Sizin kullanımınıza verdiklerinden infak edin.~Hadîd,7
Zihin küreyici:
SADIK YEMNİ
Tanrısız düzen deklarasyonu olan Kar Küreyici, West World, benzeri filmlere ayrıntı bolluğuyla güzellemeler döktürenler 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir.' hadisini ve bugünlerde eskisine oranla ne denli fire verirse versin bu ülke insanındaki hâlâ benzersiz kurulumu olan yardım etme zembereğini göz ardı etmektedir.
Snowpiercer – Kar Küreyici filmi Jacques Lob'un kaleme aldığı, Jean-Marc Rochette'nin çizdiği 1982'de basılmaya başlanan çizgi roman serisi olan Le Transperceneige - Buz Mermisi'nden ilhamla 2013 yılında filme çekildi. Güney Koreli yönetmen ve senarist Bong Joon-ho'un ilk İngilizce filmidir. Ardından dizisi de yapıldı. Burada film ile dizi arasındaki farklara değinmeyeceğim. Çünkü konumuzla ilgisi yok. Film eleştirisi de yapmayacağım. Amacım bu değil. Film hakkında yapılan dört başı mamur ve muhkem görünümlü, muhtevası kapsamlı takılan incelemelerin temelden arızalı bulduğum mesajlarını eleştireceğim. Bu arada 80 ortalarında Amsterdam'daki ikinci el kitapçılarda Buz Mermisi'nin sayfalarını çevirdiğimi hatırlıyorum. Müteveffa yazarın Superdupont'larının kapakları da yeniden bakınca gözüme çok aşina göründü. Önce kısaca konuyu özetleyeyim. 2014 yılında Wilford isimli bir trilyoner küresel ısınmaya karşı çare olarak CW7 gazı kullanılmasını öneriyor. Bu gaz uygulanınca dünyaya buz devri hakim oluyor ve insanların tamamı ölüyor. Wilford bu sonuca ulaşılacağını önceden biliyordu ve hazırlığını yapmıştı. Dünya üzerindeki bütün rayları birleştirerek kurulan bir hatta donmaktan kurtulanlarla birlikte Karküreyici adlı treniyle seyahat ediyor.
Kar Küreyici 1001 vagonlu bir tren ve devridaim makinesiyle çalışıyor. Filmde 17 yıl sonrasını izliyoruz. 2031 yılındayız. Nuh'un gemisi gibi olan tren 18 kilometre uzunluğunda. 1000 kişiye 1000 vagon, düşüyor, ama en arkadakiler penceresiz vagonlarda tıkış tıkış büyük bir sefillik içersinde yaşıyorlar. Öne doğru gidildikçe refah düzeyi ve hareket alanı büyüyor ve gelişiyor. En arkadakiler böceklerden yapılan gıdaları yerlerken değerli azınlık en leziz gıdaları tüketiyor ve lüks ortamlarda keyif sürüyorlar. Lokomotifte de tahmin edileceği üzere Wilford ikamet ediyor.
En arka vagonlardaki huzursuzluk bazı çocukların ellerinden alınıp götürülmesiyle daha da büyür. Curtis adlı genç bir adam öne çıkar. Kendisine ön taraflardaki muhbir seçkinlerin birinden onu teşvik eden şifreli mesajlar geliyordur. En arka kesimin lideri Gilliam'dır. Curtis devrim yapmak ve başa saygın, yaşlı başlı Gilliam'ı getirmek niyetindedir. Kısa tutuyorum. Kapıları Yona adlı bir kızı olan Namgoong adlı biri açacaktır. O şahıs bulunur ve kapılar açılmaya başlar. En arkadakiler hınçla ön taraflara akmaya başlar. Kanlı çatışmalar olur. Bu arada pencereli vagonlara geldikleri için şaşkınlıkla buzlar içersindeki şehri izlerler. Namgoong bir ara kızı Yona'ya dışarısını gösterir ve bir şey ima eder. Trendeki devrim girişimi başarılı olur, Curtis ve adamları çok kan dökerek, epey de zaiyat vererek lokomotif bölümüne kadar varmayı başarır. Curtis orada iyice yaşlanmış olan Wilford'la tanışır ve duyduğu şeylerden şoke olur. Curtis'i devrime özendiren muhbir bizzat Wilford'un kendisidir.
2014 yılında Wilford isimli bir trilyoner küresel ısınmaya karşı çare olarak CW7 gazı kullanılmasını öneriyor. Bu gaz uygulanınca dünyaya buz devri hakim oluyor ve insanların tamamı ölüyor.
Arka kesimin lideri Gilliam da Wilford'un adamıdır. Bu devrim önceden inceden inceye hesaplanarak yürürlüğe konmuş ve sonuçta toplam kırım hesapladıkları gibi tam % 74 oranında gerçekleşmiştir. Trendeki nüfus bu oranda azalmış, tazelenme olmuş ve kaynaklar güvence altına alınmıştır. Kalanlarla yeni bir döngü başlayacaktır. Dahası ön tarafın yeni lideri artık Curtis olacaktır. Arka taraflardaki sefalet değişmeyecek her şey eskisi gibi devam edecektir, ama Namgoong elindeki malzemeyi patlatınca tren raydan çıkar, vagonlar tepetaklak olur ve herkes ölür. Kurtulanlar sadece sekiz yaşlarında bir erkek çocuk ve Yona'dır. Onlar Ademle Havva misali yeniden dünyada hayat kurmak için dışarı çıkar. Babanın bir ara kızına camdan gösterdiği şey dışarıda buzların yavaşça erimekte olduğuydu.
Dünyanın bütün demiryolları birbirine bağlanarak yapılmış ağda tren dünya etrafında yılda bir tur atıyordu. Burada devrimlerin de aynı trenin rotası gibi bir çember olduğu vurgusu yapılır. Başlıyor gelişiyor ve tekrar aynı noktaya gelince her şey ve düzen yeniden aynı şekilde ilerliyor. Yılanın kuyruğunu ısırması misali, bir sonsuz döngü. Film için uzun methiyeler, bin bir ayrıntılı incelemeler döktüren kimseler ittifakla dünyanın da Wilford'un treni gibi olduğunu, insanın sandığının aksine özgür iradeye sahip olmadığını ve farklı vagonlarda seyahat etme gayretini özgür irade sandığını yazdılar. Dünyada da insanlar trende özellikle vurgulandığı gibi yüzde 1 şapka, % 99 ayakkabı konumundaydı. Devrim sadece kokuşmuşluğu, tıkanıklığı, cürufu izale etmek için zaman zaman başvurulan bir yöntemdi. Başa kim geçerse geçsin aynı düzene geri dönülüyordu.
Wilford'un 'Kutsal Makine' denen trenindeki devridaim makinesi gibi devridaim bir yalan var. Maalesef alıcısı da çok. A. Huxley 1932'de yayımlanan Cesur Yeni Dünya'yı 1931'de yazdı. Filmde Wilford'un trenini tam yüz yıl sonra 2031 yılında görüyoruz. Cesur Yeni Dünya'da My Lord – Yüce Rabbim yerine fabrikatör Ford'dan ilhamla Yüce Ford deniyordu. Daha o yıllarda bile Yeni Rablar A.Ş. kurulmuştu. Bunlar büyük şirket sahipleriydi. Şirketler sözümona tanrı iktidarının yerini alıyordu. Huxley kitabında milleti sakinleştirmek için kafa ilacı olarak Soma kullandırıyordu. Kar Küreyici'de bu malzemenin adı Kronole. Wilford ismi raslantı değil yani. Devam edelim. Wilford'u filmde Ed Harris canlandırıyordu. Ed Harris filmin yapıldığı yıllarda çekimine başlanan West World dizisinde Siyah Elbiseli Adam'ı oynuyordu. Bu adam aynı zamanda sistemin büyük patronlarından biriydi. Kar Küreyicinin sonundaki mesaj West World'un 3. Sezonun finalindeki mesajla tıpa tıp aynı.
"Biz, Wilfordlar olmazsak kaos insanlığı bitirir. Denge biziz. Sizler sonsuza kadar tebaasınız. Biz hep vardık ve daima kontrolü elimizde tutacağız." Dengeden kasıt ağır sefaletle üst düzey lüksün bir aradaki varlığıdır. "Revolution Orbit – Devrim Yörüngesi böyle çalışır, Evrensel kidedir." Ramses'in deyişiyle 'So it shâll be written. So it shâll be done' yani. Tanrısız düzen deklarasyonu olan Kar Küreyici, West World, benzeri filmlere ayrıntı bolluğuyla güzellemeler döktürenler 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir.' hadisini ve bugünlerde eskisine oranla ne denli fire verirse versin bu ülke insanındaki hâlâ benzersiz kurulumu olan yardım etme zembereğini göz ardı etmektedir. Zamanımızın Wilfordlar'ının iklim madrabazlığıyla küresel ölçekte hangi tezgâhları yürüttüğü üzerine tek kelime etmiyorlar. Ne atmosfere tebeşir tozu püskürtmek isteyen Billford'tan, ne de on binlerce uyduyla doğada inanılmaz bir çevre kirliliği yapanlardan bahis yok. İçlerinde bunları görmezden gelerek bir gün Yeni Rablar A.Ş.'ne hissedar olmayı umanları da vardır belki.
Lafın kısası şu: Küresel ölçekteki son hakiki devrim önderi ve dolayısıyla modeli Hz. Muhammed (S.A.V.)'tir ve Allaha teslimiyet özgür iradenin doruk noktasıdır.
Yedilinin Ayaklanması (七貴族の変Nana Kizoku no Hen lit. Yedi Soylunun Değişimi ), 1171 İmparatorluk Yılı'nda Adrestian İmparatorluğu içinde gerçekleşen yumuşak bir darbeydi. İmparatorluk içindeki güç dengesini değiştirdi, otoriteyi İmparator'dan Başbakan tarafından yönetilen soylu ailelerden oluşan bir kabala kaydırdı.
🔶Âd yalanladi,(bir bak)nasil azabim ve uyarilarim? Biz onlarin üzerine,ugursuz bir günde soguk bir rüzgar gönderdik.O,insanlari sanki onlar dibinden kopmus Hurma kütükleri imis gibi cekip koparip aliyordu.-Kamer,18-20
„Sizi,Âd‚Dan sonra,halifeler kildigi,sizi yeryüzüne yerlestirdigini,ovalarinda köskler yaptiginizi,daglarinda evler yonttugunuzu hatirlayin.-Araf,74
♻️
Hardal gazı
Hardal gazı veya kükürt hardalı, kimyasal yapısı S(CH 2 CH 2 Cl) 2 olan organosülfür kimyasal bileşiği bis(2-kloroetil) sülfür ve diğer türler için yaygın olarak kullanılan isimlerdir.
Hardal gazı bir kanserojendir. Hardal gazına karşı koruyucu bir madde yoktur, koruma tamamen cilt ve solunum yolları korumasına bağlıdır ve hardal zehirlenmesi için bir panzehir yoktur.
Hardal gazı olarak da bilinen bu bileşik ailesi, kimyasal silah olarak uzun bir kullanım geçmişine sahip kötü şöhretli sitotoksinler ve blister ajanlarını içerir. Hardal gazı adı teknik olarak yanlıştır; dağıldığında maddeler genellikle gaz değil, cilt yoluyla ve solunum yoluyla kolayca emilebilen ince bir sıvı damlacıkları sisidir. Cilt, sıvı veya buharla temastan etkilenebilir. Cilde nüfuz etme oranı, doza, sıcaklığa ve neme orantılıdır.
Tarih kimyasal silahlar olarak;

Kükürt hardalları oda sıcaklığında viskoz sıvılardır ve hardal bitkisi , sarımsak veya yaban turpu gibi bir kokuya sahiptir , bu nedenle adı budur. Saf olduklarında renksizdirler, ancak savaş gibi saf olmayan biçimlerde kullanıldıklarında genellikle sarı-kahverengidirler . Hardal gazları açıkta kalan ciltte ve akciğerlerde kabarcıklar oluşturur ve genellikle ölümle sonuçlanan uzun süreli hastalıklara neden olur.

Kükürt hardalı bir tür kimyasal savaş maddesidir. Bir kimyasal silah olarak hardal gazı ilk olarak I. Dünya Savaşı'nda kullanılmış ve o zamandan beri İran-Irak Savaşı da dahil olmak üzere birçok silahlı çatışmada kullanılmış ve 100.000'den fazla can kaybına neden olmuştur. Kükürt bazlı ve azot bazlı hardal maddeleri, kimyasal savaş dışında çok az kullanımı olan maddeler olarak 1993 Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'nin 1. Ek'i altında düzenlenmiştir. Hardal maddeleri, top mermileri , hava bombaları , roketler veya uçaklardan püskürtülerek kullanılabilir .
Tıbbi yönetim
Durulama-silme-durulama dizisinde, cilt sıvı sabun ve su veya emici bir tozla yıkanarak hardal gazından arındırılır. Gözler tuzlu su veya temiz su kullanılarak iyice durulanmalıdır. Dekontaminasyon sırasında cilt ağrısını hafifletmek için topikal bir analjezik kullanılır.
Hardal gazının kabarcık oluşturma etkileri, "DS2" (2% NaOH , 70% dietilenetriamin , 28% 2-metoksietanol ) gibi dekontaminasyon solüsyonlarıyla nötralize edilebilir. Cilt lezyonları için, kaşıntıyı gidermek için kalamin losyonu , steroidler ve oral antihistaminikler gibi topikal tedaviler kullanılır. Daha büyük kabarcıklar, tuzlu su veya sabunlu suyla tekrar tekrar yıkanır, ardından antibiyotik ve petrol gazlı beziyle tedavi edilir.
Hardal gazı yanıkları çabuk iyileşmez ve (diğer yanık tiplerinde olduğu gibi) Staphylococcus aureus ve Pseudomonas aeruginosa gibi patojenlerin neden olduğu sepsis riski taşır . Hardal gazının endotel hücreleri üzerindeki etkisinin ardındaki mekanizmalar hala incelenmektedir, ancak son çalışmalar yüksek maruz kalma seviyelerinin hem nekroz hem de apoptozisinyüksek oranlarını indükleyebileceğini göstermiştir . In vitro testler, apoptozisin maruz kalmanın baskın sonucu olduğu düşük hardal gazı konsantrasyonlarında, 50 mM N-asetil-L-sistein (NAC) ile ön tedavinin apoptozis oranını azaltabildiğini göstermiştir. NAC, aktin filamentlerini hardal gazı tarafından yeniden düzenlenmek üzere korur ve aktin filamentlerinin kurbanlarda gözlemlenen ciddi yanıklarda büyük rol oynadığını gösterir.
I. Dünya Savaşı sırasında askerleri hardal gazıyla tedavi eden bir İngiliz hemşire şu yorumu yaptı:
Hücresel toksisitenin mekanizması

Kükürt hardalları, siklik sülfonyum iyonları oluşturmak için molekül içi nükleofilik ikame yoluyla klorür iyonlarını kolayca ortadan kaldırır . Bu çok reaktif ara maddeler, DNAzincirlerindeki nükleotidleri kalıcı olarak alkile etme eğilimindedir , bu da hücre bölünmesini önleyebilir ve programlanmış hücre ölümüneyol açabilir. Alternatif olarak, hücre ölümü anında olmazsa, hasarlı DNA kanser gelişimine yol açabilir. Oksidatif stres , hardal gazı toksisitesinde yer alan bir diğer patoloji olacaktır.
Daha geniş anlamda, X'in herhangi bir ayrılan grup ve B'nin bir Lewis bazı olduğu, yapısal elemanı BC 2 H 4 X olan bileşiklere hardal denir . [ alıntı gerekiyor ] Bu tür bileşikler, iyi alkile edici maddeler olan halkalı "onyum" iyonları(sülfonyum, amonyum , vb.) oluşturabilir . Diğer bu tür bileşikler, bis(2-haloetil)eterler ( oksijen hardalları ), (2-haloetil)aminler ( azot hardalları ) ve bir etilen köprüsü (-C 2 H 4 -) ile bağlı iki α-kloroetil tiyoeter grubuna (ClC 2 H 4 S−) sahip olan seskimustarddır. Bu bileşiklerin DNA'yı alkile etme yeteneği benzerdir, ancak fiziksel özellikleri değişir.
Tarih
Gelişim;
Hardal gazları muhtemelen 1822 gibi erken bir tarihte César-Mansuète Despretz (1798–1863) tarafından geliştirildi. Despretz, kükürt diklorür ve etilenin reaksiyonunu tanımladı ancak reaksiyon ürününün tahriş edici özelliklerinden hiç bahsetmedi. 1854'te bir başka Fransız kimyager Alfred Riche (1829–1908) bu prosedürü yine herhangi bir olumsuz fizyolojik özellik tanımlamadan tekrarladı. 1860'ta İngiliz bilim insanı Frederick Guthrie hardal maddesi bileşiğini sentezleyip karakterize etti ve özellikle tatmada tahriş edici özelliklerini kaydetti. Yine 1860'ta kokain kimyasında öncü olarak bilinen kimyager Albert Niemann reaksiyonu tekrarladı ve kabarcık oluşturma özelliklerini kaydetti. 1886'da Viktor Meyer iyi verimler üreten bir sentezi tanımlayan bir makale yayınladı. 2-kloroetanolü sulu potasyum sülfürle birleştirdi ve ardından elde edilen tiyodiglikolü fosfor triklorür ile işledi . Bu bileşiğin saflığı çok daha yüksekti ve dolayısıyla maruz kalındığında olumsuz sağlık etkileri çok daha şiddetliydi. Bu semptomlar asistanında ortaya çıktı ve asistanının bir akıl hastalığından (psikosomatik semptomlar) muzdarip olma olasılığını ortadan kaldırmak için Meyer bu bileşiği çoğu ölen laboratuvar tavşanları üzerinde test ettirdi . 1913'te İngiliz kimyager Hans Thacher Clarke ( Eschweiler-Clarke reaksiyonu ile tanınır), Berlin'de Emil Fischer ile çalışırken Meyer'in formülündeki fosfor triklorürü hidroklorik asitle değiştirdi . Clarke, mataralarından biri kırıldıktan sonra iki ay boyunca yanıklar nedeniyle hastanede yattı. Meyer'e göre, Fischer'in bu kazayla ilgili Alman Kimya Derneği'ne verdiği rapor , Alman İmparatorluğu'nu kimyasal silahlara doğru yola soktu.
Hardal gazı, hastanın cildini kırmızı, turuncu, pembe ve sıra dışı durumlarda mavi tonları da dahil olmak üzere farklı renklere dönüştürme etkisine sahip olabilir. I. Dünya Savaşı sırasında Alman İmparatorluğu, o dönemde Alman boya endüstrisinde 2-kloroetanol kolayca bulunabildiği için Meyer-Clarke yöntemine güvendi.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️