21 Nisan 2024 Pazar

Hz.İdris=Hermes+ Apollon

İdris

Peygamber

İdris (Arapçaإدريس), Kur'an'da adı geçen peygamberlerden biri ve Şit'in oğlunun oğludur. İlk kez onun döneminde insanların hayvan derileri giymekten kurtuldukları söylenir. Kumaşı bulduğu ve yazı yazmayı geliştirdiği söylenir. 


Âdem ve Şît’ten sonra âdemoğlundan ilk peygamber odur. Allah ona otuz sahîfe vermiştir. Kābiloğulları’na peygamber olarak gönderilmiş, kavmine tebliğde bulunup hak yola davet etmiş, onlardan Allah’a itaat etmelerini, şeytana karşı çıkmalarını istemiş, fakat kavmi onu dinlememiştir.

Remil ilmi, hey’et, nücûm, hesap, tıp, nebatların sırları, garip sanatlar, yazı yazmak, dikiş dikmek, terazi kullanmak gibi meslek ve sanatları İdrîs icat etmiştir. Sahîfelerinde semavî sırlar, rûhânîlere hükmetmenin yöntemleri, varlıkların özellikleri gibi konulara dair bilgiler vardı. Çok sayıda talebesi olan İdrîs, yeryüzünde ilk defa demiri keşfedip ondan aletler yapmış, ziraatı geliştirmiş, deri ve kumaşlardan elbise dikmiştir (İbnü’l-Esîr, I, 54; Nişancızâde, I, 124-128). Yıldızlar ve hesap ilmiyle ilk meşgul olan kişi olduğu için Yunanlı hakîmler ona “Hermesü’l-hakîm” (Hermesü’l-Herâmise) demişlerdir (İbnü’l-Esîr, I, 54-55, 59-60; , I, 99-100).

İslâmî kaynaklarda üç Hermes’ten söz edilmekte olup her biri değişik özelliklere sahiptir. Bunlar Hermes (Hermesü’l-Herâmise), Bâbilli Hermes ve Mısırlı Hermes’tir. Birinci Hermes hakkındaki rivayetler İdrîs’e dair anlatılanlara benzemekte, bazılarınca bunun Uhnûh ve İdrîs’le aynı kişi olduğu kabul edilmektedir. Bu Hermes, gökler hakkında bilgiye sahip olan ve insanlara tıp konusunda bilgiler veren ilk insandır. Onun harflerin ve yazının mûcidi olduğuna, insanlara giyinmeyi öğrettiğine de inanılır; ilk defa Allah’a ibadet etmek için evler bina etmiş, Nûh tûfanını haber vermiştir (Seyyid Hüseyin Nasr, s. 151-152; Kılıç, s. 49).

Kur’an’da sadece iki yerde doğrudan zikredilmektedir. Bunların birinde, “Kitapta İdrîs’i de an; çünkü o çok sadık bir peygamberdi. Biz onu yüce bir makama yükselttik” (Meryem 19/56-57), diğerinde, “İsmâil’i, İdrîs’i, Zülkifl’i de hatırla. Bunların hepsi sabredenlerdendi. Onları rahmetimize kabul ettik. Onlar hakikaten iyi kimselerdendi” (el-Enbiyâ 21/85-86)


Ayrıca Antik Yunan mitolojisindeki Hermes ve Antik Mısır mitolojisindeki Thoth'un Kur'an'daki İdris ile aynı kişi olduğu ve MÖ 14.000 civarında yaşadığı iddia edilir.[1]

Orhan Hançerlioğlu İdris'i şöyle anlatmaktadır;" Günümüzden beş bin yıl önce Mısır’da bir terzi yaşadı. Terzi, Mısır papirüslerinde Hermes Tut adını taşıyor. Kuran’a göre o, Adem ve oğlu Şit’ten sonra gelen üçüncü peygamber İdris’tir. Kalemle yazı yazan ve elbise diken ilk insan odur. Terzi Hermes’in, kendinden sonraki bütün düşünsel akımlara ışık tutan düşüncesi şudur: İnsanlar ölümlü tanrılar, tanrılar ölümsüz insanlardır."[2]

Peygamberler Kıssaları kitabından İdris Peygamber Cennet ve Cehennemi ziyaret ederken temsil eden bir Pers minyatürü

İdris'in Tanah'taki Hanok (İbraniceחנוך) ile aynı zat olduğu iddia edilir. Hanok Adem'in oğlu Şit'in zürriyetindendir ve 365 yıl yaşar. Yaşamının sonunda tanrı ile birlikte yürüyerek gözden kaybolur, yani ölmez.[3] Yunanlara göre O Trismegistus'tur (Üç kere ermiş, Yunanlar bu ismi Hermes'e de vermiştir ve bu da üç kere kutsanmış demektir. Bkz: Hermes Trismegistus) Astroloji ve simyanın kurucusu olmasının yanında kalemle yazı yazan ve dikiş diken ilk insandır.[3]

İdris, Hermes hürmüz bir ve aynı kişilikler olarak görüldüğünde İdris karakteri Zülkarneyn olarak da bilinen Büyük İskenderin Andreas ismindeki aşçısı, Zerdüştlüğün Huşengi, Budizmin Budası, İbranilerin Uhnuh'u üzerinden Akhenaton veya Osiris ile de bağlantılı görülür.[4]

Kaynakça

  • ^ Turgut Gürsan, Dünyanın Gizli Tarihi, 1. Bölüm, İstanbul: Pegasus Yayınları, 1. Baskı, ISBN 978-605-5943-49-3
  • ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 20 Şubat 2017.
  • ^ a b Orhan Gökdemir Din ve Devrim s 26
  • ^ Orhan Gökdemir, Din ve devrim s 85-97
  • Üç Kere Büyük Hermes (İdris Peygamber) 

    Hermes; Kadim Mısır teolojisinde Kral Toth, Yunan mitolojisinde Hermes, İslamiyet’te ise İdris Peygamber olarak bilinir. Hermes’in İdris olarak hikâyesi önce Âdem’in yedinci kuşak torunu olarak Nuh Tufanı öncesinde başlar. Daha sonra Mısır’a uzanır ve kabaca M.Ö.1000 - M.S.1000 yılları arasındaki bir süreçte, Mısır’dan Yunanistan ve Ön Asya’ya dek uzanan coğrafyada, Hermes motifi antik Grek inancından İslam’ın söylemine (İdris) aktarılır. Hermes’e indirilen 30 sayfalık kitap çeşitli din ve bilim adamları tarafından zaman içinde pek çok kez tahrif edilmiştir. Aşağıdaki sözler Hermes’e atfedilen Corpus Hermeticum’dan (CH) seçilmiştir.

    “Akıl, Hayat ve Nur (kaynağı) olan Tanrı’nın yarattığı her insan; (1) Toprak ve sudan mamul bir kesif beden, (2) Ateş ve havadan mamul bir hayati ruh (pneuma), (3) Cismani olmayan bir nefs ve akıldan mürekkeptir (CH I; 16-17).

    Ruh (nefs) bedendedir, akıl ruhtadır, Tanrı akıldadır. Tanrı her şeyin üzerinde faaldir. Akıl, ruhun üzerinde faaldir. Ruh, havanın üzerinde faaldir. Hava da kesif maddeler üzerinde faaldir. ( CH XI; 13b, 14a).

    Tanrı, Kosmos’un (evren) idaresinde (araçları olarak) kaderi, zorunluluğu, takdiri ve tabiatı kullanır (CH XII; 14b).”

    Hermes (Trismegistos), üç kez büyük diye anılır çünkü filozofların, din adamlarının ve kralların en büyüğüdür. Hermes’in elindeki iki yılanlı asa” sembolü bugün tıp bilimini ama asıl beşeri simyayı simgeler. Batı Orta Çağ’daki engizisyon döneminde kitabın otuzdan fazla defa yakıldığı görülür. Bu sert tepkiler karşısında kitabın fişlenerek gizlenmesi yoluna gidildiği ve buradan bugün adına Tarot Kartları denilen kartların ortaya çıktığı söylenir.

    Hermetizmin temel öğretisine göre, yeryüzü hayatı, ruhun maddeyle mücadelesinden oluşan bir imtihan sürecidir. Hermes’i binlerce yıldır cazip kılan Tanrı bilgisine (hikmet) ulaşmak için öngördüğü akıl yolculuğu ve yaratılış kozmolojisi oldu.

    Severek aldanmak..

    Eğer insan bedenini sever ve ona büyük iştahla bağlanırsa o zaman ölümün kudreti altına girer. Fakat bu insanlar onlarda gayr-i cismani şeyle kendilerini özdeşleştirirse, o zaman ölümsüz olurlar, iyiyi (hayr) elde ederler (yani Tanrı’yla bir olurlar). (CH I; 18b, 19).

    İşte bu ‘kendini tanıma’dan uzak düşenler ölüme müstahak olurlar (bedenlerini sevme suçlusudurlar). Çünkü beden maddeden, cisimden mürekkeptir ve madde bütün kötülüklerin kaynağıdır. ‘Kendini tanıyan, kendini bilen’ kimseler ise iyiliğe kavuşurlar (CH I; 20-21).

    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder

    Hallo 🙋🏼‍♀️