇⱨ'da yansıdı,[...] Sınırında yetişen her çiçeği yansıtır
[...] eğer teklif edildiyse, eni refcɩrme ԫɥn;[...] çünkü herhangi bir reform önerildiğinde her zaman bu durum ortaya çıkar


B. Franklin'in Fonetik AlfabesiModern İngilizceye çevrildi
Ve en kötüsü Bɥzɥm իoz'da.Ve onun güzel koynunda yeni bir cennet beliriyor.

B. Franklin'in Fonetik AlfabesiModern İngilizceye çevrildi
Yani ˇⱨi saf berrak çizgi, huen fcɩul uiⱨ steensBöylece lekelerle kirlenmiş olan saf ve berrak dere

B. Franklin'in Fonetik AlfabesiModern İngilizceye çevrildi
ve hatta çubuklar ve huil karidëiz kadar uzak.Ve hatta yollar ve tekerlekli arabalar kadar aşağıda

B. Franklin'in Fonetik AlfabesiModern İngilizceye çevrildi
Yani ˇⱨi saf berrak çizgi, huen fcɩul uiⱨ steensBöylece lekelerle kirlenmiş olan saf ve berrak dere



B. Franklin'in Fonetik AlfabesiModern İngilizceye çevrildi
ˇⱨi çapraz cɩv tɥim'deki Uɥrd'lerZaman içinde kelimeler
Ve, lütfen beni rahat bırak,Ve, yüce Tanrı'nın emirlerini yerine getirmesini rica etti

Bölgesel farklılıklar

Kolonileri ziyaret eden İngilizler, konuşmanın " saflığı " ve " deyim veya ton eksikliği " olduğunu belirtmiş olsalar da, kolonilerdeki herkesin aynı çeşidi konuşması pek olası görünmüyor. Kolonilerin belirli kısımlarının belirli gruplar tarafından iskân edildiğini biliyoruz. Bu grupların, Britanya'nın kendilerine özgü bölgelerinin özelliklerini Amerika'ya getirmeleri mantıklıdır. Wells (1982), 

Kaçak köle ilanlarına baktığınızda, köleleri genellikle aksanlarına göre tanımlayan lehçe ayrımına dair bazı kanıtlar vardır. Kölelerin "Maryland veya Virginia'dan", "New England aksanı" ve "West Indies" aksanı ile 

Yeni İngiltere








Eğer mevcut aşk [okunamıyor] yüzü 
seni şefkatli kucaklamamdan mahrum ederse, 
Karmaşık olmayan hiçbir sevinç göğsümü ısıtmaz, 
Ama meleğim kollarımdayken. 
Alexander Hamilton


Ya da sonbaharın altın saltanatındaki yapraklar kadar kalın. 
Böyle ve çok sayıda, savaşçının kafilesini hareket ettirir. 
Parlak bir düzen içinde savaşın işini ararlar, [wær] 
Havada bayrak dalgalarının yüksekte açıldığı yer [ær]. 
Phillis Wheatley

Hayatın vizyonları kayboldu, hayalleri artık yok. 
Göğsümün sevgili dostları, neden gözyaşlarına boğuluyorum? [tærz] 
Babalarıma gidiyorum; 
tüm umutlarımı taçlandıran ya da kaygılarımı gömen kıyıyı memnuniyetle karşılıyorum [kærz] 
Thomas Jefferson

İrlanda'nın plantasyonları sırasında Elizabeth dönemine ve daha sonra Cromwellian plantasyonlarına dayanır, bu nedenle erken Amerikan İngilizcesiyle aynı kökü paylaşır. 

Neal'ın Mainer'ların nasıl konuştuğunu iddia ettiğine dair birkaç örnek: 

Korkmuş = a'feered 
Patates = taters 
Fellow = feller 
Mercy = marsy 
Kızılderili = injunn 
Sen = Ye 
Sos = sarse 
Yap = dooze 
Görülmüş = görülmüş 
Korkunç = turrible 
Ben dedim/o dedi = diyor Ben, diyor ki O 
= onlar orada 
Farkında değil = farkında değil 
Duyulmuş = a'herd 
Geliyor/Gidiyor = a-comin'/ a-goin' 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hallo 🙋🏼‍♀️