24 Eylül 2024 Salı

Necmettin Erbakan:Gümüs Motor&Leopard Tanklari.!


İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Alman Üniversiteleri'nde ilk Türk ilim insanı olan Necmettin Erbakan

Azimli, kararlı ve sabırlıydı. Milli görüş, adil düzen ve İslam birliği davaları için son nefesine kadar ter döktü.

Davası, mücadelesi, liderliği ve beyefendiliği ile örnek bir yaşam öyküsü bıraktı ardında...   

Milli Görüş Hareketinin Lideri Necmettin Erbakan, Mühendis kimliği ile de önemli başarılara imza atan Erbakan, 28 Şubat post-modern darbesi sonrasında, başbakanlık koltuğunu bırakmak zorunda kaldı.   


1965'te profesör oldu

1926 yılından Sinop'ta doğdu. İstanbulTeknik Üniversitesi'ni bitirdikten sonra Makine Fakültesi Motorlar Kürsüsü'nde asistanlık yaptı.

Necmettin Erbakan Almanya'daki Aachen Teknik Üniversitesi’nde eğitimine devam etti. 27 yaşında doçent unvanı aldı. 1965'te profesör oldu.

Gümüş Motor'u kurdu

Almanya'da yaptığı araştırmalar sonrası 1950'li yıllarda Gümüş Motor’u kurdu. Türkiye'nin ilk motor üretimini yaptı.  

'Savunan Adam' Erbakan

"Savunan Adam" sıfatıyla da anılan Erbakan

♻️  

Sanayi’nin geliştirilmesi adına yeni bir proje oluşturulmak istendi. DP hükümetinin tarımsal sulamada kullanılacak motorların üretimi için bir fabrika kurulmasını temel alan projesi o yıllarda İTÜ Motor Laboratuvarında çalışan genç bir mühendisin dikkatini çekti. Bu genç mühendis İTÜ’yü tarihi bir dereceyle bitirdikten sonra Almanya’da eğitim görmüş ve Alman Hükümetinin dahi çalışmak isteyeceği kadar başarılı bir akademisyen olan Doçent Doktor Necmettin Erbakan’dı…

Zekasını makinelerin ölçemediği adam: Erbakan 

‘Zekamı ölçmeye makine dayanmaz’ diyen Necmettin Erbakan, İTÜ’yü 4 üzerinden 3.96 not ortalamasıyla birinci bitirirken, daha sonra yüksek lisanstaki yeterlilik tezinde elde ettiği başarıyla okulu tarafından Almanya’daki Aachen Teknik Üniversitesine gönderilmişti.

Necmettin Erbakan, okuduğu okullarda üstün başarısı ile dikkat çeken bir öğrenciydi.

Aachen Teknik Üniversitesinde araştırmalarına devam eden Erbakan, burada geçirdiği süre zarfında biri doktora tezi, biri İTÜ için doçentlik, bir diğeri de Alman İktisat Bakanlığı için ‘Motorlarda Ekonomi’ olmak üzere üç tez hazırladı. Özellikle dizel motorlarda püskürtülen yakıtın nasıl tutuştuğunu matematiksel olarak açıklayan tez Alman dergilerinde yayımlandığında büyük ilgi gördü. Bu tez DEUTZ fabrikaları Genel Müdürü Prof. Dr. Flatz’ın da ilgisini çekmiş ve genel müdür Erbakan’ı Leopard tanklarının motorlarıyla ilgili olarak araştırma yapmak üzere DEUTZ’a davet etmişti.

Erbakan, Almanya’da geçirdiği günlerde ciddi bir tecrübe edinmiş, Alman Ordusu için araştırmalar yapan DVL Araştırma Merkezinde Prof. Dr. Schmidt ile çalışmalar yapmıştı.

Erbakan'ın gençlik yıllarından bir fotoğraf karesi

Alman Ekonomi Bakanlığının, Ruhr sahasındaki fabrikalarında araştırma yapmak üzere kurulan ekibin içerisinde yer alan Erbakan, 15 gün boyunca Ruhr sahasındaki ağır sanayi fabrikalarını gezdi. Savaştan yeni çıkan Almanya’daki gelişmeleri yerinde takip eden Erbakan’ın ilerleyen yıllarda sıkça dile getireceği ‘ağır sanayi hamlesi’ fikri de kafasında tam olarak bugünlerde oturdu.

  • 1953 yılında doçentlik sınavlarına girmek için Türkiye’ye dönen Necmettin Erbakan, 27 yaşında İTÜ tarihinin en genç doçenti olarak okul tarihine geçti. 

Doçent olduktan sonra tekrar Almanya’ya gitti ve DEUTZ firmasında 6 ay süreyle baş araştırma mühendisi olarak çalıştı. 1954 yılında Türkiye’ye gelerek askere giden Erbakan, askerliğinin ilk altı ayını yedek subaylık eğitimini aldığı Kağıthane’de yapmış, daha sonra İstanbul’daki Halıcıoğlu İstihkam Bakım Bölüğünde 6 ay asteğmen, 6 ay da makinelerin bakım ve onarımından sorumlu teğmen olarak askerlik görevini tamamlamıştı. Askerliğini bitirdikten sonra İTÜ’nün Motorlar Laboratuvarında çalışmalarına devam eden Erbakan, burada ülkenin ilk yerli motorunu yaparak da tarihe geçecekti.

Genç bir mühendis bir hayalin peşinde

Erbakan’ın en büyük hayallerinden biri Türkiye’de yerli motor üretimiydi ve 1954 yılında hükümetin oluşturmak istediği proje bunun için bir fırsattı. Hayalinin peşinden gitmek üzere akademik çevreden uzaklaşarak iş hayatına girdi.

Necmettin Erbakan öncülüğünde kurulan Gümüş Motor Fabrikası 1960 yılında Maliye Vekili Hasan Polatkan’ın katılımıyla seri üretime başlamıştı.

Projeye göre, tarımsal sulamada kullanılacak 5-15 beygir gücünde tek ya da çift silindirli dizel motorlar ile pompalar yapmak amacıyla bir fabrika kurulması öngörülüyordu. Hükümet bunu yapacak girişimcilere destek verecek ve Türkiye yerli motor üretimine başlayacaktı. O günlerde birçok insanın kulağına deli saçması olarak gelen bu hayal için Erbakan kolları sıvadı ve projeyi hayata geçirmek üzere çalışmalara başladı.

Her bir hissedarın %5’den fazla hisse sahibi olamayacağı proje kapsamında 300’e yakın ortak bir araya getirildi ve hükümetin de 1 milyon 300 bin dolarlık yardımıyla 26 Ocak 1956’da Gümüş Motor Fabrikası kuruldu. 1 Temmuz 1956’da Bayrampaşa’da fabrika temelleri atılırken, fabrikanın genel müdürlüğüne proje için gecesini gündüzüne katan Necmettin Erbakan getirildi.

Maliye Vekili Hasan Polatkan ile Necmettin Erbakan yeni açılan fabrikayı geziyor.

Gümüş Motor, Türkiye’nin ilk yerli üretim motor fabrikası olacak, Erbakan bu fabrikayla Türkiye’de yerli motor üretileceğini ispat edecekti.

  • Sonraki yıllarda Motor Fabrikasının ismi sıkça tartışılacak, Erbakan’ın bu ismi koyarken bağlı olduğu Gümüşhanevi Tekkesinden esinlendiği iddia edilecekti. 

Gümüş Motor, başlangıçta yaşadığı ekonomik sıkıntılara rağmen asla banka kredisi ve sermaye artırımına gitmedi. 1960 yılında fabrikayı gezen dönemin Başbakanı Menderes, Erbakan’ı bizzat taktir ederek, ihtiyaç duyulan paranın bizzat hükümetten tarafından tahsisini sağladı.

Gümüş Motorun ürettiği eserler müzede sergileniyor ve halen çalışır durumdalar.

Gümüş Motor, 1960’da seri üretime geçti ve piyasada 7000 lira civarındaki motorların muadilini 5000 liradan satmaya başladı. Kimsenin inanmadığı hayal gerçeğe dönüşmüş, Türkiye yerli motor üretmeye başlamıştı. 

♻️


 

Erbakan Almanya’da, Leopard tanklarının motorlarını yapan fabrikaya başmühendis oluyordu

  

Almanya’da 3 yıl kaldıktan sonra 1954 yılının mayıs ayında askere gittim. Vatani görevimi İstanbul’da Kâğıthane’deki İstihkâm Okulu’nda motor hocası olarak yaptım

Nitekim biz ikinci sınıfta bu tesviyecilik derslerine devam ettik, makine şubesi talebesi olarak… 4 saat eğe sallanmaktaydı, ondan sonra da kontrolde kabul edilmesi lazımdı. Zor bir derstir. Yani, insan nefsine güç gelen bir derstir. Eğe sürmesini bileceksiniz. Koskocaman bir demiri yontacaksınız ve onu diğer bir altıgen demirin içerisine girecek hale getireceksiniz. Böyle ışığa baktığınız zaman hiçbir tarafı fazla eğelenmiş olmayacak. Tam makineden çıkmış gibi olacak…

-1948 senesinde Teknik Üniversiteden mezun olduk.. 1948 senesinden sonra 1951 yılına kadar geçen 3 senelik bir zaman zarfında ben mezun olur olmaz Motorlar Kürsüsü’ne asistan oldum. Zaten Motorlar Kürsüsünden Öğretim Üyeleri beni bekliyorlardı.

Haziran’da mezun oldum. 1 Temmuzda asistan olarak öğretim üyeliğine atandık. Yani imtihanların hemen hemen bittiği gün, aynı fakültede Hoca olarak göreve başladık. (Bu bir ilk sayılırdı)

Deutz Motor Fabrikası tarafından Almanya’ya çağrıldım

Prof. Selim Palavan’la beraber ikimiz üniversitede motor dersi vermeye başladık. Sonradan o gemi fakültesine geçti. Onunla beraber kürsü arkadaşı olarak dersleri bölüşerek verdik. O makine dinamiği kısmını veriyordu, ben motor derslerini veriyordum. Ve bir yandan da tabii tezlerimizi hazırlıyorduk. Bu tezler 1951 senesinde tamamlandı. Çok başarılı bir tez oldu. Ve bunun arkasından üniversite tarafından Almanya’ya gönderildik.

Almanya’da 3 sene kadar kaldık. 1954’de tekrar döndük. Bu kalışımız esnasında bir yıllık bir devrede, Almanya’da 3 tane tez hazırladık. 1 – O gün size söylediğim doktora tezi, 2- Teknik Üniversiteden Doçentlik tezi ve 3- Alman İktisat Bakanlığı’na “motorlarda ekonomi” hakkında bir tez.

Bu tezler Almanya’da neşredildi. Klockner Humboldt Deutz A.G.”KHD” motor fabrikasının umum müdürü bizi, davet etti. Motorlar hakkında tezimizi okumuş, çok beğenmiş ve hayret etmişti.

Leopard tanklarının motorlarını yapan fabrikaya başmühendis atandım

Almanya’daki motor mecmualarında çıkan makalemiz dolayısıyla direktör Flatz, KHD’nin umum müdürü olarak beni davet etti. O zaman Almanya leopard tanklarının motorlarını hazırlıyordu. Bu tank motorları inkişaf bakımından teknik problemleri çok güç olan sorunlu bir motor idi. Bizim doktora tezimizdeki çalışma mevzularıyla ilgili olduğu için orada bana araştırma başmühendisliği teklif ettiler. Ve ben Teknik Üniversite’ye dönüp doçentlik imtihanlarımı verdikten sonra orada araştırma başmühendisi olarak görev yaptım.

1953 senesinde, takriben 1 yıl kadar çalıştım. Sonra 1956 senesinde tekrar Almanya’ya aynı araştırmalar için davet ettiler. Bir kere daha 1956 yılında 6 ay kadar kaldım.

27 yaşında Teknik Üniversite’nin en genç doçenti unvanını kazandım

-1953 yılında doktor olduk. 53 yılının başında, Mart ayında doktora imtihanlarını verdim, 53 yılının Mayıs ayında Teknik Üniversite doçentlik imtihanlarını verdik. Bunlar ayrı ayrı iki tezdir, biri başkadır, diğeri başkadır.

1 Mayıs 1953’ten itibaren Almanya’daki “KHD”de araştırma başmühendisi olarak başladık. O sırada, Teknik Üniversitede doçentlik imtihanlarını da başarıyla tamamlamıştık. Ve ondan sonra teknik üniversitede, esasen ilkokula küçük yaşta gittiğim için, 6 yaşında, 17 yaşında teknik üniversiteye girdim. 5 senede bitirince 22 yaşında çıktık. Bütün bu tezlerin hepsinin hazırlanması da 5 senede olduğu için 27 yaşında doçent oldum. Bu Teknik Üniversite’nin en genç doçenti olmak demektir.

Aynı zamanda Almanya’da da en genç doktorasını yapan kimse idim. Teknik Üniversitede de en genç doçent oldum ve Teknik Üniversite’de doçent olup Almanya’da bu motor sahasında 1 sene çalıştıktan sonra tekrar geldim.

Teknik Üniversite’deki doçentlik vazifesine birkaç ay devam ettikten sonra askere gittim. 1954 senesinin Mayısının sonuydu galiba…

Askerliğimi istihkâm olarak İstanbul’da yaptım

1.5 yıl askerliğimizi istihkâm olarak tamamladık. İstanbul’da, Kâğıthane’de 6 aylık kısmını okulda yedek subay olarak yaptık. Onu yaptıktan sonra, 1 yıl müddetle hem Kâğıthane’deki okulda motor hocalığı yaptık, hem de Kâğıthane’deki okulun emrinde dördüncü kademeyle görevli bulunan İstihkâm Bakım Birliği’nde teknik müdür olarak görev aldık.

-Hatırladığınız askerlik arkadaşınız var mı?

-Askerlik arkadaşımız çoktur. Bizim askerlikten arkadaşımız, Baki Öniş var. Ben çavuş idim o on başım idi. Baki Öniş, Yusuf Ziya Öniş vardır ya, İş Bankası umum müdürü, onun oğlu… Askerlik arkadaşım çoktur, fakat siyasete atılanların içinde fazla bir kişi sayamayız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hallo 🙋🏼‍♀️