9 Haziran 2023 Cuma

Bazıları ışığın, bazıları gölgelerin peşine düştü ...

                    Kur’ân-i Kerim’deki      


Hastalıklar ve ortaya çıkış nedenleri ilk uygarlıklarda genellikle üç başlık altında incelenmiştir. Bu başlıklar; hastalığın Tanrısal cezalandırma aracı olması, doğaüstü güçlerin (büyü, cin, şeytan) etkisi ve son olarak doğal nedenlerden dolayı hastalıkların oluşmasıdır. Doğal nedenlere bağlanan hastalıklar iki etkenle açıklanmış; iç etkenlerde vücutta yer alan sıvıların kirlenmesi, dış etkenlerde ise hava, rüzgâr, sıcaklık, soğukluk, kuruluk, nemlilik gibi koşullar kabul edilmiştir. 

  * İçimize doğan, bizi rahatsız eden şeytânî düşünceler, hayâller, vesveseler kalbimize batan, görünmez dikenlerdir. Bu dikenler, bir kişiden değil, binlerce kişiden gelip kalbimize batmaktadır.-Mevlana 

https://openaccess.izu.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12436/4718/726997.pdf?sequence=1&isAllowed=y, doğaüstü güçlerin (büyü, cin, şeytan) etkisi ve son olarak doğal

Peygamber Efendimiz’in “Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalptir.” (Buhâri, Îman 39) 

hadîsini şerh eden Ebû Hüreyre (ö. 58/678) kalbi, ordusunun başındaki bir sultana benzeterek şöyle tasvir etmiştir: Kalp sultandır ve onun orduları vardır. Sultan iyi olursa askerleri de iyi olur. Sultan kötü olursa orduları da kötü olur.  dolayı h gibi koşullar kabul ed

Kur’an’da yüreğe (fuâd) metanet vermek için önceki peygamberlerin kıssalarından bahsedildiği belirtilir.(Hûd, 11/120)

Kur’an’da akletme (düşünme) fiili kalbe nisbet edilmiş (Hac, 22/46), yani düşünmenin kalbin bir işlevi olduğu belirtilmiştir. Aynı şekilde fıkhetmenin de (anlama) kalbin bir işlevi olduğuna dikkat çekilmiştir. (el-A‘râf 7/179)

Bakara Suresi 102. Ayet

Süleyman'ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanların uydurup söylediklerine tâbi oldular. Halbuki Süleyman büyü yapıp kâfir olmadı. Lâkin şeytanlar kâfir oldular. Çünkü insanlara sihri ve Babil'de Hârut ile Mârut isimli iki meleğe indirileni öğretiyorlardı. Halbuki o iki melek, herkese: Biz ancak imtihan için gönderildik, sakın yanlış inanıp da kâfir olmayasınız, demeden hiç kimseye (sihir ilmini) öğretmezlerdi. Onlar, o iki melekden, karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. Oysa büyücüler, Allah'ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler. Onlar, kendilerine fayda vereni değil de zarar vereni öğrenirler. Sihri satın alanların (ona inanıp para verenlerin) ahiretten nasibi olmadığını çok iyi bilmektedirler. Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bunu anlasalardı!

Cinleri Allah‘a ortak kostular.Oysa onlari da Allah yaratti. Enam, 100

Seytanin takibine ugrayan ve sonunda azginlardan olan kimsenin haberini oku-Araf,175

Onlarin durumu tipki köpegin durumuna benzer:Üstüne varsan da dilini cikarip solur, biraksan da dilini sarkitip solur.-Araf,176

(Seytanlarin) dostlarina gelince seytanlar onlari azginliga sürükler.Sonra da yakalarini birakmazlar.-Araf, 202

Seytanlarin ise kime inecegini size haber vereyim mi? -Suara,221,226


iste o seytan ancak kendi dostlarini korkutur. •Ali imran,175

Seytan bir kimseye arkadas olursa kötü bir arkadastir o! Nisa,38

Hâlbuki seytan onlari büsbütün saptirmak istiyor.Nisa,60

Tâgût (bâtil davalar ve seytan) yolunda savasirlar. Seytanin kurdugu düzen zayiftir. Nisa,76

Seytana uyup gidersiniz.Nisa,83

Ancak inatci seytandan dilekte bulunuyorlar. Nisa,117

Allah onu (seytani lanetlemis o da „Yemin ederim kullarindan belli bir pay edinecegim.“demistir.Nisa,118 
——-119 da yaz 120 de yaz.!!!!

Enam,43 yaz.!
Enam,112 -113 - 121-123- 125 yaz.!

Seytan onlara yaptiklarini güzel gosterdi de „Bugün insanlardan size galip gelecek kimse yoktur, süphesiz ben ne sizin yardimcinizim“ dedi. -Enfal, 48

Seytan insana apacik bir dusmandir. yusuf,5
Nefis asiri sekilde kötülügü emreder. Yusuf,53
Nefisleriniz sizi (boyle) bir ise sürükledi. Yusuf,83
Inkar edenlerin hileleri süslü gösterildi ve onlar dogru yoldan alikonuldular.Rad,33

Bakara,168- ‘—-169 - 208 da yaz

Ey cinler (seytanlar) toplulugu! Siz insanlarla cok ugrastiniz. Enam,128-

130 - 142 yaz.!

Araf, 11 inat, 12 üstünlük, 13 büyüklük taslama, 14-15 intikam , 16 azmak, 17 nankör, 19 zalim, 20 zalim, 21 yalanci,22 hilekar, = 11-22 ayetleri seytanin karekteri 

Seytanin konusmasi:Ibrahim,22

Yeryüzünde onlara (günahlari) süsleyecegim ve onlarin hepsini azdiracagim. Hicr,39

Pek azi disinda,Onun neslini kendime bagliyacagim.isra,62  onlardan gücünün yettigi kimseleri davet et ……….isra,64

Seytan onlara islerini süslü gösterdi…Iste o,bugün onlarin velisidir.Nahl,63

Seytanin adimlarini takip etmeyin.Kim ..Nur,21

Seytan onlara yaptiklarini isleri güzel  gösterip onlari yoldan cikardi.Oysa bakip görebilecek durumdaydilar. -Ankebut,38

Kötü duygularini kendisine ilah edinen kimseyi gördün mü?-Furkan,43

şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır.   

  

* Şu sonsuz, sayısız halka dikkatle bak, hepsi bir düşünceye dalmış, yeryüzünde sel gibi akıp gitmekte.-Mevlana

     Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.-Mevlana










⚠️ https://suffagah.com/nefsi-yola-getirmenin-6-yolu 
⚠️ https://sabangunbey.blogspot.com/2013/07/nefis-ve-merhaleleri-1-nefs-i-emmare.html?m=1 
⚠️https://twitter.com/OfliFilozof/status/1254542428238950401
⚠️ https://www.dunyabizim.com/amp/kitap/nefsin-mertebelerinde-onun-isimlerine-yolculuk-h37379.html
⚠️ https://www.kitapbahcesi.com/nefis-terbiyesi-7 
⚠️ https://www.yenisafak.com/amphtml/gundem/nefs-az-yemeye-nasil-ikna-edilmeli-394374
⚠️ https://youtu.be/lzmKOTFTOsk 
       







FOTON NEDIR?
Işık kuantumu olarak da adlandırılan foton, elektromanyetik radyasyonun en küçük enerji paketidir. 

Bir foton kendi başına olduğunda, her yol eşit derecede olasıdır, ancak daha fazla foton söz konusu olduğunda birbirleriyle etkileşime girerler ve olasılıklar değişir. Fotonlardan birinin dalga fonksiyonunu biliyorsanız, dedektörde görülen parlama konumlarından ikincisinin şeklini anlamanız mümkündür. 

  • Işığın hem dalga hem de parçacık gibi davrandığını belirten teoriye dalga-parçacık ikiliği teorisi denir.
  • Fotonlar her zaman elektriksel olarak nötrdür. Elektrik yükleri yoktur.
  • Fotonlar kendi kendilerine bozunmazlar.



  • ❗️Yani içimizdeki duygular onu elektrik ⚡️ İle mi yapıyor? - S.Karakaş 
  •          🔆Cevap ise〽️

  • Enerji Alanları
    İnsanın dört farklı enerjisi vardır; bedensel, zihinsel, duygusal ve manevi. Olumlu veya olumsuz olabilen enerji, yüksek veya düşük olabilir.
    Şekil 1 deki kadranda gördüğümüz her bir enerji türünü yaşamak insanca bir durumdur. Herkes bu kadrandaki enerji türlerini yaşar. Ancak başarılı insanlar işlerini yaparken sağ üst kadrandaki duyguları yaşarlar. Çünkü insanın verimli ve başarılı olması ancak olumlu ve yüksek enerji ile mümkündür. 


    ‼️ Ruhani Duygular, 

    Eğer Evrenin sırlarını bulmak istiyorsanız; enerji, frekans ve titreşim açısından düşünün! 
    — Nikola Tesla

    Amerikalı Bilim Adamı Dr. David Hawkins , ( 1927-2012) frekanslar , frekansların bilinç düzeylerinde etkisi , ilişkisi üzerine binlerce araştırma yapmış ve ortaya Hawkins bilinç haritası denen Tabloyu çıkarmıştır.


    Kalbin bir özelliği de değişken olması(Müsned, IV, 408; VI, 302), renkten renge girmesidir.‼️

    Kalb duygu, düşünce ve inanç bakımından çok çeşitli renklere girmeye ve şekiller almaya elverişlidir. 

    Psikolog Dr. Clare W. Graves tarafından uzun zaman önce başlatılan bir araştırmadan yola çıkarak Steve Creffield 1999’da “The Spiral Staircase” başlıklı bir makale yayınlamış.

    Creffield, bu teoriden yola çıkarak her basamağı bir renkle eşleştiriyor. Aynı basamakta duran kişiler aynı rengin ifade ettiği düşünme algısına sahipler.

    Gazzâlî’ye göre rabbânî latife insanı diğer canlılardan ayıran ve onlara üstün kılan insanın hakikati olup duruma göre ona bazan akıl, bazan ruh, bazan nefis, bazan kalb denir. Ona verilen isimler değişik olsa da mahiyeti değişmez. (İĥyâ, III, 3-5)

    Kalb ile rabbânî latife arasındaki ilişki cevher-araz, sıfat-mevsuf, yöneten-yönetilen, alet-usta, mekân-mekânda bulunan nesne ilişkisi gibidir. Bu ilişkinin mahiyeti konusunda akıl hayrete düşer. 


    Kalb duygu, düşünce ve inanç bakımından çok çeşitli renklere girmeye ve şekiller almaya elverişlidir. İmanın mahalli kalbdir, samimi bir şekilde kalb ile tasdik ederek kelime-i tevhid getiren kişi müslüman olur. (Buhârî, "İlim", 33, 39) İman kalbin tasdikidir.


    Türevleri ” لون /
    revleri ile beraber yedi âyette dokuz kere geç6mektedir.6 Bu kelimenin çoğulu
    ”ألوان / ile beraber yedi âyette dokuz kere geçmektedir. Bu kelimenin çoğulu “elvân çmektedir.6 Bu kelimenin çoğulu“e“elvlvâânn// ألوان” seklindedir.7 Kuran’a göre insanların ten renklerinin farklı ol-
    Ancak bu anlayışın farkında olamayan insan,
    seklindedir.

    Kur’anî bakış açısına göre renkler, dünyanın çekiciliğine ve güzelliğine kat- kıda bulunmaktadır. 

    Renkler, Yüce Allah tarafından insanlara verilen en büyük nimetlerdendir.
    Âyetlerden anlaşıldığına göre insan, yeryüzündeki renk çeşitliliğinin ve renk-
    ler arasındaki uyumun tesadüfî olmadığını ve bu estetik ortamın yaratmasi = https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/31212




Bunu nasıl test ettiler?







Peki duygular vücudumuzda tam olarak nerede duruyor?

2014 yılında yapılan bir araştırmaya göre* bunlar 13 duygu ve aktive ettikleri (veya aktive etmedikleri) yere karşılık gelen vücut parçalarıdır. Bir ısı haritasında olduğu gibi, artan aktivite daha sıcak renklere (kırmızı, turuncu, sarı) karşılık gelirken, azalan yanıtlar daha soğuk renklere (mavi, yeşil, çivit mavisi) karşılık geliyor.

Örnekteki haritaları sizin duygularınız için de geçerliyse, metafiziksel değişiklikleri ve duygularınızın refahını nasıl etkilediğini anlamanıza yardımcı olabilir.


Bunu nasıl test ettiler?

Bu vücut haritalarını oluşturmak için araştırmacılar, farklı duyguların farklı fiziksel reaksiyonlara karşılık geldiğini varsaydılar. 701 kişiden çeşitli uyaranlara tepki verdikçe aktivitenin arttığını veya azaldığını hissettikleri bölgeleri bir vücut silueti üzerinde boyamalarını istediler.

Maruz kaldıkları uyaranlar gerçek hayatta karşılaştıklarımıza çok benziyordu ve sonuçlar, katılımcı havuzu için farklı duyguların sürekli olarak vücudun benzer bölgelerini etkilediğini gösterdi.

Aynı araştırmacılar tarafından 2018’de yapılan bir araştırma, duygu yoğunluğunun doğrudan zihinsel ve fiziksel duyumların yoğunluğuyla bağlantılı olduğunu buldu. Başka bir deyişle, duygu bedeninizde ne kadar güçlüyse, o duygu zihninizde o kadar güçlüdür.

Bu, duyguların aşağıdaki şekilde kategorize edilebileceğine inanmalarına neden oldu:

  • Öfke, korku, kaygı ve utanç gibi olumsuz (hoş olmayan)
  • Pozitif (hoş), örneğin mutluluk, sevgi ve gurur
  • Hastalıklar
  • Homeostaz
  • Biliş

Sürpriz gibi çok az duygu tamamen nötrdür.

  • ⚠️Fotonlar her zaman elektriksel olarak nötrdür. Elektrik yükleri yoktur.) 💯 

Katılımcılar ayrıca hoş ve kontrol edilebilir durumların, nahoş ve kontrol edilemeyen durumlardan daha sık olduğunu gördüler. Endişe veya depresyonun sizi alt ettiğini hissettiyseniz, kontrolde olmadığınız hissini anlayabilirsiniz.

Ya duygularımı bulamazsam?

Sertifikalı bir somatik deneyim uygulayıcısı olan Tanmaya George, “Bazen o kadar zor algılanırlar ki, onları tanımlamak için kelime dağarcığını oluşturmak zaman alır. Bir duyguyu fiziksel olarak hissetmek ve ona isim vermek için yavaşlamanız gerekecek.”

“Duygular veya korku donabilir, böylece hisler yerine uyuşukluk yaşarız” diyor. “Bu şokla bağlantılı ve iyileşmeye başladığımızda şok dağılıyor ve altında yatan hisler yüzeye çıkıyor.”

https://rezancezan.com/duygularinizi-vucudunuzun-neresinde-hissediyorsunuz/ 


Ağıra & Çakra Nedir? 

  • Çakra Sanskritçede ( Tekerlek) ve tasavvufta ( Letaif) olarak isimlendirilir.
  • Her çakra bedendeki enerji merkezidir ve her bir enerji merkezi bedenimizde bulunan salgı noktalarıdır ve enerjinin bedenimizde en yoğun olarak sarf edildiği noktalardır.

ETERİK BEDEN;

Şekil ve boyut olarak fiziksel bedene benzer. Adeta fiziksel bedenin üzerine giyilmiş ve ona bire bir uyan bir elbise gibidir. Çakralar bu alanda bulunurlar ve auranın üst katmanlarından gelen enerjileri bedene alma işlevi yaparlar. Organizmanın enerji ihtiyacı tam olarak karşılanmışsa, eterik beden aşırı enerjiyi çakralardan ve deri gözeneklerinden dışarıya verir. Eterik bedenin temel işlevi fiziksel bedenin sağlıklı kalmasını sağlamak ve onu evrensel enerji alanı ile bağlantıda tutmaktır. Sağlıklı bir insanda genişliği 15-20 cm kadardır. Hastalık, yorgunluk ve stres gibi durumlarda eterik bedenin genişliği azalır.

https://frekansbioenerji.com/index.php/aura-ve-cakralar/


           Tasavvuf Letaifleri

https://dinveilim.com/tasavvufta-makam-ve-mertebeler-viii/ 

https://islamdergisi.com/genel/letaif-i-hamse-bes-latife/ 

https://www.islamveihsan.com/letaifler-nelerdir.html 

⚠️ Korku hareketli duygusal durumdur.!
❗️ Zalimler toplulugunun canı cehenneme!Müminun,41
❗️Artık iman etmeyen kavmin cani cehenneme!Müminun,44
                  (Dikkat Can diyor?)
❗️iyice körleserek azginliklarinda direnirlerdi.-Müminun,75

1. Sadece cesurlar hata yapar

“Yanılmaya cesaretim var.”


Hata yapma, işleri batırmakorkusu dayanılmaz görünüyor. Ancak, bu en çok öğrendiğiniz, en eğitici olan zamandır

İspanya Psikoloji Genel Konseyi (COP), ‘ korku, hareketsiz bir duygusal durum değildir’, ancak korkulan uyaranları, beklentiyi ve özeleştirel düşünceleri besler. Aslında, olumsuz deneyimlere ve sürekli ruminasyona neden olan bir kısır döngüdür. Ancak, bu eğilimlerden nasıl kurtulabilir ve kendinizi hiç bitmeyen bir döngüde dönmekten nasıl alıkoyabilirsiniz? Hata yapma cesaretine sahip olarak.
duygularınızı,özellikle de öfke veya hiddetle ilgili olanları daha iyi yönetmeyi öğrenmenin önemi üzerinde düşünmenizi sağlar. Bu duygular,  sonuçları düşünmeden hareket etmenizi sağlar. Bu, eylemlerinizden pişmanlık duyma olasılığınızı artırır.


Kaygılanmayın

25  “Bu nedenle size şunu söylüyorum: ‘Ne yiyip ne içeceğiz?’ diye canınız için, ‘Ne giyeceğiz?’ diye bedeniniz için kaygılanmayın. Can yiyecekten, beden de giyecekten daha önemli değil mi? 26 Gökte uçan kuşlara bakın! Ne eker, ne biçer, ne de ambarlarda yiyecek biriktirirler. Göksel Babanız yine de onları doyurur. Siz onlardan çok daha değerli değil misiniz? 27 Hangi biriniz kaygılanmakla ömrünü bir anlık uzatabilir? 28 Giyecek konusunda neden kaygılanıyorsunuz? Kır zambaklarının nasıl büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar, ne de iplik eğirirler. 29 Ama size şunu söyleyeyim, bütün görkemine karşın Süleyman bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi. 30 Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı’nın sizi de giydireceği çok daha kesin değil mi, ey kıt imanlılar?
 
31 “Öyleyse, ‘Ne yiyeceğiz?’ ‘Ne içeceğiz?’ ya da ‘Ne giyeceğiz?’ diyerek kaygılanmayın. 32 Uluslar hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa göksel Babanız bütün bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir. 33 Siz öncelikle O’nun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir. 34 O halde yarın için kaygılanmayın. Yarının kaygısı yarının olsun. Her günün derdi kendine yeterlidir.“   İncil — Yeni Çeviri 2009         https://incil.info/kitap/Matta/6



 “vektör” sözcüğü gibi, “kuvvet” sözcüğü de birkaç anlama gelebilir. “Betül, taşı büyük bir güçle itti” veya “Ali güçlüce konuştu.” örneklerindeki gibi gücü belirtebilir. Gücün  daha çok resmi tanımı ile ilgileniyoruz ve bu Isaac Newton’un hareket kanunlarından geliyor:


E = mc² Denklemini Albert Einstein bulmuş

(E) harfi Enerjiyi temsil eder. İngilizcedeki "Energy" kelimesinin baş harfidir. Energy, Türkçe'de Enerji demektir.

(=) işareti eşitlik anlamına gelir. İki değerin birbirine eşit olduğunu ifade eder. İşaretin solundaki değerin işaretin sağındaki değere eşit olduğunu gösterir.

(m) harfi Kütleyi temsil eder. İngilizcedeki "mass" kelimesinin baş harfidir. mass Türkçe'de Kütle demektir.

(c) harfi ışık hızını temsil eder. Latince "celeritas" kelimesinin baş harfidir. celeritas'ın Türkçe anlamı hız demektir. Hareket eden her şeyin bir hızı vardır.

(²) c'nin üzerinde bulunan bu ² sayısının ismi Kare'dir. Kare işareti hangi sayının üzerindeyse o sayıdan iki tane birbiriyle çarpılır.

❗️Türkçe yazarsak: Enerji eşittir kütle çarpı ışık hızının karesidir. Enerji = Kütle x ışık hızı²'dir yani E = mc²'dir.

Bu denkleme göre bir şeyin kütlesini bilirsek o şeyin Enerjisini de bilebiliriz. Mesela senin kütleni bilirsek senin Enerjini de bilebiliriz. Diyelim ki senin kütlen 20 kilogram ve otururken kendi enerjinin ne kadar olduğunu öğrenmek istiyorsun. Bu denklem sayesinde enerjini öğrenebilirsin. Bakalım ne kadarmış


💮Kütle, madde miktarı demektir. Yani karşımıza çıkan arabalar, ağaçlar, insanlar, diğer canlıların hepsi kütleye sahiptir. Sen de kütleye sahipsin.
🔆 Enerji, aslında çevremizde olup biten ve olmaya devam eden her şeyin gerçekleşmesini mümkün kılan şeydir. İnsanlar koşarken, arabalar yol alırken, kuşlar uçarken hep enerji sayesinde bu hareketlerini yapabilirler.
bütün bu saydığım varlıkların aynı zamanda bir enerji karşılığı olduğunu söylüyor bu denklem; senin, benim, çevrendeki insanların ve varlıkların hepsinin bir enerji karşılığı var.

hız mesafeye ve zamana bağlı. İşte hızın mesafe ve zamana bağlı olması durumu söz konusu ışıksa işe yaramıyor.

Einstein uzayın ve zamanın bizim algıladığımız gibi olmadığını buldu. Işık hızına yaklaştıkça uzay büzülüyor ve zaman da yavaşlıyordu. Kütlesi büyük olan cisimlerin uzayı büktüğünü bu sayede yerçekimini hissetiğimizi söyledi. Newton yerçekimini formüle etmiş ama sebebini bulamamıştı. Eisntein sebebini keşfetti.

Einstein'dan önce biz uzayı 3 boyutlu algılıyorduk. En, boy, genişlik. Onun buluşları sayesinde artık zaman da bir boyut olarak hayatımıza girdi. Artık bilim insanları konuşurken 4 boyutlu bir evrendeyiz diyorlar.


kütlesi olan her cisim aynı zamanda enerjidir de. Yani enerji kütleye, kütle de enerjiye dönüşür. Bir kaç yüzyıl önce Lavosier adlı bir kimyager maddenin korunumunu bulmuştu. Yani hiçbirşey yoktan var olmaz, vardan da yok olmaz. Einstein'ın bu formülü sayesinde de artık yok olan bir kütlenin enerjiye dönüştüğünü söyleyebiliyoruz. Ve enerji muazzam bir enerji. Atom bombası bilinen en iyi örnek. Çok az miktarda bir madde uygun şartlarda 100binlerce el bombasının yarattığı enerjiyi yaratabilir. Nükleer santraller de yine maddenin enerjiye dönüşmesi prensibi ile çalışırlar.

Hareket eden her şeyin (ister ışık olsun ister bir araba) bir enerjisi (E) vardır, ve dünya sadece kütleli (m) cisimleri kendisine doğru çeker. Kütleyle enerjiyi eşitleyerek diyoruz ki dünya hareket eden her şeyi kendisine doğru çeker.

"güneşten dünyamıza gelen ışınları da dünya kendine çekiyor, çünkü onlar da hareket ediyor" diyebilirsiniz:


enerji ile kütle arasında ilişki kurar. Bu formülde boşluktaki (vakumlanmış ortam) ışık hızının karesi, kilogram başına ne kadar nükleer enerji düştüğünü belirtir.

1 gramlık bir kitledeki enerjinin, 1000 vatlık bir elektrik ampulünü tam olarak 2.850 yıl işletebilir.

1 gramlık kitlenin bütünüyle enerjiye dönüştürülmesi, 2000 ton petrolün yakılmasından elde edilecek enerjiye eşit enerji üretmesi anlamına gelir.

Einstein kitlenin enerjiye dönüştürülmesi formülünü insanlığın yararına sunmak istemişti ama insanlık onu Atom bombası gibi Vahşete çevirmişti.


https://evrimagaci.org/soru/emc2-denklemi-nedir-9493
🌍🌙🌞🌜🌕💫💫🪐

Gluonlar (İngilizce glue=tutkal, bağlayıcı tutucu anlamı olan) kuarklar arasındaki güçlü etkileşimisağlayan temel parçacıklardır. Bu etkileşim fotonların elektromanyetik etkileşmedeki rolüne benzer bir şekilde iki yüklü parçacık arasında momentum değişimini sağladığı düşüncesi ile benzerlik kurularak anlaşılabilir.

Fransız Laurent Lellouch Kuramsal Fizik Merkezi tarafından yönlendirilen bir beyin gücü konsorsiyumu, dünyanın en güçlü bilgisayarlarını kullanarak, atomların çekirdeğinde yer alan proton ve nötronların kütlesini hesaplamayı başardı.

Atom altı parçaları inceleyen parçacık fiziğinin standart modeline göre; proton ve nötronlar, ’kuark’ isimli daha küçük parçalardan oluşuyor. Kuarklar gluon isimli bir başka temel parça ile birleşip, bu temel parçalaşı oluşturur.

Yeni bulgulara göre temel parçalardan gluonların kütlesi sıfır, kuarkların kütlesi yüzde 5.

Bilim adamlarının merak ettiği temel nokta, maddenin enerjiye dönüştüğü sırada ortaya çıkan enerjinin yüzde 5’i söz konusu kuarklardan geliyorsa, kalan yüzde 95’i nereden kaynaklanıyordu? 
Science Dergisi’nde yayımlanan söz konusu son araştırmadaki bulgulara göre bu yüzde 95, kuark ve gluonların etkileşimli hareketlerinden meydana geliyor. Bu tespit ise Einstein’in kendisiyle özdeşleşen e=mc2 formülününün doğru olduğunu, ortaya çıkan enerjinin, kütle ile ışık hızı karesinin çarpımına eşit olduğunu gösteriyor. Einstein, e=mc2 ile kütlenin enerjiye, enerjinin de kütleye dönüşebileceğini ileri sürmüştü. Bu denklemin önemi kısa sürede anlaşılmış ve 2’nci Dünya Savaşı şartlarında atom bombasının yapımında kullanılmıştı.


Elektromagnetik etkileşmede fotonun rolünden farklı olarak gluonlar renk yükü de taşırlar ve sadece aracılık etmekle de kalmaz aynı zamanda güçlü etkileşime de katılırlar.

Bir elektron (e) ve bir pozitron (e) çiftinden, (a) kuark-antiquark çifti olan bir foton üretimi ve antiquarktan bir gluon yayılımı, (b) bir foton üretimi ve takiben üç gluon yayılımı



https://www.hurriyet.com.tr/dunya/einstein-in-hakli-oldugu-kanitlandi-10410107




Atom altı parçacıklar, kuark adı verilen daha hafif üç parçacığın bir karışımıdır: ikisi yukarı kuark ve biri aşağı kuark olarak bilinen türden. 

protonların “içsel” tılsım kuarkları adı verilen daha büyük kuarklara da ev sahipliği yapabileceğini düşünüyorlardı.

Tılsım kuarkları, yukarı veya aşağı kuarklardan çok daha ağırdır.

fizikçi Juan Rojo, akıllara durgunluk verecek şekilde, “protonun kendisinden daha ağır olan bir proton bileşenine sahip olabilirsiniz” diyor.

Fizikçiler, bir protonu ne kadar derinlemesine incelerseniz, o kadar karmaşık göründüğünü bilirler. 

Cenevre yakınlarındaki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı veya LHC gibi parçacık hızlandırıcılarındaki çarpışmalarda olduğu gibi, çok yüksek enerjilerde gözlemlendiğinde, protonlar rengarenk bir geçici kuark ekibi ve onların antimadde karşılıkları olan antikuarklar içerir. Bu tür “dışsal” kuarklar, kuarkları protonların içinde “yapıştırmaya” yardımcı olan parçacıklar olan gluonların kuark-antikuark çiftlerine ayrılmasıyla oluşur.

Dışsal kuarklar, protonun kimliği için temel değildir. Bunlar sadece gluonların yüksek enerjilerde nasıl davrandıklarının bir sonucudur. Ancak tılsım kuarkları, düşük enerjilerde bile protonların içinde daha kalıcı, derinlere yerleşmiş bir biçimde var olabilir.

🔬Kuantum fiziğinde parçacıklar, ölçülene kadar kesin bir hal almazlar bunun yerine olasılıklarla tanımlanırlar.
 
Protonlar içsel çekicilik içeriyorsa, bir proton içinde yalnızca iki yukarı kuark ve bir aşağı kuark değil, aynı zamanda bir tılsım kuarkı ve antikuark bulma olasılığı da düşük olacaktır. 

Küçük olasılık, tılsım kuark ve antikuarkın tam kütlesinin protonun ağırlığına eklenmediği anlamına gelir, bu da protonun kendisinden daha ağır parçacıkları nasıl içerebileceğini açıklar.

Araştırmacılar, içsel çekicilik kuarklarının bir protonun momentumunun yaklaşık yüzde 0,6’sını taşıdığını bildiriyor.

Araştırmacılar çarpıştıkları nesnelerin içini ve dışını ölçebilmelidir.

Batavia, Illinois’deki Fermilab’dan teorik fizikçi Tim Hobbs, planlanan Elektron-İyon Çarpıştırıcısı gibi gelecekteki hızlandırıcılardan elde edilen verilerin yardımcı olabileceğini söylüyor. 

         Kaynak

NNPDF İş birliği. Protondaki içsel çekicilik kuarklarının kanıtı. Doğa. Cilt 608, 18 Ağustos 2022, s. 483. 

LHCb İş birliği. Ön bölgede tılsım ile bağlantılı olarak üretilen Z bozonlarının incelenmesi. Fiziksel İnceleme Mektupları. Cilt 128, 25 Şubat 2022, s. 082001.

Vogt. Sonunda protonun içsel bir çekiciliğe sahip olduğuna dair kanıt. Doğa. Cilt 608, 18 Ağustos 2022, s. 477.




Güçlü Etkileşimi Sağlayan Gluonlar Tam Olarak Nedir?

Gluonlar, iki yüklü parçacık arasındaki elektromanyetik kuvvetteki fotonların değişimine benzer şekilde kuarklar arasındaki renk kuvveti için değişim parçacıklarıdır. Gluon, 1 spinli kütlesiz bir vektör bozonu olarak kabul edilir.


Bu güçlü etkileşim, Yukawa tarafından bir piyon alışverişini içerecek şekilde modellendi ve gerçekten de pion aralığı hesaplaması, güçlü kuvvet anlayışımızı geliştirmemize yardımcı oldu.

Kuarklar arasındaki etkileşimi kuran Gluon'un Feynman diyagramı. Burada tasvir edilen etkileşim, kuarkları mezonlara ve baryonlara bağlamaktan; protonları ve nötronları çekirdek oluşturmak için bir arada tutmaktan sorumludur. Bunu da aynı renk yüküne sahip kuarklardan birini değiştirerek yapar çünkü fermiyon olmalarından dolayı aynı kuantum özelliklerine sahip kuarklar bir arada bulunamaz.
Kuarklar arasındaki etkileşimi kuran Gluon'un Feynman diyagramı.  etkileşim, kuarkları mezonlara ve baryonlara bağlamaktan; protonları ve nötronları çekirdek oluşturmak için bir arada tutmaktan sorumludur. Bunu da aynı renk yüküne sahip kuarklardan birini değiştirerek yapar çünkü fermiyon olmalarından dolayı aynı kuantum özelliklerine sahip kuarklar bir arada bulunamaz.
HyperPhysics 



Gökler ve yer bitişik halde iken bizim,onlari birbirinden kopardiğimizi ve her canliyi sudan yarattiğimizi görüp düşünmediler mi? -Embiya,30

Biz,gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık.-Embiya,32 (Tavan=Dünyayi saran atmosfer ve onun ötekisindeki gök cisimleri.) 

O,geceyi,gündüzü,güneşi,ayı yaratandir.Her biri bir yörüngede yüzüktedirler.-Embiya, 33

Nihayet ömür kendilerine (hiç bitmeyecek gibi) uzun geldi.-Embiya,44


Bilakis (Melekler), lütuf ve ihsana mazhar olmuş kullardır.-Enbiya,26


onlar sadece, O’nun emri ile hareket ederler.-Embiya,27

Onlar,Allah korkusundan titrerler.-Embiya,28



İzafiyet Teorisi





Bilim atom bombasını üretti, fakat asıl kötülük insanların beyinlerinde ve kalplerindedir. -Albert Einstein 


Bilim olmadan din sakattır. Din olmadan bilim de kördür. - Albert Einstein


İlahi ile bitir tezi inşaallah 

https://youtu.be/_lTmhUVEf7s = ilahi yak sultanım 


-KaYNAKLARIM & referans


Neml suresi: 15. - 44. Ayetin Meâli:




Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla


15. Andolsun! Biz Dâvûd'a ve Süleyman'a ilim verdik. Onlar, "Hamd, bizi mü'min kullarının birçoğundan üstün kılan Allah'a mahsustur" dediler.

16. Süleyman, Dâvûd'a varis oldu ve, "Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi ve bize her şey verildi. Şüphesiz bu, apaçık bir lütuftur" dedi.

17. Süleyman'ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen orduları onun önünde toplandı. Hep birlikte düzenli olarak sevk ediliyorlardı.

18. Nihayet karınca vadisine geldikleri vakit bir karınca, "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler" dedi.

19. Süleyman, onun bu sözüne tebessüm ile gülerek dedi ki: "Ey Rabbim! Beni; bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve razı olacağın salih ameller işlemeye sevk et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!"

20. Süleyman, kuşlara göz atıp yokladı ve şöyle dedi: "Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?"

21. "Bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirmedikçe kesinlikle onu ağır bir şekilde cezalandıracağım, ya da kafasını keseceğim."

22. Derken Hüdhüd çok beklemedi, çıkageldi ve (Süleyman'a) şöyle dedi: "Senin bilmediğin bir şey öğrendim. Sebe'den sana sağlam bir haber getirdim."

23. "Ben, onlara (Sebe halkına) hükümdarlık eden, kendisine her şeyden bolca verilmiş ve büyük bir tahtı olan bir kadın gördüm."

24. "Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe taptıklarını gördüm. Şeytan, onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve böylece onları yoldan çıkarmış. Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar."

25. "Göklerde ve yerde gizli olanı ortaya çıkaran, sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilen Allah'a secde etmesinler diye (şeytan onları yoldan çıkarmış.)"

26. Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. Büyük Arş'ın Rabbidir.

27. Süleyman, Hüdhüd'e şöyle dedi: "Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın, göreceğiz."

28. "Benim şu mektubumu götür onlara at, sonra da yanlarından ayrıl ve ne sonuca varacaklarına bak."

29. Sebe kraliçesi Belkıs dedi ki: "Ey ileri gelenler! Bana çok önemli bir mektup atıldı."

30,31. "Mektup, Süleyman'dan gelmiştir. O, 'Bismillâhirrahmânirrahîm' diye başlamakta ve içinde 'Bana karşı büyüklük taslamayın ve teslimiyet göstererek bana gelin' denilmektedir."

32. "Ey ileri gelenler! Durumum hakkında bana görüş bildirin. Sizler yanımda bulunmadıkça hiçbir işe kesin olarak karar vermem."

33. Dediler ki: "Biz güçlü kimseleriz ve çetin savaşçılarız. Emir senin. Ne emredeceğini düşün."

34. (Kraliçe Belkıs) şöyle dedi: "Krallar bir memlekete girdi mi, orayı harap ederler ve halkının ileri gelenlerini zelil hâle getirirler. İşte onlar böyle yaparlar."

35. "Ben onlara bir hediye gönderip, elçilerin ne haber ile döneceklerine bakacağım."

36. (Elçilerin sözcüsü) Süleyman'ın huzuruna gelince, Süleyman ona şöyle dedi: "Siz beni mal ile desteklemek (ve böylece etkilemek) mi istiyorsunuz? Oysa Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır. Fakat hediyenizle ancak siz sevinirsiniz."

37. "Sen onlara dön. Andolsun, biz onlara, karşı koyamayacakları ordularla gelir ve onları oradan aşağılanmış ve küçük düşürülmüş olarak çıkarırız."

38. Süleyman, "Ey ileri gelenler! Onlar bana teslim olmadan önce hanginiz bana onun (kraliçenin) tahtını getirebilir?"

39. Cinlerden bir ifrit(4), "Sen yerinden kalkmadan ben onu sana getiririm ve şüphesiz ben, buna güç yetirecek güvenilir biriyim" dedi.

(4) İfrit, "Şeytanî özelliklerde ileri gitmiş, tuttuğunu devirir, güçlü, becerikli, ele avuca sığmaz" demektir. İfade, hem insanlar hem de cinler için kullanılır. 

40. Kitaptan bilgisi olan biri, "Ben onu, gözünü kapayıp açmadan önce sana getiririm" dedi. Süleyman, tahtı yanında yerleşmiş hâlde görünce şöyle dedi: "Bu, şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek için, Rabbimin bana bir lütfudur. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse (bilsin ki) Rabbim her bakımdan sınırsız zengindir, cömerttir."

41. Süleyman, "Tahtını tanınmaz hâle getirin. Bakalım tanıyacak mı, yoksa tanımayacaklardan mı olacak?" dedi.

42. Belkıs gelince, "Senin tahtın böyle mi?" denildi. O da, "Sanki o! Fakat zaten daha önce bize bilgi verilmişti ve biz teslimiyet göstermiştik" dedi.

43. Daha önce Allah'tan başka taptığı şeyler ona engel olmuştu. Çünkü o inkâr eden bir kavimden idi.

44. Ona "köşke gir" denildi. Köşkü görünce onu (zeminini) derin bir su sandı ve eteklerini topladı. Süleyman, ona "Bu, (zemini) billurdan döşenmiş bir köşktür" dedi. Belkıs, "Ey Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmetmiştim. Şimdi ise Süleyman ile birlikte âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum" dedi.

https://kuran-ikerim.org/meal/diyanet/neml-suresi


___________________\\\\\\\\\\\__________________


Sâd Suresi: 30. - 39. Ayetin Meâli



Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

30. Dâvûd'a Süleyman'ı bağışladık. O ne güzel kuldu! Şüphesiz o, Allah'a çok yönelen bir kimse idi.

31. Hani ona akşamüstü bir ayağını tırnağı üstüne dikip üç ayağının üzerinde duran çalımlı ve soylu atlar sunulmuştu.

32,33. Süleyman, "Gerçekten ben malı, Rabbimi anmamı sağladığından dolayı çok severim" dedi. Nihayet gözden kaybolup gittikleri zaman(3), "Onları bana geri getirin" dedi. (Atlar gelince de) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.

(3) Bu âyetin bu kısmı, "Nihayet güneş perde arkasına çekilince (batınca)" şeklinde de tercüme edilebilir. 

34. Andolsun, biz Süleyman'ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık.(4) Sonra tövbe edip bize yöneldi.

(4) Tefsir bilginlerine göre, âyette sözü edilen ceset, mecazî olarak; bir ara fizikî gücünü ya da siyasal otoritesini kaybeden Süleyman peygamberi temsil etmektedir. 

35. Süleyman, "Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana, benden sonra kimseye lâyık olmayacak bir mülk (hükümranlık) bahşet! Şüphesiz sen çok bahşedicisin!" dedi.

36. Biz de rüzgârı onun buyruğuna verdik. Rüzgâr, onun emriyle dilediği yere hafif hafif eserdi.

37,38. Bina ustası olan ve dalgıçlık yapan her bir şeytanı, bukağılara bağlı olarak diğerlerini de, onun emrine verdik.

39. "İşte bu bizim ihsanımızdır. Artık sen de (istediğine) hesapsızca ver yahut verme" dedik.

⚠️⚠️⚠️⚠️⚠️

71. Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti: "Muhakkak ben çamurdan bir insan yaratacağım."

72. "Onu şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için saygı ile eğilin."

73. Derken bütün melekler topluca saygı ile eğildiler.

74. Ancak İblis eğilmedi. O büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.

75. Allah, "Ey İblis! Ellerimle yarattığıma saygı ile eğilmekten seni ne alıkoydu? Büyüklük mü tasladın, yoksa üstünlerden mi oldun?" dedi.

76. İblis, "Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın" dedi.

77. Allah, şöyle dedi: "Öyle ise çık oradan (cennetten), çünkü sen kovuldun."

78. "Şüphesiz benim lânetim hesap ve ceza gününe kadar senin üzerinedir."

79. İblis, "Ey Rabbim! Öyle ise bana insanların diriltilecekleri güne kadar mühlet ver" dedi.

80,81. Allah, şöyle dedi: "Sen o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar mühlet verilenlerdensin."

82,83. İblis, "Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım" dedi.

84. Allah, şöyle dedi: "İşte bu gerçektir. Ben de gerçeği söylüyorum:"

85. "Andolsun, cehennemi seninle ve onlardan sana uyanların hepsiyle dolduracağım."


https://kuran-ikerim.org/meal/diyanet/sad-suresi


———————\\\\\\\\\\\\\\\\\\\————————-


Sebe suresi: 10. - 21. Ayetin Meâli



Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

10,11. Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir lütuf verdik. "Ey dağlar! Kuşların eşliğinde onunla birlikte tespih edin" dedik ve "(Bütün vücudu örtecek) zırhlar yap, işçilikte de ölçüyü tuttur diye demiri ona yumuşattık. "Salih amel işleyin. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı görürüm" diye vahyettik.

12. Süleyman'ın emrine de, sabah esişi bir ay, akşam esişi de bir ay(lık yol) olan rüzgârı verdik. Erimiş bakır ocağını da ona sel gibi akıttık. Cinlerden de Rabbinin izniyle onun önünde çalışanlar vardı. İçlerinden kim bizim emrimizden çıkarsa, ona alevli ateş azabını tattırırız.

13. Cinler, Süleyman için dilediği biçimde kaleler, heykeller, havuz gibi çanaklar ve sabit kazanlar yapıyorlardı. Ey Davûd ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır.

14. Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak değneğini yemekte olan bir kurt gösterdi. Süleyman'ın cesedi yıkılınca cinler anladılar ki, eğer gaybı bilmiş olsalardı aşağılayıcı azap içinde kalmamış olacaklardı.

15. Andolsun, Sebe' halkı için kendi yurtlarında bir ibret vardı: Biri sağda biri solda iki bahçe bulunuyordu. Onlara şöyle denilmişti: "Rabbinizin rızkından yiyin ve O'na şükredin. Beldeniz güzel bir belde, Rabbiniz de çok bağışlayıcı bir Rabdir."

16. Fakat onlar yüz çevirdiler. Biz de üzerlerine Arim(1) selini gönderdik. Onların bahçelerini ekşi meyveli ağaçlar, acı ılgın ve biraz da sedir ağacı bulunan iki bahçeye çevirdik.

(1) "Arim", tefsir bilginlerince şiddetli yağmurdan oluşan sel, bir vadi adı ya da su seddi diye açıklanmıştır. 

17. Nimetlere karşı nankörlük etmeleri sebebiyle onları işte böyle cezalandırdık. Biz (bu şekilde) ancak nankörleri cezalandırırız.

18. Sebe' halkı ile bereketlendirdiğimiz kentler arasına (her biri diğerinden) görülen kentler oluşturduk. Oralarda gidiş-gelişi belirledik (seyahati kolaylaştırdık) ve onlara da şöyle dedik: "Oralarda gece gündüz güvenlik içinde dolaşın."

19. Onlar ise, "Ey Rabbimiz! Yolculuğumuzun konakları arasını uzaklaştır" dediler ve kendilerine zulmettiler. Biz de onları ibret kıssalarına çevirdik ve kendilerini darmadağın ettik. Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.

20. Şeytan, onlar hakkındaki zannını doğru çıkardı. İnananlardan bir grup dışında hepsi ona uydular.

21. Oysa şeytanın onlar üzerinde hiçbir hâkimiyeti yoktu. Ancak ahirete inananları, onun hakkında şüphe içinde bulunanlardan ayırt edelim diye (ona bu fırsatı verdik). Senin Rabbin her şey üzerinde hakiki bir koruyucudur.

https://kuran-ikerim.org/meal/diyanet/sebe-suresi


——————\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\———————


Kur’ân-ı Kerîm’de ve Sebe kitâbelerinde Sebe bir toplum adı olarak geçer.

• milâttan önce yaklaşık 2500 yıllarına ait Sumer kitâbelerinde geçen “sâbâ” ve “sâbâm” kelimeleriyle Sebe Devleti’nin kastedilme ihtimalinden hareketle Sebe’nin tarihinin milâttan önce üç binli yıllara uzandığı tahmininde bulunmuştur. 

• Hz. Süleyman’ın zamanını (m.ö. 972-932) dikkate alarak bu devletin milâttan önce X. yüzyıl öncesinde kurulduğunu ileri sürenlerin yanı sıra Sebe’den bahseden kitâbelerin en eskisinin milâttan önce VIII. yüzyıla ait olmasından hareketle kuruluşu IX. yüzyılın ortasına taşıyanlar da vardır.

• Sebe Devleti’nden ilk defa VIII. yüzyılın ortalarına ait Asur kitâbelerinde açıkça söz edilmiştir. Bu hususta bilinen ilk kitâbede Sebe hükümdarının (mukarrib) Asur Kralı III. Tiglath-pileser’e (m.ö. 745-727) altın, deve, kıymetli taşlar ve baharat cinsinden vergi ödediği belirtilir. Daha sonraki kitâbelerde bu verginin II. Sargon’a (m.ö. 721-705) ve sonraki hükümdarlara verildiği zikredilir.

Strabon da Sebeliler’in sosyal ve ekonomik durumlarına dair bilgi aktarmış, başşehirlerinin Maryaba (Me’rib) olduğunu söylemiştir.

• Ahd-i Atîk’te Sebe (Şeba) halkının kökeni hakkında bilgi verilmekte (Tekvîn, 9/7, 32), Sebe kraliçesinin Hz. Süleyman’ı görmek ve peygamber olup olmadığını anlamak için baharat, altın ve kıymetli taşlardan oluşan hediyelerle birlikte Kudüs’e geldiği, ziyareti sırasında ona iman ettiği ve kendisine verilen hediyelerle ülkesine döndüğü bildirilmektedir (I. Krallar, 10/1-13; II. Tarihler, 9/1-9, 12). Ayrıca Sebe, Suriye ve Mısır’a güzel kokulu bitkiler satan, bilhassa günlük temin eden ve buralara altın ve kıymetli taşlar ihraç eden bir toplum olarak gösterilmektedir (Mezmurlar, 72/15; Hezekiel, 27/22-23, 38/13; Eremya, 6/20; Eyub, 6/19). 

• Kur’ân-ı Kerîm’de iki sûrede Sebe’den söz edilir. Neml sûresinde (27/20-44) danışma meclisi bulunan bir kadın hükümdarın yönettiği Sebe’nin zengin ve güçlü bir ülke olduğu, halkının güneşe taptığı, Hz. Süleyman’ın bu melikeye elçi göndererek onu ve halkını müslüman olmaya çağırdığı, meseleyi barış yoluyla halletmeye çalışan melikenin Kudüs’e gidip Süleyman’la bizzat görüştüğü ve bu görüşme sırasında onun cismanî ve ruhanî gücü karşısında gerçek bir peygamber olduğunu anlayıp kendisine iman ettiği ve hâkimiyetini tanıdığı anlatılır. 

• Adını bu toplumdan alan Sebe’ sûresinde ise (34/15-21) maddî refaha sahip güçlü Sebe toplumunun bunca nimete rağmen şeytana uyup Allah’a kulluktan yüz çevirdiği ve bu sebeple büyük bir sel felâketiyle (Arim seli) cezalandırıldığı, verimli arazilerinin çorak topraklara, türlü nimetlerin mahrumiyetlere dönüştüğü belirtilmektedir.

• https://islamansiklopedisi.org.tr/sebe


_______________\\\\\\\\\\\\\\\\\_____________




Enbiyâ sûresi: 78. - 82. Ayetin Meâli 



Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

78. Dâvûd ile Süleyman'ı da hatırla. Hani bir ekin tarlası hakkında hüküm veriyorlardı. Çünkü halkın koyunları o ekine girmişti. Biz de hükümlerine şahit olmuştuk.(6)

(6) Tefsir kaynaklarında belirtildiğine göre; bu olayda Hz.Davud, koyunların ekin sahibine verilerek zararın tazmin edilmesine hükmetmiş, Hz.Süleyman ise koyunların geliriyle zararın tazmininin her iki taraf için daha uygun düşeceği yolunda hüküm vermişti. 

79. Biz hüküm vermeyi Süleyman'a kavratmıştık. Zaten her birine hükümranlık ve ilim vermiştik. Dâvûd ile birlikte, Allah'ı tespih etmeleri için dağları ve kuşları onun emrine verdik. Bunları yapan biz idik.(7)

(7) Kur'an-ı Kerim, her şeyin insanın hizmetine sunulduğunu pek çok âyette ifade etmektedir. Bu konu ile ilgili olarak bakınız: Ra'd sûresi, âyet, 2; İbrahim sûresi, âyet, 32,33; Nahl sûresi, âyet, 12,14; Hac sûresi, âyet, 65; Sâd sûresi, âyet, 18, 36. 

80. Bir de Davud'a, sizin için, zırh yapma sanatını öğrettik ki, savaşlarınızda sizi korusun. Şimdi siz şükrediyor musunuz?

81. Süleyman'ın hizmetine de güçlü esen rüzgârı verdik. Rüzgâr, onun emriyle içinde bereketler yarattığımız yere eser giderdi. Biz, her şeyi hakkıyla bileniz.

82. Bir de şeytanlardan, Süleyman için dalgıçlık eden ve daha bundan başka işler yapanları da onun emrine verdik. Hep onları zapteden bizdik.

https://kuran-ikerim.org/meal/diyanet/enbiya-suresi


——————-\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\————————


Hz Süleymanın Krallığı Filminin BilgileriHz. Süleyman'ınKrallığı FİLMİ: Peygamber ve Kral! Allah ona daha önce kimseye vermediği bir güç verdi. Emrine cinler,hayvanlar ve rüzgar boyun eğdirildi.O,Kur’an’ın da ayetlerle sabit kıldığı dünya hükümdarı Hz.Süleyman! İran sinemasının değerini yükselten bir yapım.  Krallığı izle, Hz Süleymanın Krallığı full izle, Hz 

https://m.youtube.com/watch?v=5ZwUhOw2jrY 


——————\\\\\\\\\\\\\\\\\\\———————

Bakara suresı 

30. Hani, Rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. Onlar, "Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz." demişler. Allah da, "Ben sizin bilmediğinizi bilirim" demişti.

31. Allah, Âdem'e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, "Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin" dedi.

32. Melekler, "Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin" dediler.

33. Allah, şöyle dedi: "Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle." Âdem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, "Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?" dedi.

34. Hani meleklere, "Âdem için saygı ile eğilin" demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.

35. Dedik ki: "Ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."

36. Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, "Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır" dedik.

⚠️⚠️⚠️⚠️⚠️

Hicr Suresı

27. Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık.

28,29. Hani Rabbin meleklere, "Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin" demişti.

30. Bunun üzerine bütün melekler saygı ile eğildiler.

31. Ancak İblis, saygı ile eğilenlerle beraber olmaktan kaçındı.

32. Allah, "Ey İblis! Saygı ile eğilenlerle beraber olmamandaki maksadın ne?" dedi.

33. İblis dedi ki: "Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattığın insan için saygı ile eğilemem."

34,35. Allah, "Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir" dedi.

36. İblis: "Rabbim! Öyle ise onların tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver" dedi.

37,38. Allah da, "O hâlde, sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi.

39,40. İblis, "Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım" dedi.

41,42. Allah, "İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur" dedi.

⚠️

Rahman suresi 

15. "Cin"i de yalın bir ateşten yarattı.

⚠️

Araf suresi 

11. Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, "Âdem için saygı ile eğilin" dedik. İblis'ten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı.

12. Allah, "Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?" dedi. (O da) "Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın" dedi.

13. Allah, "Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın" dedi.

14. Şeytan dedi ki: "(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver."

15. Allah da, "Sen süre verilenlerdensin" dedi.

16. Şeytan dedi ki: "(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım."

17. "Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın."

18. Allah, dedi ki: "Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum."

19. "Ey Âdem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz."

20. Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız, ya da (cennette) ebedî kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı."

21. "Şüphesiz ben size öğüt verenlerdenim" diye de onlara yemin etti.

22. Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rab'leri onlara, "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?" diye seslendi.

⚠️

Taha suresi 

116. Hani meleklere, "Âdem için saygı ile eğilin" demiştik de, İblis'ten başka melekler hemen saygı ile eğilmişler; İblis bundan kaçınmıştı.

117. Biz de şöyle dedik: "Ey Âdem! Şüphesiz bu (İblis), sen ve eşin için bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra mutsuz olursun."

120. Nihayet şeytan ona vesvese verip şöyle dedi: "Ey Âdem! Sana ebedîlik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı göstereyim mi?"

121. Bunun üzerine onlar (Âdem ve eşi Havva) o ağacın meyvesinden yediler. Bu sebeple ayıp yerleri kendilerine göründü ve cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar. Âdem, Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı.

‼️‼️‼️‼️


44. "Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar."

⚠️⚠️⚠️⚠️⚠️

Kin ve öfke müminlerin hasretlerinden değildir.Kin sineyi yakar, ilahi laneti beraberinde getirir ve hişim insani huşudan uzaklaştirir =Hz Meryem 9.Bölüm’den alintidir.


  • “Bazıları ışığın, bazıları gölgelerin peşine düştü” T.S.Elliot


Tarihte ilk hekim yada doktor kimdi? Geçmişten günümüze Tıp Tarihi | Şamanizm (shamanism) bilinen en eski şifa dağıtan Türklerin eski dini

Tarihte ilk hekim yada doktor kimdi? Geçmişten günümüze Tıp Tarihi | Şamanizm (shamanism) bilinen en eski şifa dağıtan Türklerin eski dini

İlk şifa dağıtıcılar kimlerdi?

Yerleşik uygarlıkların ortaya çıkışıyla birlikte şifacılık pratikleri daha incelikli hale geldi ve yazıya döküldü. Eski Mezopotamya’da (Irak bölgesi) kehanetlere ve kurban edilen hayvanların karaciğerleri incelenerek gerçekleştirilen hepatoskopi gibi geleceği görme tekniklerine dayalı bir teşhis çerçevesi içinde resmi bir tıp sistemi ortaya çıktı. Tedaviler dini törenler ile ampirik tedavi yöntemleri birleştirilerek gerçekleştiriliyordu.

Bir başhekimin yönetimi altında üç şifacı çalışıyordu. Birincisi kehanet konusunda uzman olan bir kahin (hara), ikincisi şeytan çıkarma ve büyü pratikleri gerçekleştiren bir rahip (ashipu), üçüncü olarak ilaç hazırlayıp cerrahi işlemler yapan ve sargı saran bir hekim (asu)bulunmaktaydı.

Mezopotamya’da olduğu gibi Firavunlar Mısırında da (Milattan Önce 3 bin yıldan itibaren) swnu (hekim) toplumdaki üç şifacıdan biriydi; diğer ikisi rahip ve kahindi. Bu hekimlerden biri, Krallık Rektumunun Koruyucusu, firavunun lavman uzmanı İri’ydi; biri de kadın hekim Peseshet’ti. (Ortadoğu’da olduğu gibi burada da kadın şifacı­ların bulunduğunun teyidi)


         ŞİFACI KADIN: PESESHET

                                             https://youtu.be/2rvLEJrQm7g?feature=shared 

Sedir ağacı yağı, Eski Mısır’da antimikrobiyal ve böcek öldürücü özellikleri ile mumyalamada kullanılmıştır. Eski toplumlardan bazılarında dini ayin ve törenlerde beden ve zihin rahatlatıcı etkisi ile kullanılmıştır.

(Kuzey Ugandalılar kırık kemikler için bir çeşit bitki kullanırlar. Yaprakları ezip kırık kısmı sıvarlar. Yaprak sıvası anında soğukluk hissi verir ve ağrıyı, hatta kanamayı durdurur. Yaprak sıvası kurur ve alçı gibi sertleşir. Ardından kemiği orijinal konumuna getirir. Hemen uygulanırsa, bileşik kırık yaklaşık bir hafta kadar sürer ve kırık kısım kullanılabilir. Hatta sıvanın düştüğünü ve artık tutunamadığını gördüğünüzde, neredeyse iyileşmişsiniz demektir.)



İçlerinden en ünlüsü, Firavun Zozer’in (MÖ 2980-2900) başveziri İmhotep’tiİmhotep tanınmış bir hekim, astrolog, rahip, bilge ve piramit tasarımcısıydı. Onun “deyişler”i daha sonra yazıya aktarıldı ve İmhotep birkaç nesil sonra tanrılaştırıldı.

Günümüze ulaşan papirüslerden anlaşıldığına göre, Mısır tıbbı dini inançlar ile sihir tekniklerini, son derece etkileyiciydi…

⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️


Cin

Bir tür ruhani mitolojik yaratık

Cin; İslam mitolojisinde gözle görülmeyen, çeşitli şekillere girebilen manalarından ötürü, zaman zaman farklı yorumlanmıştır. Kimi yorumlara göre insanlarla cinsel ilişki kurabilen, onları yönetimi ve etkisi altına aldığı gibi birçok korku unsuru fiilin kendilerine yüklendiği ruhanî varlıkları ifade eder.

Modernist yorumculardan bazıları ise onları kelime anlamlarına dayanarak bazıları mikroorganizma, tespit edilemeyen şahıs, radyasyon gibi gözle tespit edilemeyen varlıklar olarak ifade etmişlerdir.

Kur'an'da Cinlerin "dumansız ateşten" yaratıldığı yazar.


Cincilik KültüDeğiştir

İslam öncesinde yaşayan Araplar, kahinlerin cinlerle doğa üstü şekilde iletişime geçebileceğine inanıyorlardı. Bu bağlamda, kahinlerin iletişime geçtiğini söyledikleri cinler için çeşitli adlandırmalar geliştirmişlerdi. Tâbi‘, ṣâhib, mevlâ, velî, ra’î/ri’î yahut şeyṭânu’l-kâhin gibi tabirlerle adlandırılan bu inanç motifleri, İslam öncesindeki dinsel geleneklerde son derece önemli bir konuma sahipti. İslam öncesinde şairlerin ilham cinleriyle ilişki kurabildiklerine de inanılmaktadır. Bu nedenle, Arap şiirinin başlangıcında cincilik kültünün önemli bir rolü bulunmaktadır.

MezopotamyaDeğiştir

Antik Asur taş kabartmasında bir koruyu cin. Kanatlı cinlerin refah için hayat ağacına su serptiğine inanılıyordu.

Eski Mezopotamya inançlarında cinler hem koruyucu hem de zararlı olabiliyordu. Akıl hastalıkları, yaralanmalar ve hastalıklar cinlerle ilişkilendirildi. Buna rağmen cinler de genellikle koruyucuydu. Cinler kovuculara yardım ederler ve ifritlere karşı korurlar. Bazen iyi cinler, kötü bir cin veya ifritidışarı atmak için ele geçirilmiş bir kişiye girerdi. Kapılardan girmeye çalışabilecek kötülüklere karşı koruyucu muhafızlar oldukları düşünülüyordu. Asurluların apkallu dedikleri, bir kısmı insan, bir kısmı kartal başlı ve kanatlı koruyucu cinler vardı.

Ünlü cinler arasında Lamassu ve Pazuzu bulunur. Pazuzu başlı tılsım, kadınlar tarafından Lamassu'dan korunmak için taşınırdı. Aynı anda Lamassu, pazuzu'ya karşı koruma sağlardı. Bazıları özel koruyucu yeteneklere sahip olacak ve nazardan da koruyabilecekti.


Cin minyatürleri şaşırttı

Sümerlerden beridir insanlar cin isimli bedensiz varlıkların var olduklarına,insanlara musallat olduklarına inanmıştır


Cin minyatürleri şaşırttı

Tarihte cinlerden bahseden on binlerce kitap yazılmıştır. Tamamı cinleri anlatmaya ayrılmış olan ilk kitabın ise Asurlular zamanında yazıldığı bilinmektedir.

İbrahimi dinler

Yahudilik

Tevrat'ta, cinler, putperestlerin insanları kurban ettikleri yabancı tanrılar olarak görünür. Daha sonra Yahudi Midraş işleri cinlerin daha ayrıntılı bir görüntüsünü hazırladı. Ya iyi ya da kötü olabilirler, ye ve iç, doğurmak ve ölmek. Cinlere olan inanç, asla Yahudiliğin ayrılmaz bir parçası değildi. Musa bin Meymun açıkça cinlerin varlığını reddetti.

Diğer geleneklerdeDeğiştir

Anadolu’da cin çarpmış ve ruhsal hastalıklı anlamında Çorlu tabiri kullanılır. İyicil veya kötücül olanları mevcuttur. Her yerde bulunabilirler fakat göze görünmezler. Koruyucu ruh değildirler. Başıboşturlar fakat bir yere bağlı olabilirler. Ağaç altı, karanlık kuytular, örenler, yıkık evler, su kıyıları, köprü altları gibi doğanın sınırı olan yerlerde yaşamaları onların tılsımlı ve karanlık güçlerle olan ilgisini daha ilk başta ortaya koyar. Demirden korkarlar. Besmele çekmek onları uzaklaştırır. (Besmele’den çekinmeleri İslam’ın etkisiyle gelmiş bir unsurdur.) Yılan ve kuş görünümünde olanları vardır. Kılıktan kılığa girebilirler. Çor vurması, çor çarpması, çor değmesi gibi deyimler cinlere bağlı hastalıkları ifade eder.


KaynakçaDeğiştir

  1. ^ "Necm 35". İşaret Yayımları. 2000. 16 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendiKur'an'da Cin sözcüğünün, mikroorganizmalar...
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 10 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz2021.
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 25 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Eylül 2021.
  4. ^ Rahmân suresi 15. âyet
  5. ^ a b Esat Ayyıldız, Klasik Arap Şiirinde Emevî Dönemine Kadar Hiciv. Ankara: Gece Kitaplığı, 2020. s.35.
  6. ^ Nigel Guy Wilson  Encyclopedia of Ancient GreecePsychology Press 2006 ISBN 9780415973342 S. 216 (İngilizce)
  7. ^ Sir William Smith A Dictionary of Greek and Roman Biography and Mythology, Band 2 J. Murray 1873 ayısallaştırılmış: 2007 S. 242 (İngilizce)
  8. ^ Sir William Smith A Dictionary of Greek and Roman Biography and Mythology, Band 2 J. Murray 1873 ayısallaştırılmış: 2007 S. 242
  9. ^ Amira El-Zein Islam, Arabs, and Intelligent World of the Jinn Syracuse University Press 2009 ISBN 9780815650706 S. 59 (İngilizce)
  10. ^ a b UYKUR, Ramazan (31 Mart 2017). "MARDİN MÜZESİNDE BULUNAN MUSUL ZENGİ ATABEGLİĞİ SİKKELERİNDE KORUYUCU MELEK (CİN) İMGESİ"Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi: 1-1. doi:10.18026/cbayarsos.298141ISSN 1304-4796.
  11. ^ AYDOĞAN, Derya (8 Kasım 2022). "Artırılmış Fütürizm"Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD)doi:10.46442/intjcss.1171219ISSN 2458-9381.
  12. ^ Konstantopoulos, Gina. "Shifting alignments: The dichotomy of benevolent and malevolent demons in Mesopotamia." Demons and Illness from Antiquity to the Early-Modern Period. Brill, 2017. 17-38.
  13. ^ UYGUN, Azize (1 Ocak 2015). "İNCİLLERDE HZ. İSA'NIN CİN ÇIKARMA MUCİZESİNE ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM"Journal Of History School8 (XXIV): 761-790. doi:10.14225/joh814ISSN 1308-5298.
  14. ^ Abdulgani, KAÇAR (2018). "Yazılı kaynaklara göre Subartı ve Subarlar"Archivum Anatolicum-Anadolu Arşivleri12 (1): 31-48. doi:10.1501/archv_0000000144ISSN 1300-6355.
  15. ^ J. H. Chajes Between Worlds: Dybbuks, Exorcists, and Early Modern Judaism University of Pennsylvania Press 978-0-812-20155-0
  16. ^ Maijastina Kahlos Debate and Dialogue: Christian and Pagan Cultures C. 360–430 Routledge 2016 ISBN 978-1-317-15436-5 S. 174
  17. ^ http://www.islamhukukusayfasi.com/?page_id=4759 [ölü/kırık bağlantı]
  18. ^ Beatrice Gruendler, Michael Cooperson Classical Arabic Humanities in Their Own Terms: Festschrift for Wolfhart Heinrichs on His 65th Birthday Beatrice Gruendler, Michael Cooperson BRILL 2008 ISBN 978-9-004-16573-1 S. 104
  19. ^ Komaroff, Linda, and Stefano Carboni, eds. The legacy of Genghis Khan: courtly art and culture in Western Asia, 1256-1353. Metropolitan Museum of Art, 2002.
  20. ^ El-Zein, Amira (2009). Islam, Arabs, and the intelligent world of the jinn. 1st ed. Syracuse, N.Y.: Syracuse University Press. ISBN 978-0-8156-5070-6OCLC 785782984.
  21. ^ El-Zein, Amira (2009). Islam, Arabs, and the intelligent world of the jinn. 1st ed. Syracuse, N.Y.: Syracuse University Press. ISBN 978-0-8156-5070-6OCLC 785782984.
  22. ^ Ates, A. (31 Aralık 1948). "Islam Ansiklopedisi. Islam alemi tarih, cografya ve biyografya lugati"Oriens1(2): 330. doi:10.2307/1579002ISSN 0078-6527.
  23. ^ Lupton, F. M. (1885). The farm and household cyclopædia. New York,: F. M. Lupton,.
  24. ^ Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Celal Beydili, Yurt Yayınevi (Sayfa - 143)
  25. ^ Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt, Türkiye, 2011 (OTRS: CC BY-SA 3.0) 27 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  26. ^ Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Celal Beydili, Yurt Yayınevi (Sayfa - 139)
  27. ^ "Los guanches y los perros llegaron juntos a Tenerife". 5 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2015.
  28. ^ "Guanche Religion". 2 Ekim 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2015.
  29. ^ See Delitzsch, Assyrisches Handwörterbuch. pp. 60, 253, 261, 646; Jensen, Assyr.-Babyl. Mythen und Epen, 1900, p. 453; Archibald Sayce, l.c. SS. 441, 450, 463; Lenormant, l.c. SS. 48–51
  30. ^ a b POLAT, Emannullah (10 Nisan 2015). "CİN SURESİ PERSPEKTİFİNDE CİNLERİN VARLIĞI"Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi14 (53): 337. doi:10.17755/esosder.99205ISSN 1304-0278.
  31. ^ Sa'id, Majed F.; Wehr, Hans; Cowan, J Milton (Temmuz 1962). "A Dictionary of Modern Written Arabic"Language38 (3): 328. doi:10.2307/410799ISSN 0097-8507.
  32. ^ Karakurt, D. (2011). Türk söylence sözlüğü. Açıklamalı Ansiklopedik Mitoloji Sözlüğü, Ağustos.


{Felâk ve Nâs sûreleri.!}

Cin minyatürleri şaşırttı

İşte tarih boyunca insanların var olduklarına inandıkları cinlerin İslam Sanatkarları tarafından yapılan ve cinleri tasvir ettiği iddia edilen on binlerce minyatüründen birkaçı...


Cin minyatürleri şaşırttı

Resimler meşhur Babür hükümdarı Babürün yazdığı Babür-nâmeden,Firdevsî-i Tavîl (Uzun Firdevsî) isimli 15.asırda yaşayan Osmanlı tarihçisinin Dâvet-nâme isimli cin çağıma kitabından,


Cin minyatürleri şaşırttı

İmam Bûnî'nin ''Risala al-Bûnî'' isimli eserinden ve Muhammed Siyahkalem isimli minyatür sanatkârının eserlerinden alınmıştır.


Demonoloji

Cin ve Şeytanları inceleyen teoloji alanı


Demonoloji veya diğer adıyla demonizmHıristiyan teolojisinin sistematik temsilleri, melek bilimine ek olarak bir demonlar doktrini içeriyordu, çünkü demonlar Hristiyan teolojisi tarafından düşmüş melekler olarak kavramsallaştırıldı. Malzemenin dogmatik işlenmesi genellikle soterioloji veya kristoloji gibi diğer incelemelere de başvurur. "Demon Bilimleri" anlamına gelir.[1] Yunancada Daimon olarak yazılır ve ilahiyat, güç anlamına gelir.[2] 


Erken Demonoloji Dönemi

Kötü bir ruh ya da varlığın kişinin içinde yaşayabileceği ve onun bedenini ve zihnini kontrol edebileceği öğretisi demonoloji olarak adlandırılır. Demonolojik düşüncelerin örnekleri her toplumda bulunur ve bazı inançlı kesimlerce halen sürdürülen bir öğretidir. Örneğin günümüzde insanlar ellerinde beliren lekelerin "cin" adı verilen hayali yaratıklardan kaynaklandığına inanmaktadır (halbuki lekelerin nedeni mantarlardır). Bir diğer örnekse, Markos İncili 5:8'de İsa'nın, şeytan tarafından ele geçirilmiş ve artık zincirlerle bile zapt edilemeyen bir adamın içinden şeytanı çıkarması anlatılır.

Yani demonolojik öğretilerin takipçilerine göre tuhaf, toplumun genel kanısına uymayan davranışa sahip insanların, "kötü bir ruh" tarafından ele geçirildiğine inanılırdı ve bu kişinin vücudunun şeytan için yaşanılamaz bir yer olması amacıyla bazı "tedaviler" uygulanırdı. Şeytandan etkilendiği düşünülen kişilere yemek verilmez, tadı inanılmaz kötü karışımlar içirilir hatta şeytan vücudu terk etsin diye kişi kırbaçlanırdı.

Ortaçağ TeolojisiDeğiştir

Çoğu Hristiyan yazar, konu demonlar olduğunda Augustinus'un öğretilerine atıfta bulunur. Dünyanın ruhlara ve insanlara, iyiye ve kötüye ayrılabileceğini öğretti. İyi ruhlara "melekler", kötü ruhlara "demon" denirdi. Demonoloji üzerine bir diğer önemli yazar Thomas Aquinas'tır. Bedeni olmayan kötü varlıkların insanları etkileyip etkilemediğini ve nasıl etkileyebileceğini tartıştı. Bu tür varlıklar demonlarıetkileyebiliyorsa, bu özgür iradeyi saçma kılar mı? Aquin, demonların insan zihnini yalnızca imgelerle etkileyebileceği sonucuna varır, ancak buna katılan veya katılmayan özgür iradedir.

Her Şeyin Suçlusu "Cadılar"!

13. yüzyılın başında Avrupa'daki insanlar, yaşadıkları salgın hastalıkları ve sosyal huzursuzlukları açıklamak için tekrar demonolojiye döndüler. Kilisenin de etkisiyle insanlar, farklı görünüşte, toplumun değer yargılarına uymayan ve çoğu ruhsal bozukluğa sahip insanları "cadı" olarak suçlamaya ve onlara keyifle zulmetmeye başladılar.

1486 yılında Dominikan Tarikatı rahibi Heinrich Kramer tarfından yazılan Malleus Maleficarum (Cadının Çekici) adlı kitap, cadı avı için resmen rehber niteliğindeydi. Bu kitapta, ani akıl kaybının şeytan girmesi belirtisi olduğu ve şeytanın kovulması için tavsiye edilen yöntemin kişiyi yakmak olduğu anlatılıyordu. Bundan yola çıkan kitleler, sadece yakma yoluyla değil, asma, boğma, kazığa oturtma gibi vahşet verici yöntemlerle "cadı" olduğuna inandıklarını katlettiler.

Akıl Hastaneleri Dönemi

Kayıtlara göre Bethlehem'in St. Mary Manastırı, 1403'te ruhsal hastalığı olan 6 erkeğe ev sahipliği yapmıştı. 1547'de de sadece ruhsal bozukluğu olan hastaların kapatıldığı bir hastane oldu. Hastanedeki koşullar içler acısıydı ve bu hastane için kullanılan "tımarhane" ifadesi, toplumda korkunç karşılıklar bulacaktı.

İnsanlar, buradaki hastaları izlemek için resmen sıraya giriyorlardı. Bethlehem, İngiltere'nin en büyük turistik merkezlerinden biri haline gelmişti. 19. yüzyılın sonunda hastaları izlemek bir eğlence olarak görülüyordu. Öyle ki 1784'te Viyana'da inşa edilen Lunatics Tower'da ("Deliler Kulesi") hastalar, dışarıdan izlenebilecekleri odalara kapatılıyordu.

Bu hastanedeki tedaviler de oldukça acımasızdı. Amerikan psikiyatrisinin babası kabul edilen Benjamin Rush, ruhsal bozuklukların beyinde biriken fazla kandan meydana geldiğine inanırdı; bu nedenle en sık uyguladığı tedavi, hastadan büyük miktarda kan almaktı.

Pinel Reformları

Hastaların duvarlara bağlandığı, hareket etmelerine izin verilmediği, karanlık ve bakımsız odalarda tutuldukları, yetersiz beslendikleri, alay edildikleri bu dönemde, Paris'te La Bicetre Hastanesi'nde göreve başlayan Philippe Pinel, hastaların bu koşullarda iyileşemeyeceğinin farkına vardı. Bu durumu düzeltmeye karar vererek, daha etkili çözüm yollarının neler olabileceğini araştırmaya başladı.B u süreçte yaptığı yenilikler sonucunda akıl hastalarının odaları daha havadar hale geldi, hastalar mümkün olduğunca temiz hava alıyorlardı, yemekler güzelleşmişti. Ama bu reformlar, o dönemde sadece yüksek tabakadan hastaları kapsıyordu. Alt tabakadan hastalar hala toplumun eğlence konusuydu ve resmen işkenceye maruz bırakılıyorlardı. Yine de bu reform süreç içinde ruhsal rahatsızlığı olan hastalara bakış açısını değiştirmiş, hastaneler bu reform doğrultusunda yenilenmeye başlamışlardı.

Tony Robert Fleur 1876

Tony Robert Fleur 1876

Hipokrat Dönemi

Modern tıbbın babası kabul edilen Hipokrat, tıbbı doğaüstü yaklaşımlardan uzaklaştırmaya çalışmıştır. Tanrıların cezalandırmak için hastalık gönderdiği görüşünü reddetmiş ve bunun yerine diğer hastalıklar gibi ruhsal hastalıkların da biyolojik bir sebebe dayandığını, dolayısıyla tedavi edilebileceği görüşünü savunmuştur. Dahası, ruhsal hastalıkların beyinde meydana gelen bir sorun sonucunda geliştiğini düşünen ilk kişilerdendir. Sevinç, haz, kahkaha, şaka, hüzün, keder, üzüntü ve ağlamanın beyinden gelen tepkiler olduğunu iddia etmiştir. Platon da Hipokrat'ı takip ederek beyni, psikolojik faaliyetlerin merkezi olarak kabul etmiştir.

 


Tarihin bilinen en eski cerrahi yöntemlerinden biri olan trepanasyon

Kişiyi Kötü Ruhlardan Kurtarmak İçin Kafatasının Delinmesi İşlemi: Trepanasyon


orta çağ'da delilerin kafasındaki şeytanı dışarı çıkarmak için sıklıkla bu yönteme başvurulmuş.  kafatasının matkaba benzer bir aletle delinip bir parçasının çıkarılmasıyla kafa içi basıncının düştüğünden insanın rahatladığı kesin.

trepenasyon binlerce yıl sürdü. m.ö. 460-377 yılları arasında yaşamış hipocrates aslında epilepsinin kutsal bir hastalık olmadığını, aksine tehlikeli bir operasyon olan trepanasyonun sonucu olduğunu açıkladı.

⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️


Hüddam


Umman'daki Cin Meclisi Mağarası


Hüddamcinleri ve şeytanları kontrol etmeyi amaçlayan bir öğretidir. Günümüzde bu ilimi öğreten resmi bir kurum yoktur. Bazı inançlara göre, büyücüler bu ilimi gizli öğrenirler ve çok iyi bilirler.  Antik Mısır'a kadar dayanan bir öğretidir. İslam dini geldikten sonra Mısır'da Hüddam, cin çağırma, cinlere tapma gibi tüm eylemler yasaklanır. Dinlerin çoğu Hüddam konusuna değinir. Tüm dinlerin kutsal kitaplarında Süleyman'ın cinleri kontrol ettiği ve emrinde çalıştırdığı yazar. Bu çok tehlikeli bir ilimdir. Cinleri tutsak etme, onlara hükmetme ve istediğini yaptırmayı amaçlar. Cinler büyüler ve tılsımlarla insanların kontrolü altına alınır.


Spiritüalist DinlerDeğiştir

Çok Tanrılı dini inanışlar ve sadece ruha önem veren dini öğretiler Hüddam'dan bahseder. Afrika'da yaygın olan ruhsal öğreti Santeria cinlerin kontrol edilecebileceğini söyler. Bunun da uzun ve yorucu ritüeller ile olacağına inanır. Başka ruhani ve çok tanrılı oluşum olan hatta bir kutsal kitabı bile bulunan din Pentecostalism cinlerin kontrol edileceğini onların enerjisinin çok düşük olduğunu söyler. Aynı zamanda bu öğretide yaygın olan gelenek çengel takmadır. Çağırılan cine kutsal çengel takılırsa onun köle olacağına inanılır. Öğretide çengel takmanın kolay olmadığına değinilir. Eğer ki cin çengeli çıkarırsa, çengeli takan kişiyi öldürür ama cin çengelin takıldığını fark etmezse, çengeli takan kişinin kölesi olacağına inanılır.

KaynakçaDeğiştir

  1. ^ Animism 21 Eylül 2017 tarihinde Wayback Machinesitesinde arşivlendi. at The Catholic Encyclopedia 18 Ekim 2012 tarihinde Wayback Machinesitesinde arşivlendi.
  2. ^ El-Zein, Amira. "Jinn," 21 Eylül 2013 tarihinde Wayback Machinesitesinde arşivlendi. 420-421, in Meri, Joseph W.Medieval Islamic Civilization - An Encyclopedia.
  3. ^ "Demonic Possesion? Or Something Else". 14 Aralık 2013 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 11 Aralık 2013.
  4. ^ Ludwig, Theodore M., The Sacred Paths: Understanding the Religions of the World, Second Edition, pp. 48-51, © 1989 Prentice-Hall, Inc., ISBN 0-02-372175-8
  5. ^ Rink, Henry (1875), "Chapter IV: Religion" 4 Ekim 2017 tarihinde Wayback Machinesitesinde arşivlendi. of Tales and Traditions of the Eskimo, London, 1875, at sacred-texts.com 23 Eylül 2017 tarihinde Wayback Machinesitesinde arşivlendi.
  6. ^ Demonology 8 Temmuz 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. at the Online Encyclopedia, Originally appearing in Volume V08, Page 10 of the 1911 Encyclopædia Britannica



⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️

Pakistanlı millî şair Muhammed İkbal (1877-1938) “İslam’da Dinî Düşüncenin Yeniden İnşası” adlı eserinde baki “Ben” olarak nitelediği Allah’a ulaşmayı sağlayan fani bir “Ben” (insanın kendisi) tasarısı ortaya koymaktadır.

Buna göre, insanın benliğine değer vermek, insanın yaratıcısına değer vermekle eş değerdir, çünkü Allah insanı yaratmış, ona değer vermiş ve ona değer verilmesini beklemiştir. Kur’an ısrarla bu değere işaret eder. Örneğin Hz. Âdem kıssasında insanın benliği alçaltılmaz, aksine ona değer verilir. Bu vakıa, günaha düşebilen insanın bilgiden bilinç ve özgüven düzeyine geçişine işaret ederek “içgüdüsel arzunun esas durumdan şüphe duyarak baş kaldırmaya kabil olan serbest bir nefsin bilinçli varlığına yükselmesini” göstermektedir. Allah insanın kendi iradesiyle tercih yapmasını ister ve  “Allah’ın bu riski alması insana duyduğu derin inancı gösterir.”

İslam’ın, kaynakları olan Kur’an ve Sünnet’e dayanarak ve özellikle tasavvuf başta olmak üzere, gelenekten de faydalanarak insanın benliğini önemseyen kişilik anlayışı oluşturma imkânına sahip olması dolayısıyla, modern Batı’nın oluşmasını sağlayan unsurlardan biri olan “Ben” idrakinin gelişiminin İslam dünyasında ihmal edilmesi şaşırtıcıdır. Modern dünyadaki “Ben” bireyciliği tetikleyen bir konuma evrildiği için bunu İslam’ın “Biz”i ile yoğurarak dengelemek mümkün olacaktır. Bu “Ben” ve “Biz” arasındaki denge ne totaliter ideolojilerde beliren ve bireye hayat hakkı tanımayan “Biz”e, ne de kapitalist sistemlerde varolan bencil “Ben”e  imkân tanır.

İkbal’in eleştirileri özellikle de İslam topraklarında “Ben”i yok sayma derecesine varan baskın bir “Biz” varolmasına sebep olarak gördüğü esas, gerçek tasavvuftan tamamen ayrılan, yozlaşmış tasavvufu hedef almaktadır. 

⚠️⚠️⚠️

Psikoloji araştırmama işik tutması için kullan.!

Optiği ilkeleri, problemleri, çözüm yol ve yöntemleriyle çok iyi işlenmiş bir bilim haline getirmiştir. Onun özellikle ortaya koyduğu Kitâbü’l-Menâẓır adlı eserinde ışığın doğrusal (doğru boyunca, rectilinear) yayılımı, gölgenin özellikleri, karanlık oda, gök kuşağı ve hâlenin oluşumu, yansıma ve kırılma konuları gibi pek çok temel optik olguyu inceleyerek bu ilmi kökten değiştirdiği görülür. İbnü’l-Heysem’in optik ilmine getirdiği yenilikleri Kitâbü’l-Menâẓır’dan ve konuyla ilgili diğer çalışmalarından faydalanarak şu şekilde özetlemek mümkündür: Işığın mahiyetini felsefeden çok matematiksel ve deneysel metotlarla araştırmış, yaptığı optiğe ilişkin araç ve gereçlere dayanarak düzenlediği deneyleri birer apaçık kanıtlama vasıtası olarak kullanmıştır.

Onun görme konusundaki en büyük başarısı, öncelikle ışığın gözden çıktığını savunan gözışın kuramını yıkıp ışığın nesneden geldiğini kanıtlamasıdır. Böylece görmenin hem fiziksel olduğunu hem de nesneden göze ulaşan ışınlar aracılığıyla oluştuğunu matematiksel ispatlarla ortaya koymuştur. 

⚠️Onun bu başarısının altında yatan en önemli husus kendisinden önceki bilim adamlarının düştükleri yanlışlara düşmemesi, yani bir teoriyi kabul edip diğerini çürütmek yerine orijinal fikirler üretmeye çalışmasıdır.⁉️

Allah’ın halîm ismiyle “günahları bağışlayan, tövbeleri kabul eden” anlamındaki afüv, gafûr, tevvâb; “her şeyin iç yüzünden haberdar olup bütün ayrıntıları bilen” anlamındaki habîr, muhsî, vâsi‘; “her şeye gücü yeten, kudretli” anlamındaki kadîr, kavî, metîn, muktedir” ve “çok sabırlı” anlamındaki sabûr isimleri arasında anlam yakınlığı bulunduğu kabul edilir.


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 485-489


XXXXXXX



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hallo 🙋🏼‍♀️