14 Nisan 2024 Pazar

Şi'ra yıldızı🌟(Tarik)






Arapça'da سهيل kelimesinden gelen Suhail , genellikle güney ufkuna yakın görülen bir dizi yıldızın ortak adıdır.

Argo Navis takımyıldızındaki üç yıldızın geleneksel isimlerinden biridir.

gece göğündeki ikinci en parlak yıldız olan Canopus (α Carinae) yıldızı, Arapçada : سهيل , romanize edilmiş haliyle :  suhayl veya Türkçede : Süheyl olarak adlandırılır .

     dünyadan görülen en parlak 2. yıldız. karina takımyıldızıiçinde yer alır. efsâneye göre akik taşı rengini, yemen’den çok iyi görülebildiği için süheyl-i yemânî “yemen yıldızı” da denilen bu yıldızdan alırmış


KURAN-I KERİM'DE ŞİRA YILDIZI

Sirius yıldızının Kuran’da geçmesinin önemli bir anlamı vardır. Sirius yıldızı görünür bakımından gökyüzündeki en parlak yıldız olup Canis Major Takımyıldızı'ndadır. Bize 8,6 ışık yılı uzaklıkta olan Sirius, Orion Takımyıldızı'nın yanında çıplak gözle rahatlıkla görülebilir.

Eski uygarlıklardan günümüze kadar bu yıldıza tapan kavimler mevcut. Kuran-ı Kerim'de yer alan ayette, bu yıldızın Rabbi’nin de Allah olduğu belirtilmektedir.

NECM SURESİ

Mekke döneminde inmiştir. 62 âyettir. Sure, adını ilk âyetin başındaki “en-Necm”kelimesinden almıştır.

Necm, yıldız demektir. Surede başlıca, Kur’an’ın vahiy eseri olduğu vurgulanmakta, herkesin yaptığının karşılığını göreceği, Allah’ın kudretinin delilleri konu edilmektedir.

53. sure olan Necm (Yıldız) suresinin 49. ayeti şu şekildedir:

“ve muhakkak ki Şi'ra yıldızının Rabbi de O'dur.”

❌❌❌❌❌❌❌❌❌❌❌❌

KUR'AN-I KERİM VE TARIK YILDIZI(Pulsar-Vuruşlu yıldız, Nötron yıldızı)

KUR'AN-I KERİM VE TARIK YILDIZI(Pulsar-Vuruşlu yıldız, Nötron yıldızı)


Târık / 3. Ayet

اَلنَّجْمُ الثَّاقِبُۙ 

O, karanlıkları delip geçen parlak bir yıldızdır.

Yıldızlar gece görünüp gündüz kaybolduğu için onlara da târık denmiştir. 

Kur'an-ı Kerim'in 86. Suresi Tarık Suresidir. Bu sure başlangıcında Yüce Allah tarafından çok özel bir yıldız bize tanıtılır ve her insanın bir takım koruyucularının olduğu bildirilir ve insanın neden yaratıldığına bakması istenir.

Tarık suresi Türkçe mealen şöyle buyurmaktadır;

1- Andolsun o göğe ve Târık'a,

2 - Târık nedir, bildin mi?

3 - O, karanlığı delen yıldızdır.

4 - Hiçbir nefis yoktur ki başında bir denetleyici bulunmasın.

5 - Onun için insan neden yaratıldığına bir baksın.

6 - Atılan bir sudan yaratıldı.

7 - O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar.

1. ayette Yüce Allah gökyüzüne (Sema'ya) ve Târık’a kasem ederek (kanıt göstererek) bize gökyüzüne ve Tarık’a bakmamızı ve araştırmamızı istemektedir.

Peki Ya Târık nedir?  

(ٱلطَّارِقِ) t-târik kelimesi kökü (طرق) vurmak-çarpmak (knock, rap), gürültülü bir şekilde şiddetle vurmak (bang), çekiçle dövmek-vurmak (hammer), çekiç-balyoz ile vurmak (strike with a hammer), demir dövmek (hammer) anlamındadır. Steingass, page 622 (of 1241)'de ve Hans Wehr 4th ed., page 653 (of 1303)

Bu kelime isim kelimesi olup anlamı 'çekiç veya balyoz gibi bir şeyle şiddetle vuran' anlamındadır. 

3. ayete baktığımızda Târık’ın bir necm (yıldız) olduğu Yüce Allah tarafından bize bildirilmektedir. Yüce Allah evrendeki yıldızlar için necm kelimesini kullanmaktadır. Buna en iyi örnek Necm suresindeki Şira yıldızıdır (Sirius yıldızı).

1-3 ayetler incelendiğinde Tarık’ın özellikleri ortaya çıkar.

  1. Târık bir yıldızdır.
  2. Çekiç/balyoz gibi vuruşlar yapmaktadır.
  3. Delip geçmektedir.

Her insanın koruyucularının olması ve insanın neden yaratıldığına bakması

Yüce Allah 4. ayette her insanın koruyucularının olduğunu bildirmiş ve 5. ayette insanın neden yaratıldığına bakmasını emretmiştir. İnsan bir takım koruyucular ile donatılmıştır. Bu koruma sistemleri insanın annesinin karnında ufak bir bebekken başlar ve insanın ölümüne kadar devam eder. Tüm insanlarda olan bu bir takım koruyucular ne olabilir? Hücrelerin korunması ve onarılması, toksik maddelerin atılması için enzimler, bağışıklık sistemi (akyuvarlar, T ve B hücreleri) ile virüs-bakteri-parazit gibi patojenlere karşı koruma, insanın sağlam bir nörolojik sisteme sahip olması (refleksler vb.) bu koruyucu sistemlere örnek verilebilir. 

Öncelikle Târık yıldızı özelliklerine sahip evrenimizde yıldız var mıdır diye araştıralım.

Târık yıldızı ile birebir örtüşen tek yıldız nötron yıldızlarıdır (Pulsar yıldızları).

Nötron yıldızları ritmik, tokmak gibi vuruşlar yapar, salınımları tüm evreni delip geçebilir. 

Nötron yıldızları nedir? Nasıl oluşurlar?

Güneş’imizin kütlesinin 10-29 katı arasında olan dev yıldızların süpernova patlaması ile içine çökmesi sonucu inanılmaz bir yerçekimi kuvveti ile atomların (elektron ve protonlar dâhil) nötronlar haline gelmesi ile oluşmuş yıldızlardır. Nötronlardan oluşurlar. Yarı çapları 10 kilometre olmasına rağmen Güneş boyutunda bir yıldızın kütlesinin 1.4’üne sahiptirler. Bir kibrit kutusu büyüklüğündeki bir nötron yıldızı maddesi 3 milyar ton ağırlığındadır. Kendi etraflarında dönüş yaparlar ve inanılmaz bir manyetik alana sahiptirler. Nötron yıldızlarının manyetik gücü Dünya’nın manyetik gücünün 100 milyon (108) ile 1 quadrilyon (1015) katı büyüklüğündedir.

Bu yıldızlarda o kadar büyük bir yerçekimi vardır ki Dünya’nın yerçekiminin 200 milyar katıdır.

Aşağıda bir nötron yıldızının çizimi görülmektedir. Kutuplarından elektromanyetik salınım yaparlar ki bu salınım tüm uzayı delip geçer. Kendi etraflarında deniz feneri örneği gibi dönüş yaparlar.

Bu resim için metin sağlanmadı

Büyük yıldızın içine çökerken momentum oluşturması nedeni ile nötron yıldızları da kendi etrafında çok hızlı dönerler. Saniyede 0.1 dönüşten, saniyede 700 dönüşe kadar hızda dönerler. Bazı Nötron yıldızları çok yoğun elektromanyetik radyasyon yayarlar. Bu yayılımı kutuplarından yaptıkları için bir deniz feneri örneği gibi her dönüşlerinde bu radyasyon salınımı da yıldız ile dönüş yapar.


1934 yılında fizik ve matematik hesaplamalara göre nötron yıldızlarının olması gerektiği öngörülse de ilk kez tespit edilmeleri 1967 yılında olmuştur. Jocelyn Bell Burnell ve Antony Hewish 1967 yılında gökyüzünü incelerken bir noktadan ritmik gelen bir elektromanyetik salınım tespit ettiler. Bu salınımın bir farkı vardı. Bu salınım ritmikti. Vuruşluydu. Tokmak gibi aralıklı vuruşlar yapıyor gibiydi. Hatta ilk başlarda uzaylıların bu salınımı yaptıkları bile düşünüldü. Fakat ilerleyen araştırmalar ve galaksilerin başka yerlerinde bu şekilde vuruşlar tespit edildiğinde bunların nötron yıldızları tarafından oluşturulduğu kesinleşti. Bu nötron yıldızlarına ‘pulsar’ adı verildi.

Târık Yıldızının (Nötron yıldızı-Pulsar yıldızı) delip geçmesi:

Bu konuda 2 yaklaşım yapılabilir. Delip geçme elektromanyetik vuruşların binlerce ışık yılı uzaklıklardan bir lazer ışını gibi dümdüz, dağılmadan tüm uzayı delip geçmesi olarak düşünülebilir. 2. yaklaşım ise 2015 yılında gelmiştir. Temmuz 2015’de bizden 7500 ışık yılı uzaklıkta olan çift yıldız sistemi keşfedildi (PSR B1259-63/LS 2883). Bu yıldız sisteminde bulunan 1. yıldız Güneş'imizin 30 katı büyüklüğündeydi, 2. yıldız ise bir nötron yıldızıydı. Birbirleri etrafında 41 ayda en yakın konuma geliyorlardı. Çok ilginç bir şeklide bu nötron yıldızının çevrelerindeki staller diski inanılmaz bir hızda deldiği gözlemlendi. Aynen Yüce Allah'ın ayette belirttiği gibi. Delici yıldız!!! Bu nötron yıldızının dönme frekansı 20/saniye idi. Delip geçme ile fırlayan maddenin hızı ışık hızının %15’ine ulaşıyordu. Diğer bir deyiş ile 40 milyon mil/saat. 

Târık yıldızının (Nötron yıldızlarının) insanın vücudundaki atomlar ile özellikle insanın korunmasında rol alan atomlar ile ne gibi bir ilgisi olabilir?

Big Bang sonrası evrende ilk oluşan atomlar hidrojen  (n=1, n=atom numarası) ve helyum (n=2) atomlarıydı. Bu atomlardan daha ağır ve insanın yapısını oluşturan atomlar ise (oksijen (n=8), karbon (n=6), nitrojen (n=7), kalsiyum (n=20), fosfor (n=15), potasyum (n=19), sülfür (n=16), sodyum (n=11), klor (n=17), magnezyum (n=12), flor (n=9) ve demir (n=26)) yıldızların çekirdeklerinde füzyon reaksiyonu ile oluşmuştur. Bu yıldızların süpernova patlaması ile çekirdekte oluşan atomlar tüm uzaya yayılır. Demir atomunun ise ayrı bir özelliği vardır. Yıldız çekirdeğinde demir atomları oluştuğu anda daha ağır atomların oluşmasına izin vermez, füzyon reaksiyonu oluşamaz ve yıldızın kendi içerisine çökmesine neden olur. Yıldız süpernova patlaması ile patlar, demir atomları ve demirden daha hafif atomları uzaya yayar ve geriye nötron yıldızı bırakır. Demirden daha ağır olan atomlar (elementler) süpernova patlamalarında oluşamazlar.

Demirden daha ağır olan atomlar (elementler) nasıl oluştu? 

Cevap: Nötron yıldızları

Günümüze kadar bu ağır atomların nasıl oluştukları tam olarak bilinemiyordu. Yapılan fizik ve matematik modellerde demirden ağır atomların süpernovalarda oluşamayacağı biliniyordu ama ispat edilebilmiş bir cevap yoktu. 2017 yılında mucizevi bir olay yaşandı. 130 milyon ışık yılı uzaklıktaki bir galakside 2 nötron yıldızının birbiri etrafında (binary sistem) dönerken çarpışması ilk kez görüntülenebildi. Bu çarpışma yerçekimi dalgaları ve görünür ışık dâhil birçok frekansta salımın yaptı. Bu salınım tayfı incelendiğinde nötron yıldızlarının uzaya bol miktarda demirden ağır elementler saçtığı kesin olarak ispatlandı. Nötron yıldızları demirden ağır olan tüm atomların (elementlerin) oluşumunu sağlıyorlardı. 

2 nötron yıldızının çarpışmasına kilonova ismi verildi. 17 Ağustos 2017'de tespit edilen bu çarpışmanın resmini aşağıda görebilirsiniz.

Bu resim için metin sağlanmadı

2 Nötron yıldızının (Tarık yıldızı) çarpışması ile hızlı nötron reaksiyonu ile çok kısa bir sürede demirden ağır atomlar oluşur ve tüm uzaya yayılır. İşte bu ağır atomlar aşağıda da okuyacağınız gibi insandaki koruma sistemleri için vazgeçilmez atomlardır.

 İnsan vücudunda yaşam için vazgeçilmez olan demirden ağır atomlar nelerdir?

İnsan vücudunda bulunan ve yaşam için gerekli olan demirden ağır atomlar: Çinko (n=30), bakır (n=29), iyot (n=53), selenyum (n=34), molibden (n=42), Kobalt (n=27), nikel (n=28) olarak sayılabilir.

İnsan vücudunda yaşam için vazgeçilmez olan demirden ağır atomlar nereden gelmiştir?

Cevap: Târık yıldızı (Nötron yıldızları)

Târık yıldızının uzaya saçtığı bu ağır atomlar insan vücudunda ne gibi etkiler yapmaktadır?

4. ayette Yüce Allah şu şekilde buyurur: Hiçbir nefis*yoktur ki üzerinde koruyucu*bulunmasın. Yani hiçbir insan yoktur ki üzerinde koruyucu olmasın. İnsanları koruyan birçok biyolojik sistem (hücreleri koruyan enzimler, toksik maddeleri yok eden enzimler, organları koruyan anti-oksidan maddeler) olmakla birlikte bunların en önemlileri immune sistem (bağışıklık sistemidir). Bu ağır atomların sağlıklı savunma sistemi için gerekli oldukları ufak bir araştırma ile görülebilir.

Bakır: Bağışıklık sistemi (akyuvarların oluşumu), yara iyileşmesi, yeni kan damarlarının oluşumu, sağlıklı cilt gelişimi, konnektif doku gelişimi

Çinko: Bağışıklık sistemi, yara iyileşmesi, cilt sağlığı 

Selenyum: Bağışıklık sistemi, anti-oksidan

Molibden: Bağışıklık sistemi, toksinlerin vücuttan atılmasını sağlayan enzimlerin oluşması

Kobalt: Bağışıklık sistemi, B12 vitaminini metabolizması, sinir hücrelerindeki miyelini korur, tiroid enzimleri oluşumunda rol oynar

İyot: Tiroid hormonu üretiminde ki bu hormon vücuttaki tüm hücrelerin çalışması için gereklidir. Bağışıklık sistemi

Nikel: RNA molekülünün korunması, süt üretimi, demir emilimine etkisi

Sonuç olarak şu net olarak söylenebilir.

Yüce Allah Târık suresi 1-5 ayetlerinde bize Târık yıldızının (Nötron yıldızı) özelliklerini sayarak tarif etmiş ve bu yıldızların ürettiği ağır atomların insan vücudundaki koruyucu sistemlerde rol aldığını buyurmuş ve Kuran’ın Allah katından olduğunu kesin bir şekilde bize bildirmiştir. Bu bilgi ancak 2017 yılında modern bilim ve ileri teknoloji ile anlaşılabilmiştir. Kuran'ı Kerim'de bu bilginin yer alması Kuran'ın ancak ve ancak evrenlerin ve nötron yıldızlarının da yaratıcısı olan Yüce Allah katından geldiğini gösterir. 

Aşağıda çok eski bir Kuran mushafında Târık suresi 1-5 ayetler görülmekte. İşte mucize budur. 1400 yıl önce yaşamış ve beşer olan Muhammed peygamber Gökyüzüne bakmamızı isteyecek, orada Tarık isimli bir yıldız vardır onu arayın diyecek, bu yıldız vuruşlar yapar diyecek, hatta delip geçer diyecek ve bu yıldızların insanın hammadesinde rol aldığını işaret edecek! Bu mümkün müdür? Asla! Daha 120 yıl öncesi insanlar yıldızların ne olduklarını bile bilmiyorlardı. Yıldızların neden yapıldıklarını bilmiyorlardı. Muhammed peygamber döneminde Dünya'nın yuvarlak olduğu bile bilinmiyordu bırakın vuruşlar yapan yıldızları. Atom nedir bilmiyorlardı. Kuran'ın vuruşlu ve delip geçer diyerek nötron yıldızlarını işaret etmesi Allah tarafından indirildiğinin en büyük kanıtıdır.

Kaynaklar

http://astronomy.swin.edu.au/cosmos/N/Neutron+Star

https://copperalliance.org.uk/knowledge-base/education/education-resources/copper-essential-human-health/

https://www.healthline.com/nutrition/zinc

https://www.healthline.com/nutrition/selenium-benefits#1

https://www.jenreviews.com/molybdenum/

https://www.sharecare.com/health/minerals-nutrition-diet/cobalt-used-for

https://kuranmucizeler.com/tarik-yildizi-pulsar-vuruslu-yildiz-notron-yildizi-insan-neden-yaratildigina-bir-baksin


❌❌❌❌❌❌❌❌

Şİ‘RÂ

الشعرى
Bazı Câhiliye Arapları’nın taptığı yıldız, samanyolunun en parlak yıldızı. 

Sözlükte “saç” anlamındaki şa‘r kökünden türetilir ve “parlak bir yıldız” diye tanımlanır. Arap dilcilerinin şi‘râyı “saçlı” mânasında Arapça asıllı bir kelime kabul etmelerine rağmen şarkiyatçılar, kelimenin Grekçe’deki sirius isminin Arapçalaşmış şekli olabileceği görüşündedir (Horovitz, s. 119; Jeffery, s. 186). Kur’ân-ı Kerîm’de cins ismi olarak necm ve kevkeb kelimeleriyle yıldızlara işaret edilmiş, sadece şi‘râ özel ismiyle anılmıştır (en-Necm 53/49). 

Sahih hadis kaynaklarında bu isme rastlanmamaktadır. Gerek sözlüklerde gerekse tefsirlerde şi‘rânın bir adının da mirzem olduğu, Cevzâ’dan (İkizler burcu) sonra doğduğu ve doğuşu sırasında yüksek bir hararet taşıdığı belirtilir. Hurmaların olgunlaşması için fazla sıcaklık beklendiğinden Araplar arasında, “Şi‘râ doğunca onu hurmalık sahibine sor” sözü yaygındır. Bazı Araplar şi‘râ kelimesinden büyük köpek takım yıldızını, bazıları da Cevzâ burcunda yer alan mirzemi anlardı. Aslında şi‘râ bir çift yıldız olup bunlardan güneye düşene şi‘râ-yı Yemâniyye, kuzeye düşene şi‘râ-yı Şâmiyye denirdi. Asıl şi‘râ samanyolunun ve büyük köpek (orions dog, canis major / avcı köpeği) takım yıldızının en parlak yıldızı olan şi‘râ-yı Yemâniyye’dir. Nitekim Batlamyusçu Grek astronomisinde şi‘râ büyük bir köpek resminin ağzında gösterilmiştir.

 Şi‘râ-yı Şâmiyye ise küçük köpek (canis minor) takım yıldızı içinde yer alır. Şi‘râ-yı Yemâniyye’ye abûr, şi‘râ-yı Şâmiyye’ye gumeysâ adı da verilmiştir. Câhiliye dönemi inancına göre bunlar Süheyl (Orion) yıldızının kız kardeşleridir. Diğer yıldızların aksine şi‘râ-yı Yemâniyye semayı enine kateder (ubûr) ve bu sebeple ona abûr denir. Diğer bir inanca göre şi‘râ Süheyl’in eşi olup onunla bitişikti. Süheyl şi‘râdan ayrılıp Yemen tarafına doğru aşağıya inmiş, bunun üzerine şi‘râ da samanyolunu geçip Süheyl’in peşinden gitmiş ve bundan dolayı abûr ismini almış, yalnız kalan şi‘râ-yı Şâmiyye ağlamaktan gözleri çapaklandığından ona da gumeysâ (gözleri çapaklı) adı verilmiştir. 

Gökyüzünün en parlak yıldızı kabul edilen şi‘râ güneşten yirmi üç kat daha parlak, elli kat daha büyüktür ve dünyadan 8,7 ışık yılı (51 trilyon mil) uzaklıktadır. Bu mesafe dünya ile güneş arasındaki 149 milyon kilometrelik uzaklığın 1 milyon katıdır. Şubat ve mart aylarında şi‘râ dünyanın her yerinden görülebilir. Doğuş zamanı ayınkine yakındır. İkizler burcunda bulunan sacayağı şeklindeki üç yıldızın adı olan “hek‘a” ile Cevzâ’dan sonra doğar. Yaz aylarında görünmediği için eski Yunanlılar, şi‘rânın kendi ısısını güneşinkine ekleyerek yaz sıcaklığının artmasına yol açtığına inanırlardı. Bir Arap şiirinde, “Gizlediği için ateşini şi‘râ-yı abûr / Eylül geçti ve kalktı sıcaklar” denilerek (Kurtubî, XVII, 119-120) bu telakki dile getirilmiştir. Eskiçağ’larda Hint astrologlarının önem atfettikleri yıldızlardan biri de şi‘râ idi. Eski Mısırlılar, Nil’in yıllık akış periyotlarını şi‘rânın Memfis şehrinin doğu ufkundan sabah vakti doğmasına bakarak hesap ederlerdi. Hermes’e göre ayın doğuşu Koç (Hemel) burcunda şi‘rânın doğuşuna yakın olduğu takdirde o yılın ilk beş günü insanlar mutlu ve sağlıklı olur; ancak daha sonra hastalıklar geri döner; o yılda yöneticiler de sıkça iktidardan düşürülür (, XIII, 311). 

Câhiliye Arapları genellikle şi‘râya büyük önem verir, dünya üzerinde etkili olduğuna inanır, bazı kabileler ona tapardı. Araplar içinde ona ilk tapanın Ebû Kebşe el-Huzâî olduğu söylenir (Âlûsî, XXVII, 69-70). Bir rivayete göre müşrikler, Hz. Peygamber’in kendi dinlerini reddedip yeni bir din tebliğ etmesini Ebû Kebşe’nin şi‘râya tapmasına benzetip ona “Ebû Kebşe’nin oğlu” demişlerdir. Şi‘râya hangi kabilelerin taptığıyla ilgili kesin bilgi yoksa da bu konuda Lahm, Kureyş, Huzâa, Kays Aylân, Gassân, Gatafân ve Himyer kabilelerinin adları geçmektedir. Ancak ağırlıklı görüş Huzâa’dan başkasının ona tapmadığı yönündedir (M. Tâhir İbn Âşûr, XXVII, 151). Câhiliye şiirinde şi‘râya yer verilmesi bu yıldıza gösterilen saygının bir ifadesidir (bazı örnekler için bk. Kurtubî, XVII, 119; Horovitz, s. 119). Kur’ân-ı Kerîm’de karanın ve denizin karanlıklarında yön bulma gibi hususlarda yıldızların insanlar için bir işlev gördüğü (el-En‘âm 6/97; en-Nahl 16/16), semanın burçlarla, yıldızlarla donatıldığı (el-Hicr 15/16; es-Sâffât 37/6), yıldızların Allah tarafından yaratılıp O’nun buyruğuna boyun eğen, kudretine şahitlik eden varlıklar olduğu (el-A‘râf 7/54; en-Nahl 16/12) ve zamanı gelince ışıklarının söneceği (el-Mürselât 77/8; et-Tekvîr 81/2) belirtilmektedir. Dikkatleri çeken şi‘râ da bunlardan farklı olmayıp, “Şi‘rânın rabbi de yalnız O’dur” (en-Necm 53/49). Bu âyetin geçtiği Necm sûresinin başında, “Andolsun o yıldıza battığında” buyurularak yıldızın batmasına vurgu yapılmış, En‘âm sûresinde (6/76) Hz. İbrâhim’in, Allah inancı konusunda kavmiyle tartışırken kendisini bir yıldıza tapıyormuş gibi gösterip onun batması üzerine, “Ben böyle batıp gidenleri sevmem” dediği bildirilmiştir. Böylece insanların bazı gök cisimlerine olağan üstü özellikler atfetmeleri veya tapmaları gibi yanlış yollara düşmemeleri, yıldızların da batıp kaybolduğunu görmeleri gerektiği hususu ifade edilmiştir.


BİBLİYOGRAFYA

, “şʿar” md.

, II, 438.

Mukātil b. Süleyman, Tefsîru Muḳātil b. Süleymân (nşr. Abdullah Mahmûd eş-Şehhâte), Kahire 1988, IV, 166.

Taberî, Câmiʿu’l-beyân, Beyrut 1412/1992, XI, 536-537.

Abdurrahman es-Sûfî, Ṣuverü’l-kevâkibi’s̱-s̱âbite (nşr. Fuat Sezgin), Oxford 1986.

a.mlf., Terceme-i Ṣuverü’l-kevâkib (trc. Nasîrüddîn-i Tûsî), Tahran 1348 hş., s. 165-170.

, XVII, 119-120.

, XXVII, 69-70.

J. Horovitz, Koranische Untersuchungen, Berlin-Leipzig 1926, s. 119.

A. Jeffery, The Foreign Vocabulary of the Qur’ān, Baroda 1938, s. 186.

, VI, 58-59.

Hüseyin Demirkan, Yıldızların Esrarı, İstanbul 1978, s. 19.

M. Tâhir İbn Âşûr, et-Taḥrîr ve’t-tenvîr, Tunus 1984, XXVII, 150-152.

Yahyâ Şâmî, ʿİlmü’l-felek: Ṣafaḥât mine’t-türâs̱i’l-ʿilmî el-ʿArabî ve’l-İslâmî, Beyrut 1997, s. 16, 65, 69-70, 292-293.

, X, 495.

P. Kunitzsch, “al-S̲h̲iʿrā”, , IX, 471-472.

C. Schoy, “Şiʿrâ” (trc. Hûrşîd), , XIII, 310-311.


❌❌❌❌❌❌❌❌


Kuran-ı Kerim’de de Şi'ra yıldızı olarak geçen Sirius yıldızının önemini ünlü Astrolog Dinçer Güner, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla anlattı.

İşte o paylaşımlar:

* #SİRİUS günü - Güneş ile Sirius birlikteliği;

Bugün özel bir gün. Çünkü bazı inanışlar göre tüm canlıların kaderinin mühürlendiğin, yazıldığı ya da değiştiriliği bir gün. Bu gerçekten öyle midir tartışır ama bu yıldızın özel olduğu bir gerçek.

🌟

Sirius yıldızı bir çok medeniyette, ezoterik ve ökült bilgiler içinde en önemli yıldızlardan biridir.  Kuran-ı Kerim’de adı Necm Suresinde Şi’ra yıldızı olarak geçer.

* Üzerine bir çok mitolojik hikayenin yazılmasının yanı sıra, eski mısır medeniyetinin en çok değer verdiği, özellikle gözlemleyip takip ettikleri yıldızdır. Sirius yıldızının ilk gözlenmesi ortalama 2000 yıl önce eski Roma İmparatorluğu dönemine denk gelir.

* Sirius’un ilk gözlemlendiği dönem aşırı sıcakların olmasından kaynaklı “Köpek Günleri” adlandırılırlar ve bu günümüze kadar gelmiştir. “Köpek terleten sıcakları “ deyimiyle veya Amerikalıların “Dog Day Afternoon” deyimi yine buradan gelmektedir.

* Yine Romalılar bu dönemde buğdayları hasta olmasın, ekinlerin bereketi artsın diye “Köpek” Kurban ederlerdir. Sirius yıldızı aşırı sıcaklar ve yangınlarla ve Mısır Medeniyeti etkisi ile de Sel ve su taşkınlarına işaret etmektedir.

* Genellikle Sirius'un köpek günlerinin sıcaklığını ürettiğine inanılır; ama bu bir hatadır, çünkü yıldız sadece güneşin ısısının en yüksek olduğu bir mevsimi işaretler.

* Yine Çinlilerin köpekleri katlettikleri festival yine bu yıldız ile ilişkilidir. Zira Çinliler bu yıldızdan nefret ederler. Peki öncelikle bu “Köpek” adlandırılması nereden gelmektedir?.

* Gökyüzünde Yengeç burcu Canis Major (Büyük Köpek ) Takım yıldızı ve Canis Minor (Küçük Köpek) takım yıldızlarından oluşur ve semboliğinde ki bu “Köpek” ismi takım yıldızlarının isimlerinden gelmektedir.

* Sirius yıldızı 14 Derece Yengeç burcunda yer almaktadır ve Güneş’in her sene 14 Derece yengeç burcuna gelip en sıcak günleri (Soltis)  başlatması ile birlikte aslında yaz tam anlamıyla başlamış olur.

* Sirius sadece Kuran-ı Kerimde adı geçen bir yıldız olmasından dolayı kutsal değil, Eski Mısır medeniyetinin Keops-Kefren-Mikerinos piramitlerini bile bu yıldızı gözlemleyebilecek şekilde inşa edilmesinden dolayı da ayrıca kutsal bir yıldızdır.

* Tabii bunun yanı sıra Mısır’da ki bir çok piramidin içinde bu yıldızın sembolüne rastlanır sıkça. 5 Köşeli yıldız ve yarım daire iç içe. Eski Mısır’da bu yıldızın önemi aslında her sene Güneş/ Sirius’un yan yana gelmesi ile birlikte Nil Nehri’nin taştığını fark etmişlerdir.

* Veya Sirius yıldızının puslu gözlemlendiği senelerde ise veba gibi salgın hastalıklarının ortaya çıktına şahit olmuşlar. Hatta Mısırlılar takvimlerinin Sirius’un doğuşuna göre düzenlemişlerdir.

* Eski Yunanlılar, Sirius’un bu kaybolduğu dönemden sonra tekrar gökyüzünde belirmesinin sıcak ve kurak yazı haber verdiğine inanırlar ve ayrıca bunun canlılar üzerinde bitkileri solduran, erkekleri güçsüzleştiren, kadınları tahrik eden birtakım etkileri olduğunu sanarak kaygılanırlardı.

* Sirius parlaklık bakımından da gökyüzünün en parlak yıldızıdır. Sirius’un Hint mitolojisinde ki hikayesine baktığımızda ise “Cennetin Kapısı” ve bu kapıya ulaşmaya çalışan farklı yeteneklere sahip 4 kardeş karşımıza çıkar. Bu 4 kardeşten sadece yanında evcil köpeğini taşıyan Cennetin Kapısına ulaşabilmiştir.

* Mısır'da adı Sothis idi ve Jüpiter, Kleopatra'nın babasının öldüğü gün olan MÖ 51'deki güneş tutulması sırasında Sirius ile kavuşum halindeyken; Dendera Zodyak'ında Jüpiter ile birlikte tasvir edildi.

* Eski Mısır takvimi, yaklaşık 30 günlük ay döngülerine ve sabit yıldız Sirius'un sarmal yükselişine dayanıyordu.

* Bu “Köpek Yıldızı” uğursuz bir ilişkiye sahip olsa da, daha eski zamanlarda böyle değildi. Kadim Akad dilinde ona göksel ordunun Lideri ve Prensi anlamına gelen Kasista denir

❌❗️❗️❌❌

Sirius

Büyük Köpek takımyıldızında yer alan ve gece gökyüzündeki en parlak yıldız

Sirius ya da AkyıldızBüyük Köpek Takımyıldızı’nda yer alan bahar ayında kuzey yarı küreden görülebilen gece gökyüzünün en parlak yıldızıdır. Türkçe’de Akyıldız ismiyle bilinen Sirius (α CMa / α Canis Majoris/ Büyük Köpek Takımyıldızı’nın alpha yıldızı)

Çıplak gözle tek yıldızmış gibi görünen Sirius, aslında tayf türlerine göre yapılan yıldız sınıflandırma sisteminde Sirius-B olarak adlandırılan bir beyaz cüceden oluşan bir çift yıldızdır. Sirius bu parlak görünümünü aydınlatma gücünün yanı sıra Güneş Sistemi'ne yakınlığına borçludur. 

Sirius sistemi uzaydakiyakın komşularımızdan biridir. Sirius kütlesibakımından Güneş'in iki katıdır.  Aydınlatma gücüGüneş'in 25 katı olmakla birlikte, Canopus veya Rigel gibi diğer parlak yıldızlarınkine oranla düşük kalır.

Sirius sisteminin yaşı 200-300 milyon yıldır.[17] Sistem başlangıçta iki mavimsi yıldızdan oluşuyordu. Bu iki yıldızdan da kütlesi bakımından daha büyük olan Sirius-B zamanla yakıtını tüketerek, dış katmanlarını kaybetmeden önce kırmızı dev haline gelmiş ve yaklaşık 120 milyon yıl önce dış katmanlarını uzaya atarak bugünkü hali olan bir beyaz cüceyi oluşturmuştur.

 takımyıldızda ön plana çıkmasından dolayı, geleneklerde köpek-yıldız olarak da adlandırılır.[2] Bu yıldız pek çok mitolojik ve folklorik öykülere Güneş’ten bağımsız bir biçimde konu olabilmiştir. Sirius’un helyak doğuşu antik Mısır’da Nil Nehri’nin taşmalarını, antik Yunan’da “köpek günleri”nin (kavurucu sıcak günler) başlangıcını işaret ediyordu. Polinezyalılariçin ise yıldız kışın habercisi ve Pasifik Okyanusu'nda navigasyonları için bir referans kaynağıydı.

N14M44

Sirius'un üçgen, yarım daire ve beş uçlu 
yıldız gliflerinden oluşan hiyeroglifi 


 eski Mısır’da Sopdet (Grekçe’ye uyarlanmış haliyle Sothis, yıldızın Grekçe’deki adı ise Seirios’dur) olarak bilinirdi. Eski Mısır’da “Orta Krallık” döneminde, Mısırlılar takvimlerini Sirius’un helyak doğuşuna göre düzenlemişlerdi. Bu takvimde esas alınan gün ise, Sirius’un doğuşunun Güneş’in ışığından yeterince uzaklaşmış olmasından sonra, Güneş’in doğuşundan hemen önce açıkça görülür hale geldiği gündü. 

Sirius’u (Sothis) ifade eden hiyeroglifin glifleri üçgen, beş uçlu yıldız ve yarım dairedir. Sirius eski Mısır panteonunda İsis ilahesi ile özdeşleştirilirdi ki, İsis, eşi Osiris ve oğlu Horus ile bir üçlem oluştururdu. 

çok eski Mısır tapınağı, iç odaları Sirius'u görecek biçimde inşa edilmişti. Örneğin, Keops Piramidi'nin Kraliçe Odası'nın duvarında açılan bir kanal yalnızca Sirius'u görmek üzere yapılmıştı.

Eski Yunanlar, Sirius’un bu kaybolduğu dönemden sonra tekrar gökyüzünde belirmesinin sıcak ve kurak yazı haber verdiğine inanırlar 

Eski kayıtlarda, yaz başlangıcındaki hava koşullarının bozulduğu hallerde Sirius’un daha fazla parladığının gözlemlendiği kaydedilmiştir ki, eski Yunan gözlemcilere göre bu, söz konusu yıldızdan olumsuz etkiler yaratan birtakım tesirleryayıldığı anlamını taşıyordu. 

örneğin yıldızın sisli, puslu halde veya ışığı zayıf biçimde görünmesi vebayı haber veriyor anlamında yorumlanıyordu. Bu adada bulunan MÖ 3. yüzyıla ait paralarda ışınlar yayan köpek ve yıldıztasvirlerinin bulunması Sirius’un bu adadaki önemini vurgulamaktadır.

 Romalılar Sirius’un helyak doğuşunu 25 Nisan civarındaki bir günde kutlardı.

İskenderiye’li Batlamyus yıldızların haritasınıçıkardığı, Almagest (al-kitabu-l-mijisti) çalışmasının 6. ve 7. Kitabında Sirius’u gökküreninmerkezi boylamınının yerini belirlemek üzere kullanmıştır. Çalışmasında Sirius’u kırmızı renkte boyayarak, onu 6 kızıl yıldızdan biri olarak göstermiştir. 

 Eski Polinezyalılar’da parlak yıldızlar, özellikle Pasifik Okyanusu’ndaki adalar ve atoller arasındaki gemicilik bakımından önem taşıyordu. örneğin Sirius’un Dik açıklıki 17°S olarak Fiji Adası’nın enlemine denk düşüyor, böylece her gece tam olarak adanın üzerinden geçiyordu. [13] Onlara göre, Sirius, Canopus ve Procyon ile birlikte, bir “Büyük Kuş” bedenine benzetilen Manu adındaki Takımyıldız’ı oluşturuyordu.

 Sirius’un eski Yunan’da sabah göğünde belirmesi (doğuşu) nasıl tam olarak yaz mevsiminin habercisi oluyorsa, Maoriler için de, tam olarak kışmevsiminin serin başlangıcının habercisi oluyordu. Bu doğuşa hem "mevsim", hem de "yıldız" anlamına gelen Takurua adını vermişlerdi.

Sirius’un, “Cennet’in Kraliçesi” (Ka'ulua) olarak betimlendiği Hawaii’de kış gündönümündeki en yüksek noktasına gelmesi törenle kutlanırdı.

 1676’da Edmond Halley güney yarıküre yıldızlarını gözlemleyebilmek için, Güney Atlantik’teki Saint Helena Adası’nda bir yıl kalmıştı. Halley, 40 yıldan fazla bir zaman sonra sonra, 1718’de astronomikölçümlerini Batlamyus’un Almagest’indeki verilerle karşılaştırdıktan sonra o zamana dek sabit varsayılan yıldızların özdevimini keşfetti. Arcturus ve Sirius’un her ikisi de anlamlı bir şekilde hareket etmekteydiler. Sirius 1800’lü yıllarda güney yönünde 60 dakika (açı dakikası) ilerlemişti.

 

1844 yılında Alman astronom Friedrich Bessel Sirius’un özdevim hareketindeki değişikliklerden (sapmalardan) Sirius’un görünmeyen bir yoldaşı (bileşeni) olması gerektiği sonucuna vardı.

 31 Aralık 1862’de Amerikalı Alvan Graham Clark o dönemin en güçlü teleskoplarından biri olan 47 cm'lik mercekli teleskobuyla ilk kez, Sirius’un günümüzde Sirius-B ya da “köpek yavrusu” adı verilmiş olan zayıf ışıklı yoldaşını gözlemledi ve böylece, Sirius'un gerçekte çift yıldız olduğunu ortaya çıkardı.

  Sirius Sistemi Güneş Sistemi’mize en yakın 8 yıldızdan ikisini içerir ve en yakın beşinci sistemdir.[49] Diğer yakın yıldızlardan Alpha CentauriCanopusRigelya da Betelgeuse gibi, parlak görünmesinin temel nedeni bize yakınlığıdır.[50] Fakat aydınlatma gücünün Güneş’imizin 25 katı olduğunu da unutmamak gerekir. Sirius’un en yakın büyük komşusu 1.61 parsek ya da 5.24 ışık yılı uzaklıkta bulunan Procyon yıldızıdır..

Sirius-A'nın Yörüngesi. Sirius-B de Sirius-A'nın yaptığı yaylara simetrik olarak (eksene oranla) yaylar çizer

Soldaki hareketli resimde çiftyıldızlarda iki yıldızın birbirleri çevresinde dönüşü gösterilmektedir. Fakat her iki yıldız aynı zamanda belli bir yöne doğru hareket halinde de olduklarından Sirius yörüngesi, kâğıt üzerinde çizildiğinde, hemen hemen tüm adlarındaki iki ortak harf olan “s” ve “i”yi andırırcasına, bir eksen üzerinde dolanan “S”lere benzer.

💫 Sirius (Arapça adıyla الشعــــــــــرى اليمانيـــــــــــــــة Şi'ra-yı Yemani ya da kısaca الشعرى Şi’ra) Güneşhariç tutulursa, Kur'an’da adı geçen tek yıldız olup kendisinden Necm (-Arapça’daki anlamı yıldızdır-) suresinde söz edilir. "Şüphesiz Şi’râ (yıldızı)nın Rabbi de O’dur." (53/49)

Sirius yıldızından Zend Avesta'da da söz edilir. Birçok kutsal metinde sözü edilen tek yıldız olan Sirius, yeryüzündeki birçok uygarlık için de en kutsal yıldız olmuştur.

 Yıldızın adının günümüzde en yaygın kullanımı, Latince’ye Yunanca’dan geçerek Latince’de “Sirius” haline gelmiş biçimidir. [70] Bu ad antik Yunan’da Σείριος (Seirios, "parlaklık, ateş" ya da "aşırı sıcak gün") idi. Fakat sözcüğün kökeni muhtemelen, Yunanca da değildi. Yunanca’daki adının kayıtlı en eski kullanımı Hesiodos’un MÖ 7. yüzyılda yazılmış “İşler ve Günler” yapıtında görülmektedir. [71] Sirius’u belirten ifadelerin ve ona verilen adların sayısı 50’nin üzerindedir. Arapça’daki adı Şi’ra’dır الشعرى (“işaret, rehber, kılavuz”). [72] Sanskritçede yıldız Mrgavyadha ("geyik avcısı") ya da Lubdhaka (“avcı”) olarak bilinir. Mrgavyadha olarak yıldız, Shiva’nın (Şiva) Rudra (rüzgâr, fırtına ve av ilahı) biçimini temsil eder.[73][74] Yıldız İskandinavya’da Lokabrenna (“Loki tarafından yakılmış” ya da “Loki’nin meşalesi”) olarak bilinir. Japonca’da ise günlük dilde Aoboshi (“mavi yıldız”) olarak ifade edilir.


Sirius’un çeşitli adlarından bazıları şunlardır:

  • “Sothis” (Eski Mısırca adının Grekçe’ye uyarlanmış hali)
  • “Sigi” (Dogonlar’da)
  • “Sigo” (Bambara’larda)
  • “Şira” (Araplar’da)
  • “Seirios” (Hellenler'de)
  • “Sirius” (Romalılar’da)
  • “Kak-si-sa” veya “Kak-si-di” (Asur-Babil’de)
  • “Kak-si-si” (Hititler’de)
  • “Tistirya“, “Tishtrya” veya “Tiştria” (Farsça: Zerdüştlüğü benimsemiş kavimlerde)
  • “Sima Kayne” (Bozolar’da)
  • “Sirona” (Galyalılar’da)
  • "Hu-Şi" (Çinliler’de )

Yıldız, Orta Çağ’ın Avrupa astrolojisinde "Behenian sabit yıldızları"ndan biri olup beril taşlarıyla ve ardıçla ilişkilendiriliyordu. Sirius’un kabalistik sembolü Heinrich Cornelius Agrippa tarafından oluşturulan listede çizilmiştir. 

Birçok kültürde Sirius’a kurt ya da köpekle ilgili bir özel anlam yüklenmiştir:

Büyük Köpek Takımyıldızı’nın en parlak yıldızı olan Sirius, teklifsiz konuşmada çoğu zaman “köpek yıldız” olarak belirtilir. Zaten Klasik Mitoloji’de de "avcı Orion"un köpeği olarak betimlenir, bu betimleme sanat eserlerine de yansımıştır. Antik Yunan’da aynı zamanda, Sirius’tan yayılan tesirlerin yaz sıcağında (köpek günleri) köpekler üzerinde, onları anormal davranışlara sevk edecek etkiler yaratabileceği düşünülmekteydi. "Köpek günleri" kavramı Romalılar’a da geçmiş ve bunun sonucunda Latince’de “dies caniculares” ve canicula ("küçük köpek") terimleri doğmuş, daha doğrusu bu terimlere özel anlam yüklenmiştir. Çinastronomisinde yıldız "göksel kurt" (Tiānláng) olarak bilinir (Japonca'sı Tenrō, Korece'si Cheonlang). [79] Sirius bu kültürlerin bölgelerinden uzakta sayılabilecek başka bölgelerde de, örneğin Kuzey Amerika kızılderililerinde de köpek ya da kurtla ilişkili görülür. Örneğin Meksika’daki Seri'ler ve Sonoran Çölü’ndeki Tohono O'odham yerlileri Sirius’u “dağın koyunlarını takip eden köpek” olarak belirtiler, Karaayak dilinde ise yıldıza “köpek-yüz” denir. Cherokee (kabile) kızılderilileriSirius’u Antares yıldızıyla eşleştirir ve her ikisini “ruhların yolu”nun sonunun bekçisi olan köpek yıldız olarak kabul ederler. Benzer inanışlara Asya şamanizminde ve eski Mısır mitolojisinde de rastlanır. Nebraska Pawnee’lerinde de Sirius’la ilgili bu tür ilişkilendirmeler görülür. Wolf (Skidi) kabilesine göre Sirius “kurt yıldız”dır. Alaska’lı Inuit’ler ise Sirius’u “Ay Köpeği” olarak adlandırırlar.

Yine, birçok kültürde Sirius yay ve ok ile ilişkilendirilir:

  • Asur-Babil tradisyonunda, Sirius’a ve Sirius sistemindeki başka bir yıldıza (Sirius–B) yay ve okadları verilir.
  • Çin mitolojisinde, Sirius yayla ifade edilir. Sirius’un Çince’deki adı Hu-Şi, “Yay ve Ok” anlamına gelir.
  • Mısır’da, Dandera Tapınağı’nın dairesel burçlarkuşağında Sirius yay ve okla temsil edilir.
  • Afrika’da Mali’de yaşayan Dogonlar’ın Sirius–A’yı belirtmek üzere çizdikleri şekil, yay ve okun birleşmiş şeklidir.
  • Pers geleneğinde Sirius yay veya ok yıldızı olarak ifade edilir. [81]

Antik Çin’de güney yarıküre bir ok ile bölünen yay şeklinde canlandırılırdı. Oku oluşturan Büyük Köpek Takımyıldızı ve Puppis Takımyıldızı’ydı. Okun ucu kurt-Sirius ile noktalanırdı. Benzer bir ilişkilendirme Dandera’daki Hathor Tapınağı’nda görülür; burada ilahe Satet okuyla Hathor’u (Sirius) resmetmektedir. Pers kültüründe Tir adıyla bilinen Sirius, geç Pers kültüründe ok olarak tasvir edilmiştir.

•Sirius'un antik Yunan'da batıdan doğuşu inisiyasyonlarda küçük misterlerin sonu anlamına gelirdi. Geleneklerde Sirius Sistemi ile ilişkilendirilen biçimsel semboller üç uçlu yaba, yay ve ok, hayvansal semboller kurt ya da köpek ve yunus, sayısal semboller ise 3, 22, 23, 44, 49 ve 50'dir.

Antik çağ ezoterizmindeÇin’de, eski Mısır’da, bazı Afrika kabilelerinde, Mezopotamya’da, Anadolu’da yaşamış Hititler ve Urartular’da, Hopikızılderililerinde, şamanist Türkler’de ve kimi araştırmacılara göre yitik uygarlıklardan Mu ve Atlantis’te her zaman önemini korumuştur. [89]Kimilerine göre bu yıldıza bu kadar önem verilmesinin nedeni, Dünya’nın görünmez idarecilerinin Dünya üzerindeki sevk ve idarelerini bu yıldız varlıkları aracılığıyla gerçekleştiriyor olmalarıdır. [90]Sirius yıldızının bu rolü hakkında bilgi veren kişilerden biri Lori Tostado’dur. [91] Bir iddiaya göre, yitik Mu kıtasına tek tanrılı dininindirilmesinden beri gezegenimizde Sirius kültürü hakimdir.

❌❌❌❌

Bahsi geçen Takımyıldızımız; Ezoterik öğretilerde genellikle köpek, kurt ve çakal biçiminde simgelenmiştir.

Sirius, Yunan mitolojisinde avcı Orion’un köpeğidir.

Mısır’da ölüleri öteki aleme götüren Anubis’tir.

Türk mitolojisinde göksel sarayın bekçisi Kutsal Kurt Asena’dır.

Roma mitolojisinde Roma şehrinin kurucuları Romelus ve Remus’u emziren ilâhi kurttur.

İslam’da ise Zülkarneyn’in bu yıldıza giderek Yecüc ve Mecüc’ü hapsettiği düşünülür.

Sirius, farklı dillerde “Sothis”,”Şira”,”Sirona”,Serios”,”Kak-si-di”,”Huşi” gibi adlarla telaffuz edilmiştir. Hatta yazıyı sanki doktora tezi hazırlıyormuşum gibi sıkıcılaştırmamak adına ekstra bir bilgi daha vereyim: Harry Potter adlı roman/film serisinde, baş karakterimizin yakınlarından birinin adı Sirius Black’dir ve bu kişinin özelliği siyah bir köpeğe dönüşebilmektir. 


⚠️ yıldızı oluşturan gazlar yıldızın rengını belırler. nıtrondan oluştuysa kırmızı parlar, hidrojenden oluştuysa mavi parlar vs. karışık bir takım gazlardan oluştu ise gökkuşağı gibi değişen renklere sahip olabılır..



XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hallo 🙋🏼‍♀️