12 Eylül 2024 Perşembe

Come And See = Vahiy 6+ Çıkış 9:15

Havari John'la tanışın: 'İsa'nın Sevdiği İsa Mesih'











Yuhanna : Hristiyanlık 12 havarisinden biridir. Yuhanna İncili'nin yazarı olduğu düşünülmektedir.

Bu kitap dışında, Yuhanna'nın 1., 2. ve 3. mektupları ve Vahiy (Yuhanna'nın Vahyi), Yuhanna'nın kaleme aldığına inanılan Yeni Antlaşma kitaplarındandır. 

Zebedi'nin oğlu olduğu bilinen Yuhanna'nın Efes'te öldüğüne inanılıyor.   

Meryem Salome ve Zebedi'nin çocuklarıydı ve İsa onlara esprili bir şekilde "Gök Gürültüsü Oğulları" lakabını takmıştı. ~  Boanerges takma adını veya "gök gürültüsünün oğulları"  

John sürekli olarak, İsa'nın, Baba tarafından dünyanın günahlarını ortadan kaldırmak için gönderdiği Mesih Oğlu olduğunu vurguluyor. Tanrı'nın Kuzu, diriliş ve asma gibi İsa için birçok sembolik başlığı kullanır. 

Yuhanna Yahya'nın ilk öğrencisiydi. Ayrıca "John 1: 35-39" ayetlerinde adı geçen, Yahya'nın İsa'yı "Tanrı Kuzusu" olarak belirtmesinden sonra İsa'yı takip eden ve onunla bir gün geçiren iki öğrenciden biridir. (Diğer öğrenci de Andreas'dır)

Zebedi ve iki oğlu Taberiye Gölü'nde balık tutarlardı. Ardından İsa PetrusAndreas ve Zebedi'nin iki oğlunu kendine inanmaya çağırdı. Yuhanna ve Yakup 12 havariler arasındadır. İsa'nın bu kardeşlere "Boanerges" (Şimşeğin Oğulları) diye hitap ettiği bilinir. Bir İncil öyküsü, kardeşlerin, misafirperver olmayan bir  Sâmirî kasabasını kutsal ateşle yakmak istediklerini, ancak İsa'nın onları bu istekleri için azarladığını anlatır. 

En eski geleneklere göre, Efes kenti Havari Yuhanna’nın son ikamet ettiği yerdir. Aziz Yuhanna’nın kaleme aldığı Vahiy Kitabı, Efes Kilisesi’ne hitaben yazılan bir mektubu günümüze kadar muhafaza etmiştir: “Efes’teki topluluğun meleğine yaz… Evet, sabırlısın. Benim adım uğruna acılara dayandın ve yılmadın” (2,1-7).   

Dört Havari, 1526, Dürer, Alte Pinakothek, Münih

eserde yalnızca heykel gibi, devasa dört havari çizilmiştir. Soldan sağa söylersek John, Peter, Mark ve Paul.

Mark İncil yazarıdır ama havari değildir. Dolayısıyla eserin adının “Dört Havari” yerine “Dört Kutsal Kişi” olması daha doğru olurdu.

Bu kişilerin kim oldukları ellerindeki nesnelerden anlaşılmaktadır. Örneğin John, İncil yazarı olduğu için Kutsal Kitap ile resmedilmiştir. Peter, Katolik Kilisesi’nin kurucusu ve İsa’nın yeryüzündeki temsilcisi olarak, cennetin anahtarlarını elinde tutar. Paul ise, boynu vurularak şehit edildiğinden, elinde kılıç vardır.

Martin Luther Almanca’ya çevirdiği Kutsal Kitap’ın önsözünde, John’un İncil’inin, Paul’un mektubunun, Peter ve yine John’un mektuplarının, kutsal metinlerin temelini oluşturduklarını yazar. Bu nedenle Dürer de adı geçen azizleri resmine konu etmiştir.

🐎🐎🐎🐎


“Savaş ve Ölüm arasındaki fark; Ölüm fiziksel bir eylem, savaşa bir ruh halidir.”

• VAHiY 6 :   

Ve Kuzu yedi mühürden birini açtığı zaman, gördüm, ve dört canlı mahlûktan birinin gök gürlemesi gibi bir sesle: Gel, dediğini işittim. Ve gördüm, ve işte, bir kır at, ve onun üzerine binmiş olanın bir yayı vardı; ve kendisine bir taç verildi; ve yensin diye yenerek çıktı.   

Ve Kuzu yedi mühürden birini açtığı zaman, gördüm ve dört canlı yaratıktan birinin, gök gürlemesi sesi gibi, "Gel ve gör" dediğini işittim. 2 Ve gördüm ve işte, beyaz bir at ve onun üzerinde binmiş olanın bir yayı vardı; ve kendisine bir taç verildi ve galip gelsin diye, yenerek çıktı. 3 Ve ikinci mührü açtığı zaman, ikinci canlı yara-tığın, "Gel ve gör" dediğini işittim. 4 Ve kızıl olan başka bir at çıktı; ve onun üzerine binmiş olana, dünyadan barışı kaldırmaya ve insanlar birbirle-rini boğazlasınlar diye kendisine yetki verildi; ve ken-disine büyük bir kılıç verildi. 5 Ve üçüncü mührü açtığı zaman, üçüncü canlı yaratığın, "Gel ve gör" dediğini işittim. Ve gördüm ve işte, siyah bir at ve onun üzerine binmiş olanın elinde bir terazi vardı. 6 Ve dört canlı yaratığın ortasında bir ses işittim: "Bir öl- 7 Ve dördüncü mührü açtığı zaman, "Gel ve gör" diyen dördüncü canlı yaratığın sesini işittim. 8 Ve gördüm ve işte, soluk renkli bir at ve onun üzerine binenin adı ölümdü; ve ölüler diyarı onunla birlikte ar-dından geliyordu; ve onlara, kılıçla ve kıtlıkla ve ölümle ve dünyanın vahşi hayvanlarıyla öldürmek için dünyanın dörtte biri üzerine yetki verildi. 9 Ve beşinci mührü açtığı zaman, sunağın altında, Allah'ın sözü nedeniyle ve sahip oldukları tanıklık nede-niyle boğazlanmış olanların canlarını gördüm; 10 Ve yüksek sesle bağırarak diyorlardı: "Ey kutsal ve gerçek olan egemen Efendi, ne zamana kadar yargı yü-rütmeyeceksin ve yeryüzünde oturanlardan kanımızın öcünü almayacaksın?" 11 Ve onların herbirine beyaz kaftan verildi; ve kendileri gibi öldürülmek üzere olan kul yoldaşlarının ve kardeş-lerinin de öldürülmeleri tamamlanıncaya dek, kısa bir süre daha dinlenmeleri kendilerine söylendi. 12 Ve altıncı mührü açtığı zaman gördüm ve işte, büyük bir deprem oldu; ve güneş kıldan çul gibi karardı ve ay kan gibi oldu; 13 Ve göğün yıldızları, büyük bir yel tarafından sallanan incir ağacının mevsimsiz incirlerini attığı gibi yere düş-tüler. 14 Ve gök, dürülen bir tomar gibi çekildi; ve her dağ ve ada yerlerinden kaldırıldılar. 15 Ve dünyanın kralları ve büyükleri ve zenginleri ve bin-başıları ve güçlüleri ve her bir kul ve hür adam, mağara-larda ve dağların kayalarında saklandılar; 16 Ve dağlara ve kayalara diyorlardı: "Üzerimize düşün ve taht üzerinde Oturan'ın yüzünden ve Kuzu'nun gaza-bından bizi gizleyin; 17 Çünkü O'nun gazabının büyük günü geldi ve kim du-rabilir?  

İncil — Bünyamin Candemir


🐎🐎🐎🐎


Mahşerin 4 Atlısı

“4 Raiders” filminden ilham alarak, incil referanslı bu kıyamet efsanesini tanıtmak isterim. Mahşerin 4 atlısı, İncilin yeni ahitinin son kitabında bahsedilir; Yazıtlar Tanrının sağ elinde tuttuğu 7 mühürlemühürlü bir kitabı anlatır. Bu mühürler açıldığında kıyamet  başlayacaktır. Hristiyanlık inanışında bir tür kurban ve fedakarlık simgesi olan Tanrının kuzusu, bu mühürlerden ilk dördünü açarak beyaz, kızıl, siyah ve soluk (yada yeşil) atlının çağrılmasına sebep olur. Ayırca, 5’inci mührün açılması “şehitlerin çığlıklarını” serbest bırakır, 6’ıncı mührün açılması doğal afetlere sebep olur, ve son olarak 7’inci mührün açılması ile 7 brozancı melek, 7 büyük belaya sebep olacak 7 kaseyi haber verir.

Elbette, yorumdan yoruma değişmekle birlikte, bu atlılar sırasıyla, fetih (bazı yorumlarda veba), savaş, kıtlık ve ölümü temsil eder. Hristiyanlık inanışına göre, bu 4 atlı hesap gününün ilahi habercisidirler.

Beyaz Atlı

Kuzunun 7 mühürden ilkini açtığını gördüm. Sonra, 4 yaratılıştan birinin gök gürültüsü gibi sesle “Gel ve gör !” dediğini duydum. Baktım, ve bir beyaz at vardı ! Sürücüsü bir yay tutuyordu, ve ona bir taç verilmişti, ve fatih gibi sefere çıktı.

Bu metin, genellikle beyaz atlının fetihi temsil ettiği şeklinde yorumlanır. Ama açıkçası, beyaz atlının tam olarak hangi tarafta olduğu oldukça tartışmalıdır. Kimilerine göre, diğer atlılarla birlikte takım olup, kötü tarafta olduğu düşünülür. Bazıları da, bu atlının İsa’nın bizzat kendisi olduğu ve mahşer günü günahkarları yenerek (fetih yaparak) zafer kazanacağı şeklinde düşünülerek, iyi tarafta olduğu farz edilir. Zaten “beyaz” renk her zaman iyi olumlu şeyleri temsil ettiğinden, çoğu kişi bu teoriye katılır. Yinede, bu beyaz atlıyla ilgili oldukça çeşitli ve komplike yorumlar sürmektedir. Açıkçası, bu 4 atlı içinde en çok ilgi gören ve tartışma yaratandır.

Kızıl Atlı

Kuzu ikinci mührü açtığında, ikinci yaratılışın “Gel ve gör !” dediğini duydum. Sonra, bir ateşli kızıl renkte başka bir at çıka geldi. Sürücüsüne dünyadan barışı alma ve insanların birbirini katletmesi gücü verilmişti . Ona büyük bir kılıç verilmişti.

Bu metinde, ikinci atlının savaşı ve kitlesel katliamı temsil ettiği şeklinde yorumlanır. Atının rengi ateş kızıldır. Bu renk ve ayrıca sürücünün tuttuğu büyük kılıç akacak kanı düşündürmektedir. Ayrıca ilk atlının fethine karşılık, bu ikinci sürücünün bir tür iç savaşı temsil ettiği şeklinde de yorumlanır. Bazılarınca da, hristiyanlara karşı yapılacak zulmü de haber verir.

Siyah Atlı

Kuzu üçüncü mührü açtığında, üçüncü yaratılışın “Gel ve gör !” dediğini duydum. Baktım, ve siyah bir at gördüm ! Sürücüsü elinde bir terazi tutuyordu. Sonra dört yaratılışın ortalarından bir sesin şöyle dediğini işittim; “Bir günlük ücret için bir ölçek buğday, ve bir günlük ücret için üç ölçek arpa. Ama zeytin yağına, şaraba zarar verme!”

Bu metinden, bu atlının kıtlığı temsil ettiği düşünülür. Sürücünün elinde taşıdığı terazi kıtlık zamanında dengesizce artacak fiyatları temsil eder. Öyle ki, kişi ne kadar çalışırsa çalışsın kendisine ve ailesine yetecek miktarda yemek alamayacaktır. Ayrıca bu 4 atlı içinde, sadece bu atlıya, belirsiz de olsa, bir çeşit ses verilmiştir, ve seste buğday ve arpanın fiyatından bahseder, ayrıca yağa ve şaraba karşı bir ihtimas (!) vardır. Yani sanki, yağ ve şarap dışında, diğer her şeyin fiyatı dengesizce değişecektir. Bazılarınca bu, temel ihtiyaç ürünlerinin kıtlığına rağmen, lüks eşyaların adaletsiz ve kasıtlı bir şekilde üretilmesini ve bunun sonucunda sınıflar arasında dengesizliği ve çatışmayı doğuracağı şeklinde yorum getirilir. Bir diğer yorumda da, yağ ve şarabın Hristiyan ayinlerinde kullanılması sebebi ile, ne olursa olsun, inancın korunacağı şeklinde düşünülür.

Soluk (yada Yeşil) Atlı

Kuzu dördüncü mührü açtığında, dördüncü yaratılışın “Gel ve gör !” dediğini duydum. Baktım, ve soluk bir at gördüm ! Sürücüsünün ismi Ölümdü, ve tam arkasından ölüler diyarı onu takip ediyordu. Onlara kılıçla, kıtlıkla, hastalıkla ve yeryüzünün vahşi hayvanlarıyla Dünyanın dörtte birine ölüm saçmaları için güç verildi.

Bu dört atlı içinde, özel bir ismi “Ölüm” olan olan tek atlı budur. Ayrıca bu sürücü, diğer atlılar gibi, herhangi bir silah yada eşya taşımamaktadır, ama onun yerine ölüler diyarını peşinden sürüklemektedir. Yalnız bazı illüstrasyonlarda, bir tırpan taşır şekilde resimlenir. Bir çok yorumcu bu atlının bariz bir şekilde ölümü temsil ettiğinde birleşir, ve diğer atlılarla birlikte dünyanın dörtte birini öldürecek denli büyük güçlere sahip olacağı şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca vahşi hayvanlarla kastedilen ise bu özellikleri gösteren insanlardır ve eylemlerinin getireceği ölümdür: Ölüme yol açan ağır adi suçlar, terör ve katliamlar. Kitabı Mukaddes son günlerde insanların yozlaşmasının bu etkileri yapacağını anlatır. Bundan başka bu atlının rengi de, eski metinlerin çevirilerinden kaynaklanan karmaşadan, biraz yoruma açıktır. “Soluk” renk, bazen soluk yeşil yada sarımsı yeşil şekilde çevrilir. Bu rengin, cesedin çürüdükçe aldığı renkten esinlendiği düşünülür. Gerçi bazı modern illüstrasyonlarda, bu atlının parlak yeşil renkte de temsil edildiği görülmüştür.

Kaynak; wiki/Four_Horsemen_of_the_ApocalypseWiki-tr-mahşerin 4 atlısı  

🐎🐎🐎🐎


Mahşerin Dört Atlısı, 1498, Dürer, Uffizi Galerisi, Floransa    

Albrecht Dürer (1471-1528)

 

Kuyumcu çıraklığı sayesinde geliştirdiği, ince ayrıntılar üzerindeki hakimiyetini gözler önüne seren bu eserde, insanlığa yıkım getirecek dört atlı resmedilmiştir. Bu dört atlının hangi felaketleri simgelediği üzerinde fikir birliği olmasa da, “fetih”, “savaş”, “kıtlık” ve “ölüm”ü sembolize ettikleri görüşü yaygındır. Alternatif olarak, “veba”, “salgın hastalık”, “vahşi hayvanlar”, … vb.’yi de belirtiyor olabilirler.

Tek tek neyi simgeliyor olurlarsa olsunlar, Dürer zamanın ruhunu yakalamış, kıyameti görmek isteyenlere bunun gelişini göstermişti. 

Mısır'dan Çıkış 9:15


Çık.9: 15 Çünkü elimi kaldırıp seni ve halkını salgın hastalıkla vurmuş olsaydım, yeryüzünden silinmiş olurdun.


🐎🐎🐎🐎


Çık.3:17 Söz verdim, sizi Mısır’da çektiğiniz sıkıntıdan kurtaracağım; Kenan, Hitit, Amor, Periz, Hiv ve Yevus topraklarına, süt ve bal akan ülkeye götüreceğim.’ 
1641'de çizilen göç yolları haritası



• Sobek-Mose  "Nehirden/Sudan evlat edinilen", "Nehrin Oğlu" 
• Musa (Musu-isius) suyla gelen.   


Hangi Firavun(lar)?

Kronolojik olarak Musa'nın, İsrailoğullarının Antik Mısır'daki yerine dair dinler tarihçilerinin birçok teorisi mevcut.

Teoriler arasında "boğulan" Firavunun, 

  1. VIII. Sobekhotep   (MÖ. 1645-1629)
  2. III. Thothmose (MÖ. 1479-1425)
  3. Akhenaton (IV. Amenhotep) (MÖ. 1372 -1335)
  4. II. Ramses (MÖ. 1279-1213) 
  5. Merneptah (MÖ. 1213-1203)

 gibi firavunlardan biri olduğuna ilişkindir. 


Hint_avrupa kökenli başka bir halk, Hurriler; yada Levant, Filistin ve kuzeyinde yaşayan sami kabileleri.


♻️♻️♻️♻️

TEVRAT, İNCİLLER VE KUR’AN BAĞLAMINDA İSRAİL GERÇEĞİ

 AYTEN DURMUŞ

 17.08.2024.  

TEVRAT’IN MALAKİ BÖLÜMÜNÜN SONUNDA GELECEĞİ MÜJDELENEN BİR ELÇİDEN SÖZ EDİLMEKTEDİR

‘Kulum Musa’nın şeriatını, kanunları ve hükümleri alın, o şeriatı ki Horeb’de bütün İsrail için ben ona emrettim (4). İşte Rabbin büyük ve korkunç günü gelmeden önce ben size peygamber İlya’yı göndereceğim (5). O da babaların yüreğini oğullara ve oğulların yüreğini babalarına döndürecektir ta ki gelip dünyayı lanetle vurmayayım (6). (Malaki, 4: 4-6)

Yahudiler haham ve rabbiler bu bilgiye rağmen Hz. İsa’yı elçi olarak kabul etmediler, ona her türlü zulmü yaptılar ve bugün hala başka bir elçi beklemektedirler. Hz. İsa’nın, Hz. Musa’nın yolundan saptıkları için kendisine de inanmayan Yahudilere yönelttiği sert ve ağır eleştirileri vardır. Bunlara da yer aldığı İncillerden örnekler verilecektir.  

II. İNCİLLERİN, YAHUDİLERLE İLGİLİ AÇIKLAMALARI

Hz. İsa’nın İncillerde, Yahudileri en sert şekilde eleştirmektedir: ‘O zaman Yeruşalim, bütün Yahudiye ve bütün Erden çevresi Yahya’ya çıkıyorlar (5) ve günahlarını itiraf ederek Erden ırmağında Yahya tarafından vaftiz olunuyorlardı (6).

Fakat Ferisiler ve Sadukilerden (iki Yahudi topluluğundan) birçoğunun vaftiz için geldiklerini görünce onlara dedi: Ey engerekler nesli, gelecek öfkeden kaçmayı size kim gösterdi (7). 

İmdi tövbeye yakışır semere çıkarın (8) ve: Babamız İbrahim’dir, diye içinizden düşünmeyin; çünkü ben size derim ki Allah İbrahim’e şu taşlardan evlat kaldırabilir(9). Zaten balta da ağaçların kökü dibinde yatıyor; imdi iyi meyve vermeyen her ağaç kesilir ve ateşe atılır (10). 

Gerçi tövbe için su ile ben sizi vaftiz ediyorum fakat benden sonra gelen, benden daha kudretlidir; onun çarıklarını taşımağa ben layık değilim, o sizi Ruhülkudüs ile ve ateş ile vaftiz edecektir (11).’ (Matta, 3: 5-11). (Bu bölüm için bkz: Yuhanna, 1: 19-34; Resullerin İşleri, 13: 25). 

Yalancı peygamberlerden sakının, onlar size koyun esvabında gelirler fakat iç yüzden kapıcı kurtlardır (15). Onları meyvelerinden tanıyacaksınız. İnsanlar dikenlerden üzüm yahut deve dikenlerinden incir toplarlar mı? (16). 

Böylece her iyi ağaç, iyi meyve verir fakat çürük ağaç kötü meyve verir (17). İyi ağaç kötü meyve veremez, çürük ağaç da iyi meyve veremez (18). 

İyi meyve vermeyen her ağaç kesilir ve ateşe atılır (19). Öyleyse onları meyvelerinden tanıyacaksınız (20). Bana: Ya Rab ya Rab, diyen her adam göklerin melekûtuna girecek değildir ancak göklerde olan Babamın iradesini yapan girer (21).

O günde birçokları bana: ‘Ya Rab ya Rab, biz senin isminle elçilik etmedik mi ve senin isminle cinleri çıkarmadık mı ve senin isminle çok kudretli işler yapmadık mı?’ diyecekler (22). Ve o zaman ben onlara açıkça söyleyeceğim: Ben sizi hiç tanımadım, yanımdan gidin, fesat işleyenler!’ (23).’ (Matta, 7: 15-23).

 ‘Ya ağacı iyi, meyvesini de iyi edin yahut ağacı çürük ve meyvesini de çürük edin çünkü ağaç meyvesinden tanınır (33). Ey engerekler nesli, söz kötü olduğunuz halde nasıl iyi şeyler söyleyebilirsiniz çünkü ağız yüreğin taşmasından söyler (34). İyi adam iyi hazinesinden iyi şeyler çıkarır ve kötü adam kötü hazinesinden kötü şeyler çıkarır (35).’ (Matta, 12: 33-35).

Hz. İsa, kendisine inanmayan Yahudileri ikiyüzlülükle ve gösteriş yapmakla suçlamaktadır: ‘Bundan dolayı size derim Allah’ın melekûtu sizden alınacak ve onun meyvelerini yetiştirecek bir millete verilecektir.’ (Matta, 21: 43).

 ‘Ve siz ananenizle Allah’ın sözünü bozmuş oldunuz. Ey ikiyüzlüler! İşaya (6): ‘Bu kavim dudakları ile beni sayarlar (7) fakat onların yüreği benden uzaktır (8). Ve talimat olarak insan emirlerini öğretip boş yere bana taparlar’ diye sizin için iyi peygamberlik etmiştir (9).’ (Matta, 15: 7-9).

 ‘Yazıcılar ve Ferisiler, Musa’nın kürsüsünde otururlar (2), bundan dolayı size söyledikleri bütün şeyleri yapın ve tutun fakat onların işlerine göre yapmayın çünkü söylerler ve yapmazlar (3).

Evet onlar ağır ve taşınması güç yükler bağlayıp insanların omuzlarına korlar, onlar ise kendilerinin parmağı ile onları kımıldatmak istemezler (4). Fakat onlar bütün işlerini insanlara gösteriş için yaparlar. Çünkü onlar hamaillerini genişletip esvaplarının saçaklarını büyük yaparlar (5), ziyafetlerde üst yeri ve havralarda baş yerleri ve çarşı meydanlarında selamları ve insanlar tarafından ‘Rabbi/Efendim’ diye çağırılmayı severler (7).’ (Matta, 23: 2-7); (Luka, 20: 46, 47)

Hz. İsa, Yahudileri imansızlık ve sapkınlıkla suçlamaktadır: ‘Ve İsa cevap verip dedi: Ey imansız ve sapık nesil! Ne vakte kadar sizinle beraber olacağım, size ne vakte kadar dayanacağım?’ (Matta, 17: 17)

Hz. İsa, Yahudi din adamlarını haydutlukla suçlamaktadır: ‘Ve İsa, Allah’ın mabedine girdi, bütün mabette alışveriş edenleri dışarı attı; sarrafların masalarını devirdi (12). Onlara dedi: ‘Benim evime dua evi denilecek’ diye yazılıdır fakat siz onu haydut ini yapıyorsunuz (13)’ (Matta, 21: 12, 13); (Luka, 19: 46); (Yuhanna, 2:13-16)

Hz. İsa Yahudi din adamlarını insanları yoldan çıkaran ikiyüzlüler olmakla suçlamaktadır: ‘Lakin vay başınıza Yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Çünkü siz göklerin melekûtunu insanların yüzlerine kapıyorsunuz, zira kendiniz girmiyorsunuz, girenleri de bırakmıyorsunuz ki girsinler (13). (Vay başınıza Yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler!

Zira siz gösteriş için uzun dualar ederken dul kadınların evlerini yutarsınız, bunun için siz daha büyük mahkûmiyete uğrayacaksınız (14)). Vay başınıza Yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler

Zira bir mühtedi yapmak için denizi ve karayı dolaşırsınız ve olunca, siz onu kendinizden iki kat cehennem oğlu edersiniz (15). Kim mabet üzerine ant ederse bir şey değildir fakat kim mabedin altın’ı üzerine ant ederse borçlu olur, diyen kör kılavuzlar, vay başınıza! (16). 

Siz ey budalalar ve körler, hangisi daha büyüktür, altın mı yoksa altını mukaddes kılan mabet mi? (17). Siz ey körler, hangisi daha büyüktür, takdime mi yoksa takdimeyi mukaddes kılan mezbah mı? (19)’ (Matta 23: 13-17, 19). ‘Vay başınıza Yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Çünkü nanenin, anasonun ve kimyonun ondalığını veriyorsunuz ve şeriatın daha ağır işlerini, adaleti, merhameti ve imanı bırakıyorsunuz. Onları yapmalı idiniz, bunları da bırakmamalı idiniz (23).

 Ey kör kılavuzlar, siz küçük sineği süzerek ayırırsınız fakat deveyi yutarsınız’ (24). Vay başınıza Yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler! … (25); Sen ey kör Ferisi! … (26), Vay başınıza Yazıcılar ve Ferisiler! … (27), ‘Siz de böylece insanlara dıştan salih görünürsünüz fakat içten ikiyüzlülük ve fesatla dolusunuz (28). Vay başınıza Yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler!... (29) (Özetle: Matta, 23: 23-29)

Hz. İsa, Yahudi din adamlarını, vahye inanmamak ve elçileri öldürmekle suçlamaktadır: ‘Siz ey yılanlar, siz ey engerekler nesli! Cehennem hükmünden nasıl kaçacaksınız? (33). Bunun için işte size peygamberler, hikmetli adamlar ve yazıcılar gönderiyorum; siz onlardan bazılarının öldürecek ve haça gereceksiniz ve bazılarını havralarda dövecek ve şehirden şehre kovacaksınız (34). (Matta, 23:33, 34).

 ‘Ey boyunları sert, yürekleri ve kulakları sünnetsiz adamlar! Siz daima Ruhülkudüse karşı duruyorsunuz; atalarınızın ettiği gibi siz de ediyorsunuz (51).

 Atalarınız peygamberlerin hangisine eza etmediler? Ve o Salihin geleceğini önceden bildirenleri öldürdüler, siz de şimdi onun hainleri ve katilleri oldunuz (52). Siz ki şeriatı meleklerin tertip ettikleri gibi aldınız ve tutmadınız (53).’ (Resullerin İşleri, 7: 51-53). 

Ey Yeruşalim! Peygamberleri öldüren ve kendisine gönderilenleri taşlayan Yeruşalim! Tavuk, yavrularını kanatları altına nasıl toplarsa ben de senin çocuklarını kaç kere öyle toplamak istedim ve siz istemediniz (37). İşte eviniz size ıssız bırakılacak (38).’ (Matta, 23: 37, 38)

Hz. İsa’ya göre Yahudiler, günahlarının köleleri olmuş bir toplumdur: ‘İmdi İsa kendisine iman etmiş olan Yahudilere dedi: Eğer siz benim sözümde durursanız gerçekten benim şakirtlerimsiniz (32), siz hakikati bileceksiniz ve hakikat sizi azat edecektir (33). Ona cevap verdiler: İbrahim’in zürriyetiyiz, hiç kimseye asla kölelik etmedik, sen nasıl: Azat olacaksınız, diyorsun? (34).

İsa onlara cevap verdi: Doğrusu ve doğrusu size derim: Günah işleyen herkes günahının kölesidir (35).’ (Yuhanna, 8: 32-35)

Hz. İsa’ya göre kendisine inanmayan Yahudiler, İblis’in çocuklarıdır: ‘Onlar cevap verip kendisine: Babamız İbrahim’dir, dediler.

 İsa onlara dedi: İbrahim’in çocukları olsaydınız İbrahim’in işlerini yapardınız (39) … ‘Siz babanız İblistensiniz ve babanızın heveslerini yapmak istiyorsunuz.

 O başlangıçtan katil idi ve hakikatte durmadı çünkü kendisinde hakikat yoktur. Yalan söylediği zaman kendisininkinden söyler çünkü o bir yalancıdır ve yalanın babasıdır (44).’ (Yuhanna, 8: 39, 44)

Hz. İsa, içinden çıktığı Yahudi toplumunun ırkçılığını reddetmektedir: ‘Fakat İsa onlara cevap verip dedi: Allah’ın sözünü dinleyen ve onu yapanlar, anam ve kardeşlerim onlardır.’ (Luka, 8: 21)

Hz. İsa, vahye teslim olmayanı diri saymamaktadır: ‘Ve başka birine: Ardımca gel, dedi. Fakat o: Bana izin ver ki önce gideyim, babamı gömeyim, dedi. (59). Fakat İsa ona dedi: Bırak ölüler kendi ölülerini gömsünler fakat sen git, Allah’ın melekûtunu her yana ilan et (60).’ (Luka, 9: 59, 60)

Hz. İsa, Hz. Davud’un sebt gününde bir yasak kabul etmediğini delilleriyle ortaya koyarak kendisi de sebt/cumartesi günü, hiçbir iş yapılmaması gerektiğine inanmadığını söylemektedir: ‘Ve vaki oldu ki bir Sebt günü, İsa ekinler arasından geçiyordu, şakirtleri başakları koparıyorlar ve avuçlarında ovalayıp yiyorlardı (1). Fakat Ferisilerden bazıları: ‘Neden Sebt gününde yapılması caiz olmayanı yapıyorsunuz, dediler (2). İsa da onlara cevap verip dedi: Davud kendisi ve onunla beraber olanlar aç kaldıkları zaman ne yaptı (3), Allah’ın evine nasıl girdi ve yalnız kâhinlerden başkasına yemesi caiz olmayan huzur ekmeklerini alıp yedi ve beraberinde olanlara verdi, bunu bile okumadınız mı? (4). Ve onlara: İnsanoğlu, Sebt gününün de Rabbidir, dedi. (5).’ (Luka, 6: 1-5).

 (Hz. İsa’nın ‘sebt günü’ adıyla yasakların olduğu bir güne inanmadığına dair bakınız: (Luka 6: 6-11); (Luka, 13: 10-17); (Luka, 14: 1-6); (Yuhanna, 5: 9-18); (Yuhanna, 7: 22-24); (Yuhanna, 10: 13-17)

Hz. İsa, kendisine inanmayan ve Hz. Musa’nın yolundan da sapan Yahudilerin yaşadıkları yerler için ilahi yasanın nasıl işleyeceğini, öğrencilerine şöyle anlatmaktadır: ‘Ve İsa mabetten çıkıp giderken mabedin binalarını kendisine göstermek için şakirtleri yanına geldiler (1). İsa da onlara cevap verip dedi: Bütün bu şeyleri görmüyor musunuz? Doğrusu size derim: Burada taş üstünde yıkılmadık taş bırakılmayacak (3).’ (Matta, 24: 1-3).

 ‘Size şeriatı, Musa vermedi mi? Ve sizden kimse şeriatı yapmıyor’ (Yuhanna, 7: 19)

Yahudi din adamları, Hz. İsa’yı küfürle suçlamış, dövmüş ve onun yüzüne tükürmüşlerdir: Yahudi baş kâhini Kayafa ve diğer baş kahinler, aleyhinde tanık arayıp bulamayınca Hz. İsa’ya gelip ona beklenen Mesih olup olmadığını sorduktan sonra sözleri nedeniyle onu küfürle suçladılar. ‘O zaman baş kâhin esvabını yırtıp dedi: Küfretti, artık şahitlere ne ihtiyacımız var? İşte şimdi küfrü işittiniz (65). Size nasıl görünüyor? Onlar cevap verip: Ölümü hak etti, dediler (66). O zaman yüzüne tükürüp ona yumruk vurdular; bazıları da ona (67) Ey Mesih sana vuran kimdir? Bize peygamberlik et, diyerek İsa’yı tokatladılar (69).’ (Matta, 26: 65-69)

Yahudi din adamları, şehrin yöneticisinden Hz. İsa’nın öldürülmesini istemişlerdir: Roma valisi Pilatus, tutuklu bulunan Hz. İsa’yı ne yapacağını Yahudi din adamlarına sordu. ‘Pilatus onlara: Öyle ise Mesih denilen İsa’yı ne yapayım, dedi. Onların hepsi: Haça gerilsin, dediler (22). Ve Pilatus: Ya ne kötülük yaptı, dedi. Fakat onlar: Haça gerilsin, diye çok bağırdılar (23). Pilatus hiçbir şey yapamadığını ve daha ziyade kargaşalık çıktığını görünce su alıp: Ben bu salih adamın kanından beriyim; bunu siz düşünün, diye halkın önünde ellerini yıkadı (24).

Bütün Yahudiler cevap verip dedi: Onun kanı bizim üzerimize ve çocuklarımızın üzerine olsun! (25). O zaman Pilatus onlara, (bayram azatlığı olarak suçlu) Barabbas’ı salıverdi ve İsa’yı dövdükten sonra haça gerilsin diye verdi (26).’ (Matta, 27: 22-26); (Bu bölüm için bkz: Luka, 23: 1-56); (Yuhanna, 18: 1-40; 19: 1-42

Hz. İsa, Yahudilerden umudunu kesmiştir: Matta İncilinin sonuna göre çarmıhta öldürülüp gömüldükten üç gün sonra dirilen Hz. İsa, daha önce yalnız onlara gönderildiğini söylediği Yahudilerden umut kesip öğrencilerine şöyle demiştir: ‘İmdi siz gidip bütün milletleri şakirt edin, onları Baba ve Oğul ve Ruhülkudüs ismiyle vaftiz eyleyin (19), size emrettiğim her şeyi tutmalarını onlara öğretin ve işte ben bütün günler, dünyanın sonuna kadar sizinle beraberim (20).’ (Matta, 28: 19, 20)

Hz. İsa, Yahudi din adamları ve Yahudi toplumu karşısında kendi durumunu şöyle açıklamaktadır: ‘İsa da onlara dedi: Bir peygamber, kendi memleketinden ve evinden başka yerde itibarsız değildir (57). Ve İsa, onların imansızlıklarından dolayı, orada çok kudret işleri yapmadı (58).’ (Matta, 13: 57, 58). 

‘Ve İsa dedi: Gerçek size derim: Hiçbir peygamber kendi memleketinde makbul değildir.’ (Luka 4: 24). (bkz: Yuhanna, 5: 44)

Hz. İsa’nın tanrı değil elçi olduğuna dair sözler İncillerde bulunmaktadır: ‘İsa çağırıp dedi: Bana iman eden, bana değil ancak beni gönderene iman eder.’ (Yuhanna, 12: 44); ‘Çünkü ben kendiliğimden söylemedim ancak beni gönderen Babadır ki ne diyeceğimi ve ne söyleyeceğimi bana emretti (49). Ve bilirim ki onun emri ebedi hayattır. İmdi söylediğim şeyleri Babam bana nasıl dedi ise öyle söylüyorum (50).’ (Yuhanna, 12: 49, 50); 

Kul, efendisinden büyük değildir; gönderilen de onu gönderenden daha büyük değildir.’ (Yuhanna, 13: 16). Hz. İsa, insan olması nedeniyle kıyamet vaktini bilmemesiyle ilgili de şöyle demektedir: ‘Fakat o gün ve saat hakkında ne göklerin melekleri ne de Oğul, yalnız Babadan başka kimse bir şey bilmez.’ (Matta, 24: 36).

Hz. İsa, kendi ölümünden sonra gelecek bir elçiyi müjdeliyor: ‘Yanınızda dururken size bu şeyleri söyledim (25). Fakat benim ismimle babanın göndereceği Tesellici, Ruhülkudüs, o size her şeyi öğretecek ve size söylediğim her şeyi hatırınıza getirecektir (26). ‘Artık sizinle çok şeyler konuşmayacağım çünkü bu dünyanın reisi geliyor ve ben de onun hiçbir şeyi yoktur (30). Fakat dünya bilsin ki ben Babayı severim ve Baba bana nasıl emir verdi ise öyle ederim. Kalkın buradan gidelim (31).’ (Yuhanna, 14: 25, 26, 30, 31). 

‘Babadan size göndereceğim Tesellici, Babadan çıkan hakikat ruhu geldiği zaman benim için o şehadet edecektir.’ (Yuhanna, 15: 26). 

Bununla beraber ben size hakikati söylüyorum, benim gitmem sizin için hayırlıdır çünkü gitmezsem Tesellici size gelmez fakat gidersem onu size gönderirim (7). Ve o geldiği zaman, günah için, salah için ve hüküm için dünyayı ilzam edecektir (8), günah için çünkü bana iman etmezler (9); salah için çünkü Babama gidiyorum ve artık beni göremezsiniz (10) ve hüküm için çünkü bu dünyanın reisine hükmedilmiştir (11). Size söyleyecek daha çok şeylerim var fakat şimdi dayanamazsınız (12). Fakat o hakikat Ruhu gelince size her hakikate yol gösterecek zira kendiliğinden söylemeyecektir fakat her ne işitirse söyleyecek ve gelecek şeyleri size bildirecektir (13). O beni taziz edecektir çünkü benimkinden alacak ve size bildirecektir (14).’ (Yuhanna: 16: 7-14)

Hz. Musa’nın müjdesi: (Tevrat’ın dışında) Resullerin İşleri bölümünde Hz. Musa’nın kendisinden sonra gelecek bir elçiyi haber verdiği bilgisi bulunmaktadır: ‘Gerçek Musa demiştir: ‘Rab Allah, size kardeşleriniz arasından benim gibi bir peygamber çıkaracak, bütün şeylerde size her ne söylerse onu dinleyeceksiniz (22). Ve vaki olacaktır ki kavminden o peygamberleri dinlemeyen her can helak edilecektir (23).’ (Resullerin İşleri, 3: 22, 23). ‘İsrail oğullarına: ‘Allah size kardeşlerinizden benim gibi bir peygamber çıkaracaktır.’ diyen o Musa’dır.’ (Resullerin İşleri, 7: 37)

Hz. İsa’ya Yahudiler için indirilen vahiy ve din anlayışı, ilerleyen süreçte tüm toplumları muhatap almıştır: Kendisi de bir Yahudi olan ve bu şeriatı kabul eden Hz. İsa adına sonradan kurgulanan bir din olan mevcut Hristiyanlığın temeli sayılan Petrus, şunları söylemektedir: ‘(Petrus) onlara dedi: Başka milletten biriyle birleşmek yahut yanına gitmek, Yahudi olan bir adam için ne derece doğru olmadığını bilirsiniz fakat Allah bana gösterdi ki hiçbir adama bayağı yahut murdar demeyeyim.’ (Resullerin İşleri, 10: 28).

 ‘Petrus da ağzını açıp dedi: Gerçekten anlıyorum ki Allah şahıslara bakmıyor (34) fakat her millette kendisinden korkan ve salah işleyen ona makbuldür (35).’ (Resullerin İşleri, 10; 34, 35). ‘Petrus bu sözleri daha söylemekte iken kelamı işitenlerin hepsi üzerine Ruhülkudüs indi (44). Ve Petrus’la beraber gelmiş olan sünnetli müminlerin hepsi şaştılar çünkü Ruhülkudüs vergisi (başka) milletler üzerine de dökülmüştü (45). Çünkü onların dillerle söylediklerini ve Allah’ı tazim ettiklerini işitiyorlardı. O zaman Petrus cevap verdi (46): Bizim gibi Ruhülkudüs alan bu kimseler vaftiz olunmasınlar diye, suyu kim yasak edebilir? (47). Ve (onların) İsa Mesih ismine vaftiz olunmalarını emretti (48).’ (Resullerin İşleri, 10: 44-48; 11: 5-18).     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hallo 🙋🏼‍♀️