Yasin Suresi 37-40 ayetleri bize Güneş ve Ay'ın hareketlerinden ve yörüngelerinden bahseder. Yasin Suresi'ndeki bu ayetlerle; Sonsuz İlim Sahibi Yüce Allah matematiksel-fiziksel yasalar ve mükemmel hassas ayarlarla yaratmış olduğu evrenin işleyişi hakkında ne gibi ipuçları veriyor bunu inceleyeceğiz. Ayetler ve meali şu şekilde:
37) Gece onlar için ayettir. Ondan gündüzü sıyırdığımız zaman karanlıkta kalırlar. 38) Güneş de, kendisi için (takdir edilmiş) olan, 'karar yeri'ne doğru akıp gitmektedir. Bu, Aziz ve Âlim olan Allah'ın takdiridir. 39) Biz, ona(Ay'a), menziller(haller) takdir ettik, ta ki kurumuş bir hurma dalına benzer (bir yol izleyinceye kadar). 40) Ne Güneş, Ay'a erişip-yetişebilir, ne de gece, gündüzün önüne geçebilir. Her biri, bir yörüngede yüzmektedir. [YASİN(36)/37-40]
37. ayet Dünya'nın kendi etrafındaki dönüşü sebebiyle oluşan gece ve gündüzü anlatıyor. 40. ayet ise apaçık şekilde Güneş ve Ay'ın birbirleriyle çarpışmayacak şekilde bir yörüngede akıp gittiğini söylüyor.
Bu araştırmada esas üzerinde duracağımız ayetler ise 38. ve 39. ayetler.
YASİN(36)/38: GÜNEŞ'İN HAREKETİ VE YÖRÜNGESİ
Ay'ın hareketi uzun zamandır bilinmekle birlikte Kopernik'ten sonra 18. yüzyıl sonlarına kadar Güneş'in sabit olduğu sanılıyordu. 1783 yılında İngiliz astronom William Herschel; yıldız hareketlerini çalışarak, Güneş'in de belli bir yöne doğru hareket halinde olduğunu buldu.
Şekil 1- Güneş Sisteminin Uzaydaki Hareketi
Bugün, Nasa'nın verilerine göre; Güneş'in, Samanyolu Galaksisinin merkezi çevresinde dolandığını ve bu yörüngesinin yaklaşık 230 milyon yıl sürdüğünü biliyoruz. Elbette Güneş, saatte 720 000 km hızla ilerlerken tüm Güneş Sistemi ve dolayısıyla Dünya da O'nu takip ediyor. Ortaya çıkan gezegen yörüngeleri aynen şekil 1'de gösterildiği gibi helezon-sarmal şekli oluşturuyorlar. Bu konuya yeniden değineceğiz. Ancak şimdilik, aynen 38. ayetin bize haber vermiş olduğu gibi; Güneş'in, Samanyolu Merkezindeki kara delik etrafında bir yörüngede hareket ettiğini öğrenmiş olduk.
YASİN(36)/39: 'KURUMUŞ HURMA DALI GİBİ'
Şekil 2- Kurumuş Hurma Dalı
Sonsuz İlim Sahibi, Yasaların Yaratıcısı Yüce Allah, Güneş'in yörüngesini anlatan ayetin hemen ardından Ay'dan bahsediyor. Ayetteki menziller; Ay'ın yörüngede hareket ederken aldığı 'hilal', 'ilk dördün', 'dolunay'... gibi hallerini anlatıyor. Ayette anlaması zor olan nokta, menzillerden yani hareketi sırasında farklı evrelerden geçen Ay için ortaya konan 'kurumuş hurma dalı' benzetmesidir. Güneş'in yörüngesine işaret eden ayetin hemen ardından gelen bu ayete günümüz bilimiyle baktığımızda şaşırtıcı biçimde Ay'ın yörüngesinin veciz bir tarifiyle karşılaştığımızı görebiliriz.
Şekil 3- Daldaki Sarmal Yapı
KURUMUŞ HURMA DALI
Konuya girmeden önce üzerindeki hurmaları çıkardığımız bir hurma dalının görüntüsünü verelim. Kurumuş Hurma Dalı resminde görüldüğü gibi dal üzerinde yukarı aşağı inişli-çıkışlı kavisler bulunmakta ve bu kavisler bir sarmal gibi yön değiştiriyor. Aslında burada ortaya çıkan helezonik yapıyı anlamak için kuru hurma dalını döndürdüğümüz yandaki videoya bakmak daha faydalı olacak. Videoda gözüktüğü gibi; hurma dalının her kavisi birbirini takip ederek helezonik bir yörünge oluşturmaktadır.
Bu hurma dalının Ay'ın yörüngesiyle ilişkisini ortaya koymadan önce geçmişe gidelim. Dirayet tefsirinin önemli temsilcilerinden Elmalılı Hamdi Yazır, günümüzden 100 sene önce bu ayetin 'Ay'ın uzaydaki yörüngesi ile ilişkili olduğu'nu anlamış ve buna hayranlığını ifade etmişti. Hatta bununla ilgili bir çizime yer verdiği tefsirindeki ilgili sayfanın ekran görüntüsü Şekil4'te verilmiştir.
Şekil 5- Ayın Yörüngesi - Manual for Astronomy Sayfa 174
Aslında, Ay'ın yörüngesindeki ilginç salınım 1900'lerin başında biliniyordu. Princeton'lu astronomi profesörü Charles A. Young'a ait 'Manual for Astronomy' adlı 1902 yılı baskılıkitap; Ay'ın, Dünya etrafında dolanırken - bir yandan da Dünya'nın, Güneş etrafındaki dolanışından ötürü - yörüngesinin nasıl gözükeceğini gösteriyor. Şekil 5'te verdiğimiz; bu kitabın ilgili sayfasındaki 66 numaralı çizim, Ay'ın yörüngede nasıl aşağı yukarı salınımlarla ilerlediğini gösteriyor.
YASİN(36)/39: AY'IN, GÜNEŞ ETRAFINDA İZLEDİĞİ SARMAL YÖRÜNGE
Günümüzde yapılan simulasyonlarla Ay'ın, Dünya etrafında dolanırken Güneş etrafındaki yörüngesini görüntüleyebiliyoruz. Bunun için Şekil 6'daki 'Ay'ın Yörüngesi Simulasyonu' resmine bakabilirsiniz. Aslında bu gerçekteki salınımın biraz abartılmış hali. Gerçekte sarmalın dönüşleri şekli konveks yapacak şekilde daha yayvan olacaktır. Ancak her durumda bu bir sarmal şeklidir ve prensip olarak kuru hurma dalındaki sarmal ile aynı şekildedir.
Şekil 7- Güneş Sistemi'nin Helezonik Modeli
Ayetlere geri dönecek olursak önce 38. ayette Güneş'in hareketi ve yörüngesinden bahsetmiş daha sonra 39. ayette Ay'ın sarmal yörüngesini tam bir kuru hurma dalına benzetmişti. Peki bu sarmal yörünge sadece Ay için mi geçerli? Aslında tüm gezegenler sarmal bir yörünge takip ediyorlar. Yukarıdaki Güneş Sisteminin Uzaydaki Hareketi animasyonundan görebileceğiniz üzere Güneş ilerlerken gezegenler O'nun etrafında dolanabilmek için sarmal bir yol takip etmek zorundadırlar. Bu nedenle buna Güneş Sistemi'nin Helezonik/Sarmal Modeli diyorlar. Şekil 7'deki 'Güneş Sistemi'nin Helezonik Modeli' resmi; hem Dünya'nın hem de Ay'ın, Güneş kendi yörüngesinde ilerlerken onu nasıl takip ettiğini gösteriyor.
Peki ya Güneş? Aslında Güneş de Samanyolu merkezindeki devasa karadeliğin çevresinde dolanırken aynen Ay ve diğer gezegenlere benzer inişli-çıkışlı bir yörünge izlemektedir. Bunu Astronomy Magazine dergisinden alınan Güneş'in Yörüngesi isimli resimde(Şekil 8) görebilirsiniz. Sarı yörünge, Güneş'e aittir ve aynen Ay yahut kuru hurma dalı gibi Samanyolu galaktik düzleminin bir altına girmekte bir üstüne çıkmaktadır. Bu durumda 39. ayette işaret edilen kuru hurma dalının sarmal şekli; sadece Ay'ın yörüngesi için değil, aynı zamanda tüm gezegenler ve Güneş'in yörüngesi için de bize ipucu vermektedir. Tüm bireysel özelliklerimizi, her hücremiz içerisinde bir saç telinin 10binde biri genişliğindeki DNA zincirinde sarmal şekilde kodlayan Sonsuz Yüce Allah'ın benzer sarmalı Gök cisimlerinin yörüngelerine yerleştirmiş olması çok hikmetlidir. Nitekim, hemen bu iki ayetin arkasından gelen 40. ayet, her birinin birbirleriyle çakışmadan belli bir düzen içinde bir yörüngede yüzdüğünü söyleyerek Sonsuz Yüce'nin hayranlık uyandırıcı sanatını bizlere hatırlatıyor.
Bu gibi bilimsel ipuçları bulunan ayetlerin tefisirini sadece geçmişin bilginlerine mahkum etmek Sonsuz Yüce'nin Yaratmasını o geçmişte yaşayanların aklı ve bilgi birikimiyle sınırlandırmak yahut Kıyamete kadar geçerli olan Kur'an'ıbir döneme hapsetmek olur ki; bu şekilde birçok hikmetli ayetin hikmeti göz ardı edilmiş olur. Bilim aracılığıyla etrafımızdaki Evren'in yaratılışı ve Sonsuz Yüce'nin yarattığı yasalar hakkındaki bilgimiz geçmişten çok daha fazla. Bu bize geçmişte anlaşılması mümkün olmayan bazı hikmetlerin kapısını aralıyor.
Şüphesiz, tüm ayetlerin mutlak hikmetleri sadece Sonsuz Yüce'nin katındadır ve en doğrusunu ancak O bilir. Yaratmanın Rabb'i, Matematiğin, Fiziğin ve tüm pozitif ilimlerin Yaratıcısı Sonsuz Yüce Allah'a sayısız mucizelerle dolu bu Kur'an'ı bize bahşettiği için sonsuz şükürler olsun.
A.Bayraktar Yaklasan Saat, 18/12/2023
Kaynaklar 1) Kur'an-ı Kerim 2) Our Sun: Facts, https://science.nasa.gov/sun/facts/ 3) William Herschel Wiki Sayfası 4) Animasyonlu Güneş Sistemi Hareketi (djsandhu.com) 5) Charles Augustus Young Wiki Sayfası 6) "Epicycles Revisited; Convexity of Lunar Orbit about the Sun", S.M. Blinder http://demonstrations.wolfram.com 7) In which direction does the Sun move through the Milky Way? https://www.astronomy.com/
Arşimet Burgusu, su değirmenleri ile uygulama yerleri açısından benzerlerdir. Ancak, burgu türbini su değirmenine göre daha yüksek verim ile enerji ürettiği tespit edilmiştir. Türbin; Arşimet Burgusu şeklindeki rotor ve bu rotoru barındıran yarı silindir yataktan oluşmaktadır.
Dünya-Ay sistemi, Güneş Sistemi'nde benzersiz bir istisnadır; 3.474 kilometre (2.158 mil) genişliğindeki Ay, Dünya'nın çapının 0,273 katı ve kütlesinin yaklaşık 1⁄80'i kadardır.
Ay, Dünya’nın yörüngesindeki hareketini 27 gün 7 saatte tamamlar. Dünya, Ay ve Güneş geometrisinde rastlanan periyodik değişimler sonucunda her 29,5 günde tekrar eden Ay evreleri oluşur. Bunlar; Yeni Ay, Hilal, İlk Dördün, Şişkin Ay, Dolunay, Son Dördün ’dür.
Ay’ın Dünya’dan görünmeyen bir diğer yüzü daha var. Bu konuda doğru bilinen yanlışların başında ayın diğer yüzünün güneş ışığı görmediğidir. Fakat Ay’ın her iki yüzü de aynı miktar güneş ışığı görür. Ay’ın Dünya tarafında görünmeyen yüzü, görünen yüzüne kıyasla daha düzdür.
Ay Takvimi:
Ay takvimi, Kavuşum ayı, Ay’ın evrelerinin tam bir çevrimi tamamlayabilmesi, başka bir deyişle, örneğin yeni aydan yeni aya gelmesi için geçen süredir ve bir güneş yılında (mevsimlere bağlı yıl) yaklaşık 12,37 kavuşum ayı vardır.
Bu nedenle, Ay takviminin, mevsimlere göre düzenlenmiş güneş yılıyla uyuşmasını sağlamak için, bu takvime belirli aralıklarla gün eklemek gerekir.
Sümer-Babil ayı, yeni ayın gökyüzünde ince bir ayça biçiminde belirmeye başladığı ilk gün başlıyordu. Sümer takvimini güneş yılma uydurmak için bu takvime bir artık ay eklenirdi; ama bu eklemeler, kralın müneccimleri ay takviminin mevsimlerden çok ayrı düştüğünü fark ettikleri zamanlarda, gelişigüzel biçimde yapılırdı.
M.Ö. 380’den başlayarak bu eklemeler belirli kurallara bağlandı ve 19 yıllık bir dönem içinde belirli aralıklarla 7 artık ay eklenmesi kararlaştırıldı. Yunan astronomları da ay ve güneş yılları arasında uyumu sağlamak amacıyla kurallar koydular. Roma cumhuriyet takviminin Yunanlıların ay takviminden alınmış olduğu sanılmaktadır.
Bazı dinsel topluluklarda bugün hâlâ ay takvimi kullanılmaktadır. İO 7 Ekim 3761’de başladığı varsayılan Musevi takvimi bunlardan biridir. Musevilerin dini yılı sonbaharda başlar ve almaşık olarak 30 ve 29 gün çeken 12 aydan oluşur. Bu takvimde her 19 yıllık dönem içinde, 30 günlük bir ay eklenmiş 7 artık yıl vardır. Müslüman ülkelerde kullanılan Hicri takvim de gene bir ay takvimidir. Hicret’i, yani Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç için yola çıktığı M.S. 15 Temmuz 622 tarihini başlangıç alan bu takvimde, takvim yılı ile mevsimlik yıl arasındaki uyumu sağlamak için herhangi bir düzenleme yapılmaz.
Cihazin Ön taraftaki grafikli büyük kadran, Zodyak’ta Güneş’in ve Ay’ın konumları hakkında bilgi veriyordu. Halkalar ve ibreler, çıplak gözle görülebilen 5 gezegenin; yani Merkür’ün, Mars’ın, Venüs’ün, Jüpiter’in ve Satürn’ün gökyüzündeki konumunu gösteriyor.
Cihaz, Babillilere kadar uzanan gözlemlere dayanarak, bir dizi astronomik olayı hesaplayıp tahmin yürütebiliyordu.
Sümerler muhtemelen ayın devrelerine dayalı bir takvimi kullanan ilk medeniyetti. Sümer-Babil ayları yeni Ay'ın göründüğü gün başlıyordu. Saray astronomları mevsim hataları bariz hale geldiğinde takvimde gerekli düzenlemeleri yapıyorlardı.
Apollo 8 görevi sırasında Ay'dan Dünya'nın görünüşü, 24 Aralık 1968
Ay, Dünya'nın yörüngesinde bir turunu 27 gün 7 saatte tamamlar. Dünya, Ay ve Güneş geometrisinde görülen periyodik değişimler sonucunda her 29,5 günde tekrar eden Ay'ın evreleri oluşur.
Antik çağ dönemlerinde ilk takvimin kullanılışı Babillilere kadar dayanmaktadır. İlk takvim kullanan uygarlık olarak Babilliler kabul edilmektedir. Ay hareketlerinin temel alındığı bu takvimde temel kıstas iki dolunay arası alınmış ve 29,5 günlük dönemlere göre takvim hazırlanmıştır.
MÖ 5. yüzyılda Babilli gözlemcilerin Ay'ın döngülerini incelediğini, Hindistan'da benzer bulguların varlığını, Çinli Shi Shen'in MÖ 4. yüzyılda Ay ve Güneş tutulmalarının tarihlerini hesaplama yöntemi geliştirdiğini biliyoruz.
MÖ 4. yüzyılda Aristo; yanlış da olsa uzun bir süre çok etkili olan evren açıklamasında, Ay'ın dört temel eleman (toprak, su, hava ve ateş) arasındaki sınır bölgede yer aldığını öne sürdü. Öte yandan, Seleukialı Seleukos ve Aristarchus (MÖ 2. yüzyıl) ile Batlamyus (MS 90–168) Aristocu anlayışı çürüten gözlem ve hesaplamalar sundular.
Teleskobun keşfi ve bilimlerde yaşanan yaklaşık eşzamanlı paradigma değişimi, Ay gözleminde bir dönüm noktası olmuştur. Galileo Galilei 1609'da yayımladığı kitabı Sidereus Nuncius; Ay yüzündeki dağları ve kraterleri gösteren ilk teleskobik çizimlerden bazılarını içeriyordu. Ardından Ay'ın teleskobik haritalanması başladı: 17. yüzyılın devamında Giovanni Battista Riccioli ve Francesco Maria Grimaldi; Ay'ın yüzey unsurlarını bugün adlandırırken kullanılan sistemin temellerini attılar. Wilhelm Beer ve Johann Heinrich Mädler'in kitapları Mappa Selenographica (1834-6) ve Der Mond (1837); binden fazla dağ dahil olmak üzere Ay'daki yüzey unsurlarını, yeryüzündeki coğrafya için mümkün olan hassasiyetle tanımladı.
Johannes Hevelius'un Ay haritası (1647)
MÖ 380 civarında ay takvimlerine sabit düzenlemeler getirildi. 7 artık ay, 19 yıllık periyotlarda yıllara ekleniyordu. Daha sonra Yunan astronomlar da Ay yılını Güneş yılına uyarlayan çeşitli düzenlemeler yaptılar. Roma cumhuriyet takvimi, muhtemelen Yunan Ay takvimini temel almıştı.
Günümüzde bazı dinî gruplar Ay takvimlerini kullanmaya devam ederler. Örneğin Yahudi takvimi, milattan 3760 yıl 3 ay önce başlar. Yahudi yılı sonbaharda başlar. Aylar 29 veya 30 gündür. Artık yıl ve aylarla Güneş takvimine uyarlanır.
Antik çağ dönemlerinde ilk takvimin kullanılışı Babillilere kadar dayanmaktadır. İlk takvim kullanan uygarlık olarak Babilliler kabul edilmektedir. Ay hareketlerinin temel alındığı bu takvimde temel kıstas iki dolunay arası alınmış ve 29,5 günlük dönemlere göre takvim hazırlanmıştır.
Günümüzdekine benzer güneş takvimini ilk kullanan uygarlık ise Eski Mısırlılar olmuştur. Eski Mısırlıların geliştirmiş oldukları bu takvimin temeli ise Sirius yıldızı idi. Nil suları taşmaya başladıktan hemen sonra parlayan Sirius yıldızı temel olarak alınmış ve bu olaya dayanarak takvim hazırlanmıştır.
Modern takvimin ilk temelleri ise çok eski bir dönemde VIII. yüzyılda ortaya atılmıştır. Roma İmparatoru Jül Sezar tarafından kullanılmaya başlayan bu takvimdeki değişiklikler İmparator Augustus’a kadar devam etmiş ve günümüzdeki şeklini ve aylar da isimlerini almışlardır.
Ay'ın görünen yüzü
Ay'ın diğer yüzü
Ay'ın Dünya'ya karşı olan yüzünden Ay'ın görünen yüzü, diğer tarafına da Ay'ın öteki yüzü denir. Öteki yüz Ay'ın karanlık yüzü ile karıştırılmamalıdır. Ay'ın karanlık yüzü herhangi bir anda Güneş tarafından aydınlatılmayan yarıküresidir. Ayda bir kere bu yüz yeniay safhasına Ay'ın görünen yüzü olur.
Ay'ın öteki yüzünün ayırt edici özelliklerinden biri Ay denizi (Latince: (mare, çoğulu maria) adı verilen düzlüklerin hemen hemen hiç olmamasıdır.
Ay, Venüs kuşağına karşı.
Ay’ın, insanların psikolojisi üzerinde de yadsınamaz etkileri var. Hint Astrolojisi’nde Güneş’in ruhumuzu yönettiğine inanılırken, Ay’ın da duygularımızı kontrol ettiği düşünülür. Ay’ın insanların düşünce gücüne güçlendirdiğine ve refaha ulaşmalarına fayda sağladığı inanılır.
Yeni Ay evresi her zaman pozitif bir etki yaratır. Bu evrede hemen hemen her konuda bir verimin olacağına inanılır. Sadece insanlar üzerinde değil, üretimde de verim artar. Sıcaklık ve nemin artması ise bu düşüncenin temel kaynağıdır. Vücut sıvısında oluşan artış da insanlar üzerinde birtakım etkilere neden olur.
Dolunay ise negatif etkisiyle bilinir. Ay, insan üzerinde güçlü bir çekim kuvveti uyguladığından dolayı vücuttaki sıvı miktarının çoğalmasına neden olur. Bu doğrultuda ruhsal olarak birtakım değişiklikler yaşanır.
Meteorların hepsi atmosferimizden geçtikleri için değişmiştir.
“Dünya’nın uydusu Ay, acaba kime uymuştu ? Kendi ışığını sevmek, kendin gibi olmak en güzeliydi.”)
🌿İlk soruya yanıt bulundu: Evet, Ay regolitinde bitkiler yetişebilir.
Florida Üniversitesi'nden çalışmaya katkı veren Prof Anna-Lisa Paul araştırma sonucunun kendilerini çok şaşırttığını belirterek bitkilerin hem Ay örneklerinde hem de kontrol grubunda yaklaşık altı gün aynı görünüme sahip olduğunu belirtti.
Bu örnekler, Dünya toprağında yetişenler ve hatta volkanik küllerden yapılan Ay taklidi ortamda yetiştirilen kontrol grubundakiler kadar güçlü olmasa da Ay'da da bitki yetişebildiği tespit edildi.
Bu çalışma kapsamında araştırmacılar ilk defa Ay toprağında tere benzeri bir çeşit bitki yetiştirmeyi başardı. Bu gelişme Ay'da uzun süreli keşifler için ihtiyaç duyulacak kaynakların bulunabilmesi açısından büyük bir adım olarak nitelendirildi.
🌱Bilgi:
Ay toprağında başarılı şekilde yetişen bitki Latince adı Arabidopsis thaliana olan bir çeşit tere. Avrasya ve Afrika'ya özgü bu bitki brokoli, karnabahar ve Brüksel lahanası gibi turpgillerle ve hardal otu ile akraba.
bilim insanlarından Jacob Bleache "Yaşadığımız Güneş Sistemi'ni anlamak için Ay'da olanlardan faydalanabilirsek herşeyi yanımıza almamıza gerek kalmaz" diyerek keşfin önemini vurguluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️