Karaviyyin Medresesi 859 yili Müslüman ilim kadını Fatma el-Fihri
Dünyadaki ilk üniversite kabul edilen Karaviyyin Medresesini 859 yılında Fas Krallığı'nda kuran Tunus doğumlu Müslüman ilim kadını Fatma el-Fihri
Karaviyyin Üniversitesi'nin felsefe, tarih, astronomi, tıp gibi alanlarda çok sayıda değerli öğretmen ve öğrenciye ev sahipliği yapmidtir, "Bu kadın ne bir kraliçe ne bir prenses ne de güçlü bir hükümdarın kızıydı. Sadece halktan bir kadındı. Bu yönü eserinin gücünü yansıtıyor. Babasından kalan bütün mirası dine ve bilgiye olan aşkına harcadı."
1662'de Tunus'un ilk hastanesini kuran Türk asıllı Aziza Osmana'nın da 8 Mart vesilesiyle anılması gerektiğini vurguladı.
"Karaviyyin Medresesi tüm Akdeniz Havzası'nın meşalesi olmuştur".
Kayrevan şehrinde dünyanın ilk üniversitesini kuran Fihri'ye ilişkin, "Hiç şüphesiz, Fatma el-Fihri, yenilikçiliğin, cesaretin ve çalışma azminin timsali Müslüman bir kadın olarak günümüz bilim dünyasının ilham teşkil eden figürlerinden biri olmaya devam etmektedir."
"İlk üniversitenin kurucusu olan Fatma el Fihri'nin hayatını vakfettiği eğitim kurumu sadece Afrika'nın değil, tüm Akdeniz Havzası'nın meşalesi olmuştur."
Türk asıllı Osmana'nın vakıf aracılığıyla Tunus'ta kurduğu hastanenin tıp tarihi açısından taşıdığı öneme de dikkati çekti.
Hastanenin bir hamamı olduğunu, hastaların ancak o hamamda temizlendikten sonra kabul edildiğini anlatan Ağıldere, Tunus'un Fransa hakimiyetinde olduğu dönem Fransız hekim Charles Nicolle'nin çok yaygın olan tifüs hastalığının bu hastanede alınan basit hijyenik önlemlerle yayılmadığını ve tedavi edildiğini fark ettiğini anlattı.
"Bu tespit 1928'de Nicolle ve ekibine Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülünü kazandırıyor. Ancak bu Nobel Tıp Ödülü Tunus'a değil, Fransa'ya gidiyor. Aradaki bağlantı, bir Türk tarafından kurulan hastane üzerinden tıp ödülü alınması çok önemli." diye konuştu.
Muhabir: Nazlı Yüzbaşıoğlu
🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀
Charles Nicolle ve Tifüs Hastalığının Bulaşması
Salgın Tifüs Hastalığının Bulaştırıcısı
Nicolle , 1903 yılında Adrien Loir'in yerine Tunus'taki Pasteur Enstitüsü'nün müdürü oldu. Orada, önemli bilimsel çalışmalarını gerçekleştirdi ve tifüs üzerine Nobel Ödülü kazandıran çalışmasını yaptı. Ayrıca laboratuvar şefi olarak Hélène Sparrow'u da beraberinde getirdi. Bitlerin salgın tifüstaşıyıcısı olabileceğini keşfetmesi, salgın tifüs hastalarının hastane içinde ve dışında diğer hastaları enfekte edebilmelerine ve kıyafetlerinin hastalığı yayıyor gibi görünmesine rağmen, sıcak bir banyo yapıp kıyafetlerini değiştirdikten sonra artık bulaşıcı olmadıklarını gözlemlemesinden kaynaklandı. Hastanın kıyafetlerinin hastalık bulaşmasındaki ana faktör olduğunu fark ettikten sonra Nicolle, büyük olasılıkla bitlerin salgın tifüsün taşıyıcısı olduğu sonucuna vardı.
Charles Nicolle teorisini test etmek için bir şempanzeyi tifüsle enfekte etti. Daha sonra hasta şempanzeden bitleri aldı ve sağlıklı bir şempanzenin üzerine koydu. Nicolle 10 gün sonra sağlıklı şempanzenin de hastalığa yakalandığını buldu. Deneyi birkaç kez tekrarladı ve bitlerin tifüs taşıyıcıları olduğundan emin oldu.
Bir Aşının Zorlu Gelişimi
Bu devrim niteliğindeki keşiften sonra Nicolle, bitleri ezip iyileşen hastaların kan serumuyla karıştırarak basit bir aşı yapabileceğine inandı. Nicolle aşıyı kendi üzerinde denedi ve görünüşe göre sağlıklı kaldıktan sonra daha fazla deney yaptı ve bu sefer aşılarını çocuklar üzerinde denedi. Çocuklar tifüs geçirdiler ancak iyileşebildiler. Ancak Charles Nicolle pratik bir aşı geliştiremedi, bu da Rudolf Weigl tarafından 1930'da başarılmış bir dönüm noktasıydı.
Nicolle, 1928 yılında "tifüs üzerindeki çalışmaları nedeniyle" Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'ne layık görüldü ve 1929 yılında Bilimler Akademisi üyeliğine seçildi.
Charles Nicolle 1936'da öldü. O zamanlar hâlâ Tunus'taki Pasteur Enstitüsü'nün müdürüydü. Nicolle, kariyeri boyunca birçok kurgu dışı kitap ve bakteriyoloji kitabı yazdı; örneğin Bulaşıcı Hastalıkların Kaderi ; Doğa, biyolojik anlayış ve ahlak; Tıbbın Sorumlulukları ve İnsan Kaderi .
⚠️Maurice'in kariyeri, Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid'in (1842-1918) isteği üzerine Roux'nun onu 1893'ten 1901'e kadar İmparatorluk Bakteriyoloji Enstitüsü'nü yönetmek üzere İstanbul'a göndermesiyle başladı. İstanbul İmparatorluk Bakteriyoloji Enstitüsü ve Maurice Nicolle hakkında Dedet'e ( 2000 , s. 151-154) bakınız.‼️
Yorumlar
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️