9 Haziran 2023 Cuma

Zufa Otu /HodanOtu/Melisa

 

 

Zufa Otu (Çürdükotu ) / Hyssopus officinalis


 Zufa veya çördük (Hyssopus officinalis)

Masanobu Fukuoka‘nın insanlığa hediyesi 
Japonya’da yaşamış bir çiftçi ve filozoftur. 
Geliştirdiği doğal tarım yöntemiyle ve çölleşmiş toprakların yeniden yeşermesini sağlamasıyla anılır. 

_Zufa Otu_ aromatik ve tipik bir Akdeniz bitkisidir. Kendiliğinden bulunur, ancak faydalı özelliklerinden dolayı her zaman sebze bahçelerinde yetiştirilmiştir.

Hem yemeklerde tatlandırıcı olarak hem de şifalı bitkiler alanında kullanılan, etken maddeler bakımından zengin, yenilebilir bir bitkidir.

Zufa otunun botanik özellikleri

Lamiaceae botanik ailesinin çok yıllık bir bitkisidir.

Bu aile, biberiye, fesleğen, nane, melisa, kekik, adaçayı gibi diğer birçok aromatik bitkiyi içerir.

Terapötik özellikler

Gaz söktürücü, astım, balgam söktürücü, öksürük, idrar yolu tahrişi, dolaşım bozuklukları, yanıklara ve donmaya karşıda etkilidir. Yaraların iyileşmesini sağladığı için kompres uygulanabilir. Mide sularının salgılanmasını uyararak sindirim süreçlerini destekler.

Mutfakta Kullanımı

Zufa otu, yemek pişirmede kullanılan aromatik bir bitkidir. Yiyeceklere hoş acı, ve hafif baharatlı bir tat verir.
Etleri, çorbaları ve salataları tatlandırmak için kullanılır.

— Sözlükte ise: Zufa otu  

dinsel ayinlerde kişi ya da eşya üzerine su, kan, vb. serpmek için dalları demet halinde kullanılan, bugünkü adı kesin olarak bilinmeyen bir bitki türü (origanum syriacum)

         ⚠️Zaman: orta Çağlar, 11. yüzyıl

                 Dark Relic" = Emanet                          Duydugum otlari listeliyorum🧌 arastirmam👩🏼‍⚕️

🔬🔬🔬🔬🔬🔬🔬🪴🪴🪴🪴🪴🪴🪴

hodan otu

HODAN OTU 

halk arasında odan, otan, ıspıt, zılbıt, tamara, kaldırık ve hatta kaldirik gibi farklı isimlerle anılabiliyor. Dünya üzerinde Suriye dışında Güney Amerika, Kuzey Afrika ve Anadolu'da da bol bol yetişen hodan otu, içerisinde bolca kalsiyum barındırdığından kemik sağlığını olumlu yönde etkiliyor.

Tarihsel geçmişine bakıldığında anavatanı Suriye olan hodan, geleneksel tıpta yatıştırıcı ve idrar söktürücü olarak, nöbetler ve böbrek hastalığı için bir tedavi yöntemi şeklinde kullanılmıştır. Yaprakları genellikle kurutulmuş ot olarak veya bitki çayı hazırlamak için kullanılır.

 Günümüzde taze hodan garnitür olarak veya içeceklerde tüketilebilir.

Hodan Otu Faydaları Nelerdir? Neye İyi Gelir?

Yüksek miktarda omega-6 yağ asitleri nedeniyle hodan yağı antiinflamatuar olarak bilinir. İçeriğindeki antioksidan, antiinflamatuar ve yüksek oranda gama linolenik asit sayesinde astım tedavisinden cilt sağlığına kadar birçok yarar sunar.

Çiçeği ve yaprakları ateş, öksürük ve depresyon için kullanılan hodan otunun faydaları şunlardır:

  • Hodan otu çayı idrar söktürücüdür
  • Akciğerlerin iltihaplanmasını önler
  • Yatıştırıcı özelliği vardır
  • Anne sütünü arttırır
  • Bronşit tedavisinde yardımcıdır
  • Enflamasyonu hafifletir
  • Sedef hastalığı tedavisinde kullanılır
  • Romatizmal eklem iltihabına iyi gelebilir
  • Depresyona karşı mücadeleye yardımcı olur
  • Diyabete karşı koruyucudur.
  • Kanser gelişimine katkıda bulunabilir

    Hodan bitkisinin karaciğer için toksik olan ve kanser gelişimine neden olabilen pirolizidin alkaloidleri içerdiği ortaya çıkmıştır.

    https://www.memorial.com.tr/saglik-rehberi/hodan-otu-nedir-hodan-yagi-faydalari  


Hodan yaprağı salamura nasıl tüketilir?

Hodan bitkisinin yapraklarının salamurasıdır. Dilerseniz soğanla birlikte hodan yaprak kavurma veya haşlamasını yapabilir, üzerine yumurta kırarak tüketebilirsiniz. Bölgemizde hamurlu sarması da meşhurdur. Siz de yaprak sarma gibi etli veya hamurlu yapabilirsiniz.



  •             ⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️⛔️




















OĞUL OTU (MELİSSA OFFİCİNALİS)


 otulimon melisa otu), Orta Avrupa ve Akdeniz bölgelerinde yetişen nanetürü bir bitkidir. Beyaz çiçekleri bal arısını çektiği için genus ismi Yunancadan gelme "bal arısı" melissadır, yani oğulotu.
  • Melisa bir Akdeniz bitkisidir. Ülkemizde de Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü bölgelerde yetişen çok yıllık otsu bir bitkidir. Dioscorides, İbn-i Sina, Paracelsus ve John Evelyn tarafından çeşitli hastalıkların tedavisinde bitkisel ilaç olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise özellikle yatıştırıcı, midevi, gaz söktürücü, terletici ve antiseptik etkilerinden dolayı sıkça kullanılmaktadır. Anadolu’da ilk çağlardan beri arıları zararlı haşarattan koruyarak çoğalmaları için kovanların arkasına konulmaktadır. Arıcılıkta oğul atmak terimi nedeniyle melisa bitkisi ‘oğul otu’ olarak da bilinmektedir. 
  • Avusturya geleneksel tıpında çay olarak ve esansiyel yağları hâricen kullanılır.

    Melisa bitkisinin besin değerleri nedir?

    A vitamini ve C vitamini, folik asit, potasyum, kalsiyum, demir, çinko, lif ve tanen açısından zengin olan melisa bitkisi, flavonoidler yani insan vücudunda antioksidan işlevini yürüten bitkisel besin maddesi bakımından zengindir. 

    • Tek başına ya da papatya, sarı kantaron gibi şifalı bitkilerle birlikte çayı yapılabilir.
    • Taze yaprakları özellikle yazın soğuk içeceklere katılabilir.
    • Yaprakları çorbalara, balık yemeklerine, pilavlara ve meyve salatası ile salatalara eklenebilir.
    • Banyo suyuna katılarak rahatlatıcı etkisinden faydalanılabilir.
    • Yaprakları ezilip macun haline getirilerek böcek ısırıklarına karşı tedavi edici olarak kullanılabilir.
    • Aromatik tedavide kullanılabilir. Melisa yağının kokusu ruhsal ve zihinsel açıdan rahatlama sağlarken ortamın hoş kokmasını da sağlar. 

    Stresten sindirim sistemi sorunlarına kadar birçok soruna iyi gelen melisa çayı tamamlayıcı tıpta ilaç olarak kullanılıyor. Bitki çayları arasında yatıştırıcı ve sakinleştirici etkisiyle bilinen melisa çayının günde 2 fincandan fazla tüketilmemesi gerekiyor.

    Uyku sorunu olanların ise akşamları yatmadan 1 saat önce melisa çayını aç karnına içmesi gerekir. Sarı kantaron ile birlikte demlenerek içildiğinde stres ve uykusuzluk sorununa iyi geldiği bilinmektedir. 

    melisa çayının etkisini tam olarak gösterebilmesi için zaman ve açlık önemlidir. 


    🔬🔬🔬🔬🔬🔬🔬🔬🪴🪴🪴🪴🪴


     Film: Kutsa Beni, Ultima 2013“  ikinci dünya savasi zamanlari 

    Sigir kuyrugu: Bogaza, cigerlere atese ve enjeksiyona iyi gelir

    -kenger karacigeri temizlemeye yarar

    - köpekotu =soguk alginligina iyi gelir

    Diğer İsimleri : Yünotu, Verbascum thapsus 

    • Ünü çok yeni değildir bu bitkinin. Antik Roma’da çeşitli amaçlarla kullanılan bir bitkidir sığır kuyruğu.
    • Orta Çağ dönemlerinde alternatif tıp alanında kullanılan sığır kuyruğunun,
    • yörelerimizde yün otu olarak da bilinmektedir. 

    Sığır kuyruğu otu, geleneksel tıpta enfeksiyon temelli birçok rahatsızlığın tedavisi için kullanılan yabani bir tür bitkidir.

    Kuru öksürük, kulak iltihabı, hemoroid, romatizma, kellik gibi çok çeşitli rahatsızlığa deva olarak görülmektedir.

    Bitkinin çok yoğun bir aroması yoktur, ferahlatıcıdır.

    Genellikle bal ile tatlandırılarak tüketilir. Nane ile beraber çok hoş bir aromaya kavuşur.

    Yetiştirildiği Yerler : Avrupa ülkelerinde sıkça yetişen bu bitki Ege, Akdeniz ve Marmara illerinde canlılığını korur. Yol, bahçe ve tarla kenarlarında sıkça görülür.

    Toplanması - Saklanması : Sığırkuyruğunun yapraklan yaz ortasında kahverengileşmeden önce toplanıp özenle kurutulur. Çiçekleri ise, yaz ortasından sonbahar başlarına kadar kuru havada toplanır gölge yerde ya da 40 dereceden sıcak olmayan yapay ısıtmalı yerde kurutulur. Bitki nemli yerde kalırsa tıbbi etkilerini yitirir.

    Bilinen Bileşimi : Sığırkuyruğunun yaprak ve çiçekleri, yapışkan bitki sıvısı, saponinler, uçucu yağ ve verbaskosit adı verilen flavonitler ile glikozitleri içerir. Bol miktarda nektar içeren çiçekleri, bal arılarını bitkiye çeker.

    Faydaları :

    Ses kısıklığı durumunda iyileştiricidir.

    Göğsü yumuşatır. Balgam söktürücüdür.

    Mide üşütmesinde oluşan karın ağrısını geçirir.

    Solunum yolları mukozasının enfeksiyonlarında iyileştirici etkiler yapar.

    Bronşit ve kronik öksürük durumlarında iyileştiricidir.

    Sakinleştiricidir.

    Kullanım Şekli :  Kurutulmuş yaprak-çiçek karışımından 1 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suda demlendirilerek elde edilen çaydan, günde üç kez birer bardak içilir.

    Yapraklarının ezilmesiyle hazırlanan lapası, etkili bir yara iyileştiricidir.


    Deve dikeni bitkisinin mor çiçeği
     

    hekimlikte kullanılan bir bitki, ayı yoncası.

    Kenger Otu Nerede Yetişir?

    Yol kenarlarında, bahçelerde ve tarlalarda görülebilen kenger otu, ülkemizde pek çok yerde yetişir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yetişen kenger otu, Orta Anadolu, Akdeniz ve Ege bölgelerinde de yetişir.

    ( köy göcüren = corum alaca)

    Kenger Otu Nasıl Kullanılır?

    Kenger otu bazı bölgelerde deve dikeni, dağ kengeri, kangal otu, kenger sakız bitkisi isimleriyle de bilinir. eşek dikeni, yaban enginarı.Ülkemizde çokça yetiştirilen kenger otu, doğal sakız yapımında kullanılabildiği gibi kahve ve lezzetli yemeklerin yapımında da tercih edilir.

    Tadı oldukça lezzetli olan bu otu hem taze tüketebilir hem de sakız formuyla çiğneyebilirsiniz. Diş eti sağlığı ve mide rahatsızlıkları için oldukça yararlı olan kenger sakızı, otun köklerinden elde edilir. Sakızın yapımında kurumuş kenger otları kullanılır.

    Kurumuş bitkinin kök kısmı çıkarılır ve ortaya çıkan kök çapraz biçiminde kesilir. Kesilen köklerden beyaz süt akar. Köklerden akan sütler sakız kıvamına gelir, böylece kenger sakızı elde edilir.

    Şifalı bitkinin herhangi bir zararı kesin olarak bilinmese de haşlanarak tüketimi mide hassasiyeti olan kişilerin dikkat etmesi gereken bir noktadır. Bağırsaklarda bazı sorunlar yaratabilen otun alerjiyi tetiklediği de gözlenir.

    Kenger Otu Diğer Kullanım Alanları Nelerdir?

    Kenger otu sakız ve kahve yapımında kullanılsa da yemeklere ve salatalara eklenebilen özelliğiyle de bilinir. Bitkinin içinde yer alan süt ile kenger sakızı yapılır. Kengerin baş kısmı kavrularak öğütülür ve kenger kahvesi de elde edilir. Çorbaya, ete, bulgur pilavına, salatalara eklenen kengerin tohumları pekmez ve bal gibi tatlılar ile de karıştırılarak tüketilebilir.

    Kenger Otu Neye Yarar?

    C vitamini bakımından zengin olan kenger otu, zararlı toksinlerin vücuttan atılmasında büyük rol oynar. Antikor üretimini destekleyerek hücre yenilenmesine katkı sunan şifalı ot, diş sağlığına olan yararı ile de bilinir.

    🔬🔬🔬🔬🔬🔬🪴🪴🪴🪴🪴🪴🪴🪴


    Akdeniz bölgesi ve Himalayalara özgü olan patlıcangiller (Solanaceae) familyasından gelen ve hakkında birçok rivayet bulunan bitki türü Türkiye'de adamotu ismiyle biliniyor.

    Halk arasında insan otu, adem otu ve Abdüsselam otu olarak da bilinen bu bitkinin bilimsel ve Latince ismi mandragora officinarum'dur


    ADAMOTU'NUN BÜYÜSÜ

    Prof. Dr. K. Hüsnü Can Başer



    Tarih boyunca, gizemli büyücüler dünyasının en etkili bitkisi adamotu olmuştur. Adamotu, Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgelerde yetişen çok yıllık bir bitkidir. İri yapraklara sahip bitkinin gövdesi çok kısa olduğundan yerle bir gibidir. Rozet yaprakların ortasında mor çiçekler ve daha sonra  sarımsı renkli meyvalar yer alır.

    Adamotu’nun ateş renkli olduğu ve geceleri şimşek gibi ışıklar saçtığı söylenir. Bir yıldız gibi parladığı veya ufukta titrek bir alev gibi göründüğü için “Şeytan Mumu” gibi isimler verilmiştir. Bu bir dereceye kadar doğrudur. Zira, sıcak iklimlerde yetişen bir bitki olan adamotunun üzerinde ateşböcekleri sıkça toplanır.

    Ancak, bitkinin en önemli özelliği insan şeklindeki kalın köküdür ve bitkinin bazı özellikleri en az altı bin yıldır bilinmektedir. Eski Mısırlılar kökü bir sıvıda (muhtemelen alkol) bekleterek elde ettikleri ekstreye “Hayat Suyu” (Ab-ı Hayat, Sa of Life) adını vermişler ve bunun içen kişiye sağlık, canlılık ve uzun ömür vereceğine inanmışlardı.

    Adamotunu böylesine özel yapan neydi? Adamotunun vücutta uyuşma yapan bir etkisi vardır ve bu etki günümüzde kullanılan lokal anesteziklerin etkisinden farklıdır. Bu etkinin sebep olduğu sersemlik hali geçici bir deliliğe yol açabilir, yüksek dozda ise ölüme sebep olur. Alkolle alındığında sarhoşluk yanında zevkli ve sakinleştirici bir pinekleme meydana getirir. Kişi bu hale büyük stres ve acı safhalarından geçerek ulaşır. Yani bitkinin uyuşturucu özelliği vardır.

    İyonyalılar bitkiyi “Mandıragor” adıyla bilirdi. Odysseus destanında Circe’nin argonotlara adamotu ile büyü yaptığından bahsedilir.

    Prof. Dr. Kemal Hüsnü Can Başer








    “Uyutan Sünger” (Spongia Somnifera) daha sonraları  15. yüzyıl İtalya’sında cerrahi operasyonlarda kullanılmıştı.Ünlü Anadolu Hekimi Dioscorides, adamotu kök kabuğundan hazırlanan şarabın anestezik olarak, ameliyat olacak ve dağlanacak hastalara verildiğini 1. yüzyılda bildirmişti.

    Pliny’nin zamanında adamotu tıpta anestezik olarak çok kullanılırdı.

    Bitkinin her kısmı yararlıydı. Yapraklarından hazırlanan çay yaralara ve iltihaplara karşı kullanılırdı. Bazan fitil olarak verilirdi. Kök kabuğu idrarla karıştırıldıktan sonra kusturucu, müshil ve ağrı kesici olarak verilirdi.

    İbni Sina (980-1037) Kanun adlı eserinde adamotu tohumundan hazırlanan lapanın eklem ağrılarını giderdiğinden ve tohum dekoksiyonunun ise rahim hastalıklarını  iyileştirdiğinden bahseder. 10. yüzyılda yaşamış Davut el-Antaki  de Tezkere-i Davut adlı kitabında adamotunun suyu ile gargara yapılırsa dişağrısını, başa lapası konulursa başağrısını geçirdiğini yazar ve ağrı ve uykusuzluğa karşı kullanıldığından söz eder.

    Ortaçağda adamotu kökü dekoksiyonu ameliyatlarda kullanılan tek aneztezikti. 14. yüzyılda biraz gözden düştü ve yerine adamotu (Mandragora), baldıran (Conium maculatum), afyon (Opium), yabani marul (Lactuca) ve yer sarmaşığı (Glechoma hederacea)  tentürü ile ıslatılan sünger,  “Soporific Sponge” adıyla kullanılmaya başlandı. İhtiyaç halinde, ıslatılan sünger hastanın burnundan akıtılıyordu. Uykuya dalan hastanın kendine gelmesi için soğan sirkesi koklatılıyordu.

    Prof.Turhan Baytop’a göre, bunlar kökçülerin başkaları kök sökmesin diye yaydığı rivayetlerden ibarettir.

    Bir inanca göre, adamotu darağacının altında yetişirdi. Bunun sebebi, masumken asılan kişilerin toprağa düşen gözyaşlarından üremesiydi. Bir başka izaha göre, adamotu asılan adamların toprağa düşen idrarından veya menisinden meydana gelirdi. 

    Adamotu kökü anestezik, afrodizyak, katartik, kolagog, emetik, hipnotik, midriatik, narkotik, nevrin, zehir, purgatif, refrijeran, sedatif ve stimülan olarak bilinir.Taze kökler bir zamanlar kronik ağrılar, konvulsiyonlar, romatizma ağrıları ve skrofulöz tümörlerde kullanılırdı.  Döğülmüş yaprakları ile kaynamış köklerinden tümör tedavisinde yararlanılırdı. Sütle kaynatılan kökler yavaş iyileşen yaralara bastırılırdı. Brendi’de bekletilen kökler kronik romatizma tedavisinde kullanılır. Adamotundan ayrıca, astım, kolik,  öksürük, saman nezlesi, hepatit, şizofren ve skleroz’da istifade edilir.

    Baytop’a göre kökler ağrı kesici, uyutucu, yatıştırıcı, cinsel kudreti arttırıcı etkilere sahiptir. 

    Yerli isimleri: Abdüsselamotu, adamotu, ademotu, at elması (Silifke), hacılarotu, insanotu, kankurutan, toskafa kavunu (Silifke), yerelması (Side)’dır.İstanbul semt pazarlarında, bazan adamotu yerine,Dövülmüşavratotu (Tamus communis) veya Eşekhıyarı (Ecballium elaterium) kökleri satılır. İlki taşıdığı iğne biçiminde kristaller; diğeri ise alkaloit taşımamasıyla ayırdedilir.


    Vücutta sekresyonları (gastrik, intestinal, nazal, tükrük, ter, gözyaşı) ve mide-barsak motilitesini azaltır. Safra kesesi, mesane ve rahimde gevşeme görülür. Kalp atışını hızlandırır. Gözbebeğini genişletir, intraoküler basıncı arttırır fotofobi’ye yol açar.

    Geleneksel Çin tıbbında skopolamin taşıyan bitkiler asırlardır anestezik olarak kullanılmaktadırlar.

    Adamotundan yapılan iki ilaç Martindale-Extra Pharmacopoeia’ de kayıtlıdır. Bunlar: Mandrorhinon ve Rheumadoron’dur. 

    Rheumadoron ise homeopatik damla ve merhem halinde bulunur. Merhemi romatizma ve adale ağrıları için kullanılır. Terkibinde adamotu kökünden başka Aconitum napellus yumrusu, Arnica montana , Betula alba yaprağı ve biberiye (Rosmarinus officinalis) yağı bulunur. 


    Kaynaklar:

    1. J. Whitman, The Psychic Power of Plants. Star Books, Londra (1974).
    2. B. L.Bolton, The Secret Power of Plants. Abacus, Londra (1974).
    3. L. Aikman, Nature’s Healing Arts, National Geographic Society, New York (1977).
    4. J. E. F.Reynolds (Ed.), Martindale – The Extra Pharmacopoeia, 30th Edn., ThePharmaceutical press, Londra (1993).
    5. D. Frohne and H. J. Pfaender, A Colour Atlas of Poisonous Plants. Wolfe, Londra(1984).
    6. J. A.Duke, CRC Handbook of Medicinal Herbs. CRC Press, Boca Raton (1986).
    7. T. Baytop, Türkiyede Bitkiler ile Tedavi. İstanbul (1984).
    8. A. Baytop ve N.Tanker, Yalancı İki Adamotu. İstanbul Ecz. Fak. Mec. 1, 1 (1965).
    9. T. Baytop and N.Güner, Study on the Atropine and Scopolamine Contents in Turkish Solanaceae. Istanbul Univ.Ecz.Fak.Mec. 19, 47(1983).
    10. H. Staub, Chemical Investigation of Mandragora Root. 2. Alkaloids.Helv. Chim.Acta 45, 2297 (1962).
    11. J. Politis, Distribution of Chlorogenic Acid in Solanaceae and in the Organs of These Plants. Compt. Rend. 226, 692 (1948).
    12. E. Dölen, Binlerce Yıldır İlgi Duyulan bir Drog: Adamotu. Aktüel Eczacı, 1 (10), 25 (1994).
    13. Z. Fleisher and A. Fleisher, The Odoriferous Principles of Mandrake, Mandragora officinarum L., J. Essent.Oil.Res. 4, 187 (1992).
    14. Yayınlanmamış sonuçlar.


    ‼️Adam Otu (Mandragora officinarum)

    Harry Potter ve Sırlar Odası

    Harry Potter serisinde birçok kurgu bitki karşımıza çıkar. Ancak bunların içinde gerçekliğiyle öne çıkan bir bitki vardır. Sırlar Odası filminde Harry ve sınıfının Bitki Bilimi dersinde gördüğü adam otu bitkisi gerçekte de var olan bir bitkidir. ‼️


    Adana’da yer alan Tatarlı Höyük’te yürütülen kazılarda, zehir, büyü, tedavi gibi amaçlarla kullanılan Adamotu bitkisi kalıntıları  bulundu.

    Adamotu’nun vücudu uyuşturma etkisi vardı ve az dozda kullanıldığında geçici bir deliliğe, yüksek dozda kullanıldığında ise ölüme sebep oluyordu. Bu özelliği nedeniyle tarihte birçok hükümdar tarafından savaşlarda kullanıldığı bilinmekte. Tatarlı Höyük yakınlarında yer alan Anavarza Antik Kenti’nde yaşayan ünlü Anadolu hekimi Dioskorides, bilim dünyasında kaynak olarak alınan “De Materia Medica” adlı eserinde, Adamotu’ndan hazırlanan şarabın anestezik olarak ameliyat olacak hastalara verildiğini MS. 1. yüzyılda bildirmişti.

    Yaklaşık 3500 yıl öncesine tarihlenen ve yerel bir krallık olan Kizzuwatna’nın en büyük yerleşimlerinden biri olduğu düşünülen Tatarlı Höyük’te yapılan arkeobotanik çalışmalarda, dönemin insan-çevre ilişkisi hakkında önemli bilgiler elde edildi. 38. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu’nda sunum yapan Halil Çakan, binlerce yıldır çeşitli amaçlarla kullanılan Adamotu bitkisinin Tatarlı Höyük’te bulunduğunu söyledi.

    Adana’nın Ceyhan ilçesi yakınlarında yer alan Tatarlı Höyük Hitit döneminden itibaren kutsal bir yerleşim olarak görülüyor. Hititler dönemi boyunca bağımsız olarak varlığını sürdüren, Hitit İmparatorluğu’nun son dönemlerinde İmparatorluğa katılan Kizzuwatna Krallığı’nın en önemli yerleşimlerinden biri olduğu bilinen Tatarlı Höyük,  MÖ 2. binyılda olduğu kadar Demir Çağı ve Helenistik Dönem’de de kutsal niteliğini sürdürdü.

    Adamotu, patlıcangiller familyasından toprağın hemen üstünde gelişen rozet yapraklı, olgunlaştığında sarı renkli meyveli ve kazık köklü çok yıllık bir bitki. Zehirli bir bitki olan Adamotu’nun, ağrı kesici, yatıştırıcı ve cinsel gücü artırıcı etkileri var. İnsanlık tarihi boyunca tedavi edici ve sihirli özellikleri nedeniyle kullanılan bitkiler arasında Adamotu önemli bir yer tutuyor.

    Adamotu Hitit tabletlerinde Nam-tar adıyla geçiyor. Namtar, Sümer, Asur ve Babil mitolojilerinde cehennemle ilgili bir tanrı, bir tür iblis, ölüm tanrısı ve AN, Ereşkigal ve Nergal’in elçisi. Hastalıklardan ve haşerattan onun sorumlu olduğuna inanılıyor. 

    Arkeofili.com



    XXXXXXXXXXXXXX















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hallo 🙋🏼‍♀️