7 Haziran 2023 Çarşamba

17 Saniye Kuralı Abraham Hicks

 

Kötü durumun içerisinde gömülmek

Birçok zaman aslında biz farkında olmadan üst üste kötü şeyler yaşayabiliyoruz. Ya da böyle canımız bir şeye sıkılıyor. Ne olduğunu bilmiyoruz. Bazen bu o kadar fazla oluyor ki, üzerine tutunmaya başladığımızda bir anda kendi enerjimizi kaybediyoruz, tutkumuzu kaybediyoruz ve yavaş yavaş olumsuzluğun içerisinde kalıp kendimizi daha da olumsuz bir halde tutuyoruz. O kötü ruh hali, o “bad mood” denilir ya böyle İngilizce hani bizi çok içerisine alıyor ve bir anda kendimizi onun içerisinde buluyoruz ve nasıl çıkacağımızı bilmiyoruz. 

İşte burada 17 saniye kurulu işin içerisine giriyor. İnanılmaz güzel bir yanı var; zihin değiştiren bir kural. Özellikle de hani son dönemde çok popüler olan bir duygusal dayanıklılığımızı artırma hali var. İşte Öz şefkat, öz sevgi, minnettarlık geliştirmek ve aslında kendi gücümüzü fark edip buna odaklanma hali var. On yedi saniyede burada çok güzel bir şekilde bunların hepsine etki ediyor. 

Çünkü biz aslında ne düşünüyorsak onu yaratıyoruz. Nasıl ki bu aslında temel düşüncelerden bir tanesi bu. Bu da kural da oradan işliyor aslında. Bu kuralı bulan kişinin Abraham Hicks ve şöyle söylüyor. Diyor ki:

“Bir şeyi odaklandığın süre boyunca eğer on yedi saniye odaklanırsanız hayatınızda onu kendinize doğru çekersiniz.”

  ‘Çekim Yasası’ düşüncesine göre bizler düşüncelerimizin, hislerimizin titreşimine uyumlu şeyleri yaşamımıza çekiyoruz. “Yeterli İsteyin! – Ask and It Is Given” adlı kitaplarında bu çekimin zamanı ile ilgili enteresan bir bilgiyi aktarıyorlar. Çekimin saniyeler ile tarif edilebilen bir zamanda gerçekleşebildiğini.

17 saniye süresince bir şeye odaklandığımızda, odaklandığımız şeyle uyumlu bir titreşimin içimizde harekete geçtiğini söylüyorlar.

Ve 68 saniye bir şeye odaklı kalabilirsek, odaklanan şeyin titreşimi ile uyumumuzun, o şeyi hayata geçirmek için gereken etkiyi başlatabildiğini.

Ben çekim yasasının düşüncelerimizi hayata geçirmedeki etkisini deneyimledim. Bu bilgiyi aklımda taze tutmaya çalışıyorum. Nedense Hicks’lerin belirttiği 17 ve 68 saniye bilgisi bu kitabı birkaç defa okumuş olmama rağmen gözümden kaçmış. Deneyeceğim ve sizlerle de paylaşmak istedim.

Esther ve Jerry Hicks aynı kitapta şu bilgileri de paylaşıyorlar, çekim yasasını kısaca özetleyerek:

- Düşündüğünüz düşünceler hayatınıza çektiğiniz şeyleri tarif eder.

- İsteseniz de istemeseniz de hakkında düşündüğünüz şeyleri elde edersiniz.

- Düşünceleriniz bir titreşimdir, ve bu titreşimler ‘çekim yasası’na göre hareket ederler.

- Titreşimleriniz genişledikçe ve kuvvetlendikçe, istediklerinizi gerçekleşmesini sağlayacak kuvvete erişir.

- Düşündükleriniz ve hissettikleriniz ve hayatınızda gerçekleşen şeyler, yaşadıklarınız, her zaman titreşimsel olarak uyum içindedir.

*

Çekim Yasası üzerine okuyabileceğiniz çok kitap var. ‘The Secret’ filmi ve kitabı son yılların en bilineni. Türk yazarlardan Nil Gün’ün The Secret filminden etkilenerek yazdığı ve Türkiye’de orijinal kitaptan önce yayınladığı ‘Çekim Yasası’ adlı kitabı var. Belki içerik olarak orijinalin bir kopyası gibi ama yazı dili oldukça açık ve akıcı. 

Kitabı okuduğumda orijinal The Secret kitabından bu kadar ‘etkilenerek’ yazılmış olması beni hayal kırıklığına uğratsa da, kolay okunduğu için benim de zaman zaman öğrencilerime, arkadaşlarıma hediye ettiğim bir kitap. Konu hakkında bilgi sahibi olmak için siz de okumak isteyebilirsiniz. Orijinal The Secret kitabı filmin metinlerinden oluştuğu için okunması daha zor. Ancak film güzel, net, berrak; öneririm. Ve izlemediyseniz “Ne Biliyoruz ki?” de bu konular ilginizi çekiyorsa görmeniz gereken filmlerden. Esasında iki filmlik bir seri bu. Birincisi “Ne Biliyoruz ki –Aydınlanmanın Vakti Geldi”. İkinci filmin adı da “Ne Biliyoruz ki – Tavşan Deliği”.

Esther ve Jerry Hicks kitapları biraz daha ruhsal bir yaklaşım ile konuya girse de ben yazarların samimiyetlerine inanıyorum ve kitaplarını seviyorum. Orijinal dilinde okuma şansınız varsa İngilizce olan kitapların biraz daha akıcı olduğunu söylemem gerek. Jack Canfield ve Joe Vitale ’nin kitaplarından Türkçe’ye çevrilenler var.

Louise Hay kişisel gelişim konularında yaşı 80’i geçmiş bir üstat. Tüm dünyaya düşüncelerimizin, söz ve kelimelerimizin ruh ve beden sağlımız üzerindeki etkilerini öğretmiş olan bir hoca. Söylediği önemli bir şey var. Diyor ki “Esasında biz hocalar, öğretmenler, yazarlar hepimiz aynı şeyi söylüyoruz. Ve kimileriniz benim sözlerimi daha berrak duyacaksınız. Kimileriniz diğer bir hocanın sözlerini duyup evet işte yıllardır beklediğim bilgi diyeceksiniz. Duymak istediğiniz sesin peşinden gidin, sizin cevaplarınız orada.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hallo 🙋🏼‍♀️