Ümmü’l-Kitap Fatiha suresi
Kur’an-ı Kerim’in ilk suresi olan Fatiha suresi insanları üç önemli konu hakkında bilgilendirmeye ve düşünmeye çalışır: Allah’a kulluk, kulluğun özellikleri, dua
Fatiha suresi İslam Peygamber’ine (s.a.v) iki defa nazil olan tek suredir.
Kur’an’ın birinci suresi Fatiha suresi olup 7 ayettir. Surede Tevhid, Allah’a hamd etmek, Allah’tan yardım ve hidayet dileme konuları ele alınır.
İlahî sıfatlar, salih kulların özellikleri ve kulların günahtan sakınmasında Allah’ın yardımları bu surede ele alınan diğer konulardır.
Fatiha suresi kısa olmakla birlikte çok önemli kavramları içerdiğinden Ümmü’l- Kitap olarak adlandırılmıştır. Söz konusu sure İlâhi Kitabın tüm amaçlarını; içerdiği mana, bilgi ve hükümleri bir özet hâlinde kapsamaktadır. Dolayısıyla Fatiha suresini okumak, özet olarak Kur’an’ın tamamını okumak gibidir.
Fatiha suresi güzel bir dua örneği olarak Müslümanın günlük hayatının ayrılmaz bir parçasıdır. Söz konusu surenin önemi, hem Kur’an’da hem de hadislerde vurgulanmıştır. Nitekim bir ayette “ Kuşkusuz sana tekrar tekrar okunandan (ayetlerden) yedisini ve yüce Kur’an’ı verdik” (Hicr:87) buyrulmaktadır.
Fatiha suresinin Ümmü’l-Kitap olarak adlandırılmasının çeşitli sebepleri vardır:
a-Fatiha suresi namazın temelidir ve farz namazlarda gece gündüz birkaç defa okunur.
b- Peygamber Efendimiz’in ashabından Ebu Hureyre bir kudsî hadiste der ki; Fatiha suresini kendimle kulum arasında ikiye ayırdım. Bunun yarısı benimle, yarısı da kullarımla ilgilidir.
‘Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm’ den ‘Mâliki yevmi’d-dîn’e kadar İlâhi sıfatlar, İyyâke na’budu’den suresinin sonuna kadar Allahâ kulluk ve duadan bahsetmektedir.
Surenin, Hz. Muhammed (s.a.v) ümmetinin üzerindeki ilâhî azabı durduran şey olduğuna dair çeşitli rivayetler vardır.
Fatiha suresinin bir diğer özelliğide içinde ‘Bismillah’ geçen tek sure olmasıdır. Çok sayıda Şii ve Sünni alim bunu teyit etmiştir.
Bu suredeki önemli bir diğer hususta ayetleri okumanın sevabıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir keresinde Fatiha Suresini okuyana Kur’an'ın üçte ikisini okumuş gibi sevap verileceğini söylemiştir.
Numune tefsirinde okumanın anlamının, sadece bir kıraatten ibaret olmayıp, bu surenin yüce manalarıyla amel etmeyi, yani Allah’a hamd ve kulluğu ifade etmeyi, günahtan kaçınmak için dua etmeyi içerir.
Özetle ifade edecek olursak Fatiha suresi, bize Allah’ı en belirgin özellikleriyle tanıtmakta, sağlam bir imanla ona yönelmemizin, yaratıcıya ve yaratılmışlara karşı sorumluluk duygusuyla hareket etmemizin dinin ve dindarlığın temeli olduğunu vurgulamaktadır.
Kur'an'ın ilk suresi olduğu için, adını ''başlangıç, açılış'' anlamlarına gelen ''fatiha'' kelimesinden almıştır.[4] Önemine ithafen Fatiha-ı Şerife olarak da hitap edilir. Sure ayrıca, ikinci ayetinin başlangıcına binaen Elham olarak da anılır. Surenin Ümmü’l-Kitab, es-Seb’ul-Mesânî (tekrarlanan yedi ayet), el-Esâs, el-Vâfiye, el-Kâfiye, el-Kenz, eş-Şifâ, eş-Şükr, es-Salât gibi adları da vardır.[5]
Hicr sûresinde, “Biz sana tekrarlanan yediyi (es-seb‘u’l-mesânî) ve Kur’ân-ı azîm’i verdik” meâlindeki âyettir (15/87). Genellikle bu âyette geçen “es-seb‘u’l-mesânî” ile Fâtiha’nın kastedildiği kabul edilmektedir (Buhârî, “Tefsîr”, I/1; Vâhidî, s. 19-20; Fahreddin er-Râzî, I, 177; Şevkânî, I, 15).
Fâtiha’nın çeşitli özelliklerini ifade eden daha başka isimleri de vardır. Âlûsî bunları yirmi ikiye kadar çıkarmıştır (Rûḥu’l-meʿânî, I, 34). Ümmü’l-Kur’ân (Kur’an’ın aslı, özü), ümmü’l-kitâb, esas (temel kaynak), vâfiye (tam, bütün), kâfiye (yeterli), kenz (hazine), es-seb‘u’l-mesânî (namazların her rek‘atında ve çeşitli vesilelerle tekrarlanan yedi âyet), şükr, dua, şâfiye (şifa veren) bu isimlerden bazılarıdır (Taberî, I, 107-110; Âlûsî, I, 34; Elmalılı, I, 5-6).
Ṣaḥîḥ-i Müslim’de yer alan şu hadis bu diyalogun önemine dikkat çeker: “Fâtiha’yı okuyan kul, ‘Âlemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun’ dediğinde Allah, ‘Kulum bana hamdetti’ der. Kul, ‘Allah esirgeyen ve bağışlayandır’ deyince, ‘Kulum beni övdü’ der. Kul, ‘O din gününün hükümdarıdır’ deyince, ‘Kulum beni yüceltti’ der. Kul, ‘Biz ancak sana ibadet eder, yalnızca senden yardım dileriz’ deyince, ‘Bu benimle kulum arasındadır, artık kulum ne isterse olacaktır’ der. Kul, ‘Bize doğru yolu göster, nimet verdiklerinin yolunu; gazaba uğramışların ve şaşırıp sapmışların yoluna değil’ deyince Cenâb-ı Hak, ‘İşte bu yalnızca kulum içindir, isteği yerine gelecektir’ der” (“Ṣalât”, 38, 40).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️