Albert Einstein İzafiyet Teorisi:Kur’ân -i Kerim:

Görelilik teorisi, Albert Einstein'ın çalışmaları sonucu önerilen ve yayınlanan, özel görelilik ve genel görelilik adlarında birbirleriyle ilişkili iki teorisini kapsar. Özel görelilik, yer çekiminin yokluğunda tüm fiziksel fenomenler için geçerlidir. Genel görelilik, yer çekimi yasasını ve bu yasanın diğer doğa kuvvetleri ile ilişkisini açıklar. Astronomi de dahil olmak üzere kozmolojikve astrofiziksel alem için geçerlidir.
Özel Görelilik, uzay-zaman yapısının teorisidir. Einstein’ın "On the Electrodynamics of Moving Bodies" adlı 1905’te yazdığı yazısında tanıtılmıştır. Özel görelilik teorisi, klasik mekaniğe zıt olan iki varsayım üzerine dayanır:
- Fizik kuralları bir diğerine bağlı olan düzgün hareket içinde bütün gözlemciler için aynıdır.
- Vakum içindeki ışık hızı bütün gözlemciler için aynıdır. Göreceli hareketine ve ışığın kaynağına bağlı kalmaksızın.

1915’te Einstein, alan denklemlerini buldu. Bunlar kütle, enerji ve momentumun içerisinde uzay zaman bükülmesiyle bağlantıdır.
Genel göreliliğin bazı sonuçları şunlardır:
- Saatler derin yer çekiminde daha yavaştır. Buna yer çekimi zaman genişlemesi denir.
- Işık ışınları, yer çekimi alanında bükülürler. Evren genişliyor ve bizden ışık hızından daha hızlı bir şekilde uzaklaşıyor.
https://fb.watch/u7elKoCPjv/?mibextid=z4kJoQ
🌏🔭
• Burini;Bakara suresi Teorisi (Kur’ân-i Kerim)
Biruni “Benim bilimle uğraşma sebebim Ali İmran Suresi 191. ayettir” demiştir. İlgili ayet şu şekildedir:
Onlar ki ayaktayken, otururken ve yanları üzerinde yatarken Allah’ı hatırlarlar, göklerin ve yerin yaratılışı konusunda derinlemesine düşünürler de şöyle derler: “Rabbimiz, Sen bunları boşuna yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateş azabından koru.”
Ebu Reyhan Muhammed El-Biruni (973-1048), bilim tarihçilerine göre antropoloji, Hindoloji ve jeodezinin öncüsü olarak gösterilir. Biruni, Aristo’yu eleştirmiş; boşluğun mümkün olduğunu, gezegenlerin dairesel yörüngelerde hareket etmek zorunda olmadığını ifade etmiştir. Ayrıca deneylerin otoritenin üstünde olması gerektiğini ifade ederek, bilimsel metodun öncülüğünü de yapmıştır. Biruni, Dünya’nın çapını, çevresini ve eğimini şaşırtıcı bir hassaslıkla ölçmüştür. 13 yıl Hindistan’da gözlem ve araştırma yapan Biruni, Hindistan’ın tarihinden sosyolojisine kadar birçok konuda tarafsız yazılar yazarak, antropolojinin öncülüğünü yapmıştır.
https://www.facebook.com/reel/8333021636707831/?mibextid=ZZyLBr
🌏🔭
Kur'an ile bilim ilişkisi
Kur'an ve bilim ilişkisi, İslam dünyasında İslam-bilim ilişkisinden ayrı olarak özel bir yere sahiptir. Bazı İslami çevreler, Kur'an'ın geçmiş ve gelecek her şeyi kapsadığı, dolayısıyla bilimsel gelişmeleri ihmal edemeyeceği düşüncesinden hareketle Kur'an'ın değişik ilmi keşif ve gelişmelere işaret eden ayetler barındırdığına ve bu durumun mucize oluşuna vurgu yaparlarken, bazı yazarlarca da Kur'an ayetlerini bilimsel verilerle yorumlama filoloji, retorik ve inanç açısından sakıncalı bulunmuştur. Bazı kişiler, Kur'an ve bilim arasında cifr, Ebced gibi hurufi yöntemler kullanarak da bağlantı kurma ve Kur'an ayetlerinden yeni anlamlar çıkartma eğilimindedirler. Alaka kelimesine yüklenen genetik kod anlamı veya Kur'an'da DNA ve RNA'dan bahsedildiği iddiası, bu eğilimin boyutlarını gösteren örneklerdendir.
Kozmogoni ve kozmoloji
Yaratılış
Kur'an'ın kendisine ait bir kozmogoniye sahip olup olmadığı tartışılabilir konulardan biridir. Kur'an'da evreninyaratılışı, Sümer mitolojisine dayanan Tevrat anlatılarına benzemektedir. Kur'an'da gökler ve yerin önceden bitişik iken ikiye ayrıldığından, her şeyin sudan yaratıldığından, gökler ve yerin altı günde yaratıldığından; buna ek olarak 7 gökkavramıyla birlikte gökleri Allah'ın yukarıda tuttuğu ve düşmekten koruduğundan da bahsedilir.
Evren modeli
Kur'an'a göre, evrenin Dünya merkezli bir model (yer üstü evren) olarak tanımlandığı düşünülmektedir. Kur'an ayetlerinde yeryüzü insanlar için dümdüz bir döşek haline getirilmiş (Nazi'at Suresi: 30), gökler (evren) Dünya üzerinde 7 kat olarak düzenlenmiş ve gök lambaları (veya kandilleri) olan yıldızlar 1. kat göğe (Mülk Suresi: 5) yerleştirilmişlerdir.
İslam inancında Allah'ın gökte veya arştabulunmadığına, O'nun herhangi bir mekandan münezzeh olduğuna inanılır. Ayrıca bu evren içerisinde melekler, ifritler, cinler, şeytanlar gibi mitolojik veya yarı mitolojik yaratıklar bulunur.
Gezegen kavramı
Kur'an'da açıkça gezegen (seyyare) kavramı bulunmamakla birlikte bazı ayetlere bu anlamların yüklendiği görülmektedir:
Bu surede Dünya ayrıca anıldığı için, 11 gezegen ile birlikte Kur'an'ın toplam 12 gezegenin varlığından bahsettiği ifade edilir. Günümüzde gezegen sayısı 8 olarak kabul edilmektedir. Bilim insanlarının Güneş Sistemi'nde binlerce olabileceğini varsaydıkları cüce gezegenlerde en az 5 adet olarak kabul edilir. Ancak bu ayette ''gezegen'' sözcüğünün geçmiş olması konusu bile büyük bir tartışma konusudur. Çünkü başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere pek çok günümüz İslam akademisyenleri, bu ayette 11 sayısıyla nitelendirilen ifadenin ''gezegen'' değil, ''yıldız'' olduğunu söylemektedirler. Dolayısıyla evrende de 7×10²² civarında yıldız olduğu tahmin edildiği için bu sayının haliyle normal olduğu söylenir. Dolayısıyla bu ayetin tercümesi hususunda bazı muhtelifler vardır.
Dünya'nın şekli
Ayette geçen "davn" kelimesi, geleneksel anlayışa göre "yayıp döşemek, dümdüz yapmak" anlamlarını ifade eder. Bu ve benzeri ayetlerin tercümeleri, kelimenin kökeni ile ilgili tartışmalar açılarak bazı meal yazarları tarafından "yuvarlattı" ifadesi ile verilmektedir.
Medine İslam Üniversitesi rektörü Abdülaziz bin Baz (1910–1999) ise, ayet ve hadislerin dış görünümlerinden hareketle “Dünya’nın Sakin, Güneş’in Hareketli Olduğuna ve Gezegenlere Çıkmanın İmkansızlığına Dair Akli ve Hissi Deliller” isimli, resmî makamlarca basılan risalesinde şunları söylemektedir: “Kim bunu iddia ederse küfür ve delalete düşmüş olur. Çünkü bu iddia hem Allah’ın, hem Kur'an’ın, hem Peygamber’in reddidir. Bunu iddia eden kişi tövbeyedavet edilir. Ederse ne ala! Aksi takdirde kafir ve dinden dönmüş bir kişi olarak öldürülür ve malı da Müslümanların hazinesine katılır."
Evren'in sonu
Kur'an'da bahsi geçen gök cisimleri Güneş, Ay ve yıldızlardan ibarettir. Kur'an'da Tekvir, Mülk ve Cin gibi bazı surelerde kıyamet vaktindeki sahneler anlatılır.
İslam görüşleri, Tekvir Suresi'nin ilk 7 ayetini şöyle yorumlarlar: Güneş'in dürülüp kararması, bir yıldız olan Güneş'in ömrünün sonuna gelmesi ve ışığını ile enerjisini kaybetmesini; yıldızların dökülüp sönmesi, kıyamet vaktinde kozmik sistem bozulunca yıldızların birbirine çarparak, yörüngelerinden kayarak mevcut düzen ve işlevlerini kaybedecekleri ve dolayısıyla uzay boşluğuna saçılacaklarını; dağlarınsökülüp yürütülmesi ise, yerküredemeydana gelecek olan şiddetli sarsıntı neticesinde dağların parçalanması ve yerlerinden kopup dağılmasını; son olarak da denizlerin kaynatılması ise, kıyametin şiddetli sarsıntısı neticesinde yerkürede meydana gelecek olan volkanik patlaklar ve derin çatlaklardan dışarı püsküren magmanın deniz sularını ısıtıp kaynatmasını veya dağların parçalanıp yok olmasının doğal sonucu olarak denizlerin birbirine karışması ve tek deniz haline gelmesini anlatmaktadır.
Hadislere göre ise kıyamet günü Güneş yeryüzüne yaklaşır ve insanlar terlemeye başlar. Kiminin teri topuklarına, kimininki baldırlarının yarısına, kimisininki dizlerine, kimininki uyluklarına ve kimilerinin teri ise ağzına kadar varır, kimi de vardır ki, onun teri boyunu dahi aşar.
Evren'in genişlemesi
Kur'an'da Zariyat Suresi'nin 47. ayetinde ''genişletmekteyiz'' ifadesinin bulunduğu ve dolayısıyla bunun evrenin genişlediğini ifade ettiği söylenir. Ancak bu ayetin tercümesi konusunda da bazı çeşitlilikler bulunmaktadır. Örneğin bazı İslam bilginleri, ayetteki musiun kelimesinin Arapça gramer olarak fiil değil, sıfat-fiil olmasından dolayı ayeti "bizim her şeye gücümüz yeter", "biz çok güçlüyüz", "biz genişleticiyiz", "biz büyük kudrete sahibiz", "biz genişlik ve kudret sahibiyiz" gibi çeşitli ifadelerle tercüme etmektedir.
Tefsir ve meal terimlerinin önde gelen isimlerinden olarak kabul edilen Elmalılı Hamdi Yazır, bu ayeti "...şüphe yok ki biz çok vüs'a malikiz." diye çevirmiştir.Yazır'ın burada kullandığı vüs'akelimesinin de Arapçada "kuvvet" değil, "genişlik" anlamına geldiği söylenmektedir.
İnsan ve evrim
Kur'an'da beşeri tarih, Âdem ile başlatılır. Kur'an'a göre insan, bir erkek ve bir dişi şeklinde yaratılarak cennetten dünyaya indirilmiş bir çiftten çoğalmış bir nesildir. İnsan, Kur'an'a göre sudan (Furkan 54, Nur45; buradaki suyun erkek üreme hücresi spermi de içinde barındıran meni sıvısı olduğu düşünülür), topraktan (Rum 20) ve süzülmüş, şekil verilmiş, pişirilmiş çamurdan (En'am 2, Secde 7) yaratılmıştır. Kadın ise (yani Havva), Kur'an'a göre değil, hadislere göre kaburga kemiği alınıp kullanılarak Âdem'den yaratılmıştır.
İlk insanlar, Nuh örneğinde görülebileceği gibi 1000 yıl veya daha fazla bir süre yaşayabilmekteydiler. Hadislerde bu insanların uzun boylu (60 zira, yani yaklaşık 35-48 metre) olduklarından bahsedilir.Kur'an'da Âdem adı defalarca geçmesine rağmen, eşinden ismiyle bahsedilmez.
İslam bilginlerinin bazıları insanın evrimibilgisini Kur'an'a ve İslam'a aykırı bulmaz, bununla birlikte Kur'an'da evrimle çelişen herhangi bir ayetin olmadığını söylerler ve bu bilimsel veriyi desteklediğini düşündükleri birkaç ayeti de kanıt olarak ileri sürerler. Çoğunluk ise, Kur'an anlatımlarının evrimi desteklemediği görüşünü benimsemişlerdir.
Kur'an'da evrimi desteklediği söylenilen bazı ayetler şöyledir:
Bazı İslam akademisyenleri, özellikle Bakara Suresi'nin 30. ayetinden yola çıkarak Kur'an'ın evrimle çelişmediğini ve Adem'in de "ilk insan" değil de sadece "ilk peygamber" veya "ilk akıl sahibi insan" olabileceğini söylemektedirler.
Biyoloji
Embriyoloji
Kur'an'da insanın anne karnında embriyonik gelişim aşamaları ile ilgili bazı ifadeler bulunur:
Kur'an'ın bu ve diğer bazı ayetlerinden onun, organların gelişim sırasını verdiği iddiaları da öne sürülmüştür. Bu ifadeler bazılarınca mucize olarak değerlendirilirken, karşıt görüşte olanlara göre verilen bilgiler yanlış olmasının yanında Antik Yunanistan'dan Galen (129-216) gibi bilginlerin kendi zamanlarındaki bilgi seviyelerine göre ifade ettikleri düşüncelere dayanmaktadırlar.
Bitkiler
Kur'an'da Hicr Suresi'nin 22. ayetinde rüzgârların aşılayıcı olduğu söylenmektedir:
Bu ayette bitkileri aşılayanın rüzgârlarolduğu belirtilmekte, canlıların su ihtiyaçlarını karşılayan unsurun da yağmurlar olduğu söylenmektedir. Bilimsel verilere göre, bütün bitkilerin çiçeklerinde erkek ve dişi çifti bulunmakta ve erkeğin dişiyi aşılamasıyla meyveleroluşmaktadır. Bu aşılama eylemi ise rüzgârlar sayesinde olmaktadır.
Dünya'nın ilk evrimsel aşamalarında gerçekleştiği iddia edilen ağır metallerindış uzaydan Dünya üzerine çökme veya yığılma olayı, Dünya'da oluşması mümkün olmayan bu elementlere Dünya'nın sahip olduğu bilgisi ile Hadid Suresi'nin 25. ayeti arasında bağlantı kurulur.
Uzaya gidiş
Kur'an ayetlerinde uzayın keşfi, uzaya gidişin haber verildiği veya uzay roketlerinden bahsedildiği de iddia edilir:
Kur'an'da matematik ve rakamsal değerler
Kur'an'da matematik, şeriat hukukunda miras probleminin çözümü amacıyla kullanılır. Bu ayetlerde payın paydadan yüksek oluşu, bazı araştırmacıların dikkatlerini çekmiştir.
Batıni-Hurufi anlayışında Kur'an'daki bazı ayet, ayet parçacıkları ve kelimelerin görünür anlamlar dışında derin anlamları olduğuna ve bu anlamların çok daha önemli olduğuna inanılır. Bunun yanında, birtakım kelimelerin tekrar sayıları, yer aldığı sure ve ayet numaraları ve ayetlerden Ebced yöntemiyle çıkartılan rakamsal değerlerin anlamlı ve mucizeyönlerine inanılır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️