İsrâiliyat kaynaklı efsanevî bir dev. Yahudilik ve Hıristiyanlık'tan İslâm kaynaklarına geçtiği kabul edilen bilgiler için kullanılan terim. Câhiliye Arapları'nda efsanevî bazı varlıklara verilen
Ûc b. Unuk, İsrâiliyat kaynaklı efsanevî bir devdir.
İslâmî kaynaklarda bu varlığın adı hakkında Ûc (Âc) b. Ûk (Anak / Anâk) şeklinde farklı rivayetler de vardır. Muhammed b. Ahmed el-Ezherî doğrusunun Ûc b. Ûkolduğunu belirtmektedir.(Tehzîbü’l-luġa, III, 49; krş. Tâcü’l-arûs, “avc” md.)
Bazı kaynaklarda ise Unuk’un (Anâk) onun annesi, Uk’un da babası olduğu nakledilmektedir.(Sa‘lebî, s. 241; Kisâî, s. 233)
Fîrûzâbâdî’ye göre Ûk, Ûc et-Tavîl’in babasıdır ve bu kelimenin Unuk şeklinde kullanımı yanlıştır. (Ķāmûs, “avķ” md.)
İlk müfessirlerden Mukātil b. Süleyman onun adını Ûc b. Anâk bint Âdem olarak vermektedir.(Tefsîr, I, 291- 292)
Kâ‘b el-Ahbâr’ın naklettiğine göre Ûc’un babası Hâbil’i öldüren Kābil, annesi de Kābil’in kız kardeşi Anâk’tır. Ûc hakkındaki rivayetlerin İsrâiliyat kaynaklı olduğunda şüphe yoktur. Eski Ahid’de yer yer devlerden, bu arada Nefilim (Nefhilim: iri adamlar) adı verilen eski zamanlarda yaşamış zorba ve meşhur adamlardan söz edilmektedir. (Tekvîn, 6/4)
İbrani mitolojisinden doğan Efsanevî dev. Halk arasında yaygın adıyla Uc olarak bilinmektedir.
Bazı erken dönem hıristiyan kutsal metni yorumcuları Tekvîn’deki (6/2) “Tanrı oğulları” ifadesini Şît oğulları ya da Sethianlar, aynı yerdeki “insan kızları”nı ise Kābil soyundan gelen kızlar şeklinde açıklamışlar, Şît oğulları veya Sethianlar’ın Kābil soyundan gelen bu kızlarla evliliklerinden bir dev ırkının (Nefilim) doğduğunu ileri sürmüşlerdir (Tubach, s. 191).
İbrani mitolojisinden doğan Efsanevî dev. Halk arasında yaygın adıyla Uc olarak bilinmektedir.
Efsanenin en yaygın varyatına göre; Hz. Adem'in kızlarından birinin çocuğudur. Zalim ve acımasızdır. 3600 sene yaşamıştır. Boyu 3333 arşından, eni de 400 arşından uzundur. Hz. Nuh zamanında, tufan esnasında gemide olmadığı halde ölmemiştir. Kimi riavyetlre göre gemiye binmek istemiş ama Hz. Nûh onu gemiye almamıştır. Kimi rivayetlere göre ise Tufanla kabaran sular onur topuk kemiğine ancak ulaşabilmiştir. Uzun boyun sayesinde okyanusun dibinden tuttuğu balıkları güneşte pişirebilmektedir. Kavmine zarar vermek istediği için Hz. Musa tarafından öldürülmüştür.
Osmanlı halk hikayeleri başta olmak üzere İslam folklorunda skça adından söz ettiren dev yaratığın adı İsrâiliyat içeren bir çok tefsirde ve kısas-ı enbiyâ tarzı ktiaplarda yer alır. Tefsir kitapları devin varlığını Hadislere dayandırmaktadırlar ama İslam Alimlerinin çoğunluğunun ittifakı bu hadislerin mesnedsiz olduğu yönündedir. Ki söz konusu hadisler, Hz. Peygamber'e isnad edilmekszin, İbn Ömer veya îbn Abbas'a isnadla, mevkuf haber olarak yansıtılmıştır.
Söz konusu kaynaklarda adında dahi ittifak edilemeyen Uc, hakkında bugüne dek kalme alınmış en bilimsel ve detaylı makale TDV İslam Ansiklopedisinde yayınlanan Nebi Bozkurt'un makalesidir.
Nebi Bozkurt; Ûc b.Unûk efsanesi hakkında şu bilgileri vermektedir. (makalenin tamamını ve kaynaklarını (bu linkte bulabilirsiniz)
İslâmî kaynaklarda bu varlığın adı hakkında Ûc (Âc) b. Ûk (Anak / Anâk) şeklinde farklı rivayetler de vardır. Muhammed b. Ahmed el-Ezherî doğrusunun Ûc b. Ûk olduğunu belirtmekte, bazı kaynaklarda ise Unuk’un (Anâk) onun annesi, Uk’un da babası olduğu nakledilmektedir. Fîrûzâbâdî’ye göre Ûk, Ûc et-Tavîl’in babasıdır ve bu kelimenin Unuk şeklinde kullanımı yanlıştır.
İlk müfessirlerden Mukātil b. Süleyman onun adını Ûc b. Anâk bint Âdem olarak vermektedir (Tefsîr, I, 291- 292). Kâ‘b el-Ahbâr’ın naklettiğine göre Ûc’un babası Hâbil’i öldüren Kābil, annesi de Kābil’in kız kardeşi Anâk’tır. Yirmi yaşında iken babası, 200 yaşında iken annesi ölmüştür. Ûc, annesini öldürmek isteyen şeytana engel olmuş, bunu gören annesi de uzun ömürlü ve güçlü olması için ona dua etmiş ve bu dua kabul edilmiştir. Ûc’un 3300 veya 23.333 arşın boyunda olduğu ve 3000 yıl yaşadığı nakledilmektedir...
Denizler yükseldiğinde ancak topuklarına kadar çıkmakta, yürüdüğünde toprak titremekte, ağladığında gözlerinden akan yaşlar bir nehir oluşturmakta, günde bir defa iki iri fil yemekte, deniz kenarında iken elini uzatarak balık yakalayıp onları güneşe tutarak kızartmakta, susadığında ağzını dayadığı nehrin akıntısını kesmekte, yılda sadece iki defa uyumaktadır. Hz. Nûh’a gemi yapımında kereste taşıyarak yardım etmiş, tûfan onun ancak topuklarına veya dizlerine kadar ulaşmıştır.
Nemrud zamanında çok gururlanıp gökleri idare etmeye kalkmış ve cezalandırılmıştır. Taberî'nin Tevrat ehlinden naklen verdiği bilgiye göre Nûh tûfanından gemiye binenlerin dışında sadece Ûc b. Unuk kurtulmuştur (CâmiǾu’l-beyân, XV, 316).
Rivayete göre tûfanda Hz. Nûh’un yanına gelerek kendisini gemiye almasını istemiş, fakat Nûh, “Git ey Allah’ın düşmanı! Seni gemiye alma emri almadım” diyerek onu geri çevirmiştir.
Diğer bir rivayette ise Hz. Nûh’un ondan gemiye binmesini istediğinde, “Tabağım kadar gemine nasıl bineyim” dediği nakledilmektedir. Bir yoruma göre Ûc, Nûh’a iman etmediği halde gemi yapımında kerestenin taşınmasında yardımcı olduğu için tûfanda boğulmamıştır.
Hz. Mûsâ, Yûşa‘ b. Nûn’u hak dini tebliğ için Firavun’a gönderince Firavun’un yanında Ûc da bulunmaktaydı. Ûc, Firavun’un kızını almak için dev gibi kayalarla Benî İsrâil yurdunu yok etmek ister, fakat Allah oraya hüdhüd kuşunu gönderir ve hüdhüd büyük bir taşı oyarak Ûc’un boynuna geçirir, daha sonra da onun beynini oyar. Bu sırada 20 zirâ boyundaki Mûsâ, 20 arşın zıplayarak 20 arşın boyundaki asâsı ile Ûc’un ancak topuğuna erişebilir ve onu öldürür.
Diğer bir rivayete göre Hz. Mûsâ on iki kabileden seçtiği on iki temsilciyi arz-ı mev‘ûda gönderdiğinde Ûc b. Unuk onları başının üzerindeki odun demetinin içine koyarak hanımına götürmüş ve ayağının altında ezmek istemiş, ancak hanımı onları öldürmeyip gördüklerini kavimlerine anlatmaları için geri gönderilmelerini söylemiştir. On iki temsilci geri döndüğünde durumu anlatmış, İsrâiloğulları da Allah’ın emrine rağmen orada çok zorba bir kavim bulunduğunu ileri sürerek (el-Mâide 5/22) vaad edilen topraklara girmemiştir.
Bir rivayete göre ise Ûc b. Unuk öldüğünde onun Nil üzerine düşen gövdesi insanlar tarafından bir yıl köprü olarak kullanılmıştır. Bazı tefsirlere göre Ûc b Unuk, Amâlikalılar’ın reisiydi .
Nûh tûfanını ve İsrâiloğulları’nın Mısır’dan çıkışını anlatırken yukarıdaki bilgilere değinen İbn Kesîr bunların akla ve nakle aykırı hezeyanlar olduğunu, tûfanda Nûh’un oğlu boğulduğu halde Ûc’un boğulmamasının düşünülemeyeceğini, onun boyu ile ilgili rivayetlerin Âdem’in boyu ile ilgili sahih rivayetlerle çeliştiğini, bütün bunların kutsal kitaplarını tahrif eden Ehl-i kitabın fâcir ve zındıkları ile İsrâiloğulları’nın cahilleri tarafından uydurulduğunu söylemektedir.
İbn Kuteybe de söz konusu rivayetlerin cahillerin bile anlayabileceği bir yalan olduğunu, ne Resûlullah’tan ne de ashabından böyle bir şeyin nakledildiğini belirtmektedir. İbn Kuteybe Ûc ile ilgili rivayetleri zındıkların İslâm’ı lekelemek için uydurduğunu, avamın dikkatini çekmek isteyen kıssacıların bu gibi haberlere itibar ettiğini, bunların Câhiliye Arapları’nın hurafelerine benzediğini kaydetmektedir.
Sahih hadis kaynaklarında Ûc’la ilgili rivayetlere pek rastlanmazken Şîrûye ed-Deylemî'nin Enes b. Mâlik'ten naklettiği bir rivayette ondan söz edilir. Buna göre Ûc b. Unuk 3700 yıl yaşamıştır. O denize dalıp büyük balıkları yakalıyor ve güneşte kızartıp yiyordu (el-Firdevs, III, 59). Hz. Âdem’in boyu ile ilgili sahih rivayetler ve güneşle dünya arasındaki mesafenin uzaklığı açısından bu rivayet reddedilmiştir.
Ûc hakkındaki rivayetlerin İsrâiliyat kaynaklı olduğunda şüphe yoktur. Eski Ahid’de yer yer devlerden, bu arada Nefilim (Nefhilim: iri adamlar) adı verilen eski zamanlarda yaşamış zorba ve meşhur adamlardan söz edilmektedir (Tekvîn, 6/4).
İsrâiloğulları’nın vaad edilmiş topraklara girmek istememelerinin sebebi burada bulunan, onların yanında kendilerini çekirge sürüsü gibi gördükleri uzun boylu adamlardır ki bunlar Nefilim’den olan Anakoğulları’dır. Tevrat’ta uzunluğu 9 arşın, eni 4 arşın olarak verilen, yatağı demirden olan, Başan ülkesinin Amorî kralı Og’dan söz edilir (Tesniye, 3/11; DB, IV/II, s. 1759). Talmud ve Midraşlar’da da Ûc’a benzer Og tasvirleri yer almaktadır.
Buna göre Og, Hz. İbrâhim’in hizmetçisidir. Yaptığı hizmetlere karşılık âzat edilerek kral olmuş, krallığı esnasında altmış şehir kurmuştur. Lût’un kaçırıldığını Hz. İbrâhim’e o haber vermiştir, fakat onun asıl niyeti Sâre’yi elde etmektir. Bu yüzden daha sonra Hz. Mûsâ tarafından öldürülmüştür. Uyluk kemiği 3 fersahtan daha uzundur. Dev cüssesi ve ağırlığı sebebiyle hayatı boyunca hep demir yatakta yatmıştır. Uzun olan sadece boyu değildir, aynı zamanda boyunun yarısı kadar eni vardır. Günde 1000 sığır yemekte ve 1000 litre su içmektedir. İsrâiloğulları’nı yok etmek için 3 fersah boyundaki bir dağı yerinden söküp başının üstüne koymuş, İsrâiloğulları’na yaklaştığında karıncalar dağı delmiş ve dağ halka gibi boynuna geçmiş, bunu gören Mûsâ eline 12 arşın boyunda bir balta almış, 10 arşın zıplayarak Og’u ancak topuğundan vurmuş ve onu öldürmüştür (Ginzberg, IV, 256-259).
Byblos’ta bulunan ve milâttan önce V. yüzyıla tarihlenen Finike yazmalarında da bu yaratıktan söz edildiği anlaşılmaktadır. Milâttan önce II. yüzyıla tarihlenen apokrif kitaplardan biri de “Ogias the Giant”tır (Devler kitabı).
mistikalem.com
❌❌❌❌❌
Nefilim (İbranice: נְפִילִים, nefilim) veya Nefiller, Yaratılış Kitabı 6:1-4’de bahsi geçen, Büyük Tufan öncesinde “Tanrı oğulları” ile “insan kızlarının” çocukları olduğuna inanılan yaratıklardı.
ÛC b. UNUK
عوج بن عنق
İsrâiliyat kaynaklı efsanevî bir dev.
İslâmî kaynaklarda bu varlığın adı hakkında Ûc (Âc) b. Ûk (Anak/Anâk) şeklinde farklı rivayetler de vardır. Muhammed b. Ahmed el-Ezherî doğrusunun Ûc b. Ûk olduğunu belirtmekte (Tehẕîbü’l-luġa, III, 49; krş. Tâcü’l-ʿarûs, “ʿavc” md.), bazı kaynaklarda ise Unuk’un (Anâk) onun annesi, Uk’un da babası olduğu nakledilmektedir (Sa‘lebî, s. 241; Kisâî, s. 233). Fîrûzâbâdî’ye göre Ûk, Ûc et-Tavîl’in babasıdır ve bu kelimenin Unuk şeklinde kullanımı yanlıştır (Ḳāmûs, “ʿavḳ” md.). İlk müfessirlerden Mukātil b. Süleyman onun adını Ûc b. Anâk bint Âdem olarak vermektedir (Tefsîr, I, 291-292). Kâ‘b el-Ahbâr’ın naklettiğine göre Ûc’un babası Hâbil’i öldüren Kābil, annesi de Kābil’in kız kardeşi Anâk’tır. Yirmi yaşında iken babası, 200 yaşında iken annesi ölmüştür. Ûc, annesini öldürmek isteyen şeytana engel olmuş, bunu gören annesi de uzun ömürlü ve güçlü olması için ona dua etmiş ve bu dua kabul edilmiştir. Ûc’un 3300 veya 23.333 arşın boyunda olduğu ve 3000 yıl yaşadığı nakledilmektedir (Sa‘lebî, s. 241; Kisâî, s. 233).
Denizler yükseldiğinde ancak topuklarına kadar çıkmakta, yürüdüğünde toprak titremekte, ağladığında gözlerinden akan yaşlar bir nehir oluşturmakta, günde bir defa iki iri fil yemekte, deniz kenarında iken elini uzatarak balık yakalayıp onları güneşe tutarak kızartmakta, susadığında ağzını dayadığı nehrin akıntısını kesmekte, yılda sadece iki defa uyumaktadır. Hz. Nûh’a gemi yapımında kereste taşıyarak yardım etmiş, tûfan onun ancak topuklarına veya dizlerine kadar ulaşmıştır. Nemrud zamanında çok gururlanıp gökleri idare etmeye kalkmış ve cezalandırılmıştır. Taberî’nin Tevrat ehlinden naklen verdiği bilgiye göre Nûh tûfanından gemiye binenlerin dışında sadece Ûc b. Unuk kurtulmuştur (Câmiʿu’l-beyân, XV, 316). Rivayete göre tûfanda Hz. Nûh’un yanına gelerek kendisini gemiye almasını istemiş, fakat Nûh, “Git ey Allah’ın düşmanı! Seni gemiye alma emri almadım” diyerek onu geri çevirmiştir. Diğer bir rivayette ise Hz. Nûh’un ondan gemiye binmesini istediğinde, “Tabağım kadar gemine nasıl bineyim” dediği nakledilmektedir. Bir yoruma göre Ûc, Nûh’a iman etmediği halde gemi yapımında kerestenin taşınmasında yardımcı olduğu için tûfanda boğulmamıştır.
⚠️Jack the Giant Slayer,Darren Lemke ve David Dobkin'in hikâyesini yazdığı 2013 yapımı Amerikan fantezi macera filmi.
❌❌❌❌❌❌❌❌❌
Ûc hakkındaki rivayetlerin İsrâiliyat kaynaklı olduğunda şüphe yoktur. Eski Ahid’de yer yer devlerden, bu arada Nefilim (Nefhilim: iri adamlar) adı verilen eski zamanlarda yaşamış zorba ve meşhur adamlardan söz edilmektedir. (Tekvîn, 6/4)
İsrâiloğullarının vaad edilmiş topraklara girmek istememelerinin sebebi burada bulunan, onların yanında kendilerini çekirge sürüsü gibi gördükleri uzun boylu adamlardır ki, bunlar Nefilim’den olan Anakoğullarıdır. (Sayılar, 13/30-33)
Tevrat’ta uzunluğu 9 arşın, eni 4 arşın olarak verilen, yatağı demirden olan, Başan ülkesinin Amorî kralı Og’dan söz edilir. (Tesniye, 3/11; DB, IV/II, s. 1759)
Talmud ve Midraşlar’da da Ûc’a benzer Og tasvirleri yer almaktadır. Buna göre Og, Hz. İbrâhim’in hizmetçisidir. Yaptığı hizmetlere karşılık âzat edilerek kral olmuş, krallığı esnasında altmış şehir kurmuştur. Lût’un kaçırıldığını Hz. İbrâhim’e o haber vermiştir, fakat onun asıl niyeti Sâre’yi elde etmektir. Bu yüzden daha sonra Hz. Mûsâ tarafından öldürülmüştür. Uyluk kemiği 3 fersahtan daha uzundur. Dev cüssesi ve ağırlığı sebebiyle hayatı boyunca hep demir yatakta yatmıştır. Uzun olan sadece boyu değildir, aynı zamanda boyunun yarısı kadar eni vardır. Günde 1000 sığır yemekte ve 1000 litre su içmektedir. İsrâiloğulları’nı yok etmek için 3 fersah boyundaki bir dağı yerinden söküp başının üstüne koymuş, İsrâiloğullarına yaklaştığında karıncalar dağı delmiş ve dağ halka gibi boynuna geçmiş, bunu gören Mûsâ eline 12 arşın boyunda bir balta almış, 10 arşın zıplayarak Og’u ancak topuğundan vurmuş ve onu öldürmüştür. (Ginzberg, IV, 256-259)
Byblos’ta bulunan ve milâttan önce V. yüzyıla tarihlenen Finike yazmalarında da bu yaratıktan söz edildiği anlaşılmaktadır. Milâttan önce II. yüzyıla tarihlenen apokrif kitaplardan biri de “Ogias the Giant”tır (Devler kitabı).
İsrâiloğulları’nın gözlerinde büyüttükleri düşmanlarının zamanla dev masallarına dönüştüğü ve İslâm kaynaklarının da bunları eleştirmekle birlikte kaydettiğianlaşılmaktadır.
İbn Kayyim el-Cevziyye ve Ali el-Kārî gibi âlimler bu tür haberlerin uydurulmasından ziyade bunların tefsir, hadis ve siyer kitaplarında yer almasının şaşırtıcı olduğunu, bu gibi rivayetlerin peygamberler ve onlara uyanlarla alay etmek için zındıklar tarafından uydurulduğunu söyler. (el-Menârü’l-münîf, s. 77; el-Esrârü’l-merfûa, s. 447-448; bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Ûc b. Unuk md.)
🔴
🔴
Charles Byrne (dev)
1783'te Hunter, Leicester Meydanı'ndakibüyük bir eve taşındı . Alan, 500'den fazla bitki ve hayvan türünden oluşan yaklaşık 14.000 preparattan oluşan koleksiyonunu bir eğitim müzesine düzenlemesine olanak sağladı. Aynı yıl, 2,31 metrelik (7 fit 7 inç) İrlandalı dev Charles Byrne'ın iskeletini , Byrne'ın açık ölüm döşeği isteklerine rağmen satın aldı; Byrne denize gömülmeyi istemişti.
Charles Byrne (muhtemelen gerçek adı: Charles O'Brien ; 1761 – 1 Haziran 1783) veya "İrlandalı Dev", 1780'lerde Londra'da iri yapısı nedeniyle bir merak veya ucube olarak görülen bir adamdı.
⚠️Araştırmacılar, Byrne ve bu ailelerin yaklaşık 57 ila 66 nesil önce (1.425 ila 1.650 yıl önce) ortak bir ataya sahip olduğu sonucuna vardılar.❗️
Yazar Dame Hilary Mantel, 1998'de yayınlanan The Giant, O'Brien adlı kitabında hayatının kurgusal bir romanını yazdı. Romanın konusu, bilim devrimi ile şiir ve şarkı yolları arasındaki savaşa odaklandı. O'Brien (Byrne), inancı krallar ve küçük insanlar hikayelerine olan bir adam olarak tasvir edilirken, tam zıttı John Hunter, bilimsel çağın şafağında, eski ve değerli olan her şeyi yok eden biri olarak tasvir edildi.
2010'da, Kuzey İrlandalı şair Moyra Donaldson, Charles Byrne'den esinlenerek yazdığı 'The Skeleton of the Great Irish Giant' adlı şiiri içeren Miracle Fruitantolojisini yayınladı.
Charles Dickens'ın David Copperfield adlı romanının 32. bölümünde , bir şemsiyenin muazzamlığını göstermek için kendisinden bahsedilir: "Ama yüzü, onu bana doğru çevirdiğinde, o kadar ciddiydi ki; ve şemsiyeyi elinden aldığımda (ki bu İrlandalı Dev için rahatsız edici olurdu), küçük ellerini öyle sıkıntılı bir şekilde sıktı ki; ona doğru meylettim."
2017'de İrlandalı söz yazarı Seamus Fogarty , Byrne hakkında "A Short Ballad for a Long Man" adlı bir şarkı yayınladı ve video klibi Kieran Evans'a aitti .
Truva Savaşı’nın ilk izlerine Homeros’un İlyada ve Odysseia eserinde rastlanıyor Antik Yunan’ın en önemli ozanı, Truva Savaşı hakkında son derece detaylı bilgileri, binlerce yıl öncesinden günümüze aktarıyor. Homeros, bugün Çanakkale sınırları içerisinde yer alan Truva antik kentindeki oldukça ilginç bir savaştan bahsediyor. Hikâyeye göre Truvalı Paris ile Sparta Kralı Menelaus’un güzelliği dillere destan eşi Helen birbirlerine âşık oluyor. Paris, Helen’i kaçırıyor ve yasak aşk hikâyesi, kanlı bir savaş hikâyesine dönüşüyor… Paris’in Helen’i kaçırması üzerine Akalar (Homeros’un eski Yunan halklarının bütünü için kullandığı isim) Büyük bir orduyla Truva şehrine saldırıyor. Ancak şehrin aşılmaz surları şehrin Akalar tarafından ele geçirilmesini engelliyor. Bunun üzerine Akalar, savaş tarihindeki en ilginç stratejilerinden birini devreye sokuyor. Devasa bir tahta at inşa ediliyor, Antik Yunan’ın en seçkin askerleri bu atın içerisine gizleniyor. Truvalılar, savaş meydanında Aklar yerine de...
Avrasyalı Atlı-Savaşçı Kadınlar Amazonlar'ın Gerçekliği Üzerine Yeni Gözlemler Fatma BAĞDATLI ÇAM Bartın Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Bartın/TÜRKİYE X Savaşçı kadın anlamında bir tabir olarak “Amazonlar” ın günümüzde dahi yansımaları sürmektedir. Yunancada “a-mazon” , “göğüssüz” anlamına gelmektedir. Erkek gibi ata binen ve savaşçı karakteriyle ünlenen Amazonların, Yunan Klasik Döneminin sanatsal alanında da oldukça büyük etkileri olmuştur. Anadolu’nun batı kıyılarındaki Yunan kentlerinin kuruluşlarıyla ilgili efsanelerde Amazonlar önemli bir konumdadırlar . Geç Arkaik Dönemden itibaren vazo resimlerinde, mimari yapıların frizlerinde ve ünlü heykeltraşların heykellerinde Amazon kadınları betimlenmiştir. 🔻Ares, Yunan savaş tanrısıydı ve belki de çabuk öfkelenmesinden, çoğunlukla agresif olmasından, ve tükenmek bilmeyen kavga sevdasından dolayı tüm Olimpos Tanrılarının en sevilmeyeniydi. Afrodit 'i baştan çıkarmasıyla, Herkül'le savaşı...
7 mushaf ne demek? Kur'an-ı kerîm Arapça'nın yedi lehçesine (Kureyş, Huzeyl, Hevâzin, Yemen, Temîm, Tay ve Sakif) uygun okunabilecek bir şekilde indirilmişti . “Kur'an-ı kerîm yedi harf üzere indirilmiştir” hadîs-i şerifinin mânâsı budur. 7 BELDEYE 7 MUSHAF Bugün Müslümanların elinde bulunan mushaf-ı şerifler, hep Hazret-i Ebû Bekr tarafından kitap hâline getirilen ve Hazret-i Osman tarafından çoğaltılarak yedi ayrı beldeye gönderilen yedi mushaftan kopya edilmiştir Hazret-i Ebû Bekr zamanında Kur’an-ı kerîm âyetleri Hazreti Peygamber’in işâretine göre dizilip kitap hâline getirilmiş; bu mushaf on binlerce sahâbînin önünde okunup ittifak sağlandıktan sonra Hazret-i Ömer’e tevdi edilmişti. Vefatından sonra kızı ve Hazret-i Peygamber’in hanımlarından Hazret-i Hafsa’ya intikal etmiştir. Kureyş lehçesini esas alın! Hazret-i Osman zamanındaki Ermeniyye muharebelerinde Şamlılarla Iraklılar arasında kıraat bakımından bir farklılık müşahede edildi. Sefer dönüşü Huzeyfe hazretleri...
Yorumlar
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️