3 Haziran 2023 Cumartesi

Bağlantısal bütünsellik ve Gestalt psikolojisi











Albert Einstein



“İnsanoğlu evren dediğimiz bütünün zaman ve uzay ile sınırlanmış bir parçasıdır. Kendi düşünce ve duygularını sanki bütünün geri kalanından ayrışmış gibi yaşar. Bu bilincinin ona oynadığı bir çeşit optik illüzyondur.” Albert Einstein.

Bağlantısal bütünsellik ve Gestalt psikolojisi: Bütün, parçaların toplamından fazladır.


GESTALT KURAMI NEDİR?

Gestalt psikolojisi ya da gestaltizm 1912’de Almanya Wertheimer’in yazdığı bir makale ile başlamış ve kuramının ilkelerini Wertheimer, Köhler ve Koffka tarafından geliştirilmiştir. Bu kurama göre bütün, parçaların toplamından farklı bir anlam ifade eder ve birey, bütünü parçalarına ayrıştırarak değil, bütünlük içinde algılar.

Gestalt kelimesi Almanca “alan, bütün” demek. Bir psikoloji ekolü olarak kastettiği şey ise, “Bütün, parçaların toplamından farklı bir anlam ifade eder ve birey bütünü parçalarına ayırarak değil, bütünlük içinde algılar” görüşüdür.

Örneğin ağaç kelimesini a-ğ-a-ç şeklinde harflerine böldüğümüz zaman anlamı kalmaz. Bir nehirden akan su zerreleri değişse bile o nehir bir nehir olmaya devam eder.

Theory into practiceGestalt psikologları algı konusunda birçok uyaranın karışık bağlantıları sonucu insan algısının ürün çıkardığını öne sürmüşlerdir.Gestalt psikologları bilişsel sürecin organizasyonunu anlamaya çalışmışlardır. Gestalt etkisi beynimizin, özellikle basit ve bağlantısız ögeleri (çizgiler, noktalar, eğriler…) görsel olarak bir araya getirerek, tanıdık ve bütün figürler çıkarma kabiliyetine denir. Günümüz davranışçı kuramda öğrenmeyi sadece uyarı-tepki ilişkisi içerisinde değerlendiriyordu. Davranışçı kuramın aksine, gestalt psikolojisizihnin uyarıcılar arasında bir bağlantı (örüntü) kurduğunu savunur.

Peki nasıl oluyor da bütün, parçaların toplamından fazla oluyor? Bu sorunun cevabını sezgisel olarak bulmaya çalışabiliriz, ancak bilimin deneyci eğilimi bunu tam olarak yanıtlayamıyor.

Geçmişte Spinoza ve Mevlana gibi düşünürlerin fikirleri de bu doğrultuda olmuş ama bilimsel yaklaşım hala tümevarımcı bir yapıda olduğu için bu soruyu cevaplamada yeterli değil.

 “Bütün parçaların toplamından neden fazladır?

 Prof.Dr.Türker Kılıç’BEYİN CERRAHİSİ Yeni Bilim: Bağlantısallık – Yeni Kültür: YaşamdaşlıkYeni Bilim: Bağlantısallık – isimli kitabı 

Çevre mi kişiliği belirler, yoksa genetik mi?” sorusuna artık bilimsel bir ışık tutuyordu: Genetik kader değildir, çevresel etmenler önemlidir. 

 Beyin nasıl düşünce ve zihin üretir?

Bu soruyu yanıtlamak için de 2015 yılında Zürih’te, bilim insanı Markram’ın laboratuarında, Blue Brain Project kapsamında yapılan çalışmaları gösteriyor. Bu çalışmalarda düşünce ve karar verme sürecinin videosunun çekildiğini ve hatta matematik modellemesinin yapıldığını belirtiyor 

Tüm bilim dallarını, hatta yaşamı belirleyecek yeni bir bilimsel anlayışa geçiş yapmaya başladığımızı vurguluyor. Bu yeni bilimsel anlayışın adı “bağlantısal bütünsellik.”

Nörobilim çalışmalarının etkisiyle keşfedilen bağlantısal bütünsellik kavramı ile zihin dediğimiz şeyin beynin yapı taşı olan nöronlardan (beyin hücreleri) değil, nöronlar arasında kurulan bilgi ağından oluştuğu anlaşılmış. Yani bağlantısal bütünsellik ile esas olanın nöronların kendisi olmadığına, nöronlar arasındaki bağlantısallığı anlamak olduğuna dikkat çekilmiş.

bağlantısal bütünselliği “Yaşamın onu oluşturan ağ yapılarının (network) iç içe kendini var etmiş, her bütünün bir üst-bütünün parçası olduğu enformasyon (bilgi) ilişkilerinin bütünlüğü” 

sinir sisteminin içinde bulunduğu bilgi ağı ile ilişkisinin organizasyonu, bunun en güzel örneği. Beynin bağlantısal bütünlüğünü anlamak için gereken şeyin de daha yüksek gelişmiş bilgisayarlar olmadığını, esas olarak yeni bir matematik gerektiğini belirtiyor.

…….matematiğin “Bayesian matematiği” olduğu……. öngörü matematiği olan Bayesian matematiğinin ismi aslında 18. yüzyıl matematikçisi Thomas Bayes’ten geliyor.

matematik türü bilgi işleyen sistemleri araştıran tüm yeni alanların kullandığı bir matematik.

Bayesian matematiği, “Beyin nasıl düşünce ve zihin üretiyor?” sorusuna düşünce tarihinde bir yanıt verebilme imkanı tanımış.

Bu yeni yöntemde parçalar değil, parçaların birbirleriyle ve bütünle ilişkileri esas. Buna göre varlığın oluşunu ve istikrarını sağlayan esas unsur parçalar değil, o parçaların bütünü oluşturan ilişikiler ağı, bu bağlantısallığın zaman içinde sabit kalan enformasyon (bilgi) işleme sistemleri. İşte bu iç içe geçmiş parça-bütün ilişkilerinin bir aradaki bütünlüğü, varlığı, yani en geniş kümede yaşam ağını oluşturuyor.

Nörobilim ve psikoloji açısından ele alacak olursak, bilimde yakın zamana kadar kabul gören yöntem olan Descartes-Bacon-Newton bilimine göre beynin yapı taşı nöron. 1600’lerden günümüze kadar genel geçer olan bu yöntem, düşüncenin sebep-sonuç ilişkisine dayandırıldığı, klasik fizik ve deneysellik ile açıklanabilen tümevarım yöntemi. 

olasılık ve çift yarık deneyleri ile “varlığın biçimlenmesindeki olasılığın gözlemleyen tarafından belirleniyor olması” bulgusuna ulaşılması, yaşamın yapı taşının enformasyon (bilgi) olması ve bilginin enerjiye dönüşebilirliği gibi önemli bulgular ile bir bütünü “bağlantısal bütünsellik” yöntemine göre ele alma gerekliliği iyice anlaşıldı.

Bağlantısal bütünsellik, “Beyin nasıl zihin oluşturuyor?” sorusuna yanıt için öncelikle esas olanın nöronlar değil, nöronlar arasındaki bağlantısallığı anlamak olduğunu gösterdiği gibi, herhangi bir varoluş ağının parçaları arasındaki ilişki ağını anlamak için de bambaşka bir matematik kullanılması gerektiğini gösteriyor.

Gestalt psikologlarının en çok üstünde durduğu konulardan biri algı konusu. Algı, en temel zihinsel süreçlerden biri. Bu süreç gerçekleşirken, yani bir şeyi algılarken beyninizdeki nöronlar aralarında bilgi alışverişi yaparak “zihin” üretiyorlar. Hem Gestalt psikolojisi hem de bağlantısal bütünsellik “Bütün, parçaların toplamından fazladır” derken, bu enformasyon (bilgi) işleme sürecine ışık tutuyor. 

esas olan ve bütünü bütün yapan şey, bir gün o nöronlar ölüp yerine yenileri geldiğinde bile geriye kalan bilgi ağı, zihin.

Tırtılın (kendisiyle aynı gen yapısına sahip) kelebek olma değişimini yaşaması için önce kendini sindirmesi gerekir. Evrensel dönüşüm sürecinin öncülüğünü yapmak, bu yeni bilim ve kültürü tanıyıp yaratmakla mümkündür.
Prof.Dr.Türker Kılıç

                              Kaynaklar

Fuchs, C. (2019). The Science of Consciousness Conference (Video), Interlaken, Switzerland. Youtube: https://www.youtube.com/watch?v=5pYmTMCvHM4.
Kılıç, T. (2021). Yeni Bilim: Bağlantısallık – Yeni Kültür: Yaşamdaşlık. Ayrıntı yayınları.
Kılıç, T. “Nörozihin-Epigenetik-Laniakea” Yeni Bilimine Geçiş ve Yaşam Anlayışımıza Etkileri. Söyleşi: Osman Bursalı.
Markram, H. ve ark. (2015). Reconstruction and simulation of neocortical microcircuitry. Cell, 163(2).



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hallo 🙋🏼‍♀️