27 Haziran 2025 Cuma

Zühre (Venüs) “Ben batanları sevmem!”

 

Mariner 10 uzay aracı tarafından Zühre gezegeninin 1974 yılında çekilmiş fotoğrafı (NASA/JPL-Caltech)   

ZÜHRE: PARILDAYAN BİR GEZEGEN

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla…

(Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım.)

“O, gökte de ilah olandır yerde de ilah olandır. O, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm, (her şeyi bilen) El-Alîm’dir. Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin yalnızca kendisine ait olduğu (Allah) ne yücedir. Son saatin (kıyametin) bilgisi O’nun katındadır ve O’na döndürüleceksiniz.”

Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri yoktan var eden, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’a hamd, bizlere Allah’ın ayetlerini okuyan, bizleri arındıran, bizlere Kitab’ı ve hikmeti öğreten Peygamberimize salât ve selam olsun. Yüce Rabbimizin sonsuz ilim ve kudretiyle yarattığı gökyüzü süsleri olan gezegenleri yakından tanımaya devam ediyoruz. Önceki sayılarımızda Güneş’e en yakın gezegen olan Utarid’i (Merkür) inceledikten sonra sıradaki konuğumuz, Güneş’e olan uzaklığına göre ikinci sırada bulunan ve Dünyamıza en yakın gezegen olan Zühre (Venüs) olacak, inşallah.

Güneş ve Ay’dan sonra Dünya semasında en parlak görünen gök cismi olan Zühre, Güneş’e en yakın ikinci gezegen ve bizim en yakın komşumuzdur. Yörüngesi Dünya’nınkine göre Güneş’e daha yakın olduğundan yeryüzünde sadece Güneş doğmadan önce şafak vaktinde doğu ufkunda veya Güneş battıktan sonra alacakaranlık vaktinde batı ufkunda gözlemlenebilir. Bu yüzden Zühre, halk arasında akşam yıldızı, sabahyıldızı veya tan yıldızı olarak da isimlendirilir. Çoban Yıldızı veya Çolpan olarak da bilinmektedir. Bizim toplumumuzda kadın ismi olarak da kullanılan “Zühre” ise Arapça “parlak olan, beyaz güzellik” anlamına gelmektedir. Güneş’e ve Dünya’ya olan yakınlığı ve boyut olarak da neredeyse Dünyamız kadar büyük olması nedeniyle geceleri gökyüzünde Ay’dan sonra en parlak gök cismi olduğu için Araplar bu gezegene aydınlanmış, parlak beyaz anlamında Kevkebu’z Zuhra (Zühre Gezegeni) ismini vermişler.

Zühre’nin Tarihçesi

Zühre (Venüs) gezegeni; Ay, Güneş, Utarid (Merkür), Merrih (Mars), Müşterî (Jüpiter) ve Zuhal (Satürn) ile birlikte gökyüzündeki görünür hareketlerinin diğer yıldızlardan farklılığıyla tanınan yedi gök cisminden biri olarak tarihî çağlardan beri bilinmektedir.

Günümüze ulaşan en eski gök bilimsel belgelerden biri olan ve MÖ 7. yüzyıla ait olduğu düşünülen Ammisaduka tabletinde Babillilerin MÖ 1700-1400 yılları arasında yaptıkları Zühre gözlemlerinden bahsedilir. Antik Yunan’da sabahyıldızı olarak görüldüğünde “Phosphorus”, akşam yıldızı olarak görüldüğünde ise “Hesperus” olmak üzere iki ayrı ad taşımaktaydı. Roma imparatorluğu zamanında bu gezegen, politeist (çoktanrılı/putperest) insanlar tarafından güzellik tanrıçası Venüs ile özdeşleştirilip adına yapılan tapınaklarda kendisine tapınılmıştır.

Günümüzde yaygın olarak kullanılan ismi de buradan gelmektedir. Eski Mezopotamya (Sümer, Akad, Babil, Keldani uygarlıkları), Orta ve Güney Amerika (Maya, Aztek, İnka toplumları) ve Uzak Doğu (Çin, Japonya, Kore) kültürlerinde de Zühre gezegeninin önemli bir yeri olmuştur. 

Antik Mezopotamya Dönemi’nde yaşamış İbrâhîm Peygamber’in (as) büyük ihtimalle içinde yetişmiş olduğu 🐎Akad İmparatorluğu’nun ardılı olan Asur, Babil ve Keldâni toplumlarında da bu gezegene -geceleri çok parlak göründüğü için özel bir önem verilip ibadet edilmiştir.

Keldâniler astroloji ve gökyüzüyle ilgili araştırmalarda çağdaşı olan diğer kavimlere göre çok ilerilerdi. Babil ezoterik (gizemli) bilimlerini, özellikle kâhinliği tekellerinde tutan ve bunları bütün Akdeniz havzasına yayan Mezopotamyalı rahip, bilgin ve kâhinlere Yunanlılar ve Latinler “Kaldeliler” diyorlardı. Batı’nın bütün ezoterizm (gizli bilim) geleneği Keldânileri ata olarak kabul eder.

Grekoromen dünyası için Keldâniler her şeyden önce müneccimlerdi (yıldız falcısı).🧙🏽‍♂️ Onlar astronomik gözlemler yapmak için çok katlı kuleler yapıyor, gökyüzünü ve atmosferi incelemek suretiyle geleceğe yönelik kehanetlerde bulunuyorlardı. Doğu menşeli sihirbaz, büyücü ve müneccimler arasında Keldânilerin ayrı bir yeri vardı.

🤴🏻Sümer-Akkad ilminin mirasçısı olan Keldâniler, Mezopotamya (batıl) dinlerinin menşeine kadar giden birtakım formül ve uygulamaları bütün dünyaya yayıyorlardı.

“(Ve tuttular) şeytanların Süleyman’ın mülkü üzerine uydurdukları (batıl yalanların) peşine takıldılar. Süleyman kâfir olmadı fakat şeytanlar kâfir oldular. İnsanlara sihri ve Babil’deki iki meleğe, Harut ve Marut’a indirilen şeyleri öğretiyorlardı. ‘Biz ancak bir imtihanız/dinin için fitneyiz. Sakın küfre girme.’ demeden kimseye onu öğretmiyorlardı. Onlardan kadınla kocanın arasını ayıracak (sihri) öğreniyorlardı. Allah’ın izni olmadan o (sihirle) kimseye zarar verecek değillerdir. (Hakikatte) onlara zarar verip faydası olmayan bir şey öğreniyorlardı. Andolsun ki (o sihri) satın alanın ahirette hiçbir nasibinin olmadığını çok iyi biliyorlardı. Nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür. Keşke bilselerdi! 

🔻Keldânilerden İslami kaynaklar da bahsetmektedir.👨🏻‍🏫İbnu Nedîm eski Keldânilerin ilk Babil dönemi halkından olduklarını belirtmekte ve 📗El-Fihrist adlı eserinde Harranlı putperestlerin Keldânilerden olduğunu anlatmaktadır.❗️

 __!!! İbnü'n-Nedim, 10'uncu yüzyılda yaşayan, İslam bilim tarihine yaptığı katkılarla adını tarihe altın harflerle yazdıran bir alimdi.__ 

🔻Mes’udî de kitabında Keldâniyyûn diye bilinen Babil krallarından bahsetmektedir. Sosyoloji biliminin kurucusu olarak kabul edilen 👨🏻‍🏫İbn Haldun, 📗Mukaddime isimli eserinde Keldânilerin sihir ve büyüyle meşgul olduklarına temas etmiştir.❗️

İşte Allah’tan başka put, heykel, gök cismi vs. gibi varlıklara ilah diye tapınılan; sihir, büyü, falcılık, kehanet gibi batıl işlerle uğraşan müşrik bir toplum içinde bir hanif olarak gönülden Allah’a (cc) kulluk yapan ve tek başına bir ümmet olan İbrâhîm Peygamber (as); toplumunun ibadet ettikleri bu varlıkların ilah olamayacağını alegori yaparak, Yüce Allah’ın kendisine verdiği hüccetle onlara anlatmaya çalışıyordu:

“Gece onu bürüyüp örtünce bir yıldız görmüş: ‘Bu benim Rabbimdir.’ demişti. Yıldız batınca da: ‘Şüphesiz ki ben batanları sevmem.’ demişti. Ay’ın doğduğunu görünce: ‘Bu benim Rabbimdir.’ demişti. Onun da battığını (görünce de): ‘Şayet Rabbim beni hidayet etmezse andolsun ki sapıklar topluluğundan biri olurum.’ demişti. (Sonra) Güneş’in doğduğunu görmüş ve: ‘Bu benim Rabbim olsa gerek; bu en büyüktür.’ demişti. Güneş batınca da: ‘Ey kavmim! Şüphesiz ki ben, sizin şirk koştuklarınızdan berîyim/uzağım.’ demişti. ‘Şüphesiz ki ben, yüzümü hanif olarak, gökleri ve yaratana çevirdim. Ve ben, müşriklerden de değilim.’ ” 

“İbrâhîm’in (as) kullandığı üslubun, Allah’ın (cc) ona öğrettiği bir hüccet olduğunu söylemiştik. Bu, kavminin kabullerini esas alarak onları adım adım hakikate ulaştırma metodudur. Şöyle ki; kavmi, gök cisimlerini tazim ediyor, onları Allah (cc) ile aralarına aracı kılıyorlardı. Onlara dua ediyor, kurban kesiyor, yani onlara ibadet ediyorlardı. İbrâhîm (as) onlara, batıp yitenin ilah olamayacağını göstermek istedi.” 

🔹Hüccetülislâm (Arapça: حجة الإسلام), "İslam'da otorite" veya "İslam'ın delili" anlamına gelen yüceltici bir ünvan.

🔹Hadiste hüccet ne demek? Ta'dîlin üçüncü derecesini gösteren hadis terimi. Sözlükte “bir şeyin ispatına yarayan delil” anlamına gelen hüccet, hadis terimi olarak “bir râvinin rivayeti delil sayılacak derecede güvenilir olması” demektir.

Şimdi gelin, birlikte İbrâhîm Peygamber Dönemi’nde kendisine bir ilah gibi tapınılan bu batıp giden yıldız hangisi, biraz tefekkür edelim. Tefekkür etmeye başlamadan önce belki içinizden “Bu gezegenin hangisi olduğunu öğrenmenin bize ne faydası olacak? Zaten çok önemli olsaydı Rabbimiz bize onu bildirirdi.” diye bir düşünce geçmiş olabilir. Evet, bu haklılık payı olan bir düşüncedir.

Zira Kur’ân-ı Kerim’e genel olarak baktığımızda Rabbimizin bizlere anlattığı peygamber kıssalarında ve birtakım salih insanların başından geçen olaylarda yer, mekân, tarih, şahıs isimleri gibi ayrıntılı bilgilerin çok verilmediğini görmekteyiz.

Vahyin üslubunun bu şekilde olmasının hikmetlerinden biri de Rabbimizin vahyine muhatap olan kişinin hangi çağda ve coğrafyada yaşıyor olursa olsun anlatılan kıssayı okurken alınması gereken dersleri/ibretleri/öğütleri açık, anlaşılır bir şekilde idrak edebilmesi; bir diğeri de Kur’ân boyunca altı çizilerek sürekli vurgulanan tevhid (Allah’tan başka ilah olmadığı) inancının kalplere net ve sağlam bir şekilde nakşedilmesini sağlamak olabilir. Zira Rabbimiz bir ayette şöyle buyurmaktadır:

“Bu (Kur’ân) onunla uyarılsınlar, (Allah’ın) ancak tek bir ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsın diye insanlara bir mesajdır.” 

Yine bir başka ayette de Rabbimiz, peygamber kıssalarının ve genel olarak Kur’ân’ın anlatılış amaçlarını şu şekilde bildirmektedir:

“Andolsun ki onların kıssalarında, akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kur’ân) öyle uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat kendinden önceki (Kitapları) doğrulayıcı ve her şeyi detaylı açıklayan, mümin topluluk için de hidayet ve rahmettir.” 

Bu ayet-i kerimeden de anlaşıldığı üzere peygamberlerin (as) kıssalarının anlatılış gayelerinden birinin akıl sahiplerinin ibret alıp kendi hayatları için dersler çıkarması olduğunu söyleyebilir, genel olarak Kur’ân’ın indirilmesindeki gayelerden birkaçını ise şöyle sıralayabiliriz:

– Kendinden önceki Kitapları (tahrif edilmemiş Tevrat’ı, Zebur’u, İncil’i) doğrulaması,

– Her şeyi detaylı bir şekilde açıklaması,

– İman eden topluluklar için hidayet ve rahmet olması.

Kur’ân-ı Kerim’de verilen (özellikle kevnî ayetlerle ilgili) detaylı bilgileri doğru bir şekilde anlayabilmek ve Kitab’ın biz iman edenler için hidayet ve rahmet olabilmesi için de o ayetler üzerinde tefekkür ederek bir çaba göstermemiz gerekir.

Bu kısa açıklamadan sonra İbrâhîm Peygamber’in (as) kıssasında bahsedilen gezegen hakkında tefekkür etmeye başlayabiliriz.

İbrâhîm Peygamber’in (as) yaşadığı dönemde Ortadoğu coğrafyasındaki Mezopotamya bölgesinde bulunan Sümerler, Akadlar, Babiller gibi toplumların gök cisimlerini tazim ederek onları Allah (cc) ile aralarında aracı kıldıklarını, onlara dua ettiklerini, onların ve ilahlaştırdıkları birtakım başka varlıkların heykellerini yaparak onlara adaklar adayıp kurbanlar kestiğini ve böylece onlara ibadet ettiklerini önceki sayfada belirtmiştik. Şimdi ilk olarak bu kavimlerin batıl inanışlarını ve dinlerini yakından inceleyelim.

🌳Mezopotamya dini, Antik Mezopotamya medeniyetlerinin, özellikle MÖ 3500 ve 400 yılları arasında Sümer, Akad, Asur, Babil gibi medeniyetlerin dinî inançlarını ve uygulamalarını içine alır. Antik Mezapotamya dininin temelleri erken Sümer hanedanları tarafından atılmış, daha sonra oluşan uygarlıklar ve bölgeye dışarıdan gelip yerleşen kavimler bu dinî yapıyı benimsemiştir.

Her ne kadar bölgenin bölümleri arasında farklılık gözlense de temel dinî figürler, efsaneler ve inanışlar aynı kalmıştır. Politeistik (çok tanrılı/putperest) bir din olan Mezopotamya dininin heykellerle temsil edilen tanrı ve tanrıçaları zaman içinde isim değiştirse de özellikleri genelde aynı kalmış, fakat dinler tinsel olarak nitelik kazanmıştır.[15]

“Andolsun ki, bundan önce İbrahim’e rüşdünü (olgunluk) vermiştik. Biz onu biliyor (gelişimini ve süreçlerini izliyorduk). Hani babasına ve kavmine demişti ki: ‘Şu başında ibadet için bekleştiğiniz heykeller de neyin nesi?’ ‘Biz babalarımızı onlara ibadet eder bulduk.’ demişlerdi. ‘Andolsun ki sizler de babalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz.’ demişti.” 

🔹Rüşt؛Türk dil kurumuna göre kanunlara göre erginlik çağına gelmiş kişianlamına gelen bir kelime olarak bilinmektedir. Aynı zamanda bir kişinin herhangi bir konuda yeterli bir seviyeye geldiğini ifade etmek için kullanılmaktadır.

Sümerler; gök, yer, deniz ve havanın denetimini ellerinde bulunduran dört ana tanrının olduğuna ve kâinatta bulunan diğer bütün kozmik varlıkları bu dört tanrıdan birinin yarattığı düşüncesine sahiplerdi. 

“Onlara İbrahim’in haberini oku.☝🏻Hani babasına ve kavmine: ‘Neye ibadet ediyorsunuz?’ demişti. Demişlerdi ki: ‘Putlara ibadet ediyor ve kesintisiz onlara ibadetimizi sürdürüyoruz.’ Demişti ki: ‘Dua ettiğinizde sizi duyuyorlar mı?Ya da size bir fayda ve zararları dokunuyor mu?’ ‘(Hayır öyle değil!)Biz babalarımızı böyle yaparken bulduk. (Hiç sorgulamadan biz de aynısını yapıyoruz).’ Demişti ki: ‘Gördünüz mü şu ibadet ettiklerinizi? Hem sizin hem de geçmişteki babalarınızın. Şüphesiz ki onlar, benim düşmanımdır. Âlemlerin Rabbi (olan Allah) müstesna.’ ”[ 

Müşrikler Allah’a (cc) taptıklarına, putların da onları Allah’a (cc) yakınlaştırdığına inanıyorlardı. İbrâhîm (as), “İbadet ettikleriniz benim düşmanımdır.” dediğinde “Allah da mı?” sorusunu sormamaları için âlemlerin Rabbi olan Allah’ı (cc) istisna tutmuştur. 

Sümerlerin düşüncesine göre An, Enlil, Enki ve tanrıça Ninhursag panteonun dört büyük tanrısıdır. Bunların dışında Ay tanrısı Nanna, Güneş tanrısı Utu ile aşk, güzellik ve savaş tanrıçası İnanna (Romalılarda Venüs) diğer önemli üç tanrıdır. Baş tanrı olarak kabul edilen An, başlangıçta Sümerler tarafından panteondaki en yüce hükümdar olarak kabul edilirken Uruk’ta (gelişmiş bir Sümer kenti) İnanna’ya tapınma An’a tapınmanın önüne geçmiştir. 

“İbrahim’i de (kavmine yolladık). Hani kavmine demişti ki: ‘Allah’a kulluk edin ve O’ndan korkup sakının. Şayet bilirseniz bu, sizler için en hayırlı olandır. Siz, ancak Allah’ı bırakıp birtakım putlara ibadet ediyor ve aslı astarı olmayan yalanlar uyduruyorsunuz. Şüphesiz ki Allah’ı bırakıp da ibadet ettikleriniz, size rızık verme gücüne sahip değiller. Rızkı Allah’ın katında arayın. O’na ibadet edin ve O’na şükredin. (Çünkü sonunda) O’na döndürüleceksiniz.’ ”[21]

Antik Mezopotamya toplumlarında kurbanlar, kansız (tütsülenmiş yiyecek ve içecek gibi besinler) ve kanlı (tanrılar adına kesilen birtakım hayvanlar) olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Tapınaklarda ikamet ettiğine inanılan tanrıların her gün beslenmesi gerektiği düşünülmüştür.

“Şüphesiz ki İbrahim de onun taraftarlarındandı. Hani Rabbine selim bir kalple gelmişti. Hani babasına ve kavmine: ‘Siz neye ibadet ediyorsunuz?’ demişti. ‘Bir takım yalanlar uydurarak Allah’tan başka ilahlar mı ediniyorsunuz? Âlemlerin Rabbi hakkındaki zannınız nedir? (Bu yaptığınızı cezasız bırakacağını mı düşünüyorsunuz?)’ Yıldızlara bir bakış attı. ‘Ben hastayım.’ dedi. Ondan yüz çevirip arkalarını dönüp gittiler. (Kimseler kalmayınca) onların ilahlarına yöneldi ve: ‘(Şu yemeklerden) yemez misiniz?’ dedi. ‘Ne oluyor size? Konuşmuyorsunuz?’ ” 

Sümer dininde dişi tanrılar her zaman üstün bir rol oynamışlardır. Bu tanrıların en meşhuru göklerin sahibi ve Uruk şehrinin baş tanrıçası olarak kabul edilen aşk ve savaş tanrıçası İnnana’dır. 

“Onlar, Allah’ı bırakıp da birtakım dişi (ismi verilen putlara) dua ederler. (Gerçekte) onların dua ettiği inatçı şeytandan başkası değildir.”

Sümerlerdeki tanrılar, Sami toplumlarının yoğun bir şekilde Sümer kültürü ve özellikle inancı etkisinde kalmasıyla birlikte zamanla Sami isimler almaya başlamışlardır. Akad devletinin[27] hükümdarlarının hükümdarlığı altında (Sümerlerin Tanrıça İnanna’sı olan) Tanrıça İştar zamanla tüm tanrıların başına geçmiştir. 

Akadların ve Asurluların ardılı olan Babil toplumu da Sümer kültünün ana temalarına ve tanrıların çoğuna bağlı kalmakla beraber Tanrı Marduk’u merkeze alan bir imparatorluk kültü olarak yeniden örgütlemişlerdir. Gökyüzü tanrısı An (Anu), hava tanrısı Enlil ve yeryüzü tanrısı Enki (Ea), Babil ilahları arasında yer alırken Marduk, Ea’nın oğlu olarak panteona eklenmiş ve böylece hem doğuştan gelen haklara hem de onun olağanüstü yeteneklerine sahip olmuştur. 

Tıpkı Marduk gibi çeşitli tanrıların özelliklerini kendisinde toplayan bir diğer tanrı da Tanrıça İştar’dır. Sümer ve Sami kavimlerinin bir karışımı olarak Babil toplumunda ortaya çıkan İştar, hem erkek hem de dişi özellikleri taşımıştır. 

Babil Kralı 2. Meli-Shipak’ın Kuddurusu (Taş Belgesi) üzerinde Zühre (o dönemki ismiyle İştar) Gezegeni, Hilal ve Güneş – Louvre Müzesi + ( Ankara Müzesinde de mevcut!)

Sümerlerde İnanna; Asur, Akad, Babil toplumlarında İştar; Romalılarda Venüs isimleriyle asırlar boyunca güzelliğin, aşkın ve savaşın tanrıçası olarak kendisine tapınılan ve İbrâhîm Peygamber’in de (as) gecenin karanlığı kendisini bürüdüğünde gördüğü ve “İşte Rabbim bu!” deyip battığını gördükten sonra “Ben batanları sevmem!” diyerek bir görünüp bir kaybolan, yitip giden gök cisimlerinin ilah olamayacağını kavmine anlatmaya çalıştığı bu olaya konu olan gezegen (kevkeb) Zühre olabilir diye düşünüyorum. En doğrusunu bilen El-Âlim olan Yüce Allah’tır.

Zühre’nin geceleri gökyüzünde Ay’dan sonra en parlak gök cismi olarak gözüktüğünü yazının başında belirtmiştik. Boyut olarak hemen hemen Dünya!mız kadar büyük ve bize en yakın gezegen olması nedeniyle bazı zamanlarda akşam Güneş battıktan sonra hava kararmaya başladığında, diğer yıldız ve gezegenlerden önce göze ilk çarpan gök cismi Zühre olur.

Güzel parıltısından dolayı geçmişte yaşamış pek çok putperest müşrik toplumda farklı isimler altında güzellik tanrıçası olarak tapınılmış ve mitolojilerinde önemli bir yer verilerek adına tapınaklar bile yapılmıştır.

Ay ve Zühre’nin gökyüzünde birbirine yakın konumdayken Güneş battıktan bir süre sonra çekilmiş fotoğrafı

İşte böyle ilahlaştırılmış gök cisimlerine ve onları temsil eden putlara tapınılan müşrik bir kavimde yaşamış olan İbrâhîm Peygamber (as) tek başına bir ümmet olarak Yüce Allah’ın kendisine verdiği hüccetle; bu tapınıp durdukları batıp giden gök cisimlerinin ve onları temsil eden heykellerinin ilah olamayacağını, Allah’tan (cc) başka ibadeti hak eden bir ilahın olmadığını, Rabblerinin göklerin ve yerin rabbi olan Allah (cc) olduğunu bir hanif olarak onlara anlatmaya çalışmıştı. Ama kavmi ona inanmamış, ilahlarını diline dolayan bu genci ilahlarının heykellerini paramparça ettiği için cezalandırmak istemiş ve ona tuzak kurmuşlardı:

“Dediler ki: ‘Onun için yüksek bir yapı inşa edin. Sonra onu ateşin içine atın.’ Ona tuzak kurmak istediler. Biz ise onları alçaltılmışlar kıldık.” 

Ama müminlerin koruyucusu olan Yüce Allah onu onların tuzağından korudu:

“Demişlerdi ki: ‘Şayet bir şeyler yapacaksanız, onu yakın ve ilahlarınıza yardım edin.’ Biz de buyurduk ki: ‘Ey ateş! İbrahim’e serin ve selamet ol.’ ” 

Belki bir akşam, gecenin karanlığı sizi bürümeye başlayınca siz de başınızı kaldırıp gökyüzüne bakar, bu parıltılı gezegeni görür ve aklınıza İbrâhîm Peygamber (as) ile onun bu şerefli ve destansı mücadelesi gelir de kalbinizde ona bir yakınlık duyarak kendisine selam edersiniz…

“Sonradan gelecekler arasında (hayırla yâd edilmesi için ona güzel bir nam) bıraktık. Selam olsun İbrahim’e.” 

Yörünge Özellikleri 

Günöte:                                 ~ 108.939.000 km

(Güneş’e en uzak olduğu zaman)

Günberi:                                ~ 107.477.000 km

(Güneş’e en yakın olduğu zaman)

Yarı Büyük Eksen:                  ~ 108.208.000 km

(Güneş’e ortalama uzaklığı)

Dış Merkezlik:                        ~ 0,0067

(Yörünge basıklığı)

Yörünge Periyodu:                  ~ 224 gün

(Güneş etrafında dolanım süresi)

Ortalama Yörünge Hızı: ~ 35 km/sn (1 saniyede 35 km)

Yıldızıl Dönme Süresi: – 243 gün (Ters yönde)

(Sabit bir yıldıza göre gezegenin kendi ekseni etrafındaki dönüş süresi)

Eksen Eğikliği:                                   2,640

(Gezegenin kendi etrafındaki dönme ekseni ile yörünge ekseni arasındaki açı)

KAYNAKLAR:

[1]. 43/Zuhruf, 84-85

[2]. (~) ifadesi matematikte “yaklaşık olarak” anlamına gelir.

[3]. Eduard Paul Dhorme, Babil ve Asurlular’da Din, s. 54, 178, 258, 282

[4]. 2/Bakara, 102

[5]. El-Fihrist (Teceddüd), 9. Bölüm s. 302, 372, 383

[6]. Mes’udi, Murucu’z-zeheb (Abdülhamid), 1/215

[7]. İbni Haldun, Mukaddime (Süleyman Uludağ tercümesi İstanbul 1983), 2/1143, 1179-1183

[8]. Alegori: Bir düşünceyi, davranışı ya da eylemi, daha kolay kavratabilmek için onu, yerini tutabilecek simgelerle, simgesel sözlerle, benzetmelerle göz önünde canlandırma işi.

[9]. 6/En’âm, 76-79

[10]. bk. Vahyin Rehberliğinde En’âm Suresi Tefsiri, Halis Bayancuk, s. 211-212

[11]. Vahyin üslubunun bu şekilde olmasının muhakkak çok sayıda hikmeti vardır. Bu hikmetleri tek tek tespit edip burada anlatmak yazıyı çok uzatacağından ve konu bütünlüğünü dağıtacağından dolayı burada şimdilik bir iki tanesiyle yetiniyoruz.

[12]. 14/İbrâhîm, 52

[13]. 12/Yûsuf, 111

[14]. Tefekkür; zihnin bir konuyla ilgili bilgileri karşılaştırarak, aralarındaki bağlantıları inceleyerek bir yargıya, karara veya bir sonuca varma etkinliğidir. Dinî bir kavram olarak ise Allah’ın (cc) yarattıklarını, kâinatı, yaşamı ve bunlardaki ilimleri, hikmetleri, gayeleri ince ince düşünüp anlamaya çalışma faaliyeti anlamına gelmektedir.

[15]. Wikipedia İnternet Ansiklopedisi, Antik Mezopotamya Dini Maddesi

[16]. 21/Enbiyâ, 51-55

[17]. Ebru Uncu, Eski Mezopotamya ve Yunan Dünyasında Din ve Tanrılar, s. 8-9 (Pamukkale Üniversitesi 2011)

[18]. 26/Şuarâ, 69-77

[19]. Tevhid Meali, Şuarâ Suresi, 77. ayetin açıklaması

[20]. Ebru Uncu, Eski Mezopotamya ve Yunan Dünyasında Din ve Tanrılar, s. 8-9 (Pamukkale Üniversitesi 2011)

[21]. 29/Ankebût, 16-17

[22]. age. s. 24-25

[23]. 37/Saffât, 83-92

[24]. age. s, 13

[25]. 4/Nisâ, 117

[26]. Samiler, Nûh’un (as) oğlu Sam’ın soyundan geldiğine inanılan, etnik ve ırksal olarak birbirleriyle akraba olan Orta Doğu halklarıdır. Günümüze kadar yok olmadan veya asimile olmadan gelebilmiş Sami halkları Araplar, Yahudiler (İbranilerin torunları olarak), Süryaniler ve Maltalılardır. Aramiler ise günümüze kadar sayılarını koruyamamış ve diğer Sami halkların içine karışmışlardır. (Wikipedia İnternet Ansiklopedisi, Samiler maddesi)

[27]. Akad İmparatorluğu, uzun ömürlü Sümer uygarlığından sonra MÖ 2334 – 2154 yılları arasında hüküm sürmüş Mezopotamya’nın ilk antik imparatorluğuydu. (Wikipedia İnternet Ansiklopedisi, Akad İmparatorluğu maddesi)

[28]. age. s. 16

[29]. age. s. 17

[30]. age. s. 19

[31]. Bu sayıyı okuduğunuz sıralarda (2023 yılının Haziran ayında), akşamları Güneş battıktan sonra batı ufkuna doğru bakarsanız Zühre gezegenini parıltılı bir şekilde görebilirsiniz, inşallah.

[32]. 37/Saffât, 97-98

[33]. 21/Enbiyâ, 68-69

[34]. “Şüphesiz ki insanlar arasından İbrahim’e en yakın olanlar, (tevhid konusunda) onun (yoluna) uyanlar; bu Nebi ve iman edenlerdir. Allah, müminlerin velisidir/dostudur.” (3/Âl-i İmrân, 68)

[35]. 37/Saffât, 108-109


♻️


UTARİD GEZEGENİNDE UZUN BİR GÜN

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla…

Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım.

“Göklerde ve yerde olanların tamamının, (ayrıca) bölük bölük uçan kuşların Allah’ı tesbih ettiklerini görmedin mi? Onlardan her biri, (nasıl) namaz kılıp tesbih edeceğini bilir. Allah onların yaptıklarını bilendir. Göklerin ve yerin hâkimiyeti/egemenliği Allah’a aittir. Ve dönüş yalnızca Allah’adır.”

Gökleri ve yeri yoktan var eden ve bunların arasında birbirinden güzel sayısız varlığa vücut veren El-Bâri olan Allah’a hamd, peygamberlerin sonuncusu Muhammed’e salât ve selam olsun.

Utarid’in Tarihçesi

Eski Çağlardan günümüze ulaşan kaynaklarda Utarid; Ay, Güneş, Zühre (Venüs), Merrih (Mars), Müşterî (Jüpiter), ve Zuhal (Satürn) ile birlikte, görünür hareketlerinin diğer yıldızlardan farklılığıyla tanınan yedi gök cisminden biri olarak gösterilir. Bu yönüyle Antik Çağlardan günümüze insan kültüründe ve astronomide yerini korumuştur.

Antik Yunan’da küçük sabahyıldızı olarak görüldüğünde Hermes (Yunan mitolojisinde/ uydurulmuş efsanelere dayalı batıl dininde tanrıların habercisi), küçük Akşam Yıldızı olarak görüldüğünde ise Apollo (Yunan mitolojisinde müziğin, sanatların, şiirin, ateşin ve Güneş’in tanrısı) olmak üzere iki ad taşımaktaydı. Pisagor sayesinde bu iki yıldızın aslında aynı gök cismi (gezegen) olduğunu öğrenen İlk Çağ Batı dünyası, bu gezegenin ve Zühre’nin (Venüs) Dünya etrafında değil de Güneş etrafında döndüğünü ileri süren Heraklit ile de ilk kez Güneş Merkezli görüş ile tanışmış oldu. Romalılar ise gezegene Hermes’in Roma mitolojindeki muadili (eş değeri) olan ayakları kanatlı olarak tasvir edilen haberci tanrı Merkür’ün adını vermişlerdi.

Gezegenin Türkçe adı ise Erdenay olarak geçmektedir, ayrıca Arzutilek olarak da bilinir.

Benim bu gezegen için kullanmayı tercih ettiğim ve eski dilde kullanılan “Utarid” isminin ise kelime olarak ne anlama geldiğini tam olarak bilmiyorum, yaptığım ufak araştırma sonucu bir kaynakta eski bir Arap kabilesinin ismi olarak geçtiğini öğrendim. Araplar bu gezegene “Kevkebu’l Utarid/Utarid Gezegeni” ismini vermişler. 

1639 yılında İtalyan Gök Bilimci Giovanni Battista Zupi basit bir teleskop yardımıyla Utarid’in evreleri olduğunu fark etti. Yaptığı gözlemler sonucunda gezegenin Güneş etrafında döndüğünü bildirdi.

1880’lerde İtalyan Gök Bilimci Giovanni Schiaparelli atmosferin olumsuz etkilerini en aza indirebilmek amacıyla, Utarid’in gökyüzünde yüksekte bulunduğu gündüz saatlerinde (zannımca bir Güneş tutulması sırasında) gelişmiş bir teleskopla yaptığı gözlemlerle, Utarid yüzeyinde koyu ve açık renkli bölgeleri gösteren ilk “albedo/yansıtma haritasını” çizdi. Utarid’in Güneş etrafında dolanma süresi (88 Dünya günü) ile kendi etrafında dönme süresinin eşit olduğunu, böylece gezegenin bir yarısının sürekli aydınlık, diğer yarısının ise sürekli karanlık olduğunu iddia etti.

1962 yılında Michigan Üniversitesinden W. E. Howard, gezegenin kızılötesi ve radyo ışınımları ölçümlerine dayanarak Utarid’in gece yüzünün hiçbir zaman Güneş ışığı almayan bir yüzeyden beklendiği kadar soğuk olmadığını, bu nedenle kendi ekseni etrafındaki 88 günlük dönüş süresi iddialarının akla yatmadığını ileri sürdü.

1965’te Gordon H. Pettengil ve Rolff B. Dyce, Porto Riko’daki[3] Arecibo Radyo Teleskobu yardımıyla yaptıkları radar incelemeleri ile gezegenden yansıyan ışınların Doppler Kaymasını ölçerek Utarid’in kendi ekseni etrafındaki dönüşünü 58,65 (yaklaşık 59) günde tamamladığını hesapladılar. Bu bulgu üzerine İtalyan bilim insanı Guiseppe Colombo bugün kabul edilen 3/2 yörünge-dönüş senkronizasyonunu ortaya attı.

Utarid’in Gözlemlenmesi

Tarihî çağlardan beri çıplak gözle görülen beş gezegenden biri olan Utarid’i, Güneş’e en yakın gezegen olduğu için gözlemlemek pek kolay değildir. Çünkü Güneş’in parlaklığının yanında çok sönük kalır. Utarid; Güneş etrafında Dünya’nın yörüngesinin içerisinde döndüğü için Güneş doğmadan hemen önceki veya battıktan hemen sonraki bir saat içinde doğu veya batı ufkunda gözlemlenebilir.

Batı ufkunda Güneş battıktan yarım saat sonra Ay, Zühre ve Utarid

Utarid, Dünya’ya kıyasla Güneş’e yaklaşık üç kat daha yakındır. Bu nedenle Utarid’in yüzeyinden Güneş’e bakıyor olsaydınız dünyada gördüğünüze kıyasla üç kat daha büyük bir Güneş görürdünüz.

Utarid her yüzyılda ortalama olarak on üç kez Güneş’in önünden geçer. Transit geçiş esnasında, Güneş’in parlak diskinin önünde siyah bir nokta olarak görünür. 

Son Utarid transit geçişi 11 Kasım 2019 tarihinde gerçekleşti.

11 Kasım 2019 tarihindeki transit geçişi sırasında Utarid
Utarid’in Güneş’in Önünden 2006 yılındaki Transit Geçişi (Güneş’in solundaki büyük ve sağındaki küçük siyah koyuluklar Güneş yüzeyinde oluşan Güneş lekeleridir. Utarid ise orta alt kısımda küçük bir nokta olarak gözüküyor.)

❓Gelecekteki ilk üç transit geçiş ise sırasıyla 13 Kasım 2032, 7 Kasım 2039 ve 7 Mayıs 2049 tarihlerinde olacak ve bu üç Utarid geçişi de Türkiye’den gözlemlenebilecek inşallah.

Utarid de diğer gezegenler gibi Güneş etrafında eliptik (elips biçiminde) bir yörüngede dolanır. Bu kaide sadece gezegenler için geçerli değildir.

Gök adamızın (Samanyolu galaksisinin) merkezinin etrafında dolanan milyarlarca yıldız, gezegenlerin etrafında tur atan doğal ve yapay uydular veya kara deliklerin etrafında dönen yıldızlar da eliptik yörüngelere sahiptir.

Elips denilince basık bir çember veya oval bir şekil düşünmek yeterlidir. Çemberi ne kadar bastırırsanız ovallik o kadar artar.

Çember ile Elipsin Karşılaştırılması

Utarid’in yörünge basıklığı (dış merkezliği) Güneş Sistemi’ndeki bilinen diğer tüm gezegenlerden daha büyüktür. Bu yüzden Güneş’e en yakın (günberi) konumundaki mesafesiyle, en uzak (günöte) konumundaki mesafesi arasında çok büyük bir fark vardır. Utarid’in Güneş’e olan uzaklığı ortalama 58 milyon km, enberi ve enöte uzaklıklarıysa yaklaşık olarak sırasıyla 46 ve 70 milyon km’dir. Utarid, Güneş’e günötede günberi konumunda olduğundan yaklaşık 1,5 kat daha uzaktır.

Güneş Sistemi’ndeki dokuz gezegen içinde Güneş’in etrafında en hızlı hareket eden gezegen Utarid’dir. Ortalama olarak saniyede 47 km hızla Güneş etrafında dolanır. Dünya’nın ortalama yörünge hızı ise saniyede 30 km’dir. Hız değerinin ortalama verilmesinin nedeni gezegenlerin yörüngelerinin az önce de belirttiğimiz gibi elips olmasıdır.

Bir gezegen Güneş etrafındaki yörüngesinde ilerlerken Güneş’e ne kadar yakın olursa o kadar hızlı, Güneş’ten ne kadar uzaksa o kadar yavaş hareket eder.

İç Gezegenlerin ve İkarus Asteroidi ile Halley Kuyruklu Yıldızı’nın yörüngelerini ve basıklıklarını gösteren çizim (e = dış merkezlik/yörünge basıklığı)

Utarid’in Güneş etrafındaki yörüngesinin diğer gezegenlere göre farklı olması gibi, kendi ekseni etrafındaki dönüşü de oldukça sıra dışıdır. Kendi ekseni etrafındaki bir tam turunu yaklaşık 59 Dünya gününde tamamlar, yani Dünyamız kendi ekseni etrafındaki bir dönüşünü 24 saatte (bir günde) tamamlarken, Utarid ise yaklaşık 59 günde tamamlar. Bu yüzden bu gezegendeki gün süresi, Dünya’da aşina olduğumuz gün süresinden çok farklıdır. Buradaki önemli nokta, gün süresini nasıl belirlediğinizle ilgilidir.

Eğer gün süresini bir gün doğumundan sonraki gün doğumuna kadar geçen süre olarak alırsanız, Utarid’in gün süresi 176 Dünya gününe eşit olur. Bu gün tanımına “Güneş Günü” denir. Ancak eğer gün süresini Utarid’in kendi ekseni etrafındaki 360 derecelik bir tam turu olarak alırsanız, gün süresi yaklaşık 59 Dünya günü olacaktır. Bu gün tanımına ise “Yıldızıl Gün” denir. Eğer Utarid’in bir gününü 59 Dünya günü olarak kabul ederseniz, Utarid günü (kendi etrafında dönüş süresi) ile Utarid yılı (Güneş etrafındaki dönüş) süresinin oranının 2/3 olduğunu görürsünüz. Yani kabaca üç Utarid yıldızıl günü geçtiğinde iki Utarid yılı da bitmiş olur. Ancak bir Utarid gününü Güneş’in iki doğuşu arasında geçen süre, yani 176 Dünya günü olarak kabul ederseniz, Utarid’in bir yılı ile bir günü arasındaki oran 1/2 olur. Yani bir Utarid Güneş günü bitene kadar iki Utarid yılı geçmiş olur.

İşte bu yüzden Utarid gezegeninde geçireceğiniz bir gün hayatınızın en tuhaf günü olurdu. Eğer bu gezegen üzerinde yaşıyor olsaydınız doğudan yükselen Güneş’in öncelikle batıya doğru hareket ettiğini görürdünüz. Buraya kadar garip bir durum yok, çünkü Dünya’da deneyimlediğimiz hâl de tam olarak bu. Dünya kendi ekseni etrafında batıdan doğuya doğru döndüğü için Güneş gökyüzünde doğudan batıya doğru hareket ediyormuş gibi görünür. 

Ancak Utarid’de bir günü deneyimlerken asıl tuhaflık bir süre sonra başlar. Gezegenin kendi ekseni etrafındaki dönüş hızı çok yavaş olduğu için bir tam dönüşünü yaklaşık 59 günlük sürede tamamlarken bu süre içinde Güneş çevresindeki dönüşünün de üçte ikisini bitirdiğinden Güneş’in Utarid gökyüzündeki görünür hareketi Dünya’ya göre çok daha yavaş olmaktadır. 

Bunun yanı sıra aşırı eliptik yörünge nedeniyle değişen yörünge hızı, gezegenin Güneş çevresindeki açısal dönüş hızının bazen kendi etrafındaki açısal dönüş hızını aşmasına ve Güneş’in görünür hareketinin ters dönmesine yol açar. Bu sebeple batıya doğru giden Güneş bir ân durur ve sonra doğuya doğru geri gitmeye başlar. Bir süre sonra ise Güneş tekrar durup batıya doğru ilerlemeye devam eder ve nihayet batı ufkundan batar. Bu olay 88 Dünya günü sürer ve bu da bir Utarid yılına eşittir. 

Yani Utarid’de Güneş doğup batana kadar gezegen aynı zamanda Güneş etrafındaki bir turunu tamamlamış olur. Aynı döngü gece de devam eder; Güneş batı ufkunda battıktan sonra tekrar doğu ufkundan doğana kadar 88 Dünya günü boyunca Utarid’de gece yaşanır. Bu uzun süren Utarid gece ve gündüzlerini anlamaya çalışırken bir yandan da Yüce Rabbimizin şu ayetlerini tefekkür etmenin faydalı olacağını düşünüyorum:

“O, kendisinden başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilahın olmadığı Allah’tır. Başta da (dünyada) sonda da (ahirette) hamd O’na aittir. Hüküm yalnızca O’nundur ve O’na döndürüleceksiniz. De ki: ‘Görüşünüz nedir? (Söylesenize!) Allah Kıyamet Günü’ne kadar, geceyi üzerinize sürekli kılsa Allah’tan başka hangi ilah size aydınlık getirebilir? Dinlemez misiniz?’ De ki: ‘Görüşünüz nedir? (Söylesenize!) Allah, Kıyamet Günü’ne kadar, gündüzü üzerinize sürekli kılsa Allah’tan başka hangi ilah içinde dinleneceğiniz geceyi size getirebilir? Görmez misiniz?’ İçinde dinlenesiniz ve Allah’ın lütfundan arayasınız diye, sizin için geceyi ve gündüzü yaratması O’nun rahmetindendir. Umulur ki şükredersiniz.”

“Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün peşi sıra yer değişmesinde akıl sahipleri için (üzerinde düşünüp, bunları yapanın tek ilah olduğu, kulluğun sadece kendisine yapılması gerektiğine dair sonuçlar çıkaracakları) ayetler vardır.

Onlar ki ayakta, otururken ve yanları üzere yatarken Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler ve (derler ki): ‘Rabbimiz, Sen bunu boşa yaratmadın. Seni eksikliklerden tenzih ederiz, bizi ateş azabından koru.’ ”

“Şüphesiz ki gecenin ve gündüzün peşi sıra gelmesinde ve Allah’ın göklerde ve yerde yarattıklarında, korkup sakınan bir topluluk için (Allah’ın azamet ve gücüne delalet eden) ayetler vardır.” 

“Allah ki; kendisinde sükûnet bulmanız için geceyi, (çalışıp, rızkınızı aramanız için de) gündüzü aydınlık kıldı. Gerçek şu ki Allah, insanlar üzerinde lütuf ve ihsan sahibidir, fakat insanların çoğu şükretmezler.” 

El-Vâsi ve El-Alîm olan Rabbimizden, ilmimizi ve imanımızı arttırmasını, bizleri kendisini çokça zikreden, göklerde ve yeryüzünde yarattığı varlıklar üzerinde hakkıyla tefekkür eden, maddi ve manevî lütuf ve ihsanlarının farkında olup onlara şükreden muttaki kullarından kılmasını diler ve bu ayki yazımı Peygamberimizin (sav) şu duasıyla bitirmek isterim:

“Allah’ım ayaktayken beni İslam ile koru, otururken beni İslam ile koru, uyurken beni İslam ile koru, hakkımda hiçbir düşman ve hasedçinin isteğini yerine getirme.” 

Yörünge Özellikleri

Günöte                       : ~69.817.000 km

(Güneş’e en uzak olduğu nokta)

Günberi                      : ~46.001.000 km

(Güneş’e en yakın olduğu nokta)

Yarı büyük eksen         : ~57.909.000 km

(Güneş’e ortalama uzaklığı)

Dış Merkezlik               : ~0,206

(Yörünge Basıklığı)

Yörünge Periyodu        : ~88 Dünya günü

(Güneş etrafında dolanım süresi)

Ortalama Yörünge Hızı : ~47,3 km/sn

(1 saniyede 47 km 300 metre)

Yıldızıl Gün Süresi        : ~59 Dünya günü

(Sabit bir yıldıza göre gezegenin kendi ekseni etrafındaki dönüş süresi)

KAYNAKLAR:

[1]. 24/Nûr, 41-42

[2]. “Utarid” isminin anlamını biliyorsanız veya öğrenme imkânınız olursa e-mail adresinden bana bildirirseniz çok sevinirim: zelkarneyn91@gmail.com

[3]. Karayiplerde bir ada ülkesi.

[4]. Doppler Kayması (veya Doppler Etkisi), adını ünlü bilim insanı ve matematikçi Andreas Doppler’den almakta olup kısaca, dalga özelliği gösteren herhangi bir fiziksel varlığın (ses, ışık, elektromanyetizma vs.) frekans ve dalga boyunun, hareketli (yakınlaşan ve uzaklaşan) bir gözlemci tarafından farklı zaman veya konumlarda farklı algılanması olayıdır.

[5]. Biz bu geçişi Muhammed Talha Abi ile beraber Konya Bilim Merkezinde Güneş filtreli teleskopla izlemiştik, Allah’a hamdolsun. Sizler de yaşadığınız şehirlerde bulunan bilim merkezlerinin, gözlemevlerinin internet sitelerinden etkinlik takvimlerine bakarak bu tarz gökyüzü olaylarını takip edebilir ve halka açık olan etkinliklere çocuklarınızla beraber katılabilirsiniz inşallah.

[6]. (~) ifadesi matematikte, “yaklaşık olarak” anlamına gelir.

[7]. Gezegenlerin Güneş etrafındaki dönüş hareketlerini daha ayrıntılı öğrenmek isterseniz, “Kepler’in Gezegensel Hareket Yasaları”nı inceleyebilirsiniz.

[8]. 28/Kasas, 70-73

[9]. 3/Âl-i İmrân, 190-191

[10]. 10/Yûnus, 6

[11]. 40/Mü’min (Ğafir), 61

[12]. El-Mustedrek ale’s Sahihayn, 1924; Sahîhu İbni Hibbân, 934

[13]. Bu yazıdaki teknik bilgiler ve sayısal veriler genel olarak Wikipedia İnternet Ansiklopedisi Merkür maddesinden ve Bilim Genç Dergisindeki Doç. Dr. Selçuk Topal’ın yazdığı ‘Güneş Sistemini Tanıyalım: Merkür’ başlıklı makaleden alınmıştır.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Merk%C3%BCr

https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/merkur


♻️





Muhyiddin-i Arabi ve Gezegenler


Kendi dönemine olduğu kadar, kendisinden asırlar sonrasına da damga vurmuş büyük düşünür ve alim, sevgili Mukadder Altaylı'nın ifadesiyle "Kozmik Adam" Muhyiddin-i Arabi:📗Dürrü Meknun adlı eserinde gezegenler hakkında pek çok bilgiler veriyor. Muhyiddin-i Arabi şöyle diyor: “Hak Taala bizlere gönderdiği ve her yönü anlaşılan açık beyanlı kitabında şöyle buyurmaktadır: “Yıldızlar ile yol bulmanız için onları kara ve deniz karanlıklarında yaratan odur. Biz bu ayetleri bilen ve anlayan topluluklar için yazıp açıkladık..”
 
Muhyiddin-i Arabi eserinde gezegenler hakkındaki şu bilgileri veriyor:
 
Şems (Güneş): Bu kevkep (gezegen) 4. felek katından çıkarak gök burçlarının her birinde bir ay süreyle oturur. Feleklere de bir sene süre içinde uğrayarak geçer.
 
Bu kevkebe büyüklük, güç, kahır, uzun olmak veya kimseye boyun eğmemek, Hayret, Ar, gayret ve haya (ar, namus) gibi sıfatlar isnat ve tensip edilir.

🔹Felek katı ne demek?
astro. Bütün felekleri çevrelediğine ve içinde hiçbir yıldız bulunmadığına inanılan mevhum dokuzuncu gök katı, arş [Felekü'l-atlas, felekü'l-a'lâ, felekü'l-a'zam, felekü'l-eflâk da denirdi]. birl.i. astro. Birinci gök katı.

🔹Kaç tane felek var?
Allah'tan sırasıyla sâdır olan on aklın kendileri hakkındaki bilgisi dokuz feleğin cisim ve ruhunun varlık kazanmasına yol açar; böylece bir felek kendine ait cisim, ruh ve akıldan meydana gelmiş olur.

🔹9 Felek Nedir?
Kâinatın yaratılışı ve feleklerle ilgili yaygın kanaate göre; “Akl-ı Küll pasif bir kabiliyet olan Nefs-i Küll'ü meydana getirmiştir.Eski Çağlardan günümüze ulaşan kaynaklarda Utarid;Bu ikisinden dokuz gök ( Zühal (Satürn),Müşteri(Jüpiter), Merih(Mars), Güneş, Zühre (Venüs), Utarid, Dünya(Arz),ve Ay gökleri ile birlikte, görünür hareketlerinin diğer yıldızlardan farklılığıyla tanınan yedi gök cisminden biri olarak gösterilir.

🔹Unsurlar feleği Ay feleğinin altında 4 ayrı felekten oluşur. Bunlar sırasıyla ateş yuvarlağı, onun altında hava yuvarlağı, onun altında su yuvarlağı, onun dibinde de toprak yuvarlağı vardır. Allah Teâlâ'nın emriyle felekler ve yıldızların dönüp hareket etmesiyle bu dört unsur birbirine karışır ve birleşir.
 
Güneş kevkebinin burcu Aslan’ dır. Madeni intisabı ise Altın madenidir. Giyeceklerden ise sarı ipekli olanlardır. Melaikelerden Rukyail’ e, ilahi güzel adlardan (yani Esmaül-Hüsna’ dan) Ya Hay ve Ya Kayyum’ a intisabı vardır. Sayısı ise 174’ tür.
 
Zühre (Venüs): Bu uydu beyaz renkte olup, 3. felek göğündendir, günü ise Cuma’ dır. Maden yönünden Bakır madenine intisap eder. Burçlar yönünden Öküz ve Terazi burçlarına intisap eder. İlahi adlardan Ya Kafi, Ya Gani adlarına intisabı vardır. Sayılardan 1171, vekil melaikelerden Anyail’ e intisabı vardır.
 
Bu uydu 3. felek göğünden çıkarak burçlardan her bir burçta 30 gün kalır. Fezada seyreden bu kevkeb bütün felek göklerine (Zodyak burçlarına) 10 ay süre içinde uğrayarak geçer. Her menzil veya durakta 14 gün kalır.
 
Bu kevkeple bağlantısı olan ve ona tensip edilen sıfatlar şunlardır: Yumuşaklık, insanlar arasında sevgi ve anlaşma, dostluk, iyi ahlak, cömertlik, kalp temizliği, konuşma ve anlaşma, dehşet ve korku, oyun ve eğlence, davul çalmak ve kadınları hoş tutan ut ve benzeri şeyleri çalmak gibi sıfatlardır.
 
Bu kevkeb onu seyreden gözleri memnun eder. Peşinden öküz (Boğa) ve Terazi burçlarının kısmetlerini de sürükleyip götürür. Balina (Balık) burcunun kısmeti de bu kevkeple anlaşılmıştır, çünkü Öküz ve Terazi burcu bu kevkebin evi sayıldığı gibi (burç yöneticiliği), Balina (Balık) burcu da onun şerefini taşır (Venüs Balık'ta yücelir).
 
Utarid (Merkür): Bu kevkeb gök yüzünde gizlice ışıldayan ve kırmızıya çalan rengiyle görülür. Bu kevkebe bakanlar bunu ayni renkte sabit bir yıldız olarak görmezler. Kah parlayan kah sönen bir hali vardır. Bu yıldız rüzgarlı olup 2. gök katında bulunur. Burçlardan İkizler ile Başak burcuna, günlerden ise Çarşamba gününe intisabı vardır.
 
Bu kevkeb her burçta 28 gün kalır, gök katlarından 6 ayda bir uğrayarak geçer. Nispeti olan sıfatlara gelince: Akıl, sanat, mantık, belagat, hamaratlık, konuşkanlık, hüner, zihni kavrama, bilgi, dostluk, zeka, hesap, kitap, ince nazik sanatlar, yazışmalar, elçilik, çocuk yetiştirmek için öğretmene teslim etmek, sanayiye başlama, aletlerin yapımı, kuyumculuk, ipekli kumaş dokumaları, çini işleri gibi sıfat ve amellere intisabı vardır.
 
Ve yine Allah’ın güzel adlarından da Ya Ali, Ya Azim’ e intisabı olmakla birlikte, Allah katında koruyucu ve vekil melaikesi de Mikail’ dir.
 
Ay: Dünyamız göğünde bulunan ve beyaz renkte görülen bir kevkeptir. Bu uyduya nispet edilen gün Pazartesi günüdür. Ay ile ilgili burç da Yengeç burcudur. Vekil melaikesi de Allah’ın selamı üzerine olsun Cebrail’ dir. İlahi güzel adlardan intisabı olan adlar Ya Rahman, Ya Rahim’ dir. Bunun sayısı da 556’ dır.
 
Bu uydu 1. felekten çıkar, her burçta 2 ve 1/3 gün kalır, göğün bütün katlarına 28 veya 29 günde uğrayarak geçer. Çıkış yeri Yengeç ve Öküz’ dür (Boğa). (Ay Boğa'da yücelir)
 
Bu uydu ile ilişkisi olan sıfatlar şunlardır: Acizlik, zayıflık, korkaklık, çekingenlik, yalan haberler, gıybet, fitne fücurluk, duyulması hoş olmayan şeyler, hastalık, yapılacak işlerde süratli ve güçlü hareket etmek.
 
Zühal (Satürn):  7. gök yıldızı veya uydusudur. Bunun bağlı olduğu gün Cumartesi günüdür. Burcu Oğlak ve Kova burçlarıdır. Allah’ın güzel adlarından Ya Fettah, Ya Rezzak adlarına intisabı vardır. Sayısı 797 rakamıdır. Allah katında melaikesi Kesyafil’ dir.
 
4. felekten çıkar, bazıları da 6. veya 7. felekten çıktığını söylerler. Böylece her burçta 2,5 sene kalır. Bütün feleklere ve gök katlarına 30 sene süre ile uğrayıp geçer.
 
Bu kevkeple bağlantısı olan sıfatlar şunlardır: Ahmaklık, cehalet, korkaklık, cimrilik, kin, yalan, kalleşlik, gevezelik, geri zekalılık, tembellik, dert, ziyan.
 
Bu uydu siyah olup, kısmetini Kova burcundan alır. (Satürn Kova burcunu Oğlak'a nazaran daha çok sever. Çünkü Satürn eril bir gezegendir; Kova da eril burçtur)
 
Müşteri (Jüpiter): Bu uydu beyaz kırmızıya çalan bir renkte görülür. 6. gök katı kevkebidir. Çıkış burcu Yay burcudur. Günü Perşembedir. Vekil melaikesi İsrafil’ dir. İlahi güzel adlardan intisabı olan adlar da Ya Kebir, Ya Müteal’ dir.
 
6. felekten çıkar. Her burçta 12 ay kalır. Bütün feleklere yani gök katlarını 12 senede bir uğrayıp geçer. Mutlu ve güzel bir yıldızdır.
 
Müşteri kevkebine atfedilen veya tensip edilen sıfatlar şunlardır: İncelik ve yumuşaklık, merhamet, yeterli kamil akıl, bilim, ilim, hikmet, cömertlik, misafirperverlik, haya (edep), tevazu, kalp cömertliği, kalp temizliği, yüz güzelliği, vücut temizliği, alim, hakim ve hükümdarların müdahalesi.
 
Merih (Mars): 5. gök katının yıldızlarındandır. Kırmızımsı renkte olup başı kesik gibidir. Bu uydunun günü Salıdır. Burçları da Koç ve Akrep’tir. Allah’ın güzel adlarından Ya Malik, Ya Kuddüs adlarını taşır. Bu uydunun Allah katında vekil melaikesi Azrail’ dir.
 
Bu kevkep 5. gök katından çıkar. Her burçta 40 gün kalır. 20 ay içinde bütün gök katlarına uğrayarak geçer. Her durak ve menzilde 12 gün kalır. Padişah ve halifeler kendilerini bununla emniyete alırlar. (Mars korumak, savunmak ile bağdaştırılır)
 
Bu kevkebe atfedilen sıfatlar şunlardır: Şecaat (yiğitlik, yüreklilik), kabalık, zahmet ve yorgunluk, hiddet, hainlik, alçaklık, başarı, yenmek, güç.
 
 
Muhyiddin-i Arabi burçlar ve yönetici gezegenleri hakkında ise şunları söylüyor:
 
CEDİ (Koç burcu): Merih’in evi, Güneş’in şerefidir.
 
ÖKÜZ (Boğa burcu): Zühre’nin evi, Ay’ın şerefidir.
 
CEVZA (ikizler burcu): Utarit’in evi, aynı zamanda şerefidir. (Merkür'e yücelme vermiş)
 
SARATAN (Yengeç burcu): Ay’ın evi, Müşteri’nin şerefidir.
 
ESED (Aslan burcu): Güneş’in evi, Merih’in şerefidir. (Mars'a yücelme vermiş)
 
SÜNBÜLE (Başak burcu): Utarit’in evi ve şerefidir.
 
MİZAN (Terazi burcu): Zühre’nin evi, Zühal’in şerefidir.
 
AKREB (Akrep burcu): Merih’in evi, Zühal’in şerefidir. (Satürn'e yücelme vermiş)
 
KAVİS (Yay burcu): Müşteri’nin evi, kuyruğun (G. Ay düğümü) şerefidir.
 
HAMEL (Oğlak burcu): Zühal’in evi, Merih’in şerefidir.
 
DELU (Kova burcu): Zühal’in evi, Zühre’nin şerefidir. (Venüs'e yücelme vermiş)
 
HUT (Balık burcu): Müşteri’nin evi, Zühre’nin şerefidir.
 
 
Muhyiddin Arabi gezegenlerin en yüceldiği dereceleri de veriyor.
 
Burçlara göre 7 kevkebin bulunduğu yerler ve birbirine göre basamak ve üstünlükleri:
 
Güneş’in Koç burcuna göre şeref mevkii 19 derecedir.
 
Zühre’nin Balina burcuna göre şeref mevkii 27 derecedir.
 
Utarit’in Kayizme (Başak) burcuna göre şeref mevkii 30 derecedir.
 
Ay’ın Öküz burcuna göre mevki ve meyli 3 derecedir.
 
Zühal’in Terazi burcuna göre şerefi 12 derecedir.
 
Müşteri’nin Yengeç burcuna göre şerefi 15 derecedir.
 
Merih’in Oğlak’a göre meyil ve şeref mevkii 28 derecedir.
 
Kuyruğun (G. Ay düğümü) Yay burcuna göre meyil ve şeref mevkii 30 derecedir.
 
Başın (K. Ay düğümü) Balina burcuna göre şeref ve mevkii 3 derecedir.
 
 
Karşılaştırma (Öner Döşer)
Ebu Ma’şer ve Alchabitius’ a göre planetlerin maksimum yüceldiği dereceler:
 
Güneş 19° Koç    
 
Ay 3° Boğa     
 
Satürn 21° Terazi     
 
Jüpiter 15° Yengeç
 
Mars 28° Oğlak    
 
Venüs 27° Balık     
 
Merkür 15° Başak     
 
K. Ay düğümü (Caput Draconis) 3° İkizler
 
G. Ay düğümü (Cauda Draconis) 3° Yay
 
 
Muhyiddin-i Arabi, gezegenlerin devirleri hakkında ise şunları söylüyor:
 
Allah-ü Teala Hazretleri bu alemde olan mülkü, Arş’ı, Kürsi’yi, Levh’i ve Kalem’i, Cennet’i ve Tuba ağacını yarattıktan sonra gökleri de yedi kat yarattı.
 
Ay’ı, Güneş’i, yıldızları yarattı. Her göğe bir yıldızı padişah koydu ve bunların seyirleri her birinin tabiatlarına göredir.
 
En yukarı göğün padişahı Zühal (Satürn), altıncı göğün padişahı Müşteri (Jüpiter), beşinci göğün padişahı Merih (Mars), dördüncü göğün padişahı Güneş, üçüncü göğün padişahı Zühre (Venüs), ikinci göğün padişahı Utarit (Merkür), birinci göğün padişahı Ay’dır.
 
Şimdi bu yıldızların hükmünü bildirelim. Mesela Zühal ki, yedinci göğün padişahıdır. Bin yıl onun hükmü vardır. Adem Aleyhisselam Zühal devrinde geldi. Bin yıl ömür sürdü. Adem’in kadr-u kıymeti ona göre idi. Kuvveti ve şecaati dahi ona göre idi. Zühal burçta iki buçuk yıl durur. Ve o zamanın insanı bin yıl yaşardı. Ve insanın boyu postu ve kuvveti zamanına göredir.
 
Vaktaki (ne vakit ki) Zühal devrini tamamladı, padişahlık Müşteri’ye geldi. Onun dahi seyrine göre ömür ve kudreti takdir olundu. Nuh Nebi (A.S.) devrinde sekiz yüz yıl ömür sürdü. Onun için ömrüne ve kuvvetine göre olup, asan üzerine olurlardı. Ömür ve kudret dahi biraz takdir olmuştur.
 
İlk devir ki Zühal’dir. O devrin evvelinde Adem Nebi yere indi. Ondan Müşteri’ye, ondan Merih’e, ondan Güneş’e, Zühre’ye, Utarit’e ve Ay’a gelince son devirdir. O devirde Muhammed (S.A.V.) Hazretleri geldi. Onun için ahır zaman peygamberi dediler. Bundan sonra ne zaman vardır ne de peygamber vardır. Şimdiki zamanımız Ay devridir. Gayet süratli geçer. Ömrün nihayeti Ay’ın süratine göredir.
 
Ömürle beraber boy post dahi ona göre olur. Ay burçta iki buçuk gün durur. Ay devrinde doğanların ömrü yüz nihayet en çok yüz yirmidir. Zira ulemanın kavli (sözü) de buna göredir.
 
 
Muhyiddin-i Arabi, bölgeleri gezegenlerle bağdaştırıyor:
 
Çin, Horasan ve Semerkand Müşteri yıldızına,
Hindistan Rahle yıldızına,
Kudüs ve Herakin Merih yıldızına,
Türkistan, Kıbçan, Tataristan ve Musul Güneş’e,
Arabistan ve Rumeli Zühre yıldızına,
Anadolu, Rusya, İngiltere Utarit yıldızına,
Fransa Magrib’ e kadar Ay’a mensuptur.
 
Kaynak
 
Muhyiddin-i Arabi, Dürrü Meknun (İnci Dizileri), Esma Yayınları
Muhyiddin-i Arabi, Saatlerin Hazinesi, Tercüme: Selahaddin Alpay
 
 
Öner Döşer, A.M.A.
4 Mayıs 2006 Perşembe, Caddebostan.    


♻️


Yedi gezegen tanrısı;


Yedi sayısı eski Mezopotamya mitolojisinde son derece önemliydi. Sümer dininde bu yedi tanrı oldukça güçlü kabul edilir.

Utu (Şamaş): Güneş ile ilişkilendirilen tanrıdır. İlahi adaleti sağlamak onun göreviydi.

Sin (Nanna): Ay ile ilişkilendirilen tanrıdır.

Nergal: Mars ile ilişkilendirilen tanrıdır. Yeraltı dünyası ile ilişkilidir.

Nabu: Merkür ile ilişkilendirilen tanrıdır. Katipler ve yazı ile ilişkiliydi.

Marduk: Jüpiter ile ilişkilendirilen tanrıdır. Babillerin ulusal tanrısıdır.

İnanna (İştar): Venüs ile ilişkilendirilen tanrıçadır. Sümer aşk, cinsellik, fuhuş ve savaş tanrıçasıydı.

Ninurta: Satürn ile ilişkilendirilen tanrıdır. Savaş tanrısıdır.


♻️


Türk halk astronomisi


Gezegenler;

Eşanlam: Tilekdiz (Dilektir) – TİLEG
Özelliği: Dilek yıldızı. Ona bakılarak dilek dilenir. Çıplak gözle görülür. Teleğütlerin atası olan Tileg Han adlı mitolojik bir karakterden ad alır.
  • Sevit (Sevüt): Venüs, Zühre.
Eşanlam: Çolpandız (Çolpantır) – ÇOLPAN
Özelliği: Moğollarda Çolpan adı verilir ve bu yüzden yanlışlıkla kelime benzerliği nedeniyle dönüşerek “Çoban Yıldızı” denir. Çıplak gözle görülür.
  • Yertinç (Yerdinç): Dünya, Arz.
Eşanlam: Yerindiz (Yerintir) – YER
Özelliği: Yeryüzü. İnsanların yaşadığı yer. Dünya.
  • Kürüt (Kürüd): Mars, Merih.
Eşanlam: Kızandız/Kızıldız (Kızantır/Kızıltır) – KIZAN/KIZIL
Özelliği: Güçlü ve kızgın bir yiğit olarak düşünülür. Çıplak gözle görülür. Kızan sözcüğü Kızağan adlı eski bir Türk tanrısının adıyla bağlantılıdır.
Eşanlam: Erendiz (Erentir) – EREN
Özelliği: Olgunluğu ve bilgeliği temsil eder. Çıplak gözle görülür.
Eşanlam: Sekendiz (Sekentir) – SEKEN
Özelliği: Etrafında halkaları vardır. Çıplak gözle görülür. Erkliğ Han adlı eski bir Türk tanrısının adı verilmiştir.
Eşanlam: Yetendiz (Yedentir) – YETEN
Özelliği: Çıplak gözle görülemez. Cedey Han adlı bir Türk tanrısının adından kaynaklanır.
Eşanlam: Altandız (Altantır) – ALTAN
Özelliği: Çıplak gözle görülemez. Altay Han adlı eski bir Türk tanrısının adı verilmiştir.
Eşanlam: Usandız (Usantır) – USAN
Özelliği: Bu gezegenin son yıllarda yapılan çalışmalarda aslında birbirinin etrafında dönen iki gezegen olduğu anlaşılmıştır.


Burçlar;

Türk kültüründe göğün bir eksen etrafında dönüşünün sonucu olarak yılın her bir ayını temsil eden takımyıldızlardır.

  1. Od Ükekleri (Ateş Burçları); Koç, Aslan ve Yay'dır.
  2. Toprak Ükekleri (Yer Burçları); Boğa, Başak ve Oğlak'tır.
  3. Kalığ Ükekleri (Gök Burçları); İkizler, Terazi ve Kova'dır.
  4. Su Ükekleri (Su Burçları); Yengeç, Akrep ve Balık'tır.


Burç Adları;

Yakut mitolojisindeki Tanrı adlarının verilmiş olduğu Saka (Yakut) kültüründeki burç adlarıdır.

Eşanlam: Könek (Künek), Kova (Koğa), Dolça (Dolca), Çelek (Şelek), Kürülgen
Yakutça: Tanha - Kader Tanrısı. Kişioğlunun doğumundan itibaren onun kaderine hükmeder ve davranışlarını kayıt altına alır.
  • Koç (Koçak, Koçkar)Aries.
Eşanlam: Kuzu (Kozı, Guzu), Koy (Hoy)
Yakutça: Elbis - Kavga Tanrısı. Savaş Tanrısı olarak da algılanır. Acımasızdır ve insanlara acımasızlığı telkin eder. Şeytani özelliklere sahiptir.
  • Güreçi (Güreşçiler)Gemini.
Eşanlam: İkizler (İğiz, Egiz, Ekizler, İgire)
Yakutça: Cöhögöy Toyon - At Tanrısı. Atların ve (şaman ve ruhlara ait) soyut atların iyesidir. Ürkütücü bir ruhtur, kızdığı zaman insanlara verdiği atları geri alır.
Eşanlam: Kısala (Kısla), Suvşayan, Paka, Arağak
Yakutça: İyehsit - Doğum tanrıçası. Güçlü gülüşleriyle doğum yapan kadına hatta doğuran ev ve ahır hayvanlarına yardım eder.
  • Arslan (Asan, Arstan)Leo.
Eşanlam: Tonga (Tunga), Hahay
Yakutça: Ürüng Ayığ Toyon - Gökyüzü Tanrısı. İlk insanı o yaratmıştır. Dünyayı idare eder. Yaratıcı ruhların en büyüklerindendir.
  • Başak (Maşak, Masak)Virgo.
Eşanlam: Buğday (Boday, Buğa)
Yakutça: Alahçın - Yaşam Tanrıçası. Yeryüzünü korur. Doğaya can verir. Yeşillik alanlarda rüzgar olup gezer. Bataklık bölgelerde dolaşır.
  • Ülgü (Ülçev)Libra.
Eşanlam: Kesil, Tartı, Iyahın
Yakutça: Uluğ - Yaratıcı Tanrı. Büyük Yaratıcı gücü ifade eder. Yaratıcı gücün eril yönünü simgeler. Soyut bir varlıktır.
  • Çayan (Çadan, Şayan, Çeyen)Scorpius.
Eşanlam: Kuyruğan
Yakutça: Hotoy - Kartal Tanrı. Güneş’in sembolüdür. Yeniden doğuşu, ebedi yaşamı, ölümsüzlüğü, güneşin doğuşunu simgeler.
Eşanlam: Okçu, Oktar, Ohçut, Bökey
Yakutça: Suğorun - Şaman Tanrısı. Gelecekte kimlerin şaman/kam olacağını önceden bilir. İyi veya kötü değildir.
Eşanlam: Serke, Keçi, Eçki (Öçke), Çubuku
Yakutça: Cılha - Çocuk Tanrısı. Çocuk doğduğunda kaderini belirler. Doğumu yapan kadını da korur. Çocuğu olmayan kadınlar ondan çocuk ister.
Eşanlam: Ud (Ut), Öküz (Ögüz, Ügiz, Oğus)
Yakutça: Ayıhıt - Güzellik Tanrıçası. Aşkın ve güzelliğin simgesidir. Ongunu kuğudur. Kuğular bu nedenle kutsal sayılır ve dokunulmaz.
  • Balık (Belik, Balıklar, Balıktar)Pisces.
Eşanlam: Çabak, Uçulu
Yakutça: Ağar - Canlılar Tanrısı. Yeryüzündeki tüm sürecin işleyişinden, insanlardan ve diğer canlılardan sorumludur.

Takımyıldızlar;


Türk halk kültüründe takımyıldızlara "Ürgel" adı verilir. Türklerde dikkati çeken pek çok Takımyıldız vardır ve bunlarla ilgili öyküler anlatılır.
Örneğin Yeteğen takımyıldızının yedi haydut (at hırsızı) olduğu söylenir. Bir obadan kaçırdıkları atlar ve peşlerindeki kendilerini kovalayan atlılar ile göğe savrulmuşlardır.
Türkler bazen Yedi Kağan (Yedi Hakan) veya Yedi Uğru (Yedi Hırsız), Yedi Karakçı (Yedi Haydut), kimi zaman da Yedi Arkar (Yedi Dağkoyunu) ya da (Yedi Kör) adı verirler. 

Takımyıldıza Yedi Bilge veya Yedi Yaşlı derler. Başlıca takımyıldızlar şunlardır.

  1. Ülker / Ülger: Pleiades (Süreyya)
  2. Arıkovanı / Kovan: Praesepe (Yemlik)
  3. Yeteğen / Yediger: Ursa Major (Büyükayı)
  4. Kömük / Kümük: Ursa Minor (Küçükayı)
  5. Kambar / Kempir: Leo Minor (Küçükaslan)
  6. Karakurt / Karagurd: Cassiopeia (Kraliçe) 
  7. Tayaktah / Tayahtah: Orion (Avcı).

Kaynakça;


  • Türk Mitolojisi, 2 Cilt, Bahaeddin Ögel, Türk Tarih Kurumu Yayınları.
  • Saha Yeri ve Saha Türkleri, Jelobtsov F. Fedotoviç, Ankara Üniversitesi Yayınları.


♻️

Kızılderili astrolojisine göre burçlar neler? Kızılderili astrolojisi hesaplama

Kızılderili astrolojisine göre burçlar neler? Kızılderili astrolojisi hesaplama

KIZILDERİLİ ASTROLOJİSİ NEDİR?

Bitkileri referans alan takvime sahip olan Kızılderili astrolojisinde, bütün bir yıl boyunca toplanılan ürünlerden yapılan şifalı iksirler yer alır. Bu halk çevrelerinden bağımsız hareket ederler ve insanları yaşadıkları doğadan ayrı tutmazlardı. Kızılderili astrolojisinde her insan bir hayvan, bitki ve bir taş ile eşleştirilir. Böylece Kızılderili burçları ortaya çıkar.

Kızılderili astrolojisini anlamak için ölüm, hayat ve yeniden doğuşu (reenkarnasyon) göz önünde bulundurmak gerekir. Kuzey Amerika Kızılderilileri her 13 ayın bir mevsim döngüsü ile başladığını keşfetmişler. Bu varsayıma dayalı bir takvim geliştirdiler. Ayrıca bu durumu 4 mevsim, 4 yön, 4 element ve renk temsil ediyordu. Buradan her döngü yani dönem bir hayvanı temsil eder ve hayvanın karakteristik özelliğine göre Kızılderili burçları tanımlanmaya başlar. Bununla birlikte Kızılderili astrolojisinde 12 totem bulunur. Bu totemler bahsedildiği gibi 12 hayvanla ifade edilir. Doğum tarihine yani ayın dönemine bağlı olarak her burca bitki, hayvan ve taş eşlik eder.

KIZILDERİLİ ASTROLOJİSİNE GÖRE BURÇLAR

Yabankazı Burcu (22 Aralık - 19 Ocak)

Bu tarihler arasında dünyaya gelen insanların hayvanlar alemindeki totemi yabankazı, bitkiler alemindeki totemi kayın ağacı ve madenler alemindeki totemi de kuvarstır. Uğurlu renkleri beyaz ve kabileleri de Kaplumbağa'dır. Bu burcun insanlarının dış görünüşü de kuvars gibi donuk ve duygusuzdur.

Kendilerine ilgi ve sıcaklık gösteren herkese, aynı sıcaklığı ve enerjiyi yansıtırlar. Yabankazı insanları coşkun ve taşkın değildirler, aşırı duygusallığa kapılmazlar. Bu burcun insanları, enerjilerini özgürce akıtabilirlerse yaşamın evrensel kaynaklarıyla ilişki kurabilir, eski gelenekler ve bilgelikler hakkında çok faydalı bilgiler edinebilirler. Ruhsal ya da fiziksel olan uzaklıklar onları korkutmaz. Bu nedenle içsel güçleri yoğundur. Geleneklerine çok bağlıdır ve her türlü otoriteyi kolaylıkla kabul edebilir. Hatasız davranmak, alışkanlık ve geleneklere uymaya çalışmak, saygı göstermek ve görmek en temel özellikleri arasındadır. Bu burcun insanı için, çocukları çok önemlidir. Anlaştığı burçlar ise Kaplumbağa Kabilesi'nden olan Kunduz ve Bozayıdır. Kurbağa Kabilesi'nden olan Puma ve Yılan ile de iyi ilişki kurabilir.

Su Samuru Burcu (20 Ocak - 18 Şubat)

Hayvanlar alemindeki totemi susamuru, bitkiler alemindeki totemi tellkavak ve madenler alemindeki totemi ise gümüştür. Uğurlu renkleri gümüş ve kabileleri ise kelebek'tir. Bu burcun insanları herkes tarafından sevilen ve sayılan insanlardır. 

Sezgileri güçlüdür. Duyguları çok yoğundur, fakat bunu da çevresindekilere hissettirmez. Bu özelliğini duygusal ilişkilerde kullanmayı sever. Susamuru insanı, kendisine yumuşak ve uyumlu şekilde gelen uyarıları hafif ve tatlı bir ezgiyle çevresine yaymayı öğrenebilir. Tüm zorluklara göğüs germeyi ve her koşulda kırılmadan esneyebilmeyi de bilir. Çocuklarına çok düşkün, aile düzeni kurabilen, oldukça iştahlı kişilerdir. Bu burcun insanları akıllı, esnek, yardımsever ve iyi yüreklidirler. Olağanüstü bir konuşma yetenekleri vardır. Yeni insanlar tanımaktan ve onlara da yardımcı olmaktan büyük zevk alır. Susamuru insanı hemen herkesle çok iyi anlaşır ve uyum sağlar. Özellikle Mersinbalığı bireyleri ile kolayca iletişime geçebilir. Kendisi gibi Kelebek Kabilesi'nden olan Geyik ve Karga ile de çok rahat anlaşır. Fırtına Kartalı Kabilesi'nden olan Aladoğan ve Wapiti insanları da bu kategori içerisinde yer alır.

Puma Burcu (19 Şubat - 20 Mart)

Hayvanlar alemindeki totemi puma, bitkiler alemindeki totemi sinirotu ve madenler alemindeki totemi ise, firuzedir. Uğurlu renkleri mavi-yeşil ve kabileleri ise Kurbağa'dır. Puma burcu insanı birçok olağanüstü güce sahiptir. 

Bu insanın doğal şifacılık gücü çok gelişmiştir. Yardımlarıyla yaşamın ve evrenin çeşitli gizemleri çözülebilir. Arayış içinde olan, duyguları güçlü, kendisiyle mücadele eden ve melankoliye yatkındır. Çıkarsız, sanatsal ve ruhsal duyguları yoğundur. Puma insanı sık sık çevresiyle anlaşamadığı duygusuna kapılarak, kendi düşünce ve ruh dünyasının doruklarına çekilir. Çok duyguludur, küçük şeylerden bile incinebilir. İster kişisel yaşamının bir parçası olsun, isterse iş ve arkadaşlık ilişkilerini kapsasın, kendi alanını belirlemek ve dışarı karşı kapatmak eğilimindedir. Özellikle kendi kişisel duyguları söz konusu olduğunda, Puma son derece suskundur. Başkalarının düşüncelerini sezme yeteneğinde iyi olduğu için diğer insanların hoşlandığı ya da ilgilendiği konuları hızla kavrar ve onlara yardımcı olmaya çalışır. Puma burcu en iyi Bozayı insanı ile bütünleşir. Kurbağa Kabilesi'nden olan Ağaçkakan ve Yılanlar ile de iyi anlaşır. Kaplumbağa Kabilesi'nden Kunduz ve Yabankazı bireyleri de diğer iyi anlaştığı burçlar arasındadır.

Kartal Burcu (21 Mart - 19 Nisan)

Hayvanlar alemindeki totemi aladoğan, bitkiler alemindeki totemi yabani hindiba ve madenler alemindeki totemi ise ateş opal olarak bilinen yaldızlı opaldir. Uğurlu renkleri, sarı ve kabileleri ise Fırtına Kartalı'dır. 

Aladoğan insanına, sözcüğün somut ya da soyut anlamıyla sıcak ve sürekli bir gerilimin olduğu yerlerde rastlanabilir. Bu burcun insanı sıcağı ve Güneş'i sever. Yoğun hareket olan yerlerden, ruhsal, fiziksel ve duygusal enerjilerinin zorlanmasından hoşlanır. Yanlış düşüncelere kapıldığı ya da yanlış bağlantı kurduğu zaman hızla üzülüp, dertlenir. Çok açık yürekli bir insandır, her yeni düşünce ve görüşü benimseyip eyleme geçmeye hazırdır. Eğer yanlış ortamda ve gerilim altında kalırsa yaşam gücünü yitirebilir. Aladoğan insanı ya durmaksızın etrafına ateşli bir enerji yayar, ya da içindeki ateşin parladığı zamanlarda şimşek gibi çakar. Ama açıklığı, berraklığı sevdiği için, kendinde ve başka kişilerdeki karmaşık duygular onu korkutur. Aladoğan insanı yerde belirmek huyundadır. Bu gruptakiler enerjileri tükenmez ve görkemli insanlardır. Bu burcun insanı sürekli olarak yeni işlerin, yeni projelerin, yeni düşünce akımlarının peşinde koşar. Yaşamın kendisine neden böyle çarpık göründüğünü bulmaya çalışır. Aladoğan insanı genellikle korkusuzdur, açıksözlüdür. Doğuştan arkadaş canlısı ve iyi geçinilen insan tipine sahiptir. Kendisi gibi Fırtına Kartalı Kabilesi'nden Mersinbalığı ve Wapiti ile çok çabuk dostluk kurabilir. Kelebek Kabilesi'nden Geyik, Karga ve Susamuru ile de rahatlıkla anlaşır. Kişisel bütünleşme için Karga ideal eşidir.

Kunduz Burcu (20 Nisan - 20 Mayıs)

Hayvanlar alemindeki totemi kunduz, bitkiler alemindeki totemi mavi kamas çiçeği ve madenler alemindeki totemi ise krisokoldur. Uğurlu renkleri, mavi ve kabileleri ise Kaplumbağa'dır. 

Kunduz insanları maden totemlerinden yeryüzü ve gökyüzü güçlerini birleştirmeyi öğrenebilirler. Kaplumbağa Kabilesi'nden oldukları için toprağa çok, hatta biraz fazla bağlıdırlar. Kunduz da çok şanslı bir insan gibi görünür. Ama aslında bu şans sıkı bir çalışma ve doğru zamanda doğru yerde bulunabilme sezgisinden doğan şanstır. Dengeli bir insandır ve doğal dengesini koruyabildiği sürece, kendini rahat ve iyi hisseder. Değişikliğe dirençli yapısı, çok sağlam ve güvenilir dostluklar kurabilmesini sağlar. Kunduz bireyi yaptığı işin hem güzel hem de yararlı olmasına çalışır. Bu burcun insanları yakınlık kurdukları insanları ve nesneleri dengelerler. Kendi kökleri çok derinlere uzandığı için, insanlara ve projelere sağlam bir dayanak oluştururlar. Bu burcun insanı diğer insanların rahatı, huzuru ve güvenliği için doğayı çarpıcı şekilde değiştiren güce sahiptir. Güven duymadığı bir ortamda bulunan Kunduz insanı, başlangıçta suskun kalmayı tercih eder. Ancak ortama alıştıktan sonra, görüşlerini açıklamaktan çekinmez. Kunduz insanları Yılan bireyleriyle bütünleşme yaşar. Kaplumbağa Kabilesi'nden Yabankazı ve Bozayı insanları ile dostluk kurabilir. Kurbağa Kabilesi'nden Puma ve Ağaçkakan ile de son derece iyi anlaşırlar.

Geyik Burcu (21 Mayıs - 20 Haziran)

Hayvanlar alemindeki totemi geyik, bitkiler alemindeki totemi civan perçemi çiçeği ve madenler alemindeki totemi ise yosunlu akiktir. Uğurlu renkleri beyaz ve yeşil, kabileleri ise Kelebek'dir. 

Geyik insanı kullanmayı ve geliştirmeyi öğrenirse iyileştirici güçlere sahiptir. Çevresindeki her şeyin güzellik taşımasını ister. Bu totemin insanları bitki ve maden dünyasıyla ruhsal bağlantı kurabilirler. Geyik burcunun insanları da çok yönlü, yararlı ve yaşadıkları dünyaya neşe, güzellik saçmak isteyen kişilerdir. Dürüst, içten ilgili, geniş kapsamlı bilgileriyle herkese çözüm bulmaya çalışır. Geyik burcu tam anlamıyla bir insan dostudur ve sorun ne kadar büyük olursa olsun karşısındakini yüreklendirmek için elinden geleni yapar. Geyik insanı içinde sayısız potansiyel taşır. Bu burç insanı duyarlı, çekici, hareketli ve uyanıktır. Doğuştan gelen sezgileriyle, çevresindeki insanların duygularını kolayca anlar. İnsanları dinlerken, dikkatini toplamakta zorluk çeker ve açıksözlüdür. Her zaman en güzele, en konforluya sahip olmak isterler. Akıllı, araştırıcı ve yaratıcı insanlardır. Kendisi gibi Kelebek Kabilesi'nden olan Karga ve Susamuru ve Fırtına Kabilesi'nden Aladoğan ve Mersinbalığı bireyleri en iyi iletişim kurduğu insanlar arasında başı çeker. Fırtına Kabilesi'nin üyelerinden Wapiti bireyleriyle ise, mükemmel bir bütünleşme sağlar.

Ağaçkakan Burcu (21 Haziran - 22 Temmuz)

Bu insanların hayvanlar alemindeki totemi ağaçkakan, bitkiler alemindeki totemi yabangülü ve madenler alemindeki totemi de kırmızı akiktir. Uğurlu rengi, pembe, kabileleri ise Kurbağa'dır. 

Ağaçkakan insanı, çevresini ve özellikle evini süsleyip, döşemek ister. Rahat ve bakımlı bir yuvası olması bu burcun insanı için önemlidir. Evcil yaradılışlı olan Ağaçkakanlar, yeni düşünce ve duygulardan çabuk etkilenirler ancak değişiklik gerçekleştikten sonra, karar verdikleri bu yeni duruma sarsılmaz bir şekilde sarılırlar. Bu insanlar hayatlarında bir değişiklik yapmadan önce derin derin düşünüp yaparlar. Aşık olup severse sağlam temelli ve kalıcı bir ilişki yaşamaya çalışır. Ebeveyn olarak da dünyanın en sevgi dolu, en iyi kalpli anne-babasıdır. Gençlik çağlarında vahşi güzelliğiyle çevresine mutluluk saçar ve yaprakları solmaya başladığı zaman güzelliğin yerini olgunluğun getirdiği bilgelik alır. Ağaçkakan, ruhsal ve duygusal zenginliğini yansıtan dış görünüşüyle, toplum içinde sevilen ve aranılan bir insan olur. Duygu ve duyarlılıklarını tüm insanlara yararlı olacak biçimde kullanabilir. Bu burcun insanı içinde yatan gizli yetenekleri, dengeli bir ortamda olduğu zaman rahatlıkla görebilir. İnsanlar arası ilişkiler bu burcun bireylerinin yaşamında önemli bir yer tutar. Ağaçkakan insanının Kurbağa Kabilesi'nden Puma ve Yılan insanlarının yanında, Kaplumbağa Kabilesi'nden Bozayı ve Kunduz bireyleri en iyi iletişim ve ilişki kurduğu insanlar arasında başta bulunur. Fırtına Kabilesi üyesi Yabankazı bireyleriyle ise bütünleşme sağlar. 

Mersin Balığı Burcu (23 Temmuz - 22 Ağustos)

Hayvanlar alemindeki totemi mersinbalığı, bitkiler alemindeki totemi ahududu ve madenler alemindeki totemi demir ve grönadır. Uğurlu rengi kırmızı, kabileleri ise Fırtına Kartalıdır.

Mersinbalığı insanı çeşitli ve değişik görünümlerde olabilir ama genellikle hemen göze batarlar. Bu insan iyi yürekli, duyarlı bir kişi olarak dikkati çeker. Bazen açıkça ortaya çıkan, bazen de gizliden gizliye süren, ileriyi görme ve sezme yeteneği vardır. Bu burcun insanı iyi bir dost olduğu kadar, korkulacak bir düşman da olabilir. Bu insanın belli bir sertliği vardır. Mersinbalığı'nın çevreye yaydığı ile dış görünüşünün altında gizlenen bambaşkadır. Mersinbalığı insanı bulunduğu her alanda egemenlik Bu insanlar, Susamuru burcundan olanlarla mükemmel bütünleşme sağlayabilir. En iyi anlaştığı diğer burçlar arasında Aladoğan ve Wapitiler vardır. Diğer yandan Karga ve Geyik ile de ilişkileri gelişime açıktır.

Ayı Burcu (23 Ağustos - 22 Eylül)

Hayvan totemi bozayı, bitkiler alemindeki totemi menekşe ve maden totemi ise ametisttir. Uğurlu rengi erguvan, kabileleri ise Kaplumbağa'dır. 

Bu burcun insanlarının zekası çok güçlüdür. Günlük yaşamında bilinçli ve zekice kararlar alır ki bu kararlar herkes tarafından doğru kabul edilir. Değerli bir dost ve iş arkadaşı olan bu kişi, sevdiği ortamda rahat hareket edebilir. Bozayı insanı, kendisini de arkadaşlarını da aşırılıklardan koruyabilir. Genellikle güzel konuşmasıyla dikkat çene bu kişiler, soğukkanlı, gerçekçilerdir. Öğretmen ve yönetici olma şansları çok yüksektir. Bozayı insanı çevresine serin bir hava yayar. Bu insan çok yoğun duygulara sahiptir ancak duygularını sözler yerine, sevdiği kişinin yaşamını değiştirmeye yardım ederek gösterir. Sıkı iş disiplini ve görev sorumluluğu taşır. Bozayı'dan hemen hiç bir şeyin saklanması mümkün değildir. Bozayı insanları yuva olarak tek bir yere bağlanmaz, buldukları yerlerde rahatça yaşayabilirler. Uzun süre susabilirler fakat ilgilerini çeken bir konu olduğunda şaşılacak derecede konuşkan olabilirler. Bozayı insanı, Yabankazı ve Kunduz bireylerinin yanında, Kurbağa Kabilesi'nden Ağaçkakan, Yılan ve Pumalar ile çok iyi anlaşır. Puma ile olan beraberliğinde bütünleşme yaşayabilir.

Karga Burcu (23 Eylül - 23 Ekim)

Hayvan totemi totemi karga, bitkiler alemindeki totemi sığırkuyruğu çiçeği ve maden totemi ise jasperdir. Uğurlu rengi kahverengi, kabileleri ise kelebektir. 

Karga insanı, iç dengesi yerindeyse, mistik özelliklere sahip olabilir. Aranılan ve sevilen, candan bir kişidir. Bu burcun insanı, yararlansa da yararlanmasa da psişik güçler taşır. Söz konusu güçlerini kötüye kullanma durumları olabilir. Karga insanı çok yönlü ve yararlı yeteneklerini, her zaman hareketli olma ve kendini değiştirme özelliklerini öğrenebilir. Çevresindeki insanların dertlerine devadır. Açık yürekli, inandırıcı sözleri, insana iyi gelir. Bu insan hem dünya sorunlarında, hem de ruhsal alanlarda çok rahattır. İç dengesi, yerinde olan karga uzun süre gökyüzünde süzülebilir. Karga çelişkinin de simgesidir. Karga insanı, Susamuru ve Geyik insanlarıyla iyi anlaşır. Fırtına Kartalı Kabilesi'nden Mersinbalığı ve Wapiti ile rahatça ilişki kurabilirler. Fırtına Kartalı Kabilesi'nin kanatlı temsilcisi Aladoğan ile mükemmel bir birliktelik yaşarlar.

Yılan Burcu (24 Ekim - 21 Kasım)

Hayvanı yılan, bitkiler alemindeki totemi devedikeni, madenler alemindeki totemi bakır ve malakittir. Uğurlu rengi turuncu, kabileleri ise kurbağadır.

Yılan insanı, bulunduğu ortamı değiştirme gibi bir özelliğe sahiptir. Tükenmez bir enerjisi ve durumu düzeltme konusunda çeşitli düşünceleri vardır. İyileştirici gücüyle diğer insanların beden ve ruhlarının arındırılmasında katkıda bulunur. Ruhsal seslere karşı çok duyarlıdır, en ince enerji biçimlerini bile algılayabilir. Yılan insanı ruhsal ve duygusal olarak, inanılmaz yüksekliklere ve derinliklere ulaşabilir. Bu sayede içindeki potansiyel yetenek ve becerileri geliştirip, yararlanmayı başarmasına yardımcı olur. İç uyumsuzluğa düşen Yılan insanı, dar kafalı, aşırı eleştirel, huysuz, kıskanç, hilekar, hemen parlayan bir insan haline gelebilir. Bu burcun insanları gizemli bir havaya bürünme eğilimindedir. Bu tavrıyla davranışları ve zırhı nedeniyle yanlış anlaşılır. Derin kişiliğe sahiptir. Yılan insanı, keskin gözleriyle kendi ve diğer insanların ruhlarını okuyabilir. En iyi anlaştığı burçlar Puma ve Ağaçkakan'dır. Yabankazı ve bozayı insanlarıyla da çok iyi anlaşır. Yine Kaplumbağa Kabilesinden olan Kunduz ile mükemmel bir bütünleşme yaşar.

Wapiti Burcu (22 Kasım - 21 Aralık)

Totemi wapiti, bitkiler alemindeki totemi karaçam, madenler alemindeki totemi ise obsidiyen taşıdır. Uğurlu rengi siyah, kabileleri ise Fırtına Kartalı'dır.

Wapiti insanı, parlak, saydam yapılıdır. Yeni bir duruma alışmakta zorluk çeker, ancak alıştıktan sonra kararlılık gösterir. İçinde sürekli olarak bir ikilik taşır, bu özelliği de onu hayatta hep en zor şartlarda yaşamayı öğretir. Wapiti insanı kendine verilen olanakları, verileri kullanıp dengelerse, görkemli olabilir. Bu insan yumuşak ama güçlüdür. Wapiti insanı doğuştan sahip olduğu adalet duygusuyla, haksızlıklara karşı gelir. Wapiti burcundan olan insan, soylu bir izlenim yaratır. İçine dönük olduğu, okuduğu, duyduğu, yaşadığı şeyleri bir öğretmen edasıyla özümseyebilir. Gerekli gördüğü zaman başkasının yönetimine girebilse de, aslında çok güçlü bağımsızlık duygusuna sahiptir. Wapiti insanı Aladoğan ve Mersinbalığı bireyleriyle uyum içindedir. Kelebek Kabilesi'nden Susamuru ve Karga ile de iyi ilişki kurabilir. Wapiti, Geyik ile bütünleşme yaşar.

Kaynak: Haberler.com /  Gündem.  


Xx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hallo 🙋🏼‍♀️