10 Şubat 2024 Cumartesi

Osmanli devesi „Camel Sigarasi“

 İslam-Batı ilişkileri tarihinde ilginç bir yeri olan ve bir sigara markasına da ilham kaynağı olmuş Osmanlı kovboyu diyebileceğimiz Hacı Ali’nin çok farklı bir hikayesi var.

1850’li yıllarda henüz Birleşik Devletlerle, Kızılderililer'in savaşı bitmemişti. Coğrafi koşulların elverişsiz olması, arazi şartlarının zorlayıcı olması sebebiyle Amerika ordusunda alternatif arayışı içine girildi. Arizona eyaletinde çöl olduğundan Teğmen George H. Crosman bu bölgeye develerin getirilerek kullanılması fikrini ortaya attı. Develer, susuzluğa ve sıcağa karşı dirençli hayvanlardı ve fazla yük taşıma kapasitesine de sahiplerdi. Ancak Amerika Askeri İşler Komisyonu üyeleri bu fikre sıcak bakmadılar.

cowboy camel_503x307

Aradan geçen 4 yılın ardından Kırım Savaşı’nda develerin göstermiş olduğu başarıları da göz önünde bulunduran komisyon başkanı deve fikrine sıcak bakmaya başladı.
Bunun için Amerika’dan Osmanlı’ya elçiler gönderildi.

Önce o zamanlar Osmanlı toprakları içerisinde yer alan Tunus’a, oradan da sırasıyla İzmir'e ve İstanbul’a ziyaretler düzenlendi. Sultan Abdülmecid, deve ihracatının yapılmasına izin verir ve iki tane deveyi de elçilere Amerika’ya gönderilmesi için hediye eder. Yaklaşık 30 tane deve alınarak “Supply” adlı gemiye bindirilip Teksas limanına doğru yola çıkılır. Henüz 22 yaşında olan deve birliğinin başındaki Hacı Ali de gemidedir. Kıtaya ayak bastığında ordudakilere develerle alakalı eğitimler verir. 
Yaklaşık 30 yıl Teksas-Los Angeles arasında posta ve askeri malzeme taşır. Her şey yolunda giderken kongre Hacı Ali’nin develerini fonlamayı sonlandırır. Bunun için farklı gerekçeler öne sürülse de 1865’de Amerika iç savaşının bitmiş olması en önemli sebeptir.

couplee_503x307

Amerikalılar Hacı Ali ismini diyemedikleri için “Hi Jolly” şeklinde telaffuz etmişlerdir.
İlerleyen yıllarda Amerikan vatandaşlığına geçer ve burada Meksikalı bir kadınla evlenir. 1935 senesinde Arizona valisi tarafından şehirde “Hi Jolly Anıtı” adında bir anıt yaptırılır ve deveci Hacı Ali’nin kendileri için ne kadar önemli olduğu sembolik olarak gösterilmiş olur. Hatta bu sevgi gösterisi bir adım daha ileri taşınır ve her yıl ocak ayında “Hi Jolly Festivali” adında gösteriler düzenlenir. Adına çok güzel bir beste dahi yapılmıştır. 
Douglas-the-Camel-Event-Poster-Legal_503x307

Hacı Ali öldükten sonra Amerika’daki en meşhur Türklerden birisi olur.
O dönemler Türk tütünü dünya çapında üne sahiptir. 1913 yılında RJ Reynolds firması Hi Jolly ve Osmanlı’yla özdeşleşmiş olan deve figürünü kullanarak “Camel” adlı sigarayı piyasaya sürer. Camel ile büyük başarı elde eden firma Amerikan sigara pazarının büyük çoğunluğunu eline geçirir.

1902 yılında Colarado’da 67 yaşında hayata gözlerini yuman Hacı Ali’nin Mezarlığı Quartzsite bölgesinde yer almaktadır.

Özgün İçerik: Muhammet Salih MEMİŞ

Türk - Rus Savaşında Bir Gezginin Anıları (Kırım Savaşı 1853-1856)

Kırım Savaşı, Türk piyadeleri (1854).jpg
Kırım Savaşı, Türk piyadeleri (1854) / Görsel: Wikipedia

 

Kırım Savaşı'nda tartışmasız bir şekilde Osmanlı orduları Tuna cephesinde başarılı olmuştur. Kırım cephesinde ise kazanılan zaferlerde büyük pay sahibidir.

Kırım'daki Bahçesaray, Akmescit ve Karasubazar bölgenin değerine değer katan kadim Türk şehirleridir.


Kırım Savaşı (1853-1856).png
Kırım Savaşı (1853-1856) / Görsel: Wikipedia

 

Osmanlı maliyesinin sarsılması

28 Haziran 1855'te Osmanlı Devleti savaş sebebiyle artan giderleri karşılamak üzere tarihinde ilk kez dış borç aldı. Bu dış borç yaklaşık 20 yıl sonra devletin en büyük sorunu haline geldi.

Osmanlı hazinesi iflas noktasında olduğundan Mısır vergisi ile Şam ve İzmir gümrük gelirlerini İngiliz ve Fransız bankalarına teminat vererek borçlanmıştır.

Bu iki devlet, bankaların garantörü olarak borç alınan paranın savaş giderlerine harcanması ve geri ödemelerin yapılması noktasında denetim rolünü üstlendi.

Söz konusu denetim görevini yapan komisyon Osmanlı mali sistemi üzerinde söz sahibi gibi olduğundan ekonomik bağımsızlıktan ödün verildi. 
 

Kırım Savaşı sırasında Balıklava'da bulunan limandan tekneye bindirilen hastaları gösteren renkli resim.jpg
Kırım Savaşı sırasında Balıklava'da bulunan limandan tekneye bindirilen hastaları gösteren renkli resim / Görsel: Wikipedia


Yeniliklerle tanışan İstanbul

Kırım Savaşı sırasında Osmanlı topraklarında ilk kez telgraf hatları çekildi ve savaş alanlarında demiryolu yapıldı.

Sağlık alanında Avrupa'dan çok sayıda tabip ve sağlık personeli ve gönüllü sağlıkçılar İstanbul'a geldi. Kırım Savaşı'nda hemşirelik profesyonel bir meslek olarak doğdu.

İngiliz askerlerinin tedavisine katkı sağlamak üzere ilk kez İstanbul'a gelen ve bu meslekle adını tartışmalı biçimde de olsa duyuran Florance Nightingale oldu.
 

Nightingale.jpeg
Nightingale, geceleri yaralıları kontrol etmek için elinde lambayla gezdiğinden askerler ona "Lambalı Kadın"lakabını takmıştı / Görsel: Wikimedia Commons​​​​​

 

Selimiye Kışlası, Kırım Savaşı boyunca İngiliz askerlerinin konaklamasını sağladığı gibi askeri hastane olarak da kullanıldı.

Kırım'da hayatını kaybeden İngiliz askerleri anısına Taksim'de Anglikan Kilisesi yapıldı. İstanbul'da müttefik kuvvetlerin kayıplarının defnedilmesi için mezarlıklar tahsis edildi.

İstanbul'da binlerce yabancı askerin günlük hayatında ve resmi işlerinde yardımcı olmak üzere İngilizce, Fransızca ve Mısırlı askerler için de Arapça bilen tercümanlara ihtiyaç doğdu.

Dil bilmenin önemi hem Tercüme Odası hem de İstanbul halkı tarafından bir kez daha kavrandı. Aileleriyle gelen yabancı subaylar İstanbul'da kiralık evlerde oturmaya başladı.

Böylece, halk yeni bir gelir kaynağı elde ederken şehrin sosyal ve kültürel hayatında karşılaşılan batılı yaşam tarzı Osmanlı modernleşmesinin itici gücü oldu.

Bunun yanında binlerce yabancı askerin şehrin içinde yaşaması bazı asayiş sorunlarına da neden oldu.


Kırım Savaşı, Türk topçu subayları (1855).jpg
Kırım Savaşı, Türk topçu subayları (1855) / Görsel: Wikipedia


Kırım Savaşı Avrupa'yı Soğuk Savaş devrindeki gibi ikiye bölen savaştır. Kırım Savaşı'nda siyasi, ekonomik ve kültürel çıkarları farklı olan güçler karşı karşıya gelirken görünürde Kudüs'teki kutsal mekanlar için yüksek gayeler uğruna savaştı.

Soğuk Savaş sürecinde ise ideolojik farklılıklar öne sürülerek siyasi, ekonomik ve kültürel çıkarlar korunmaya çalışıldı.

Aleksandr Sergeyeviç Menşikov  (26 Ağustos 1787 - 1 Mayıs 1869), Kırım Savaşı'nın ilk iki yılında Rus kuvvetlerinin komutanı.

1853'te, Filistin'deki kutsal yerlerde Hristiyanların ayrıcalıklarının korunması konusunda çıkan anlaşmazlık sırasında özel bir görevle İstanbul'a gönderildi. Rus hükûmetinin Osmanlı Devleti'ndeki Ortodoksların koruyucusu olarak tanınması konusunda ısrarı, görüşmelerin kesilmesine ve Kırım Savaşı'nın başlamasına yol açtı. 


Rusya, 1853 yılından itibaren Kavalalı Mehmet Ali Paşa bunalımı sırasında takip ettiği zayıf bir Osmanlı Devleti üzerinde etki alanı kurma politikasını bırakarak, bu devleti yıpratma politikası takip etmeye başladı.Bunu gerçekleştirebilmek için de kutsal yerler sorununu kullandı. 

Osmanlı Devleti, Hristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve çevresinde Katolik ve Ortodoks cemaatlerine çeşitli ayrıcalıklar tanımıştı. 1853 yılına gelindiğinde ayrıcalıklar konusunda Rusya ile Katolikliğin dünya çapında savunuculuğunu yapan Fransa çatışmaya başladılar. Bu durumu bahane eden ve asıl amacı "Hasta adam" gözüyle baktığı Osmanlı Devleti'ne ve onun bekasına son vermek isteyen Rusya, Birleşik Krallık'a mirasın paylaşılması teklifinde bulundu. Rusya'nın İstanbul'da görevli elçisi Aleksandr Mençikof isteklerinin reddedilmesi üzerine 19 Mayıs 1853'te İstanbul'dan ayrıldı. Rus orduları savaş dahi ilan etmeden 22 Haziran 1853'te Eflak ve Boğdan'ı işgale başladılar. Çar I. Nikolay, bu hareketinin bir savaş başlangıcı kabul edilmemesi gerektiğini açıkladı ve bu girişimin bir güvenlik tedbiri olduğunu belirtti. 

Osmanlı ülkesinin EpirEtolyave Teselya eyaletlerinde Rum halkının başkaldırı hareketleri başladı. 

❗️ Kırım Harbi’nin çıkmasına neden olacak gelişme “Kutsal Yerler Meselesi” olmuştur. 1847 yılında Beytüllahim’de gerçekleştirilen bir Ortodoks ayini sırasında Hıristiyanlarca tarihî ve dinî önemi büyük olan bir yıldızın kaybolması ile başlayan Katolik–Ortodoks gerilimi giderek büyümüş ve konu 1852 yılına gelindiğinde Osmanlı Devleti içerisindeki Hıristiyanların himayesi meselesi halini almıştır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hallo 🙋🏼‍♀️