EGE OTLARI: Giritliler Ģöyle dermiĢ; Keçinin yediği her ot yenir... Bu otların kimi haĢlanıp salatası yapılır, bazıları kavrulur kiminin de etli yemeği yapılır.
EBEGÜMECİ:
Zeytinyağlı yemeği yapılan ebegümeci, Anadolu’nun pek çok yöresinde yetişiyor. Sadece sofrada da değil, doğal tıpta da kullanılan ebegümecinin, kol ve bacak çürüklerine, ciltteki şişlik ve çıbanlara iyi geldiği ve kaynatılıp içildiğinde sinirleri kuvvetlendirdiği söyleniyor.
ARAPSAÇI:
Yapraklarında bulunan ve uçucu bir yağ olan rezene sayesinde arapsaçı, anasona benzer etkili ve güçlü bir kokuya sahip. Arapsaçının gaz söktürücü ve süt artırıcı etkileri olduğu gibi kökü de idrar artırıcı olarak kullanılıyor.
ACI SOĞAN:
Acı soğan olarak bilinen bitki, aslında yaban sümbülünün soğanıdır. İzmir Alaçatı civarında yetişir ve gerçekten acı olduğu için iki kere haşlanır, üzerine zeytinyağı ve limon dökülerek yenir.
TURP OTU:
Haşlanıp salata olarak tüketildiği gibi kavrulup üzerine yumurta kırılarak da yeniyor. İçerdiği uçucu yağlardan dolayı canlandırıcı, sinirleri teskin edici, ağrı dindirici özellikleri olduğu söyleniyor.
DENİZ BÖRÜLCESİ:
Deniz kıyılarında suyun gel git yaptığı yerlerde sular çekildikten sonra yetişen bu bitki, tuzlu, ekşi ama çok lezzetlidir. Her ne kadar sarımsaklı ve sirkeli salatasının keyfine doyum olmasa da hazırlanışı bir parça zahmetlidir. İyotlu topraklarda yetiştiğinden iyot eksikliğine bağlı guatr hastalığına da iyi gelir. Kendisi çok tuzlu olduğu için pişirilirken tuz eklenmemesi önerlir.
SARMAŞIK:
Ege bölgesinin zengin ot çeşitlerinden birisidir sarmaşık otu. Biraz acı tadı ile lezzetli ve aynı zamanda faydalı bir ottur. Genellikle acısı gitsin diye az haşlanıp sonra kavrularak ve üzerine yumurta kırılarak tüketilir. Kolesterol ve üreyi düşürür Vücuttaki ödemi atar.
ŞEVKET-İ BOSTAN:
Süt dikeni olarak da biliniyor. Bu ot ocak ayından itibaren-mart ayında doğada bulunur. Kimi kuzu etiyle yemeğini yaparken, kimisi de haşlayarak salatada kullanıyor. Denir ki şevket-i bostanın haşlama suyunu sabah aç karnına içerseniz, karaciğer, böbrek taşı ve kumuna çok şifası vardır.
CİBEZ:
“Cücük” olarak da bilinen yabani lahananın İzmir çevresindeki adı cibezdir. Yumuşak ve lezzetli olan bu bitki haşlandıktan sonra zeytinyağı ve limonla tatlandırılır.
GELİNCİK OTU:
Bir kır çiçeği olan bu bitkinin kokusu çirkin tadı da normalde acıdır. Ama daha çiçeklenmeden filiz halindeki yeşil yapraklı kısımlarını otlarla birlikte kavurduğunuzda şifalı bir lezzet elde edersiniz. Sadece sofrada da değil, doğal tıpta da kullanılan gelincik otunun, balgam söktürücü, sakinleştirici, bronşit ve öksürüğü kesen etkisinin yanı sıra, lapa yapılıp yaraların üzerine sarıldığında kanamayı durdurduğu ve yaralara iyi geldiği söylenmektedir.
KAZAYAĞI OTU:
İsmini yapraklarının kaz ayağına benzemesinden alıyor, Akdeniz bölgesinde yetişen kokulu otsu bir bitki ve bağırsak solucanlarını düşürmeye faydalı geliyor.
ISIRGAN (DALAGAN)OTU:
Ege Mutfağı Ot-Sebze yemekleri denilince vazgeçilmezlerden birisi olan şifalı Isırgan otu bağışıklığı güçlendiriyor, kan dolaşımını artırıyor, kanı temizliyor, ülseri önlüyor, yaraları iyileştiriyor, dirençli mikroorganizmaların yayılmalarını, engelliyor, pankreas, mide, karaciğer, bağırsaklar ve safra kesesi rahatsızlıklarına da iyi geliyor.
HİNDİBA (RADİKA) :
Hindiba papatyagiller familyasından, sebze olarak yararlanılan bir yıllık bitki türü. Yapraklarından salata olarak yararlanıldığı gibi sıcak yemek de yapılır. Yaygın olarak yabani hindibanın yaprakları ilkbaharda toplanarak şifalı ot ve sebze olarak tüketilir. Bu yapraklar ülkemizde “Hindiba” ve “Radika” olarak bilinir. Hafif acımsı bir tadı vardır, ama kesinlikle rahatsız edici değildir. Hindiba, genel anlamda böbreklerin ve karaciğerin çalışma kapasitesini fevkalade yükseltir. Bağdokuyu çok olumlu etkileyerek, yeterli oranda kanın tüm hücrelere ulaşmasına yardımcı olur. İçerdiği etkin maddelerin birlikte oluşturduğu etki sayesinde, güçsüz kişilerin güçlenmesini sağlar. Kalsiyum ve mineral deposudur.
TARHANA OTU:
Maydanozgiller familyasındandır. Diğer adları Çördük, Çorduk, Çörtük otu, Çöğür,Çöyür otudur.20-50 cm boylarında çalı görünümlü türüne göre dikensiz yada dikensiz yumuşak tüylü, iki yada çok yıllık ,sarı çiçekli ve güçlü kokulu bitkilerdir. Kurutulmuş yaprakları ve çiçekli dallarının yara iyileştirici etkisi vardır. Yaralara egzamaya dışardan uygulanır Yaprakları ve çiçekli dalları turşulara, adından da anlaşılabileceği gibi tarhanaya lezzet ve koku vermesi için eklenir. Kaynamış suda bekletilip içilirse mide ülserine iyi geldiği ve iştah açıcı özelliği olduğu söylenmektedir.
########
(Pazarcı esnafı 63 yaşındaki Havva Sevik, “Bunları zeytinliklerimizden topluyoruz. Turp otu, dağ rokası, ısırgan otu, ebegümeci gibi otlarımız var. Sabahtan bayağı çeşit otlarımız vardı. İğnelik otu gibi ama satıldı sabahtan. Bu otlarımız kendiliğinden doğada yetişiyor. Yağmur yağınca çıkıyor. Kendi yetişiyor. Su, ilaç, gübre yok doğal yani. Aydın yöresine ait otlar. Aydın'ımıza özel otlarımız. Aydın’dan başka hiçbir yerde yetişmez bunlar. Başka hiçbir yerde bulamazsınız. Aydın’ın otları meşhurdur zaten. Turp otlarının hem ekşilemesi hem kavurması oluyor. Dağ rokasını yemeklerinde yanında salata olarak kullanılıyor. Isırganın köftesi olur böreği olur. Ebegümecinin de kavurması güzel.))
Giritliler Ģöyle dermiĢ; Keçinin yediği her ot yenir... Bu otların kimi haĢlanıp salatası yapılır, bazıları kavrulur kiminin de etli yemeği yapılır.
EBEGÜMECİ:
Zeytinyağlı yemeği yapılan ebegümeci, Anadolu’nun pek çok yöresinde yetişiyor. Sadece sofrada da değil, doğal tıpta da kullanılan ebegümecinin, kol ve bacak çürüklerine, ciltteki şişlik ve çıbanlara iyi geldiği ve kaynatılıp içildiğinde sinirleri kuvvetlendirdiği söyleniyor.
ARAPSAÇI:
Yapraklarında bulunan ve uçucu bir yağ olan rezene sayesinde arapsaçı, anasona benzer etkili ve güçlü bir kokuya sahip. Arapsaçının gaz söktürücü ve süt artırıcı etkileri olduğu gibi kökü de idrar artırıcı olarak kullanılıyor.
ACI SOĞAN:
Acı soğan olarak bilinen bitki, aslında yaban sümbülünün soğanıdır. İzmir Alaçatı civarında yetişir ve gerçekten acı olduğu için iki kere haşlanır, üzerine zeytinyağı ve limon dökülerek yenir.
TURP OTU:
Haşlanıp salata olarak tüketildiği gibi kavrulup üzerine yumurta kırılarak da yeniyor. İçerdiği uçucu yağlardan dolayı canlandırıcı, sinirleri teskin edici, ağrı dindirici özellikleri olduğu söyleniyor.
DENİZ BÖRÜLCESİ:
Deniz kıyılarında suyun gel git yaptığı yerlerde sular çekildikten sonra yetişen bu bitki, tuzlu, ekşi ama çok lezzetlidir. Her ne kadar sarımsaklı ve sirkeli salatasının keyfine doyum olmasa da hazırlanışı bir parça zahmetlidir. İyotlu topraklarda yetiştiğinden iyot eksikliğine bağlı guatr hastalığına da iyi gelir. Kendisi çok tuzlu olduğu için pişirilirken tuz eklenmemesi önerlir.
SARMAŞIK:
Ege bölgesinin zengin ot çeşitlerinden birisidir sarmaşık otu. Biraz acı tadı ile lezzetli ve aynı zamanda faydalı bir ottur. Genellikle acısı gitsin diye az haşlanıp sonra kavrularak ve üzerine yumurta kırılarak tüketilir. Kolesterol ve üreyi düşürür Vücuttaki ödemi atar.
ŞEVKET-İ BOSTAN:
Süt dikeni olarak da biliniyor. Bu ot ocak ayından itibaren-mart ayında doğada bulunur. Kimi kuzu etiyle yemeğini yaparken, kimisi de haşlayarak salatada kullanıyor. Denir ki şevket-i bostanın haşlama suyunu sabah aç karnına içerseniz, karaciğer, böbrek taşı ve kumuna çok şifası vardır.
CİBEZ:
“Cücük” olarak da bilinen yabani lahananın İzmir çevresindeki adı cibezdir. Yumuşak ve lezzetli olan bu bitki haşlandıktan sonra zeytinyağı ve limonla tatlandırılır.
GELİNCİK OTU:
Bir kır çiçeği olan bu bitkinin kokusu çirkin tadı da normalde acıdır. Ama daha çiçeklenmeden filiz halindeki yeşil yapraklı kısımlarını otlarla birlikte kavurduğunuzda şifalı bir lezzet elde edersiniz. Sadece sofrada da değil, doğal tıpta da kullanılan gelincik otunun, balgam söktürücü, sakinleştirici, bronşit ve öksürüğü kesen etkisinin yanı sıra, lapa yapılıp yaraların üzerine sarıldığında kanamayı durdurduğu ve yaralara iyi geldiği söylenmektedir.
KAZAYAĞI OTU:
İsmini yapraklarının kaz ayağına benzemesinden alıyor, Akdeniz bölgesinde yetişen kokulu otsu bir bitki ve bağırsak solucanlarını düşürmeye faydalı geliyor.
ISIRGAN (DALAGAN)OTU:
Ege Mutfağı Ot-Sebze yemekleri denilince vazgeçilmezlerden birisi olan şifalı Isırgan otu bağışıklığı güçlendiriyor, kan dolaşımını artırıyor, kanı temizliyor, ülseri önlüyor, yaraları iyileştiriyor, dirençli mikroorganizmaların yayılmalarını, engelliyor, pankreas, mide, karaciğer, bağırsaklar ve safra kesesi rahatsızlıklarına da iyi geliyor.
HİNDİBA (RADİKA) :
Hindiba papatyagiller familyasından, sebze olarak yararlanılan bir yıllık bitki türü. Yapraklarından salata olarak yararlanıldığı gibi sıcak yemek de yapılır. Yaygın olarak yabani hindibanın yaprakları ilkbaharda toplanarak şifalı ot ve sebze olarak tüketilir. Bu yapraklar ülkemizde “Hindiba” ve “Radika” olarak bilinir. Hafif acımsı bir tadı vardır, ama kesinlikle rahatsız edici değildir. Hindiba, genel anlamda böbreklerin ve karaciğerin çalışma kapasitesini fevkalade yükseltir. Bağdokuyu çok olumlu etkileyerek, yeterli oranda kanın tüm hücrelere ulaşmasına yardımcı olur. İçerdiği etkin maddelerin birlikte oluşturduğu etki sayesinde, güçsüz kişilerin güçlenmesini sağlar. Kalsiyum ve mineral deposudur.
TARHANA OTU:
Maydanozgiller familyasındandır. Diğer adları Çördük, Çorduk, Çörtük otu, Çöğür,Çöyür otudur.20-50 cm boylarında çalı görünümlü türüne göre dikensiz yada dikensiz yumuşak tüylü, iki yada çok yıllık ,sarı çiçekli ve güçlü kokulu bitkilerdir. Kurutulmuş yaprakları ve çiçekli dallarının yara iyileştirici etkisi vardır. Yaralara egzamaya dışardan uygulanır Yaprakları ve çiçekli dalları turşulara, adından da anlaşılabileceği gibi tarhanaya lezzet ve koku vermesi için eklenir. Kaynamış suda bekletilip içilirse mide ülserine iyi geldiği ve iştah açıcı özelliği olduğu söylenmektedir.
########
(Pazarcı esnafı 63 yaşındaki Havva Sevik, “Bunları zeytinliklerimizden topluyoruz. Turp otu, dağ rokası, ısırgan otu, ebegümeci gibi otlarımız var. Sabahtan bayağı çeşit otlarımız vardı. İğnelik otu gibi ama satıldı sabahtan. Bu otlarımız kendiliğinden doğada yetişiyor. Yağmur yağınca çıkıyor. Kendi yetişiyor. Su, ilaç, gübre yok doğal yani. Aydın yöresine ait otlar. Aydın'ımıza özel otlarımız. Aydın’dan başka hiçbir yerde yetişmez bunlar. Başka hiçbir yerde bulamazsınız. Aydın’ın otları meşhurdur zaten. Turp otlarının hem ekşilemesi hem kavurması oluyor. Dağ rokasını yemeklerinde yanında salata olarak kullanılıyor. Isırganın köftesi olur böreği olur. Ebegümecinin de kavurması güzel.))
🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱
Giritliler: Keçinin Yediği Her Ot Yenir
İzmir’de yaşadığım yıllar boyunca pazarda bu kadar ot tezgâhı, ot satan olduğunu hatırlamıyorum. Aradan geçen onca yıldan sonra gözlemim şu oldu: gerek otlar hususunda yapılan vurgu, gerek insanların geçmişini hatırlaması, gerekse ekonomik gerekçelerle insanların doğanın vergisi ota olan ilgisi artırmış sanırım.

Arapsaçı, ebegümeci, radika, şevket-i bostan, turp otu, cibez, yabani pırasa… Kendimi tutamadım sekiz çeşit ot aldım. Bazısını kilo ile bazısını ise demeti ile satıyorlar. Eminim satanların bazıları otların ne olduğunu bile bilmiyor ya da adlarını bilseler bile nasıl tüketildiklerini bilmiyor. İzmir, Rum kökleri ve mübadele insanlarının taşıdıkları yemek kültürü ile harmanlanmış çok zengin bir mutfak kültürüne sahip bir kent. Zaman içinde yeni yorumlar ve harmanlamalar sayesinde zenginliğin sürdüğünü söyleyebiliriz. Otların bazılarını ilk kez pişireceğim için nasıl yapıldıklarına Girit odaklı ot ve zeytinyağlı yemek tarifleri için Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan yayınlanmış “Giritli Türklerin Mutfağından Ot ve Sebze Yemekleri” kitabından baktım. http://alisveris.iskulturyayinlari.com.tr/tanim.asp?sid=xt481skf5t7tprc7z6xp

Genellikle otlar temizlendikten sonra haşlanıyor ve zeytinyağı ve limon ekşisi ile lezzetlendirilerek salata biçiminde servis ediliyor. Dilerseniz sarımsak, sarımsaklı yoğurt da ekleyebilirsiniz.
🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱
Balıkesir Edremit ilçesine bağlı Zeytinli köyünde yaşayan 53 yaşındaki Aynur Açıkgöz, baharın müjdecilerinden biri de olan mucizevi otları toplamak için çıkmış patikalara. Hem spor yapıp hem de ot toplayan Açıkgöz, annesinden öğrendiği otları doğadan toplayarak yemek ve börek yapıyor. Açıkgöz, “Keçinin yediği ve ölmediği bütün otları yiyebiliriz” diyor.
KİMİNİ HAŞLIYOR KİMİNİ BÖREK YAPIYOR
Arap saçı, gelincik otu, kıyı otu, turp otu, radika gibi pek çok ot çeşidinin bulunduğu kaz dağlarının o muhteşem doğasında elinde poşetiyle denk geliyoruz Açıkgöz’e. Bu otların hemen hepsinin yenildiğini söyleyen Açıkgöz, “Kimini kavuruyoruz, kimini haşlıyoruz kimini de börek yapıp yiyoruz. Artık yavaş yavaş bu otların mevsimi geçiyor ve kavala kalkıyorlar. Çünkü artık tarlalar ekilmeye başlıyor” diyor.
Bu otların daha çok kışın yenildiğini aktaran Açıkgöz, şöyle konuşuyor:
“Kazayağı ve benzeri birçok çeşit ot var. Keçinin yediği ve ölmediği bütün otlar yeniliyor. Ben bu ot çeşitlerini annemden öğrendim. Annem de annesinden öğrenmiş.”
HER ŞEY DOĞADAN
“Toprakla uğraşınca insan spor yapmış oluyor ve güzel oluyor. Buralarda kimse aç kalmaz. Çıkıp doğada odun topluyor, ot topluyor.
“DOĞA GÜN GEÇTİKÇE YOK OLUYOR”
“Bu zeytinlik alana ev yapımları çok olmaya başladı. Artık toprak kalmayacak. Benim çocukluğumda buralar hep zeytinlikti ama şimdi hep ev olmuş. Ve doğa gün geçtikçe yok oluyor”
İsmet SEFER/Sevim KAHRAMAN
Ege’nin otları şifa deposu
VİTAMİNİ KAYBOLMASIN
Otları tüketirken vitamin kaybının olmaması için dikkat edilmesi gerekenleri aktaran Dr. Fadıloğlu, “Hardal otu, turp otu, arapsaçı, şevketi bostan, radika (karahindiba), kuşkonmaz, ısırgan, cibez, kuzukulağı, kazayağı, deniz börülcesi, gelincik otu bölgede en çok tüketilen otlar arasında yer alıyor. Otların pişirilmesinde olabildiğince kendine has tatlarını korumaya, doğal haliyle sunmaya özen gösterilmeli. Kesilen yerlerinden vitamin kayıplarının olmaması için otlar mümkün olduğunca doğranmadan bütün olarak yıkanmalıdır” dedi.
Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu bazı ot çeşitleri hakkında ise şu bilgileri verdi:
“Ebegümeci, develik ya da gömeç olarak da bilinen, leylak rengi çiçekleri olan, salatası ve böreği ve yemeği yapılan lezzetli bir ot çeşididir. Cibez, lahana ve karnabaharın kesilip toplanma işleminden sonra toprakta kalan köklerinden büyüyen turpgiller familyasından bir ot olup salatası ve yemeği yapılmaktadır. Turp otu, radika, hardal, helvacık da haşlanıp zeytinyağlı ve limonlu salatası yapılan otlardır. Sarmaşık ise haşlanıp zeytinyağlı ve limonlu salatası yapılan ayrıca soğan ile kavrulup üzerine yumurta kırılarak da tüketilen bir ottur. Keskin bir anason kokusuna sahip olan, yabani rezene olarak da bilinen arapsaçı, kuzu etli ve zeytinyağlı yemeği yapılan diğer bir ot çeşididir. Mübarek dikeni, akkız adıyla da bilinen şevketi bostan papatyagillerden dikenli bir ot olup kuzu etiyle pişirilen veya zeytinyağlı olarak da tüketilen bir çeşittir. Genellikle çam ağacı diplerinde yetişen kuzu kulağı, doğal ekşi tadıyla salatası yapılan yabani otlardan biridir. Tek başına tüketildiğinde aromalı tadından dolayı farklı gelen ısırgan otu, karışık ot kavurmalarında ve böreklerde sıklıkla kullanılan ve çorbası da yapılan bir ottur. İstifno, bambul, it üzümü olarak da bilinen stifno, kabak ya da börülceyle pişirilen, mücver olarak da tüketilebilen bir bitkidir. Develik, alabada olarak da bilinen ve ıspanağa benzeyen labadanın da kavurması ve çorbası yapılır, yaprakları salatalara konulabilir ve bazı bölgelerde yapraklarıyla sarma yapılır. Mevsim sıcaklığına göre mart ayları itibariyle tezgahlarda gördüğümüz ve yabani kuşkonmaz olarak da bilinen tilkişen, zeytinyağında kavrulup yumurta kırılarak yenilebilen bir ot çeşididir. Mis otu, tarak otu olarak da bilinen, pembe çiçekleri olan iğnelik, salatası, böreği ve haşlaması yapılan bir Ege otudur”
BAĞIŞIKLIĞA DA İYİ GELİYOR SİNİRLERE DE
Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, “Beslenmede radika, hindibağı, hardal otu gibi antioksidan değeri taşıyan otların tüketilmesi çok faydalıdır ve idrar söktürücü, böbrek ve safra taşlarını düşürücü etkileri bulunmaktadır. Cibez ve şevketibostan sindirimi kolaylaştırır, bağırsakları çalıştırır. Eşek helvası ve yabani kuşkonmaz gibi otlar vücutta ürik asit birikmesini engeller. Biraz acı bir tadı olan sarmaşık otu, kolesterolü ve üreyi düşürür, vücuttaki ödemi atar. Biraz tuzlu bir tadı olan deniz börülcesi, iyot eksikliğine bağlı guatr hastalığına iyi gelir. Turp otunun içerdiği uçucu yağlardan dolayı canlandırıcı, sinirleri yatıştırıcı, ağrı dindirici özelliği vardır. Bağışıklığı güçlendirip, kan dolaşımını hızlandıran, kanı temizleyen, akciğeri güçlendiren, yaraları iyileştiren ısırgan otu da vücut için oldukça faydalıdır. Enginar, radika, kuşkonmaz karaciğerinizi temizlemeye yardımcı olur. Bronşite, mide sancısına iyi gelen ve süt arttırıcı özelliği olan yoğun anason kokulu arapsaçı da oldukça faydalıdır. Besin değerini ve lezzetini artırmak için de kuzu eti veya kuru fasulye ile pişirilerek tüketilebilir” dedi.
Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Eylem Ezgi Fadıloğlu
🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️