Demeter
Demeter (Attika lehçesi Grekçe: ΔημήτηρDēmḗtēr), Yunan mitolojisinde tarımın, bereketin, mevsimlerin ve anne sevgisinin tanrıçasıdır. Homeros'un destanlarında, "güzel saçlı kraliçe" ya da "güzel örgülü Demeter" diye geçer. İnsanlara toprağı ekip biçmesini öğreten bu tanrıçadır. Ekinleri, özellikle de buğdayı simgeler.

Demeter’in kızını yaşayanlar diyarına geri götürmek için her yıl yeraltı dünyasına indiğine inanıyorlardı. Bu, yıllık yeniden ekim döngüsüyle bağlantılıydı.
Yunanlılar genellikle tahılları güvenli bir şekilde saklamak için yeraltına gömülen kil veya seramik kaplarda saklardı. Bu kaplar ölülerini gömmek için kullandıkları cenaze kaplarının neredeyse aynısıydı.
Sonbaharda tahıllar ölü gibi gömülüyordu. İlkbaharda yeniden gündeme getirildi ve yeni bir yaşam yaratmak için kullanıldı.
Gizemlerin takipçilerine göre Persephone’nin yıllık “gömülmesi” ve “yeniden doğuşu” yalnızca mevsimleri değil, yaşam döngüsünü de yansıtıyordu.
Demeter: Yunan Mitolojisinin Toprak Tanrıçası 11
Hesiodos'a göre Kronos'la Rheia'nın ikinci kızı, ilk tanrı kuşağındandır. Tanrılar kralı Zeus'un dördüncü evliliğini onunla yaptığı söylenir. Bu evlilikten de Demeter'in en bilinen çocuğu, yeryüzü ecesi Persephone doğmuştur.
Demeter, heykellerinde baygın bakışlı, sarı saçları omzuna dökülen, güzel bir kadın olarak gösterilirdi. Sağ elinde bir buğday başağı, sol elinde de yanan bir meşale tutardı.
Roma mitolojisindeki eşdeğeri Ceres'tir.
Persephone;
Bir gün Persephone arkadaşları ile tarlada çiçek toplarken çayır birden ikiye yarılır ve yeraltı tanrısı Hades, yeryüzüne çıkar. Âşık olduğu Persephone'u yeraltına kaçırır.
Persephone'nin yılın üçte ikisini yani çiçek açma ve meyve zamanını, anası Demeter'in, geri kalan üçte birini, yani kışı da kocası Hades'in yanında geçirmesini kararlaştırır. Böylelikle toprağa yeniden bereket gelir. Persephone her yeryüzüne çıktığında, Demeter yeryüzüne baharı getirir.

İsis.
Yunanlılar Demeter’i Mısır tanrıçası İsis’e bağladılar. İsis’in bazı yönleri ana tanrıçaya benziyordu ama ölüm ve dirilişle daha yakından ilişkiliydi.
Romalılar, çoğu Yunan tanrısı gibi Demeter’i de kendi mitoslarına benimsediler ve onu mevcut bir yerel tanrıyla birleştirdi. Tanrıçaları Ceres olarak biliniyordu .
Roma’ya getirilen Yunan göçmenler ve köleler, Ceres ve kızı Proserpina’nın rolünü Demeter’inkine daha çok benzeyecek şekilde genişletti.
Ceres tarımın ana tanrıçasıyken, bu Yunanlılar çiftin yeraltı dünyasındaki sembolizmini de beraberinde getirdiler.
Küçük Asya’da Demeter, yerel tanrıça Kibele ile ilişkilendirildi.
yaşam ve ölüm döngüsüyle bağlantılı başka bir arketipi akla getiriyor: anne, kızlık ve kocakarıdan oluşan üçlü tanrıçalar. Hekate, cadı, kocakarıdır.
Yaşam birçok bakımdan ölüme bağlıdır. Ölüm, toprağa gübre, yeni büyüme için alan ve yeni nesil bitkilerin ortaya çıkacağı tohumları sağlar.
Demeter, antik Yunan dünyasında sadece yaşamı değil, yaşam ve ölüm arasındaki dengeyi ve ilişkiyi de temsil ediyordu.

Medea şartı kabul eden İason'a acı çiğdem çiçeğinden yaptığı ilacı gönderdi.
*Medea, Antik dünyanın en büyük büyücülerinden biri, ilaç ve zehir yapım ustasıdır. Yer ve Ay Tanrıçası olarak da tapınım görmüştür.Karakteristik özelliği ise öfkelendiğinde korkutucu bir kişiliğe bürünmesidir. Thebai'ye göçen Medea burada Herakles'in deliliğini tedavi eder. amcası tarafından Kolhis tahtından indirildiğini de öğrenince oğlu Medus'la birlikte vatanı Kolhis'e geri döner. Burada babasının tahttan indirilmiş, Lyke ve Thoe gibi Amazonların öldürülmüş ve ülkeyi salgın hastalıkların kaplamış olduğunu gözleriyle görür. Aietes'i tekrar başa geçirirler. Kendileri de buradan güneye inerek Med İmparatorluğu'nu kurarlar.
Büyücü prenses Medeia, İason'a kendisini eş olarak alması halinde yardımcı olacağını söyler. Sonra yiğit İason'a büyülü bir merhem hazırlar. Ve
- "-Bu merhemi süren bedene silah işlemez, gün boyunca ne yaralanır ne de ölür. Ejderha’nın dişlerini toprağa ektikten sonra topraktan silahlı adamlar çıkacak, bu adamların aralarına bir taş attığı takdirde kendi aralarında kavgaya tutuşacaklar ve birbirlerini öldüreceklerdir"
şeklinde tavsiyede bulunur.
Medea bir büyücüdür İason'a, Prometheus'un kanlarından biten Colchicum bitkisinden büyülü bir merhem hazırlar. Bu merhemi süren bedene silah işlemez gün boyunca ne yaralanır ne ölür.
Colchicum autumnale
🌸Acı çiğdem, Colchicum cinsinden bitkilerin ortak adı. 25–30 cm boyunda olur. Yaprakları şerit biçimindedir. İlk yazın pembe, sarı, eflatun renkli çiçekler açar. Sulak çayırlarda yetişir. Tohumlardabulunan kolşisin maddesi ile romatizmaya, gut hastalığına karşı ilaçlar yapılır. Acı çiğdem bahçelerde süs bitkisi olarak da yetiştirilir. Gölge yerleri sever. Çok su ister. Zehirli bir bitkidir. Çiğdeme çok benzeyen fakat onun gibi yenilmeyip zehirli olan bu bitkinin (Colchicum) yumruları Doğu Anadolu Bölgesinde çiğdem (Crocus) türleriyle karıştırıldığı için, bilhassa toplayıp yiyen çocuklar arasına ağır zehirlenme vakaları görülebilmektedir.
Tarihçe;
Kolşisinin, Colchicum autumnale, Mısır tıp metni Ebers Papirüsü'nde (y. M.Ö. 1.500 civarı) romatizma ve şişkinlik tedavisi için tarif edildiği anlatılır. Toksik bir alkaloid ve ikincil metabolit’tir.
Colchicum özütü ilk olarak MS 1. yüzyılda Pedanios Dioskurides tarafından De Materia Medica'da gut tedavisi olarak tanımlandı.
Colchicum 'un ampul benzeri soğan’larının gut tedavisinde kullanılması, Trallesli Aleksandr'ın önerdiği "hermodaktil" olarak muhtemelen MS 550 civarına kadar uzanır.
Colchicum soğanları Pers doktor İbn Sinatarafından kullanılmış ve 16. yüzyılda Ambroise Paré tarafından önerilmiş ve 1618 Londra Farmakopesi 'nde yer almıştır.
Kormus veya gövde yumrusu, soğanabenzeyen fakat yapısı itibarıyla soğanların aksine yaprak yerine bitkinin gövde kısmından oluşan bitkinin şişkin, toprakaltı kısmıdır. Colchicum ,Kuskonmazgiller, Muz,

♻️♻️♻️♻️♻️♻️♻️♻️♻️♻️♻️♻️♻️♻️♻️♻️♻️
Tarım toplumuna geçilen tarih öncesi çağlardan beri insanlık, toprağın bereketini korumak ve verimini artırmak için büyük bir mücadele veriyor. İnkalar’dan Frigler’e, Sümerler’den Yunan uygarlıklarına kadar pek çok medeniyet, topraklarını işlerken bereket için Toprak Ana’dan yardım istiyordu. Bugün ise akıllı ve bağlanabilen tarım teknolojisi ve sürdürülebilir tarım metotları insanlara yardımcı oluyor.
İnsanın beslenmesini sağlayan en önemli güçlerden biri olan toprak, tarih öncesi medeniyetlerden beri yaşamın kaynağı olarak görülüyor. Tarım toplumunun gelişmesiyle birlikte farklı mitoloji ve inançlarda yaşam kaynağı olarak görülen toprak, aynı zamanda doğurganlığı sebebiyle dişi karakterle, yani “anne” veya “ana” karakteriyle de sembolize edilmişti. Bu dişi karakterler, çeşitli medeniyetlerde farklı isimlerle anılmıştı.
Örneğin Kuzey Şili, Peru, Bolivya ve Ekvator’daki, İnka uygarlığı da dahil olmak üzere, tarih öncesi toplumlar arasında “Pachamama”, yani Toprak Ana figürü çok yaygındı. Bu toplumlar, topraklarını işlerken Toprak Ana’dan yardım ister, bereketli bir hasat için ona dua ederlerdi.
Toprak ve kadının özdeşleştirilmesinin başka bir nedeni de insanların yerleşik hayata ve tarım toplumuna geçtiği çağda, toprağı ıslah etme ve topraktan ürün alma gibi en temel işlerin kadının görevi sayılmasıydı.
Böylece Antik Çağ toplumlarında da Ana Tanrıça figürleri, toprak ile ilişkilendirilirdi. Bir kadının hamileliği, yeryüzünün bahardan önceki gebeliği gibi kutsal kabul edilirdi.
Dolayısıyla Toprak Ana’nın yeryüzündeki temsilcisi olan kadın ile tarım arasında güçlü bir bağ kurulurdu.
Antik Yunan, Anadolu, Mezopotamya ve Mısır medeniyetlerinde dişi bir karakter olan Bereket Tanrıçası, Demeter, Afrodit, Kybele, İanna ve İsis isimleriyle anıldılar.
https://youtu.be/TXHkS4RG_AE?si=h0GgpyNExu_t46df

Bereketin Anahtarı: Helal Kazanç; “Bereketini görün”
“Eskiler, hem insanlar hem hayvanlar hem de bitkilerle alakalı meseleleri çok iyi bilirlerdi. Her şey için ayın eskisi merkez alınır ve ona göre hareket edilir, böylelikle muazzam bir bereket yaşanırdı. Şimdilerde ise yeni nesil bunları pek bilmiyor.”
Dilbilimci Şemseddin Sami, Kâmusî Türkî’sinde bereketi şöyle tarif eder: “Bereket; Arabî lisanda cemisi (çoğul) berekât olan nimet, ihsan-ı ilahi (ilahi ihsan), Mevhibe-i Sübhaniyyedir. Bolluk, feyz demektir.”
Bereket, hayatın her anında bizleri çepeçevre kuşatmasını istediğimiz, içimizi ısıtan sıcacık bir kavram.
Bereketi ifade için; “Bu sene mahsullerde çok bereket vardır” deriz. Ayrıca mübareklik, meymenet, saadet gibi kelimelerle, “Filan zatın sohbeti bereketiyle, duanızın bereketiyle” gibi sözlerle hep bereketi kastederiz.
Ayın eskisi ve yenisi nedir?
Kameri (Hicri) takvime, diğer bir ismiyle ay takvimine göre, ayın birinden ayın on dördüne kadar olan günler ayın yenisidir. Ayın on dördünden sonraki günler ise ayın eskisidir.
Ayın on dördüne kadar canlılara su yürür, on dördünden sonra su çekilir, normal hale gelir. Birçoğunuz ayın dünya üzerindeki çekim kuvvetinden dolayı Med-Cezir (Gel -Git) olaylarının gerçekleştiğini hatırlarsınız. Med cezir hadisesinin ayın dolunay halinde olanına büyük med cezir, diğer zamanlarda olanına ise küçük med cezir deriz.
Ağaç da tohum da ayın eskisinde verimli olur
Tarla ekime hazırlandıktan sonra tohumla buluşturulurken ayın eskisine ve yenisine dikkat etmek gerekir. Ayın yenisinde dikilen ağaç ve ekilen tohum verimli olmaz.
Hicri takvime göre ayın 1-15’i arasında ağaç kesilirse suyunu çekmediği için çürüyüverir, eğilir, kurtlanır. Yine hicri takvime göre ayın on beşinden sonra, suyunu çektiğinden dolayı sağlam olur. Tohumlar tarlaya ayın on beşinden sonra ekilirse bereketli olur. Ağaç dikimi de bu şekildedir. Böylece mahsul sağlıklı ve hastalığa dayanıklı olur.
Ağaç dikiminde de ayın on beşinden sonra olmasına dikkat edecek ve can suyunu vereceğiz. Böylece ağaçlar % 99 oranında yeşerecek ve iyi yetişecektir. Budanması da aynı şekilde on beşinden sonra yapılırsa ağaç sağlam olduğu gibi, ürünü de bol tutar. Eskiler bunu iyi bilir ve ona göre ekim, dikim, budama yaparlardı.
Aşılamada da durum aynıdır. Ayın eskisinde yapılan aşılarda isabetin çok yüksek olur ve ürün bereketi artar.
Ay döngüleri, özellikler ve tarımsal faaliyetler:
1. Ayın yenisi
– Ayın büyüme evresi.
– Yeni ay ile başlayıp dolunay ile biter (14 gün).
– Yeni ay sonrasında hilal, ilk dördün, şişkin ay süreçleri.
– Su dışarıya (git) akma eğilimi gösterir.
– Koyun kırkılmaz; yünü kolay kopar, bozulur, güvelenir.
– Ağaç kesilmez, odunu kolay bükülür, çatlar, çürür.
🌙– Yeni ay ve ilk dördün arası dönem, tohum ekimi önerilenler (enerjinin yapraklara doğru hareket süreci): Yapraklı bitkiler (ıspanak, marul, maydanoz, vb) ve buğday, tahıl.
– İlk dördün ve Dolunay arası dönem, tohum ekimi önerilenler: Domates, kabak, patlıcan, vb.
– İlk dördün ve Dolunay arası çiçek ekimi için doğru zamandır.
– Kompost yığını sulanır.
– Bitki özü yağları elde etme zamanı.
– Meyve ve sebzeler dolunaya yakın zamanda daha sulu ve lezzetli olurlar, Dolunaya yakın zamanda hasat edilmelidirler.
– Ahududu, böğürtlen, altın çilek gibi bitkilerin ekimi için ilk dördün ve Dolunay arası süre tercih edilir.
2. Ayın eskisi:
– Ayın küçülme evresi
– Dolunayla başlayıp yeniay ile biter (14 gün).
– Dolunay ve son dördün.
– Su içeriye (gel) akma eğilimi gösterir.
– Genel olarak ekilen veya dikilen ürün daha verimli olur.
– Hasat ve biçilen otlar daha şifalıdır. Şifalı otlar daha uzun süre etkilerini korurlar.
– Uzun süre saklanacak bitki ve meyveler için uygun hasat zamanıdır (elma, patates, lahana, zeytin, vb).
– Dolunay ve son dördün arası sürede fidan ve ağaç dikimi için uygun zamandır.
– Son dördünde ağaç kesilebilir, budama yapılır.
– Tohum ekimi önerilenler (enerjinin köklere doğru hareket süreci): Kök bitkiler (havuç, pancar, patates, soğan, turp, vb).
– Gelecek senelere saklanacak çiçek ve bitki tohumları hasat edilir.
– Kurutma için uygun zaman (meyve, sebze, çiçek, vb)
Özellikle yetkililerin dikkatini çekmek istiyorum; orman dikim ve kesimlerinde de buna dikkat edilirse, keresteler daha sağlam olacak ve kullanıldığı her yerde daha dayanıklı olacaktır. Keresteler daha uzun süre kullanılabilecek, üretimin her aşaması da bu şekilde bereketlenecektir.
Fakat ne yazık ki, günümüzde bu uygulamalar unutulmaya yüz tutmuştur.
Dayanıklı insan ve hayvan nesilleri
Eskiler hayvanlarla alakalı meseleleri de çok iyi bilirlerdi. Yeni nesil bunları pek bilmiyor. Ayın eskisinde koç katımı yapılırsa elde edilen nesil daha sağlıklı ve daha bereketli olduğu gibi, çabuk geliştiği de müşahede edilecektir. Sağlıklı hayvan cinsi oluşturulamıyorsa ayın yenisinde katım yapılmış olunabilir.
İnsanlarda da durum böyledir. Ana rahmine düşen çocuk da buna dâhildir. Eskisinde düşerse sağlıklı ve zeki olur.
Sağlıklı nesiller elde edilmesi için buna dikkat edilmelidir. Bu sayede eskiden insanlar bu kadar ilaç kullanmaz, doktor doktor dolaşmazlardı. Şimdilerde buna koruyucu hekimlik diyorlar. Sağlık Bakanlığı da halkımızı bu yönde bilinçlendirmelidir.
Cevdet Gökçay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️