Teolojik bir zıtlık: Tanrı, insan ürünü Tanrı’ya karşı
Meşhur İlahi Komedya’nın şairi Dante’yi bilir misiniz? Bulunduğu çağda, özellikle kitabının Cehennem bölümü ile dikkatleri üzerine toplamış şu şair. Kendi hayal gücünü; bir tutam Hristiyanlığın kutsal metinleri, bir tutam ortaçağ mitleri, bir tutam ise İslami ve bunun gibi kaynaklarla süsleyerek İlahi Komedya yapıtıyla ortaya koymuştur. Bu yapıtın başlıca sıra dışı özelliklerinden biri, bulunduğu dönem toplumunu üzerlerinde bir korku yaratarak kiliselere yönlendirmiş olmasıdır. Evet, “korku”, bu yazımın aslında ana fikri olacak.

Tarih boyunca Tanrı yani yaratıcı güç, her ne şekilde adlandırılırsa adlandırılsın, toplumların inanç bütünlüklerinin en tepesinde yer almış ve bu yeri korumuştur. Kimi insanlar için Tanrı; iç huzurlarını sağlayabilmek ve koruyabilmek için güvenli bir sığınak, kimileri için ise “korku” gibi yoğun ve güçlü bir duygunun kendilerine aşılanması sonucu başvurdukları bir zorunlu inanç eğilimidir. Peki, bu korku bireyler ve toplumlarda nasıl oluşur?
Toplumların yapısına baktığımızda bir çok ötekileştirme, dayatma, kuralcılık, şekilcilik gibi unsurlar görürüz. Bunlar benimsenmiş ve oturmuş unsurlardır. Fakat bunlar, öylece yokluktan da oluşmaz, bazı tetikleyicileri vardır. Bu tetikleyiciler tarih boyunca toplumların, toplulukların önde gelenleri, önde gelen isimleri tarafından özenle oluşturulmuş ve toplumlara salt gerçeklik olarak aşılanan durumlardır. Bu salt gerçeklikler toplumlarca genel hakikat olarak kabul görür ve bir toplumun büyük bir kesimi bu hakikat olarak benimsenen gerçekliğin izinden gider, küçük bir kesim ise bunu reddeder, bu da genellikle görülebilen, alışılmış bir zıt kutupluluk durumudur.
Büyük din alimleri, imparatorluk büyükleri, krallık soyluları, yani toplumun önde gelen, vitrinin direkt olarak önünde olan isimleri, çoğu zaman az önce bahsi geçen tetikleyici unsura başvururlar. “Korku unsuru”. Korku güçlü bir tetikleyicidir. Korku ile bir toplum, en ama en iyi şekilde yönlendirilebilir. Bireyler olarak bir şeyden korktuğumuzda, onun aksine bazı kurallar ve gereklilikler çerçevesinde bir yol haritası çizeriz. Yani, aslında bu haritayı çoğunlukla biz çizmeyiz. Bu harita çoğunlukla yine bahsi geçen bu tetikleyiciyi bireylere dayatan kişilerce hazırlanır. Örneğin, “bu eyleme başvurursan öteki alemde kızgın ateşlerde sonsuza dek yanarsın.”. Bir düşünün. Okuduğunuzda dahi şöyle bir aklınızda canlandırdığınızda içinizde azlığı, çokluğu fark etmeksizin bir korku oluşuyor, değil mi? İşte, Dante de bir zamanlar bunu tam olarak amaçlayıp, amaçlamadığı bilinmeksizin dolaylı veya dolaysız yoldan gerçekleştirmiştir.
Cehennem kapısı gelenleri şu şekilde bir yazı ile karşılar…

🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧
En bilinen eseri, Ahirete yapılan bir yolculuğu anlattığı İlahi Komedya`dır (La Divina Commedia). Bu eser Cehennem, Araf ve Cennet isimlerinde üç ciltten oluşmuştur. Dünya edebiyat tarihinin en büyük eserlerinden biri kabul edildiği gibi, modern İtalyanca`nın da temelini oluşturur.
Eserin orijinal adı “Komedya” olmakla birlikte daha sonra, 1360 yılında Giovanni Boccacci tarafından başına “İlahi” kelimesi eklenerek Hristiyanlaştırılmıştır.

Botticelli Dante Alighieri’nin meşhur ”Komedya“sını kendisini 10 sene neredeyse tamamen bir yere kapatarak resimlemiştir.

Ressam Sandro Botticelli Cehennem tablosu
Yaratıcısı;Dante Alighieri; 1265 yılında doğup 1321 yılında ölen İtalyan Rönesans Hümanisti, şair, dil kuramcısı ve politikacıdır. Köklü ve asil bir aileden gelen şairin asıl adı Durante degli Alighieri dir. Ailesinin güç ve saygınlık kaybetmesinden babasını sorumlu tutmuş ve hiçbir eserinde babasından bahsetmemiş.
Botticelli tarafından yapılmış Dante portresi. Botticelli Dante’nin başlığına bir defne dalı yerleştirmiştir. Bunu Dante’nin ustalığının sembolü olarak yapmıştır

Dante ismi geçince aklımıza gelen isimlerden biri olan Beatrice den eserlerinde sıkça bahsetmiştir.Gerçekte bir türlü kavuşamadığı Beatrice, Dante’nin bunalımlı düşlerinin kahramanı olmuştur. Karşılık bulamadığı aşkını unutmak için başka kadınlarla avunmayı denediyse de Beatrice, Dante’de bir saplantı haline geldi ve bütün hayatı boyunca ona taptı. Onun dünya edebiyatına en büyük katkısı olan ”İlahi Komedya”sında günahlardan arınma dağına çıkarak cehenneme yaptığı yolculuk anlatılır. Daha sonra Dante, Beatrice’yi bulduğu ‘Dünya Cennetine’çıkar ve hiçbir kadına verilmeyen ünü Beatrice’e kazandırır

Dante dokuz yaşındayken kendisinden bir yaş küçük Beatrice’ye aşık olduğu kesin olarak bilinmektedir. Komşuları Floransa’lı şövalyelerden olan Folco di Ricovero de’ Portinari’nin kızı Beatrice ile komşularının evindeki bir eğlence sırasında tanışmıştı. Tanıştığı ilk andan beri Dante Beatrice’e büyük bir tutkuyla bağlandı. Beatrice ile ikinci kez karşılaştığında on sekiz yaşındaydı, bu ikinci karşılaşmadan sonra Beatrice’e olan sevgisi daha da derinləşdi.Dante aşkından sevgilisine hiçbir zaman söz etmemiştir, nitekim 1288 yılında Beatrice Floransa’lı şövalyelerden Simone dei Burdi ile evlendi. Fakat Beatrice evliliğinden sadece iki sene sonra, 1290’da, yirmi dört yaşında öldü. Beatrice’nin ölümü Dante için büyük bir şoktu ve yazarın yazım hayatını da fazlasıyla etkiledi. Beatrice’nin çok genç bir yaşta ölmesi, Dante’nin onu ölümsüzleştirmesine yol açmıştır.


Dante, İlahi Komedya’yı İtalya’nın Orta çağ ile Rönasans arasındaki geçiş döneminde yazmıştır. Ortaçağ’da insanlar cehennemin yeraltında olduğunu düşünürdü. Yerdeki deliklerde cehennemden çıkan dumanları gördüğünü söyleyen seyyahların hikâyeleri anlatılırdı. Dante de bu görüşteydi.
Dante’nin tasvir etdiyi Cehennem pagan efsanelerinden çıkma yaratıklarla doludur. İnsan başlı atlar, yarı kadın yarı kuş, yarı insan yarı boğa canavarlar, üç başlı köpekler, vs
DANTE CEHENNEM’DE
Ölümsüz eseri İlahi Komedya’da şair meslektaşı Vergilius ile Cehennem, Araf ve son olarak da Cennet’e seyahat eder Dante… Cehennemin kapısı önünde ne Musa’ya, ne de İsa’ya yarananları görür. Kapısında ise şu yazılıdır:
“Buradan gidilir acılar kentine,
buradan gidilir bitmek bilmeyen acıya,
buradan gidilir yitmiş insanlar arasına.
Adalet yol gösterdi ulu rabbime,
kutsal güç, yüce bilgelik, ilk sevgi yarattı beni.
Benden önce her şey sonsuzdu;
sonsuza dek süreceğim ben de.
Dante’nin Cehennem’i ters bir koni, külah şeklindedir ve 9 katlıdır. Girişi Kudüs’te, dibi dünyanın merkezindedir ve burada İblis beklemektedir. Dante’nin dünyası yuvarlaktır, yerçekimi de İblis’tir. Çekim kötülük, yükselme iyiliktir. Göğe yükselme Yaratıcı’ya doğu, yere batma İblis’e doğru seyahattir.
Dante sembolizmi tam anlamıyla çözülememiş yapıtının cehennem adlı bölümünde bunu kendisi şöyle dile getirmektedir: “Sağlıklı bir akla sahipseniz, şu tuhaf dizelerin arasında saklı öğretiyi kavrayınız.
İlahi Komedya’daki her üç paragrafın son kelimesi “yıldızlar”‘dır.

Mısraların terza rima uyağıyla örülü olması ve 3 parça olması Hıristiyanlıktaki teslise, Kantoların 33 kıtadan oluşması İsa Peygamber‘in öldüğü zamanki yaşına işaret eder. Giriş kantosuyla birlikte elde edilen 100 sayısı ise kutsal ve mükemmel sayı olarak bilinirdi.

En çok ilginç gelen 1.daire de yer alan İlahi Komedya da adı geçen tek müslüman ;Salahaddin Eyyubi idi.. Kudüs ü Haçlıların elinden kurtaran komutandır.
1. daire de “vaftiz olmayan ruhlar”, 2.daire de”şehvet düşkünleri,3.daire de “oburlar”,4.daire de “cimriler ve savurganlar”,5.daire de “ağır suçlular”,6 .daire de”sapkınlar”,7.daire de “başkalarına,kendilerine,Tanrı ya saldırıda bulunanlar”,8. daire de “kadın tellalları,din sömürücüleri,rüşvet yiyenler,hileciler,hırsızlar,ikiyüzlüler,bölücüler,simyacılar,kalpazanlar”9. daire de”akrabalarına,vatanına, kendilerine iyilik yapanlara ihanet edenler “bulunuyor… En çok ilginç gelende 1.daire de yer alan İlahi Komedya da adı geçen tek müslüman ;Salahaddin Eyyubi idi..Kudüs ü Haçlıların elinden kurtarması bunda etkili oldu sanırım.
Luigi Valli gibi kimi araştırmacılara göre Fede Santa ya da Fedeli D’Amore (Aşk Sadıkları) adlı ezoterik örgütün bir üyesi olan ve “Tapınak Şövalyesi” ünvanını almış olan Dante‘nin “İlahi Komedya” adlı yapıtı baştan aşağı ezoterik bilgilerin sembolizmiçinde verildiği bir yapıttır. Dante’nin yapıtındaki “cehenneme iniş” aslında inisiyasyonlarda yaşanan bir deneyimdi.
Dantenin bu yapıtında kullandığı sayısal sembolizm incelendiğinde en çok kullandığı sayılar, profesör Rodolfo Benini’nin saptadığı gibi 3, 7 ve 22’dir. Yani Dante “İlahi Komedya” adlı yapıtını 3, 7 ve özellikle 22 sayısını esas alan bir sistem üzerine kurmuştur. 22 sayısı Kabala’da, tarotta,ezoterizmde önem verilen bir üstad sayıdır.
Alessandro Botticelli - Dante'nin Cehennemi Tablosu

İlahi Komedya’dan etkilenerek ortaya çıkartılan son eser Dan Brown’ın Cehennem adlı romanıdır. Kitabın kapağında Dante’nin ölüm maskesi kullanılmıştır.Romanda Floransa’da başlayıp Venedik’te devam eden ve İstanbul’da sonlanan bir hikâye anlatıyor.Brown romanının 100 sayfasını İstanbul’a ayırmıştır.
Cehennem ve İncil
İncil’de cehennem ve ateşinden söz edilir ama Dante’nin cehennem ile ilgili ayrıntılarının çoğu Yunan ve Roma mitolojisinden gelmektedir. Günümüzde Hristiyanlar cehennem konusuna oldukça şüpheyle yaklaşmaktadır. İncil’de cennete 622 , cehenneme ise 15 gönderme yapılmakdadır.
‼️ bertrand zobrist :
dan brown' un cehennem adlı romanının karizmatik karakteri. dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini aksi taktirde gelecekte kaynakların tükeneceğini ve insanlığın yok olacağını savunur.bu amaçla bir virüs üretmiştir.isviçreli milyarderdir. germline mühendisliğinin babası,biyokimyacı,dahi.❗️
🎥 Film‘deki 1:31:57 -1:32:00 dakikadaki sözlere dikkat‼️
⚠️ Gagali Maske: Doktoru kirli havadan korumak için tasarlanmıştı. Hastalık yapıcı mikrop teorisi’nden önceki zamanlarda, doktorlar vebanın bir kişinin huyunda veya vücut sıvılarında dengesizlik yaratabilecek zehirli hava yoluyla yayıldığına inanıyordu. Tatlı ve keskin parfümlerin veba kaynaklı bölgeleri dezenfekte edebildiği ve burnu koruyabildiği düşünülüyordu; çiçekler, tütsü ve diğer parfümler bu çağda yaygındı.
Veba doktorları maskelerini, 55’ten fazla bitkiden, engerek eti tozundan, tarçın, mür ve bal gibi diğer bileşenlerden oluşan bir macun olan tiryak ile dolduruyordu. Lorme, maskenin gaga şeklinin, veba doktorlarının burun deliklerine ve akciğerlerine gelmeden önce havaya koruyucu bitkiler tarafından kaplanması için yeterli zaman vereceğini düşündü.
(Kokulu eşyaları dut, kehribar, gül, nane (bahçe nanesi), yapraklar, kafur, karanfil, afyon ruhu, mürve ayı fındığı içerirdi.

Yazdığı her kitap olay olan Dan Brown, yeni kitabı ‘Cehennem’in çok yakında film olacağını ve çekimlerin İstanbul'da yapılacağını açıkladı.

Geçtiğimiz mayıs ayında tüm dünya ile aynı anda Türkiye'de de satışa çıkan yeni kitabı 'Cehennem'le ilgili Gece Gündüz programına Floransa'da verdiği röportajda Dan Brown şunları söyledi: 'Kitabın film olması için çok sayıda şirketten teklif var. Bu çok sevindirici. Ama zannedersem Sony Columbia Pictures önce davranacak. Yani yakın bir zamanda film ekiplerini İstanbul'da görebilirsiniz.'
TOM HANKS SEMBOLLERİ İSTANBUL'DA TAKİP EDECEK
Sinemada Tom Hanks’in canlandırdığı Harvardlı simgebilim uzmanı profesör Robert Langdon bulmacaları çözerek, sembolleri takip ederek içine ‘yuvarlandığı’ Dante’nin ‘cehennemi’nde dünyayı geri dönülmez bir değişime sürükleyecek çok güçlü bir düşmana karşı savaşacak. Büyük bir bölümü Floransa ve İstanbul'da geçen hikayenin baş kahramanı Robert Langdon’u İstanbul'da Yerebatan Sarayı ve Ayasofya Müzesi’nin sembollerle dolu duvarları arasında dolaşırken göreceğiz.
⚠️ https://youtube.com/watch?v=_ZqFcOANBBU&si=Q6C7cgau8ZeAVIzi Belgeseli.
🌀 cercare e trovare = ara ve bul
🌀 guarda e trova = bak ve bul
❌❌❌❌❌❌❌❌❌❌❌❌
Leonardo da Vinci'nin bitmemiş freski "Anghiari Savaşı"nı uzun süredir arayan İtalyan mühendis Maurizio Seracini Floransa belediye başkanlığında yaptığı açıklamada, Palazzo Vecchio'nun (Vecchio Sarayı) en büyük salonlarından birinde gizli bir duvarda ünlü ustanın kayıp eserinin izlerine rastladıklarını belirtti.
Giorgio Vasari'nin bir freskinin bulunduğu bölümünü altındaki saklı kalmış bir başka duvarda mikro kameralar ile yapılan inceleme sonucu Leonardo da Vinci'nin kullandığı renklerle bezenmiş bir freskin izini bulduklarını belirten Seracini, ilk teknik inceleme sonucu gizli duvardaki freskte Leonardo da Vinci'nin fresklerinde kullandığı kırmızı, siyah ve bej renkli organik boyanın izine rastladıklarını söyledi.
Sanat dünyasında heyecan yaratan Da Vinci'nin resminin hikayesi ise şöyle: Floransa soyluları 1505'de ressama Vecchio Sarayı'na kentin zaferini bir eser yapmasını ister. Resim bittiğinde o zaman ki tarih kitaplarına 'olağanüstü' olarak girer. Ancak kent el değiştirince, yeni soylular Vasari adlı bir ressamdan kendi zaferlerini anlatan bir resim ister. Vasari, Da Vinci'nin eserinin üzerine bugün hala sarayın duvarında yer alan 'Marciano Savaşı' adlı resmini yapar. Böylece Da Vinci'nin 'büyüleyici' eseri ortadan kalkar.
Ancak Anghiari Savaşı'nı silmeye kıyamayan Vasari, onun yerine kendi resmini önüne çektirdiği bir duvara yaptı. İleride bulunması için de resmindeki bir bayrağın üzerine 'ararsan bulursun' yazdı'
❌❌❌❌❌❌❌❌❌❌❌
Dan Brown
Dan Brown CEHENNEM (Roman)
DAN BROWN, Yazar, USA-2013, TR-2013, Altın Kitaplar, Çeviri: İpek Demir, Petek Demir, 574 sf.
-Hıristiyanlıkta “Cehennemlik Yedi Ölümcül Günah“, KİBİR, HIRS, ŞEHVET, KISKANÇLIK, AÇGÖZLÜLÜK, ÖFKEve TEMBELLİK‘tir.
–Cehennemin en karanlık yerleri, buhran zamanlarında TARAFSIZ kalanlara ayrılmıştır.
-Ölümden sonraki hayat hakkında şimdiye kadar yapılmış en korkutucu resim, DANTE‘nin İlahi Komedyaüçlemesinin CEHENNEM isimli kitabından esinlenerek Boticelli tarafından yapılan CEHENNEM HARİTASI (Malebolge)‘dır (solda tam resim, sağda ise resimden yakın plan kesit).
Resmin çerçevesi boyunca Dante’nin “GERÇEK, YALNIZCA ÖLÜMÜN GÖZLERİNDEN GÖRÜLEBİLİR” cümlesi yazılıdır.
Dante’nin sembolizm ve ikonografiaçısından da çok zengin olan Cehennemkitabından etkilenerek resim yapan çok sayıda ressam arasında Rodin, Dali ve Doré de vardır. Michelangelo‘nun SISTINE ŞAPELİ‘ndeki resimlerindeki figürlerin birçoğu, Dante’nin tasfirlerinden alınmıştır (Solda Doré, sağda Michelangelo).

-Floransa, modern İtalyan dilini oluşturan Dante‘nin tüm dünyasıydı ve hiçbir şehir Dante’yle FLORANSA kadar bağlantılı değildir. Dante’nin İlahi Komedya isimli kitabı, İncil’den sonra yeryüzünün en çok alıntı-taklit-dönüştürme yapılan eserdir. Cehennem adlı eserindeki tasvirler, ondan sonraki Hıristiyanların hayalindeki cehennemibelirlemiş, kiliseye gidenlerin sayısının 3 katına çıkmasına yol açmıştır.
-Floransa’nın merkezinde yan yana bulunan üç muhteşem incisi: Brunelleshi’nin kubbesine sahip Duomo (Santa Maria del Fiore);Giotto‘nun Çan Kulesi; Ghiberti‘nin Michelangelo tarafından Cennetin Kapısışeklinde isimlendirdiği bronz kapıya sahip olansekizgen üç katlı San Giovanni Vaftizhanesidir. [Tüm dünya vaftizhanelerinin sekizgen yapılmasının nedeni, Hıristiyanlıkta sekizin sembolik öneminden gelir: 6 gün dünyanın yaratılmasını, 7.gün Sept’i, 8.gün ise vaftizle yeniden doğuşu simgeler].
-Floransa’daki, önünde bariz erkek heykel (12 adet) egemenliğinin sergilendiği Palazzo Vecchio‘nun (13.yy) 500’ler salonunda bulunan Vasari‘nin yaptığı MARCIANO SAVAŞI tablosunun bir köşesine “ARA, BULACAKSIN” (cerca trova) sözü gizlenmiştir (sağdaki tabloda kırmızı kare ile işaretli alan).
-Venedik San Marco Basilikasındaki 4 AT (giriş kapısının üstündekiler taklittir), 13.yy’daki Haçlı Seferi’nde Latinlerin İstanbul‘dan yağmalama ile getirdikleri bronz atlardır. Sakız adasında yapılan (4.yy) ve Bizans imparatoru II.Thedosius tarafından ve İstanbul-Hipodrom Meydanı‘na konulan (5.yy) heykel, 1254‘de Venedik‘e getirilmiş, 1797‘de Napoleon tarafından Paris‘e götürülmüş ve Fransızların 1815-Waterloomağlubiyetinden sonra tekrar San Marco‘daki özel bölüme yerleştirilmiştir.
Atların dekoratif yakalıkları, taşıma sırasında kesilen başları kamufle etmek üzere Venedikliler tarafından eklenmiştir.
İstanbul’dan yağmalanıp San Marco’ya konulan koleksiyon 283 parçadır ve ikona, mücevher ve kadehlerden oluşur.
Dönemin Venedik Dükası Henricus Dandolo, Hıristiyanlıkta körlerin koruyucusu ve uzun ömür sağlayıcı azize olan Santa LUCIA’nın kemiklerini de Istanbul’dan Venedik’e getirtmişti.
(solda: Santa Lucia yani St.Lucy; bir elindeki kasede gözler, diğerinde ise şeytana karşı zaferin sembolü palmiye dalı; başının üzerinde ise, isminin de anlamı olan ışık halesi var)
(sağda: Dandolo’nun Ayasofya‘daki mezarı)
-İkiye bölünmüş bir dünya; KARŞIT GÜÇLERİN ŞEHRİ İSTANBUL:Dindarlarla laikler, eskiyle yeni, Doğu’yla Batı… Avrupa ile Asya arasındaki coğrafi sınırda duran EBEDİ ŞEHİR; DÜNYANIN DÖRT YOL AĞZI:
–İsmi Yunancada “Kutsal Bilgelik” (Hagia Sophia) anlamına gelen AYASOFYA’daki eski Hıristiyan resimleri ve bazılarının üzerleri sıvandıktan sonra üstlerine yazılan yazılar, İslam ve Hıristiyanlığın ana farklarından birinin sergilenişi gibidir:
SÖZ Hıristiyanlıkta BEDENE bürünmüş (Resim Sanatı), İslamda bedene bürünmeden KELİME‘de kalmıştır (Hat sanatı):
******
–Hermes‘in habercilik-ticaret asasında “çift yılan ve çift kanat“, Asklepios‘un Tıp asasında sadece “tek yılan“ vardır.
******

-Bugün gelecek kuşakları daha yetenekli, daha dayanıklı, daha güçlü, daha zeki yapacak genetik dizileri aktive etme imkanına sahibiz. Bazılarının GELECEĞİN İNSANI olduğuna inandığı bu teorik bireylere TRANSHUMANIST (insanötesi) deniliyor. Genetik yapımızda her bir parça, henüz anlaşılamamış yollarla sayısız parçaya bağlıdır ve binlerce yıllık evrimle oluşmuş tek bir özelliği değiştirdiğimizde nasıl bir yıkıcı etkiyitetikleyeceğimizi bilmemenin ciddi riskleri vardır. Öte yandan, genetik düzeltmeler yasalaştığı anda, dünyayı yöneten %1’LİK ULTRA ZENGİNkesimin aynı zamanda daha akıllı-güçlü-sağlıklı üstün bir tür haline gelmesi riski mevcuttur. Bu ise kölelik ve etnik temizlikle eşdeğer bir durum oluşturur.
-1920’lerde özel bir düşünce topluluğu olarak kurulan DIŞ İLİŞKİLER KONSEYİ‘nin (Council on Foreign Relations-CFR) üyeleri arasında, dış işleri bakanlarının neredeyse hepsi, yarım düzineden fazla başkan, CIA şeflerinin çoğu, senatörler, yargıçlar ve Morgan, Rockefeller ve Rothschield gibi efsane hanedarlar vardı ve “yeryüzünün en nüfuzlu özel kulübü“ ünvanını almıştı. Halen gücünü korumaktadır ve genetikteki gelişmelerde etkili olabilacek en önemli aktörlerdendir.
******
–Dünya nüfusu hızlanarak artmaktadır.1800’lerde 1 milyar kişiye ulaşmak binlerce yıl,1920’lerde 2 milyar kişiye ulaşmak 100 yıl, 1970’lerde 4 milyar kişiye ulaşmak 50 yılalmıştır. Halen 7 milyara ulaştık; hergün çeyrek milyon, her yıl Almanya nüfusu kadar insan katılıyor aramıza. KANSER HÜCRELERİ GİBİ ÇOĞALMAKTAYIZ.
Doğal kaynaklar azalırken talep artmakta,temiz su ve gıda bulmak giderek zorlaşmakta, sıcaklık ve CO2 miktarı yükselmektedir.
İnsanlık bu riski görmezden gelmektedir. Çünkü beyin, kaldıramayacağı kadar stres üreten gerçekleri İNKAR etmeye meyillidir. ABD’nin en seçkin üniversitelerinden birinin öğrencilerine web üzerinden yapılan bir araştırmada, kuzey kutbu buzullarının erimesi ve bazı türlerin yok olmasına ilişkin haber içeren haberlerin olduğu sayfaları öğrencilerin hemen terk ettikleri ve spor, komik kedi videoları ve ünlülerin dedikodularını içeren eğlence sayfalarına yöneldiklerigözlenmiştir.
Sağlık kuruluşlarının fakir Afrika topluluklarına yaptığı nüfus planlama çalışmaları bile, din adamları tarafından hekimlerin hemen arkasındanboşa çıkarılmaktadır.
İnsanlığın geneliyle birlikte devletlerin yöneticileri de aynı İNKAR tavrı içindedir; İNKAR SALGIN HALİNE GELMİŞTİR ve NÜFUS ARTIŞI ÇOK YÜKSEK BİR RİSK OLUŞTURMAKTADIR.
❌❌❌❌❌❌❌❌❌
18.BÖLÜM
Langdon ve Sienna, onları yakalamaya gelen gümüş saçlı kadın ve adamlarından kaçarak, güvenli bir yer bulmaya çalışırlar. Dante’nin Cehennem’inde, kıvranan bedenlerin üzerine yazılmış catrovacerkelimesinin ne anlama geldiğini düşünürken, Langdon’un aklına bir fikir gelir.
Dünya’da hiçbir şehir Dante’yle Floransa kadar bağlantılı olamazdı. Dante Alighieri, Floransa’da doğmuş, büyümüş, anlatılanlara göre Beatrice’e Floransa’da aşık olmuş ve Floransa’daki yuvasından acımasızca sürgün edilip, İtalyan kırsalında yuva özlemi çekerek yıllarca yaşamak zorunda bırakılmıştı.
Dante, en sevdiğin ne varsa hepsini bırakacaksın, diye bahsetmişti sürgünden. Bunun, gurbet yayının attığı ilk ok olduğunu anlayacaksın.
Langdon, Cennet’in On Yedinci Kanto’sundaki bu sözleri düşünürken sağa, Arno Nehri üzerinden eski Floransa’ya doğru baktı. “Gitmemiz gereken yer eski şehir,” dedi. “Cevaplar ancak orada olabilir. Eski Floransa, Dante’nin tüm dünyasıydı.”

Dante and Beatrice, by Henry Holiday. Dante looks longingly at Beatrice (in center) passing by with friend Lady Vanna (red) along the Arno River
- Beatrice Potinari (1266-1290): Beatrice hakkında çok bilgi olmasa da, Dante’nin daha 9 yaşındayken Beatricelerin evinde düzenlenen eğlencede, ona aşık olduğu bilinmektedir. Bu ilk görüşmeden yaklaşık 10 yıl sonra, tekrar Beatrice’i gören Dante’nin aşkı daha da kalıcı hale gelse de duygularını hiçbir zaman Beatrice’e açmamıştır. Beatrice’in, 1288’de Simone dei Burdi ile evlendiği ve bundan 2 yıl sonra da öldüğü bilinmektedir. Beatrice’in ölümünden sonra çalışmalarına daha sıkı sarılan Dante’nin İlahi Komedya’yı yazarken, ilham kaynağının da Beatrice olduğu bilinmektedir. İlahi Komedya’nın Cehennem ve Araf bölümlerinde Dante’ye rehberlik eden, Vergillius iken; son bölüm olan Cennet’te ise, Dante’ye rehberlik eden Beatrice’dir.
Langdon, aklındaki soruların cevabını bir tek Eski Floransa’da bulabileceklerini düşünür. Catrovacer kelimesini düşünürken, aklına Dante hakkında verdiği konferanslar gelir.
Langdon, “Dante Alighieri,” diye başladı. “Floransalı olan yazar ve filozof, 1265 ila 1321 yılları arasında yaşamıştır. Bu portrede, tüm tasvirlerde olduğu gibi, başında kırmızı bir cappuccio, yani dar, kulaklıklı, kıvrımlı bir başlık var. Koyu kırmızı Lucca cüppesiyle Dante’nin en çok taklit edilen resmidir.”

Unknown Miniaturist, Italian (active 1440s in Florence) Current Location, Biblioteca Riccardiana, Florence
Langdon, Botticelli’nin Uffuzi Galerisi’nden alınan Dante portresinin slaytlarını gösterir.
- Dünyaca ünlü olan Uffizi Galerisi, 1560-1580 yılları arasında, Dük Cosimo’nun çalışma ofisi olarak mimar Vasari tarafından yapılmış ve daha sonra galeriye dönüştürülmüştür. Rönesans’ın en önemli eserlerinin de görülebileceği koleksiyon, Medici Ailesi tarafından oluşturulmuştur. Uffizi Galerisi’nde Botticelli’nin Venüs’ün Doğuşu, Tiziano’nun Urbino Venüsü, Raffael’in Goldfinch Madonnası, Michelangelo’nun Kutsal Aileresmi gibi birçok ünlü sanatçının eserleri sergilenmektedir.
Dante’nin en çarpıcı hatları olan keskin çenesini ve kemerli burnunu vurgulayan bir resimdi. “Resimde Dante’nin benzersiz yüzü yine kırmızı cappuccia ile çerçevelenmiş ama burada Botticelli, başlığına ustalığın sembolü olan defne yapraklı taç eklemiş. Şiir sanatında ustalığı temsil ediyor. Antik Yunan’dan alınan geleneksel sembol, günümüzde bile şiir ödülü ve Nobel kazananları onurlandırmak için kullanılıyor.
- Yaşamı boyunca Dante’nin “İlahi Komedya”eserine ilgili olan Botticelli, 1480-1500 yılları arasında, bu eserin illüstrasyonlarını çizse de, bilinmeyen bir sebepten ötürü çizimleri tamamlayamamıştır. Yaptığı 93 resmin sadece 4 tanesi renklendirilmiş ve zaman içinde 9 tanesi de kaybolmuştur. Çizimler, şu anda Berlin’deki Staatliche Müzesi ve Vatikan Kütüphanesikoleksiyonlarında bulunmaktadır.
Langdon hızla birkaç resim gösterdi. Hepsi Dante’yi kırmızı başlık, kırmızı tunik, defne yapraklı taç ve kemerli burnuyla tasvir ediyordu. “ Ve Dante imajınızı güçlendirmek için işte Santa Croce Meydan’ından bir heykel… ve tabi ki, ünlü Bargello Şapeli’nde Giotto’yaatfedilmiş fresk.”
- Heykeltıraş Enrico Pazzi’nin yapmış olduğu Dante heykeli, Dante’nin doğumunun 600. yılını kutlamak amacıyla, heykeltıraş tarafından 1865 yılında bağışlanmıştır. Floransa’nın Toskana bölgesindeki Santa Croce Meydanı’ndabulunmakta olan heykeli, birleşmiş ulusların kralı II. Vittorio Emanuele, 14 Mayıs günü büyük ve ihtişamlı törenle açmıştır.
- Giotto di Bondone (1267-1337): Floransalı ressam, Rönesans resminin öncülerinden olup, Assisi Kilisesi’ni Aziz Francis’inyaşamından 28 sahneyle süsleyerek fresk ressamı olarak büyük ün kazanmıştır. Yukarıdaki görsel Giotto’nun Palazzo del Bargello’daki Podesta Şapeli’nde yapmış olduğu bir fresktir. Dante İlahi Komedya’nın Araf bölümünde Giotto’yla ilgili şu sözleri söylemiştir:
“Cimabue resmin ustası bilirdi kendini,
Oysa artık ünü karardı
Giotto aldı şimdi onun yerini.”
Langdon, Dante’yi Floransa surlarının dışında, elinde bir İlahi Komedya baskısını tutarken gösteren Michelino’nun ikonik freskinin slaytlarını geçti. Geri planda teraslı Araf Dağı cehennem kapılarının üzerinde yükseliyordu. Tablo şimdi, daha çok II Duomo Olarak bilinen, Floransa’daki Santa Maria del Fiore Katedrali’nde asılıydı.

Domenico di Michelino-Dante Alighieri and the allegory of the Divine Comedy and the town of Florence (1465)
- Domenico di Michelino (1417-1491): Floransalı olan ressam, baskın olarak İncil’den sahneler çizmiştir. En ünlü eseri olan İlahi Komedya’yı gösteren Dante freskosu, yani La Commedia İllumina Firenze, Floransa’daki II Duomo olarak da bilinen Santa Maria del Fiore Katedrali’ninde bulunmaktadır. Dante, Floransa şehri ile birlikte, Cehennem, Araf ve Yeryüzü Cenneti (Adem ile Havva ile birlikte) ve göksel kürelerle tasvir edilmiştir.
Langdon slaytları değiştirdi.”Bunun kitap kapağınızda yazmasını ister miydiniz?” Yeryüzüne ondan büyük adam gelmemiştir (Michelangelo). Kalabalıktan şaşkınlık mırıltıları yükseldi.
Langdon ,”Evet,” dedi. “Sistine Şapeli ve Davut Heykeli’yletanıdığınız aynı Michalengelo. O, usta bir ressam ve heykeltıraş olmanın yanı sıra, yaklaşık üç yüz şiir yazmış mükemmel bir şairdi. Dante adındaki şiirini, korkutucu cehennem tasvirleriyle Son Hüküm’eilham veren, Dante’ye ithaf etmişti. Eğer bana inanmıyorsanız, Dante’nin Cehennem’inin Üçüncü Kanto’sunu okuyun ve Sistine Şapeli’ni ziyaret edin. Mihrabın tam üzerinde bu tanıdık resmi göreceksiniz.”
- The Last Judgment (Son Hüküm): “Kıyamet Günü” adıyla da bilinen eser, Papa III. Paulus‘un isteği üzerine, Michelangelo tarafından Sistine Şapeli’nin sunak duvarına yapılmıştır. İyilik ve kötülük edenlerin cennet ve cehenneme gönderilmelerini konu alan bu eserin odak noktasında İsa ve Meryem bulunmaktadır. Resmin sağ ve solunda ise, İsa’nın el hareketlerine uygun şekilde Cennet tarafına doğru çıkanlar ve Cehennem tarafına doğru inen insanlar resmedilmiştir.
Langdon korkudan sinmiş insanların üzerinde dev bir kürek sallayan, adaleli bir canavarın korkutucu slaytını geçti. “Bu Dante’nin öfkeli sandalcısı Kharon, ayrılan yolcuları küreğiyle dövüyor.”
- İlahi Komedya’nın Cehennem bölümünde Dante, Kharon için şunları söylemiştir:
“Sonra bir araya toplandılar
Tanrı korkusu bilmeyen insanları bekleyen kıyıda,
başladılar hüngür hüngür ağlaşmaya.
Kor gözlü Kharon iblisi
işmar edip hepsini yan yana getirdi,
gecikenlerin sırtına küreğini indirdi.”
Langdon yeni bir slayta geçmişti. Çarmıha gerilmiş bir adamı gösteren, Michelangelo’nun Son Hüküm’ünün başka bir detayıydı. “Bu, Kitab-ı Mukaddes’e göre, asılarak öldürülen Haman. Ama Dante’nin şiirinde çarmıha geriliyor. Resimde gördüğünüz gibi Michelangelo, Sistine Şapeli’nde, Kitab-ı Mukaddes yerine Dante’nin anlatımını seçmiş.” Langdon fısıltıyla konuştu.”Kimseye söylemeyin.”
Resmin (La Mappa dell’Inferno) sol üst köşesini gösteren Langdon, arkasını dönmüştü. “Yolculuğumuz burada başlayacak. Yerin üstündeki bu noktada Dante’yi, yanında rehberi Vergilius ile birlikte cehennem kapılarının önünde, kırmızılar içinde görüyorsunuz. Buradan, Dante’nin cehenneminin dokuz dairesinden geçerek aşağı inceğiz ve sonunda karşılaşacağımız şey…”
Langdon sonraki slayta geçti: Dik bir yamacın yüzüne oyulmuş, tünel şeklindeki karanlık bir girişi betimleyen Gustave Dore taşbaskısı. Kapının üzerindeki yazı şöyle diyordu:
İÇERİ GİRENLER, DIŞARIDA BIRAKIN HER UMUDU.
Sienna yaklaşık üç yüz metre ilerideki Porta Romana’yıgösterdi. Burası eski Floransa’ya geçmek için hala kullanılmakta olan antik bir kapıydı.
20.BÖLÜM
Floransa bir zamanlar duvarlarla çevriliydi. Şehrin ana girişi olan Porta Romana, 1326’da inşa edilmişti. Giriş kapısı tuğla ve taştan oluşan 15 metre yüksekliğindeki bir duvardı ve ana geçidindeki büyük sürgülü tahta kapılar hala yerinde duruyordu. Bu kapılar trafiğin geçmesi için sürekli açık tutuluyordu. Altı büyük cadde kapıların önünde birleşerek bir döner kavşağa doğru akıyordu. Döner kavşağın ortasındaki çimenlik alanda, şehrin kapılarından kafasının üzerinde bir kadını taşıyarak ayrılan başka bir kadının betimlendiği büyük Pistoletto heykeli bulunuyordu.
- Pistoletto Heykeli: Michelangelo tarafından yapılan heykel, ilk olarak Floransa’nın iki tahkimatından (savaşlarda kullanılmak üzere savunma amaçlı inşa edilmiş askeri yapılar ve binalar) biri olan Forti di Belvedere’de sergilenmiştir. Daha sonra heykel, Porta Romana kapısının önündeki alana konulmuştur.
Sienna ve Langdon, Porta Romana’nın önündeki döner kavşağa baktıklarında, trafiğin polis barikatıyla durdurulduğunu görürler. Sienna, önlerinde oluşan araç konvoyundan çıkarak yakınlarında bulunan inşaat alanına girer. Burada bir nebze polislerden kurtulan Langdon ve Sianna, eski Floransa’ya nasıl gideceklerini düşünürler. Hemen yanlarındaki duvarın arkasında Istituto d’Arte di Firenze yani Floransa Sanat Enstitüsü vardır.
- Istituto d’Arte di Firenze (Liceo Artistico di Porta Romana): 1869 yılında bir oyma eserler okulu olarak açılan Floransa Sanat Enstitüsü, 1880 yılında Dekoratif Sanatlar Ticaret Okulu’na, daha sonra ise, 1919 yılında endüstriyel ve sanatsal bir enstitüye dönüştürülmüştür. Enstitü, 1924 yılından bu yana Boboli bahçelerinin sınırındaki bir parkta, Porta Romana’ya çok yakın olan Pitti Sarayı’nın kraliyet ahırlarında yer almaktadır. Günümüzde Porta Romana Sanat Okulu olarak adlandırılan enstitü, İtalya’daki sıva modellerinin en ilginç koleksiyonunu ve özellikle de Floransa Rönesans sanatının modellerini barındırmaktadır.
21.BÖLÜM
Langdon, saklandıkları alanda, Botticelli’nin Cehennem tasviri üzerinde yapılan değişiklikleri çözmeyi başarır ve eski Floransa’ya geçmek için farklı bir yol bulur.
Istitutu d’Arte’nin giriş yolu şaşılacak kadar güzel, hatta soylu görünüyordu. Dev meşe ağaçları her iki yandan yaptıkları kavisle uzakta geniş, oval bir bahçe bulunan; üç revaklı, rengi solmuş büyük bir binayı çevreleyerek kubbe oluşturuyorlardı.
Langdon bu binanın, şehirdeki pek çokları gibi on beş, on altı ve on yedinci yüzyıllarda Floransa siyasetini elinde tutan ünlü bir hanedan tarafından yaptırıldığını biliyordu.
Mediciler.
İsim, Floransa’da tek başına bir sembol haline gelmişti. Hüküm sürdüğü üç yüzyıl boyunca dört papa, iki Fransa kraliçesi ve Avrupa’daki en büyük finans kurumunu çıkaran Medici hanedanı, akıl almaz bir servet ve nüfuz sahibi olmuştu. Modern bankalar bugün bile Medicilerin icat ettiği muhasebe yöntemini kullanıyorlardı: çift girişli borç-alacak sistemi.
Bununla birlikte Medicilerin en büyük mirası finans veya politika değil, sanattı. Sanat dünyasının gördüğü belki de en savurgan patron olan Mediciler, Rönesan’ı gerçek anlamda tetikleyen cömert bir sipariş akışı başlatmışlardı. Medicilerin patronluğunda sipariş alan ünlüler listesi Vinci’den Galileo’ya ve Botticelli’ye kadar uzanıyordu. Botticelli’ninünlü Venüs’ün Doğuşutablosu, kuzenine yatağının başına asacağı, cinsel açıdan tahrik edici bir düğün hediyesi vermek isteyen Lorenzo de’Medici’ninsiparişiyle yapılmıştı.
Cömertliği sebebiyle Muhteşem Lorenzo diye tanınan Lorenzo de’Medici, usta bir ressam ve şairdi; iyi bir gözü olduğu söylenirdi. 1489 yılında Lorenzo, Floransalı genç bir heykeltıraşın eserlerini beğenip onu Medici Sarayı’nda yaşamaya davet etmişti. Burada güzel sanatlar, muhteşem şiirler ve yüksek kültürle çevrili bir ortamda sanatını icra edebilecekti. Medici himayesi altındaki delikanlı, kendini geliştirip tarihin en ünlü iki heykelini oymuştu: Pieta ve Davut. Michelangelo ismiyle tanınan bu yaratıcı dev, kimi zaman Medicilerin insanlığa en büyük hediyesi olarak anılır.
- Pieta (1498-1499): Michelangelo Buonarroti’nin başyapıtlarından biri olan Pieta heykeli, Fransız kardinal Jean de Billheres’in isteği üzerine yapılmıştır. Vatikan’da St. Peter’s Bazilikası’nda bulunan heykel, Michelangelo’nun imzaladığı tek eseridir. Eserde, çarmıha gerilme sonrasında, annesi Meryem’in kucağında yatan İsa tasvir edilmektedir.
Langdon, Istitutu d’Arte’den Boboli Bahçelerine, oradan da Pitti Sarayı’na varabilirlerse, eski şehre giden köprüye çok yakın olacaklarını düşünür.
22.BÖLÜM
Gümüş saçlı kadın (Elizabeth Sinskey), minibüsünde başını cama yaslamış bir şekilde, iki yıl öncesini hatırlar. Dünya Sağlık Örgütü’nde direktör olan Dr. Elizabeth Sinskey, esrarengiz bir kişiyle görüşmek zorunda kalmıştır. Sinskey’nin gözleri, adamın arkasında asılı olan tabloya kayar.
Sinskey korkunç resme baktı: Çıplak bedenlerin oluşturduğu bir kalabalığın üzerinde birbirinin üstüne tırmanan hastalıklı bir insan denizi betimlenmişti.
Adam, “Büyük ressam Dore,” dedi. “Dante Alighieri’nin cehennem hayalini böyle dehşet verici bir şekilde yorumlamış. Umarım sizi rahatsız etmiyordur…çünkü gittiğimiz yer orası.”
Sinskey’nin konuştuğu bilim adamı, bir biyologtur. Dünya nüfusunun bu şekilde artmaya devam ederse, insanlığın sonunu getireceğine ve bunu önlemenin tek yolunun bir virüsle dünya nüfusunu belli bir sayıya çekmek olduğuna inanır.
“Öyleyse önümüzdeki yıllarda hayat kurtarmanın giderek güçleşeceğine sizi temin edebilirim. Nüfus artışı, ruhsal memnuniyetsizlikten daha fazlası demektir. Machiavelli’nin yazdığı pasajda…” Ünlü sözleri hatırlayarak, “Evet” diye sözünü kesti Elizabeth. “Dünyadaki her bir vilayet bulundukları yerde geçim sağlayamayan veya başka bir yere taşınamayan sakinlerle dolup taştığında…dünya kendini temizleyecek.” Gözlerini adama dikti. “Dünya Sağlık Örgütü’ndekilerin hepsi bu sözü gayet iyi bilir.”
- Niccolo di Bernardo dei Machiavelli (1469-1527): İtalyan Rönesans hareketinin en önemli kişilerinden biri olan Machiavelli, tarih ve politika biliminin kurucusu sayılmaktadır. Machiavelli, aynı zamanda düşünür, devlet adamı, askeri stratejist, şair ve oyun yazarı olarak da bilinmektedir. En ünlü eseri olan Prens (II Principe), politika hakkında bilimsel bir inceleme olup, daha sonraları ortaya atılan Makyavelist düşünce teriminin temelini oluşturmuştur.
81. BÖLÜM
Robert Langdon, yanlış ülkede olduklarını anlamıştır. The Mendacium’un üst güvertesinde Langdon’a Sienna’nın gerçekte kim olduğu anlatılır.
MUHTEŞEM FRARİ KİLİSESİ’NİN DOĞUSUNDA BULUNAN PİETRO LONGHİ ATÖLYESİ, VENEDİK’İN TARİHİ KOSTÜMLER, PERUKLAR VE AKSESUVARLAR SATAN BELLİ BAŞLI MAĞAZALARDAN BİRİYDİ.
84. BÖLÜM
ANLAŞILDIĞI KADARIYLA VENEDİKLİ HAİN DÜKA ENRİCO DANDOLO VENEDİK’E DEĞİL, 1202’DE FETHETTİĞİ KALENİN KALBİNE, AŞAĞILARINDA SERE SERPE UZANAN ŞEHRE GÖMÜLMÜŞTÜ. DANDOLO, FETHETTİĞİ ŞEHRİN SUNABİLECEĞİ EN KUTSAL YERDE; GÜNÜMÜZE KADAR BÖLGENİN EN DEĞERLİ MÜCEVHERİ OLARAK KALAN BİNADA EBEDİ İSTİRAHATGAHINA YERLEŞTİRLMİŞTİ. AYASOFYA.
- Ayasofya Müzesi: Dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli anıtları arasında yer alan Ayasofya; mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği yönünden sanat dünyası açısından önemli bir yer teşkil etmektedir. Ayasofya Doğu Roma İmparatorluğu’nun İstanbul’da yapmış olduğu en büyük kilise olup aynı yerde üç kez inşa edilmiştir. İlk yapıldığında Megale Ekklesia (Büyük Kilise) olarak adlandırılmış, 5. yüzyıldan itibaren ise Ayasofya (Kutsal Bilgelik) olarak tanımlanmıştır. Ayasofya Doğu Roma İmparatorluğu boyunca hükümdarların taç giydiği, başkentin en büyük kilisesi olarak katedral işlevi görmüştür. Fatih Sultan Mehmed’in (1451-1481) 1453’te İstanbul’u fethetmesiyle camiye çevrilmiştir. Son olarak ise Ayasofya, Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ve Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye çevrilmiş ve 1 Şubat 1935’de müze olarak, yerli ve yabancı ziyaretçilere açılmıştır.
85. BÖLÜM
İŞTE, MÜSTAHKEM BİR MEVKİDE BELİREN OSMANLILARIN GÖZDESİ TOPKAPI SARAYI, ŞEHRİN ÜZERİNDE YÜKSELİYORDU. BOĞAZİÇİ’NE HAKİM GÖRÜŞ ALANIYLA BU SARAY, TURİSTLERİN EN SEVDİĞİ YERLERDEN BİRİYDİ.
- Topkapı Sarayı: Fatih Sultan Mehmed’in 1453 yılında İstanbul’u fethetmesinden sonra 1460 yıllarında yapımına başlanan ve 1478 yılında tamamlanan Saray; Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasındaki tarihi İstanbul yarımadasının ucundaki Sarayburnu’nda bulunan Doğu Roma akropolü üzerindeki 700.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulmuştur. Fatih Sultan Mehmed’den itibaren otuzbirinci padişah Sultan Abdülmecid’e kadar yaklaşık dört yüz yıl süreyle imparatorluğun idare, eğitim ve sanat merkezi olarak kullanılmış, aynı zamanda padişahın evi olmuştur. 19.yüzyılın ortalarında hanedanın Dolmabahçe Sarayı’na taşınması ile terkedilmiş olmasına rağmen önemini her zaman korumuştur.
ZİHNİNİN KARANLIKLARINDA İSTENMEYEN BİR GÖRÜNTÜ BELİRDİ: VEBANIN, SEFALETİN VE İŞKENCENİN DENİZ KENARINDAKİ BİR ŞEHRİ YERLE BİR EDİŞİNİ TASVİR EDEN BRUEGEL’İN ÖLÜMÜN ZAFERİ TABLOSU.
- Ölümün Zaferi: Ölümün Zaferi, Flaman ressam Pieter Brueghel tarafından çizilmiş bir tablodur. Yaklaşık 1562’de, ahşap üzerine yağlıboya ile çizilmiştir. 117 x 162 cm boyutlarındaki tablo Madrid’deki Prado Müzesi’nde sergilenmektedir.
ÇOK SAYIDA ŞEREFESİ BULUNAN, GÖKYÜZÜNE YÜKSELEREK SİPSİVRİ BİR TEPEYLE SON BULAN KALEM BENZERİ ALTI MİNAREYİ GÖREN LANGDON, SULTANAHMET CAMİİ’Nİ, HEMEN TANIDI. SUTANAHMET CAMİİ, İNGİLİZCEDE MAVİ CAMİ ANLAMINA GELEN BLUE MOSQUE İSMİN, DUVARLARINI KAPLAYAN GÖZ ALICI MAVİ ÇİNİLERDEN ALMIŞTI.
SULTANAHMET PARKI’NDAKİ GENİŞ YAPRAKLI AĞAÇLAR, GRUP PATİKADA YÜRÜRKEN ONLARI YAĞMURDAN BİR MİKTAR KORUYORDU. YÜRÜYÜŞ YOLLARINA, ZİYARETÇİLERİ PARKIN İLGİ ÇEKİCİ YERLERİNE YÖNLENDİREN TABELALAR YERLEŞTİRİLMİŞTİ: LUKSOR’DAN GETİRİLEN BİR MISIR DİKİLİTAŞI;
- Dikilitaş (I. Theodosius Dikilitaşı): Obeliskin güney tarafında yer alan Burmalı Sütun’dan günümüze sadece birbirine dolanmış bronzdan üç yılanın gövdesi kalmıştır. Orijinalinde eserin üç yılanın başları üzerinde taşıdığı antik döneme ait üç ayaklı bir tütsü kazanı olduğu anlaşılmaktadır. Bu sütun Yunanların Platea’da Persleri yenmesinin anısına, Pers askerlerinin bronz silahları eritilerek dökülmüş ve Konstantinus tarafından Delphi’deki Apollon tapınağından alınarak İstanbul’a getirilmiştir. Perslere karşı müttefik olarak savaşan 31 Yunan kolonisinin baş şehirlerinin isimleri sütunun üzerine kazılmış olup bugün dahi bunların okunabilmesi mümkündür. Yılanların başlarından birisi bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
DELFİ’DEKİ APOLLON MABEDİ’NDEN GETİRİLEN YILANLI SÜTUN;
- Yılanlı Sütun: Obeliskin güney tarafında yer alan Burmalı Sütun’dan günümüze sadece birbirine dolanmış bronzdan üç yılanın gövdesi kalmıştır. Orijinalinde eserin üç yılanın başları üzerinde taşıdığı antik döneme ait üç ayaklı bir tütsü kazanı olduğu anlaşılmaktadır. Bu sütun Yunanların Platea’da Persleri yenmesinin anısına, Pers askerlerinin bronz silahları eritilerek dökülmüş ve Konstantinus tarafından Delphi’deki Apollon tapınağından alınarak İstanbul’a getirilmiştir. Perslere karşı müttefik olarak savaşan 31 Yunan kolonisinin baş şehirlerinin isimleri sütunun üzerine kazılmış olup bugün dahi bunların okunabilmesi mümkündür. Yılanların başlarından birisi bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
BİZANS İMPARATORLUĞU ZAMANINDA “SIFIR NOKTASI” KABUL EDİLEREK, TÜM MESAFELERİN ÖLÇÜLDÜĞÜ MİLYON TAŞI (MİLLİON ANITI).
- İstanbul Milyon Taşı (Sıfır Taşı): Antik dönemde Dünyanın merkezi Roma’nın da sıfır noktası olarak kabul edilmekteydi. Ayasofya’dan Beyazıt’a giden yolun sağında, tam köşede yer alan ve bugün neredeyse doğru düzgün fark edilmeyen bu taş, “tüm yollar Roma’ya çıkar” sözünün de kaynağıdır. İstanbul’un kuruluşu esnasında şehrin efsanevi kurucusu Megaralı Kral Byzas tarafından dikildiği yolunda söylentiler olsa da; tarihçiler taşın, Konstantinopolis’i başkent yapan Büyük Konstantin’in, “dünya merkezi alameti” olarak diktiğinde hemfikirdirler (MS 4. yy).
88. BÖLÜM
LANGDON MEKANIN ALTIN RENKLİ ATMOSFERİNİN KUSURSUZ BİR ŞEKİLDE YAKALANDIĞI O TEK TABLOYU GÖRMÜŞTÜ. JOHN SİNGER SARGENT. AMERİKALI RESSAM, ÜNLÜ AYASOFYA TABLOSUNU YARATIRKEN PALETİNİ TEK BİR RENGİN TONLARIYLA KISITLAMIŞTI. ALTIN RENGİ.
LANGDON , DANDOLO’NUN MEZARINI GÖRMEK İSTEYİNCE, MİRSAT BU RİCASININ BİR YEM OLDUĞUNU HİSSETMİŞTİ. KİMSE DANDOLO’NUN MEZAR TAŞINI GÖRMEK İSTEMEZ. MİRSAT, LANGDON’UN GERÇEKTEN GÖRMEK İSTEDİĞİ ŞEYİN DANDOLO’NUN MEZARININ TAM YANINDA DURAN ESRARENGİZ HAZİNE OLDUĞUNU FARZ ETMİŞTİ. DEİSİS MOZAİĞİ, PANTOKRATOR İSA TARTIŞMASIZ, BİNADAKİ EN GİZEMLİ PARÇALARDAN BİRİYDİ.
- Deisis Mozaiği: Güney galerinin batı duvarında Doğu Roma Resim Sanatı’nda Rönesansın başlangıcı olarak kabul edilen Deisis sahnesinin yer aldığı mozaik pano bulunmaktadır. Tasvirde, sağda İoannes Prodromos (Vaftizci Yahya) ile solda Hz.Meryem, ortada ise Pantakrator İsa bulunmaktadır. Mozaikte kıyamet gününde insanlığın affedilmesi için Hz.Meryem ve Hz. Yahya’nın Hz. İsa’ya yakarmaları tasvir edilmiştir. Bu üç figürde Helenistik Dönem Tasvir Sanatı’nın özellikleri yansıtılmaktadır. Deisis panosu, mozaik tekniği ve tasvirin yapılış şekli ile dikkat çekmektedir. Yüzlerdeki canlılık ve renklerin seçimi açısından oldukça başarılıdır. Bu mozaik Doğu Roma Sanatı’nda İlkçağ resim sanatının ana prensiplerinin yansıtıldığı en güzel örneklerden biridir.Desisis Mozaği’nin tarihlendirilmesinde farklı görüşler ileri sürülmekle birlikte, kabul edilen tarih 13. yüzyıldır
89. BÖLÜM
MİRSAT BAŞINI SALLADI. “EVET. ESKİ SARNICIMIZIN İSMİ YEREBATAN SARAYI. BATIK SARAY ANLAMINA GELİR.”
- Yerebatan Sarnıcı: İstanbul’un görkemli tarihsel yapılarından birisi olan Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya’nın güneybatısında bulunmaktadır. Bizans imparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından yaptırılan bu büyük yeraltı sarnıcı, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlar sebebiyle halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak isimlendirilmiştir. Sarnıcın bulunduğu yerde daha önce bir Bazilika bulunduğundan, Bazilika Sarnıcı olarak da anılır. Sarnıç, uzunluğu 140 metre, genişliği 70 metre olan dikdörtgen biçiminde bir alanı kaplayan, dev bir yapıdır. Toplam 9.800 m2 alanı kaplayan bu sarnıç, yaklaşık 100.000 ton su depolama kapasitesine sahiptir.
91. BÖLÜM
ONLAR İLERLERKEN LANGDON, GEZİNTİ PLATFORMUNUN KENARLARINDAKİ YUMUŞAK IŞIKLA AYDINLATILMIŞ BİLGİ TABELALARINI İNCELEDİ. İÇLERİNDEN BİRİ, ON BİNLERCE TONLUK KAPASİTEDEN BAHSEDİYORDU. BİR BAŞKASI, YAPIM AŞAMASINDA BAŞKA BİR BİNADAN GETİRİLEN, UYUMSUZ BİR SÜTUNU GÖSTERİYORDU. BİR DİĞERİYSE, SARNICIN YAPIMI SIRASINDA ÖLEN KÖLELER İÇİN AĞLADIĞI SÖYLENEN GÖZYAŞI SÜTUNU’YDU.
FAKAT LANGDON’UN ANİDEN DURMASINA SEBEP OLAN, ÜZERİNDE TEK BİR KELİME YAZILI TABELAYDI. BİR OKLA YOLU GÖSTEREN TABELADA, KORKUNÇ BİR DİŞİ CANAVARIN İSMİ YAZILIYDI. MEDUSA
- Medusa Başı: Sarnıcın kuzeybatı köşesindeki iki sütunun altında kaide olarak kullanılan iki Medusa Başı, Roma Dönemi heykel sanatının şaheserlerindendir. Sarnıcı ziyaret eden insanların en çok ilgisini çeken Medusa başlarının hangi yapılardan alınıp buraya getirildiği bilinmemektedir. Araştırmacılar, genellikle sarnıcın inşası sırasında salt sütun kaidesi olarak kullanılması amacıyla getirildiklerini düşünmektedirler. Bu görüşe rağmen, Medusa Başı hakkında birtakım efsaneler oluşmuştur.
- Bir efsaneye göre Medusa, Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgona’ dan biridir. Bu üç kız kardeşten yılan başlı Medusa, kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahiptir. Bir görüşe göre o dönemde büyük yapılar ve özel yerleri korumak için Gorgona resim ve heykelleri kullanılırdı ve Sarnıca Medusa başının konulması da bu yüzdendir.
94. BÖLÜM
İSTANBUL’UN ÜÇ YÜZ YILLIK MISIR ÇARŞISI, DÜNYADAKİ EN BÜYÜK KAPALI ALIŞVERİŞ MEKANLARINDAN BİRİDİR. L ŞEKLİNDE İNŞA EDİLMİŞ OLAN YAPININ, YÜZLERCE DÜKKANA BÖLÜNMÜŞ SEKSEN SEKİZ KEMERLİ ODASI BULUNUR. YERLİ ESNAF BURADA TÜM DÜNYADAN GETİRİLEN ENVAI ÇEŞİT YENEBİLİR LEZZETİ COŞKUYLA SATAR: BAHARATLAR, MEYVELER, BİTKİLER VE İSTANBUL’UN HER YERİNDE BULUNABİLEN BİR TÜR ŞEKERLEME OLAN TÜRK LOKUMU.
- Mısır Çarşısı: Mısır Çarşısı “L” şeklinde bir yapıda olup, Yeni Cami’nin batısında yer almaktadır.1664’te cami bittikten bir yıl sonra, külliyenin bu bölümü Hassa Başmimar’ı Mustafa Ağa tarafından tamamlanmıştır. Çarşının Mısır Çarşısı olarak anılmasının nedeni, Kahire’den alınan vergilerle yapılmasıdır. Bu ad 18 yüzyıldan sonra kullanılmaya başlanmış; çarşı, bundan önce Valide Çarşısı ve Yeni Çarşı isimleriyle de anılmıştır. Çarşı’nın toplam altı kapısı bulunmaktadır. Haseki Kapısı’ndaki kısım iki katlı bir plana sahiptir ve üst katlar vaktiyle mahkeme bölümleri olarak da kullanılmıştır. Bu mahkeme bölümlerinde; esnafla halk arasındaki ve çarşı esnafının kendi arasındaki sorunlar giderilmeye çalışılırdı.
- Mısır Çarşısı’nda; eskiden yalnızca baharat değil, her türlü ilaçta satılırdı. Dükkânların görülebilen yerlerine de bazı işaretler konulurdu. İlaçların birçoğu da “Nüzhetül Fi Tercüme-Afiyet” adlı kitaptan yararlanılarak yapılırdı. Bugün çarşı içinde kuyumcular, aktarlar, baharatçılar ve hediyelik eşya dükkânları gibi birçok farklı dükkân faaliyet göstermektedir.
❌❌❌❌❌❌❌❌❌❌❌
cehennemin katmanları, kapıları hakkında bilgi verir misiniz?
"Cehennemin yedi kapısı olup, her kapıdan onların girecekleri ayrılmış bir kısım vardır." (Hicr, 15/44).
Bu ayet iki şekilde tefsîr edilmiştir:
a. Cehenneme girecekler çok olduğu için;
b. Cezalandırma, azgınlığın çeşit ve derecelerine göre olacağı için cehennemin yedi kapısı veya tabakası vardır. Bu kapı veya tabakalar şunlardır:
1. Cehennem; yukarıda söz konusu edildiği şekilde Kur'an-ı Kerîm'in yetmiş yedi ayetinde geçmektedir.
2. Lâzâ (alevli ateş): "Hayrı' (Allah onu azabdan kurtarmaz) Çünkü o Cehenneın alevli bir ateştir." (Meâric, 70/15).
3. Saîr (pılgın ateş): "O şeytanlara (ahirette) çılgın ateş azabı hazırladık. " (Mülk, 67/5). Ayrıca on beş ayette daha bu isimle geçmektedir.
4. Sakar (kırmızı ateş): "Hem ey Rasûlüm bilir misin, nedir o sakar (Cehennem). " (Müddessir, 14/27)
5. Hâviye (uçurum): "O, kızgın bir ateştir " (Kâria, 101/9-11).
6. Hutame (kalbleri saran ateşli kaygı): "Şüphesiz o, Hutame ye (ateşe) atılacaktır." (Hümeze, 104/4).
7. Cahim (yanan kızgın ateş):
"Küfredenler ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar Cahim'in yarânıdırlar." (Mâide, 5/10).
Ayrıca cehennem azabı sadece ateş değildir. Birçok azap çeşitleri vardır; birkaçı şöyledir:
1. Soğukla azap,
2. Yılan akrep gibi hayvanların sokması,
3. Başına topuzlarla vurmak,
4. Aç bırakmak,
5. Zakkum yedirerek bağırsakları parçalamak,
6. Vücutları büyültülerek azabın şiddetlendirilmesi,
7. İrinli su içirmek,
8. Gayya kuyusuna atmak,
9. Uçurumlardan yuvarlamak,
10. Zifiri karanlıkta azap,
11. Büyük azap veren pis kokulara maruz bırakmak,
12. Azapların her gün katlanarak çoğaltılması,
13. Sonsuza kadar azap edilmesi.
Kadızade Ahmed Emin Efendi buyuruyor ki:
"Cehennemde bir yere Zemherir denir, yani, soğuk Cehennemdir. Soğukluğu pek şiddetlidir. Bir an dayanılmaz. Kâfirlere, bir soğuk bir sıcak, sonra soğuk sonra sıcak Cehenneme atılarak, azap yapılacaktır."
Cehennemde çok soğuk Zemherir azapları bulunduğu, Kimya-i Saadet ve Dürret-ül-Fahire kitabında yazılıdır. Buhari, Müslim, İbni Mace ve diğer hadis kitaplarında, yazın sıcaklığı sıcak Cehennemin nefesinden, kışın soğukluğu da zemherir Cehennemin nefesinden olduğu bildiriliyor. (Örneğin: Buharî, Mevâkît: 9, Müslim, Mesâcid: 185-187; Tirmizî, Cehennem: 9.)
Reşahat kitabında deniyor ki:"Zemherir denilen soğuk Cehennemin azabı çok şiddetlidir."
❌❌❌❌❌❌❌❌❌
Gökhan AKYÜREK
15 Ağustos 2020
Gece yarısına bir dakika kaldı…
Şifreler, gizemler, sırlar, göndermeler. Daha önce ki yazılarım da filmler de bizlere gösterilen şeyleri neden yaptıklarını detaylı anlattığımdan dolayı, direk konuya giriyoum. Önemli olan bunları doğru görebilmek anlayabilmek. Aslında bu yazıyı Haziran ayında yazacaktım ama bazı teknik aksaklıklar ve başka yazılara yoğunlaşmam nedeniyle bugüne nasip oldu. Kırmızı daire içine aldıklarıma bir bakalım….

Önceden anlatmıştım bu kapağı şimdi anlatılmayanları yada yanlış bilinenleri anlatacağım. Gelelim şu yüzünde maske olan kediye. Burada anlatılmak istenilen 1989 ve 1992 yıllarında gösterilen, 2019 yılında ise Reboot edilerek vizyona sokulan Hayvan Mezarlığı (Pet Sematary 2019) filmini izleyenler bilecektir. Film de zombiye dönüşen kedi vardı. Yani kapaktaki maske takan kedi mutasyonu işaret ediyor. Mutasyona gönderme yapılmış. İlerleyen günler veya aylar da saldırgan hastalar olabilir. 11:59 ise boş beleşlerin dediği gibi iki vakit üç vakit sonra olacak bazı şeyler değil! Tam aksine tavan yapacak bir durum söz konusu. 11:59 Dan Brown’un kitabından uyarlama Cehennem (İnferno 2016) fimin de yıllar önce bize anlatılmıştı. Gece yarısına bir kaldı…

‘’ Dünya nüfusunun bir milyar kişiye ulaşması yüz bin yıl aldı. Sonra iki milyar kişiye ulaşması bir yüz bin daha aldı. Sonra iki milyar kişiye ulaşması bir yüz bin daha aldı. Ve yalnızca elli yılda, 1970'de
iki katına, dört milyara çıktı. Şimdi ise neredeyse sekiz milyazırız. Hayatın devamlılığını sağlayan şeyleri yok ediyoruz. Dünya'daki her salgın hastalık insan nüfusunun aşırı artmasına dayalıdır.
Neden hiçbir şey yapmıyoruz? Ağaçları kesiyor, atıyor, tüketiyor, yok ediyoruz. Son 40 yılda dünyadaki hayvan türünün yarısı yok oldu. Ve hâlâ kendi çevremize saldırmaya devam ediyoruz. Dersimizi almamız ve dikkat etmemiz için bir felaket mi gerekiyor? Davranışları hiçbir şey acı kadar değiştiremez. Belki acı bizi kurtarabilir. Barlett, beher açıklamasını kullandı. Tek bir bakteriyle. Bölünüyor ve her dakikada iki katına çıkıyor. Bir bakteriyi beherin içine saat 11'de koyduğunuza... saat 12'de ağzına kadar dolar.
Beherin yarısı ne zaman dolu olur? 11.59'da. Bizim için zaman bu. 40 yıl içerisinde, 32 milyar insan hayatta kalmak için mücadele edecek. Başarısızlık yok. Gece yarısına bir dakika kaldı. Dünya'daki her salgın hastalık insan nüfusunun aşırı artmasına dayalıdır.
Ancak doğum oranlarını kontrol altına almak imkânsızdır. ‘’Zalimlik! Haklarımının ihlali! Mahremiyetime saldırı! Bana ne yapacağımı söylemeyin! ‘’Ve hâlâ kendi doğamıza saldırıyoruz. Dünya tarihinde başlıca 5 tükenme var. Derhal cüretkâr bir hamle yapmazsak. 6. tükenme bizim başımıza gelecek. Gece yarısına bir dakika kaldı. 11:59’’
Net bir şekilde The Economist dergi kapağındaki 11:59 yıllar önce filmde böyle anlatılmış. Kapakda anlatılmak istenilen de budur. Cehennem filminde geçen bir başka sahnede ise ‘’ Tarih, kara vebanın ıstırap ve ölüme neden olduğunu söyler. Bize söylemedikleri şey,daha yalın bir nüfus oluşturarak Rönesans'ın doğmasına sebep olmasıdır.’’ anlatılmıştır.
Cehennem (İnferno 2016), Yenilmezler Sonsuzluk Savaşı (Avengers Infinity War 2018), Yenilmezler Oyunun Sonu (Avengers End Game 2019), Görevimiz Tehlike 6 Yansımalar (Mission: Impossible – Fallout 2018) Bu filmler de dünya nüfusunu yarıya yarıya indirme planları anlatıldı. Bu popüler filmler ile insanların düşüncelerine empoze edilip, bu hastalıklı fikir haklı gösterilmiştir.
Bu tarz yapımlardan sonra dikkat ettiyseniz belli bir kesim nüfusun azaltılmasının iyi olacağı düşüncesini savunmuştur. Şimdi anlayabildiniz mı? TV’dekilerin virüsü itibarsızlaştırma çabalarını. Önce korku sal, beklenen gibi olmayınca, itibarsızlaştır virüs ciddiyetini kaybetsin ve bu kaybetme ile önemsemeyen insanlar arasında daha çok yayılsın.
26 Mart 2020 ‘’Ya hepimiz yanıldıysak? Hanta ve Mutasyon’’ köşe yazımda anlatımıştım. ( https://www.siyasetcafe.com/ya-hepimiz-yanildiysak-hanta-ve-mutasyon-3266yy.htm) CORONA esas nüfus azaltma planlarını görmek için yapılan ön prova yada tatbikat olabilir mi? Ya da Dünya da yıllarca sürecek bir kaosun başlangıcı?
‘’Bundan önceki aşama ise? CORONA virüsü dünyanın nabzını ölçmek için ya bir ön prova ise? Kendi planlarının nasıl bir hal alacağını görmek için ise? Olabilir mi evet olabilir?’’ İnşaALLAH gerçekleştiremezler bizler de eski günlerimize tez vakitte döneriz. Sosyal masefe ye uyalım,maskelerimizi takalım, toplu birşeyler yapmayalım. Çevremde virüs yok bana bulaşmaz diye abuk subuk düşünmeyelim.
Mart ayından beri söylüyorum, anlatıyorum, yine anlatma gereği duyuyorum önlemlerimizi alalım ne olur ne olmaz. Sonra cenazede imam nasıl bilirdiniz diye sorduğunda maskesi dirseğinde bilirdik demeyelim. Gıda ve su gelecek günlerde çok değerli olacağı, yüzleşmemiz gereken bir gerçek. Bu yüzden ülkece Tarıma büyük önem vermeliyiz. Ve elimizdeki su kaynaklarının değerini bilmeliyiz.
Hatta su kaynaklarının olduğu yerlerde depolama çalışmaları arttırılmalı. The Economist dergisi kapağındaki Yıldızları hatırlayalım. Parlak yıldızların olduğu aylar da Dünya da hep olaylar olmuştu. Ağustos ayı parlaktı ve daha yarısına gelmeden olan oyları herkes biliyor.
Dergi kapağındaki Eylül, Ekim, Kasım ayları karanlık. Filmler de gördüğümüz ve dergi kapağını da incelediğimiz de aylar öncesin de analiz edip belirttiğim gibi planlarını gerçekleştirmek için Küresel Elektrik kesintisi yapabilirler! O yüzden önümüzdeki aylar için hazırlıklı olalım.
Ne olur ne olmaz elektrik kesintilerine karşı önlemimizi alalım evlerimiz de her ihtimale karşı mum ve Gaz lambası bulunduralım. Elektrik kesintilerin de olabilecekleri daha iyi anlamanız için Karanlık Saat (The Darkest Hour 2011), 5. Dalga (The 5th Wave 2016) ve Küresel elektrik kesintisini anlatan dizi Revolution (TV Series 2012–2014) izlemelisiniz.
Ayrıca Thomas Alva Edison, George Westinghouse ve Nikola Tesla'nın elektrik ile mücadelelerini anlatan Elektrik Savaşları (The Current War 2017) filmini muhakkak görmelisiniz. Günümüz de Filmleri izleyebiliyorsak Edison’un, vefat eden karısı için tasarladığı cihazın büyük payının olduğunu göreceksiniz.

Karantina kelimesinin manasını bilir misiniz? ‘’ Kara ölüm (Kara Veba) sırasında, Venedikliler tayfanın karaya çıkmasına izin vermeden önce gemileri 40 gün boyunca açıkta bekletirdi. Hastalık taşımadıklarından emin olmak için. "Karantina" kelimesi İtalyancadan gelir. "Quaranta" "40" demek.’’ Biz ise 14 gün karantina kuralını kaldırıp yurt dışından gurbetçi getirelim. Büyük şehirlerden ayrılıp yazlık yerlere gidenler 14 gün karantına kuralına uymadan istediği gibi gezsin dolaşın. Eğlence yerleri, düğünler vs virüsü hiçe saymalar sonra neden vakalar artıyor diye fazlaca düşünmeye gerek yok. 2020’li yıllardayız Biz mi çok ileriyiz yoksa 1346’lı yıllar da yaşanlar mı çok geri belli değil.
Cehennem filmin de dikkatimi çeken başka bir ayrıntı ise ‘’Venedik, İtalya… Bir salgın başlatmak istiyorsan, burası ideal bir yer. Evet. Buraya yıl içinde dünyanın her köşesinden 20 milyon insan geliyor.’’ Size de tanıdık geldi mi filmdeki bu sahne? İtalya da Mart ayında tavan yapan CORONA virüsü. Ocak-Şubat-Mart gibi İtalya’ya tatile gidip gelen vatandaşlarımız!
The Rain (TV Series 2018–2020), Görevimiz Tehlike 6 Yansımalar (Mission: Impossible – Fallout 2018) yapımların da su ile yayılan yada yapılmak istenen virüs anlatılıyor.
Cehennem (İnferno 2016) filmde ise ‘’Bir biyoaeresol yaratılmış.’’ Yani su ve havadan nasıl yayılabilir olacağı gösteriliyor. 3 yapımın ortak noktası SU ve SALGIN Ayrıca Salgın ( The Crazies 2010) filminde şehir sularına karışan ne olduğu belli olmayan, belirsiz zehirli bir madde ile insanların kontrollerini kaybederek saldırganlaşmaya başlaması anlatılıyor…
Size aylardır anlatmak istediğim Zombi yani saldırgan hastalar yani mutasyon virüsü bu filmle daha iyi anlayabilirsiniz.
29 Şubat 2020 ‘de Erkan Macit ile beraber yapmış olduğumuz Gizli Gerçekler programın da (https://www.youtube.com/watch?v=jhJArEQyuWI) I, Pet Goat II (2012) kısa animasyon filminde salgın planladıklarını, bunun mesajını verdiklerini ve bir sahnesin de Kara Veba maskesi gizlediklerini göstermiştim. Aynı maskeyi Cehennem (İnferno 2016) filminde günümüz insanların içine karışmış ortalığın alev yeri olduğunu görüyoruz.
Cehennem Filmde gösterilen Amerikalı milyarder Bertram Zobrist ise bana Bill Gates ve Elon Musk’u anımsattı. Cehennem (İnferno 2016), Yenilmezler Sonsuzluk Savaşı (Avengers Infinity War 2018), Görevimiz Tehlike 6 Yansımalar (Mission: Impossible – Fallout 2018), The Rain (TV Series 2018–2020) ve Salgın ( The Crazies 2010) filmleri içerisinden izlemedikleriniz var ise kesinlikle izlemelisiniz.
⚠️ anagram :aynı harflerle yazılan ama harfleri yer değiştirince ayrı anlama gelen sözcük; örneğin rakı sözcüğünün harfleri yer değiştirince ortaya çıkan ırak/karı/arık sözcükleri birer anagramdır.
Kelime Kökeni
Fransızca anagramme "bir kelimedeki harflerin yerini değiştirerek yeni kelime yapma" sözcüğünden alıntıdır. Fransızca sözcük Eski Yunanca aynı anlama gelen anagrammatismós αναγραμματισμός sözcüğünden türetilmiştir. Bu sözcük Eski Yunanca grámma γράμμα "harf, yazım" sözcüğünden ana+ önekiyle türetilmiştir.

























































Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️