Jung; Orta çağda maddenin gizini arayan simyacıların, içinde tanrıyı ya da tanrının ispatını bulmak için aradıkları bu gizi ‘bilgelik taşı’ ile özdeşleştirdiğini ve aranan taşın, aslında ancak insanın içinde bulunan bir şeyin simgesi olduğunu da bildiklerini ifade etmiştir (2009, s. 209).
Antik çağlardan günümüze şifa yolculuğu: Aromaterapi

MS 60’da Dioscarides tarafından yazılan botanik Kitabı “De Materia” bugün halen tıp dünyasında kullanılan en önemli kaynaklardan biridir.
Hipokrat gibi Galen gibi Paracelsus gibi bilim insanları bitkilerin iyileştirici etkileri üzerinde çalıştıkça tedavi yöntemleri değişti.
LAVANTA BİTKİSİ: latince “yıkamak, temizlenmek” anlamına gelen “Lavare” sözcüğünden türemiş Lavandula ismiyle bilinir..
1700’lerde bitkilerle tedavi olarak bilinen fitoterapi ile birlikte homeopati de gelişti.
Aromaterapi, bitkisel esansiyel yağların kullanıldığı bir rahatlama ve tedavi yöntemidir. Esansiyel yağlar bitkilerin çiçeklerinden, yapraklarından, köklerinden veya tohumlarından elde edilir. Bu yağlar, bitkilerin doğal kokularını yoğun bir şekilde içerir ve terapötik etkileri vardır.
Aromaterapi, yüzyıllardır kullanılan bir rahatlama yöntemi olup hem fiziksel hem de duygusal sağlık üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır. Esansiyel yağlar, vücut üzerinde çeşitli etkiler gösterir. Bazıları rahatlatıcı özelliklere sahipken, bazıları enerji verici veya rahatsızlıkları hafifletici etkilere sahip olabilir.
Aromatik bitkilerden elde edilen öz yağların ruhsal, bedensel ve zihinsel şifa için kullanımını amaçlayan aromaterapi, modern insanın doğaya dönme çabasıyla gittikçe öne çıkan bir destek tedavi yöntemi. Bu mis kokulu şifa yolculuğunun izleri, tarihte bitkileri iyi yaşam için kullanan ilk medeniyet olduğu düşünülen Çin uygarlığına kadar uzanıyor. Çinlilerin binlerce yıl öncesinden bir harmoni ve denge aracı olarak tütsüleri kullandığını ve kokuların iyileştirici gücünü keşfettiklerini görüyoruz.
Antik Mısırlıların da bitkilerin tıbbi gücünden yararlandıklarını ve hatta ölüleri mumyalamada çeşitli yağları kullandıklarını biliyoruz. 20. yüzyıl başlarında açılan bazı mezarlarda sedir, karanfil, tarçın ve mür gibi yağların kokularının az da olsa hissedildiği ve bazı bitki kalıntılarına rastlandığı da araştırmacılar tarafından kaydedilen bilgiler arasında.
Antik Yunan mitolojisi aromatik yağlardan sadece tanrılara bahşedilen bir hediye olarak bahsetse de, Yunanlı parfüm ustası Megallus tarafından yapılan ve mür ile tarçın içeren parfümü “Megaleion”, anti-inflamatuar özellikleriyle yaraları iyileştirmek için kullanılıyordu. Tarihte “tıbbın babası” olarak anılan Hipokrat’ın da aromatik yağları tütsü, masaj ve banyo terapilerinde sıklıkla kullandığını biliyoruz.
Daha sonra, Antik Yunan ve Mısır medeniyetlerinden aldığı bilgilerin üzerine inşa ederek derlediği ve yaklaşık 500 çeşit bitkiyi incelediği kitabı De Materia Medica ile Discorides, Roma İmparatorluğu dönemine damgasını vurdu. De Materia Medica aynı zamanda Anadolu tıbbi bitkileri hakkında yazılmış en kapsamlı kaynak olarak anılıyor.
Romalıların ünlü banyo sefalarında gül, lavanta, kekik, defne gibi birçok çiçek ve ot kullandıkları bilinmektedir.
11. yüzyılda ise aromatik yağların kullanımı ve üretimi İbn-i Sina tarafından geliştirildi ve tarlalarda tıbbi amaçlı bitki yetiştiriciliği yaygınlaşmaya başladı. Bu yaygınlaşmanın en ünlü örneklerinden biri de 12. yüzyılda lavanta tarlalarıyla ün yapan Alman baş rahibesi Hildegard. Hatta Hildegard, lavantaya olan tutkusunu ve inancını Causes and Cures adlı kitabında “saf bilgi ve saf ruh” terimleriyle ifade ediyor.14. yüzyıldaki veba salgını Avrupa’yı vurana dek, insanlar hala bitkisel reçetelerden yararlanmaya devam etti ve hatta aromatik yağlarla fazlasıyla haşır neşir olan parfümerilerin vebadan bu sayede korunduğuna inanıldı. 15. ve 16. yüzyıllar; günlük, gül, adaçayı ve biberiye gibi birçok bitkinin yağlarının üretildiği ve bitkisel tedavi amaçlı kitapların yaygın olarak kullanıldığı yüzyıllar olarak tarihe geçti. 1536’da modern tıbbın kurucularından biri sayılan İsviçre asıllı Alman doktor ve kimyacı Paracelcus, o dönemde doğanın gizli güçlerini öğrenme amacıyla yaptığı simya çalışmalarıyla ün yaptı.
1910 yılında Fransız kimyacı Gattefosse‘ın parfüm laboratuvarında geçirdiği kaza, günümüz dünyasına modern yaklaşımıyla aromaterapiyi kazandıracak çalışmaların başlamasına ön ayak oldu. Ölümcül seviyedeki bir yanığı laboratuvarında bulunan lavanta yağıyla tedavi eden Gattefosse, 1937 yılında çalışmalarını Aromatherapie: Les Huiles essentielles hormones végétales adlı kitabında toplayarak ilk aromaterapi kitabını yazmış oldu. Fransızca olan bu kaynak daha sonradan İngilizceye çevrildi ve aromaterapinin ilk başucu kitabı olarak literatürdeki yerini aldı.
Aromaterapinin bütünsel sağlık anlayışı ile modern yaklaşımı günümüze taşıyan ve bu konuda artık bir dünya otoritesi kabul edilen Robert Tisserand, 1997’de yayımladığı The Art of Aromatherapy kitabıyla dönemin İngilizce basılan ilk aromaterapi kitabını yazdı. Tisserand’ın 8 yılda tamamladığı; yaşam enerjisi, gezegenler ve elementlerden de bahsettiği kitabı, aromaterapi camiasına daha çok saygı duyulmasını sağlayarak bir prestij kattı.
Artık günlük hayatımıza şampuanlar, kremler, masaj yağları ve hatta temizlik ürünleriyle giren aromatik yağlar, bugün bütünsel sağlık anlayışının odak noktalarından biri. Yüzyıllardır süren şifa yolculuğu; geleneklerle öğrenilmiş kadim bilgiler, bitkilerin keşfedilmemiş gizemleri ve modern bilimin eşliğinde, doğanın açığa çıkmayı bekleyen sonsuz gücüyle devam ediyor.
Bu yazıda ifade edilen görüşler, alternatif çalışmalara ışık tutmak ve bu çalışmalar hakkında konuşmayı teşvik etmek için yazılmıştır. Yazılar hekimlerin tavsiyelerini bir ölçüde içeriyor olsa bile, sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazı; profesyonel tıbbi tavsiyenin, teşhisin ve tedavinin yerini alamaz.
Meraklısı için daha fazlası:
1. https://ifaroma.org/en_GB/home/explore_aromatherapy/about-aromatherapy/history-aromatherapy
2. Manniche, Lise, Sacred Luxuries: Fragrance, Aromatherapy, and Cosmetics in Ancient Egyp, Cornell University Press; 1St Edition edition (September 20, 1999)
3. Tisserand, Robert B. The Art of Aromatherapy workbook. London, UK: Thorsons,1993
4. Keville K, Green M. Aromatherapy: A Complete Guide to the Healing Art (2nd ed.). New York: Crossing Press; 2009
5. Baytop, Turhan Türk Eczacılık Tarihi. İstanbul, 2001
6. https://theseattleschool.edu/blog/holy-high-hildegard-garden/
7. http://www.naturasophia.com/Paracelsus.html
8. https://roberttisserand.com/2011/04/gattefosses-burn/
Yazar hakkında:
Ayşe İltaş - Sertifikalı Aromaterapist, Bitki Terapim Wellness & Wellbeing Kurucusu

Aromaterapi, esansiyel yağların kullanılmasıyla gerçekleştirilen bir tedavi yöntemidir. Esansiyel yağlar bitkilerden elde edilen doğal ve yoğun kokulu yağlardır.
Derin Nefes Alın: Jakuzide aromaterapi uygularken, derin nefes almayı unutmayın. Kokuların terapötik etkilerini hissetmek için buharları burun yoluyla solumak önemlidir. Yavaş, derin nefesler alarak zihninizin ve vücudunuzun rahatlamasını sağlayın.
Aromaterapi Yağlarının Faydaları
Aromaterapi yağları, doğal bitki özlerinden elde edilen yoğun kokulu yağlardır ve birçok faydası bulunmaktadır. İşte aromaterapi yağlarının bazı faydaları:
Rahatlama ve Stres Azaltma: Lavanta, bergamot, nane ve portakal gibi yağlar, sakinleştirici özelliklere sahiptir. Bu yağlar, stresi azaltmaya, zihni sakinleştirmeye ve rahatlama hissi sağlamaya yardımcı olur.
Uyku Kalitesini İyileştirme: Melisa, ylang-ylang, lavanta ve roman papatyası gibi yağlar, uyku kalitesini artırmada etkilidir. Bunlar, sakinleştirici etkileriyle rahat bir uyku sağlar ve uykusuzlukla mücadelede yardımcı olur.
Kas Ağrılarını Hafifletme: Biberiye, ardıç, zencefil ve kekik gibi yağlar, kas ağrılarını hafifletmede etkilidir. Bu yağlar, kasları rahatlatır, kan dolaşımını artırır ve ağrıyı hafifletir.
Sinüs ve Solunum Yolu Sorunlarını Hafifletme:Okaliptüs, çay ağacı, çam ve nane gibi yağlar, sinüs tıkanıklığına ve solunum yolu sorunlarına iyi gelir. Bu yağlar, solunum yollarını açar, tıkanıklığı giderir ve nefes almada kolaylık sağlar.
Ruh Halini Dengeleme: Bergamot, limon, lavanta ve ylang-ylang gibi yağlar, ruh halini dengelemede etkilidir. Bu yağlar, enerjiyi artırır, pozitif duyguları teşvik eder ve zihinsel berraklığı destekler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️