"Tekemmül" kelime olarak kemâl bulma, olgunlaşma demektir. "Tekâmül" de olgunlaşmak ve kemale doğru gitmek manasına geliyor. İki kelime arasındaki ince fark: Tekemmül etmek, tamamlanmak, olgunluğa erişmek demek iken, tekâmül etmek tamamlanma yolunda ilerlemek demektir.
Thomas Henry Huxley
Thomas Henry Huxley (4 Mayıs 1825; Ealing, Middlesex - 29 Haziran 1895; Eastbourne), İngilizbiyolog. Darwin'in evrim kuramının en önemli savunucularından, felsefede agnostisizmkavramını ilk kez ortaya atan, Darwin'in buldoğu lakabıyla bilinen İngiliz biyoloji bilgini.
Gençliği;
1835'ten sonra kendi kendine Almanca öğrendi.On iki yaşındayken ileri düzeyde jeoloji ve mantıkkitapları okuyor, kendi kendine basit bilimsel deneyler yapıyordu. On beş yaşına geldiğinde Londra'nın yoksul mahallelerinde bir pratisyen hekimin yanında çırak olarak çalışmaya başladı.
Charing Cross Hastanesi Tıp Okulu'ndan karşılıksız burs almayı başardı. Zorunlu dersler yerine ilgi duyduklarını izlemesine karşın birçok ödül kazandı; ilk araştırması öğrenciliği sırasında yayımlandı.
Alfred Russel Wallace; 1850’lerin sonları ve 1860’ların başlarında Malay Takımadaları’nda saha çalışmaları yapan genç İngiliz doğabilimci.
Güney Denizi'ne bir keşif gezisine çıkan "HMS Rattlesnake" adlı gemide yardımcı cerrah olarak iş buldu. Dört yıl süren gezi boyunca, geminin ilkel koşullarına karşın, mikroskobuyla denizdeki canlıları inceledi. Her limandan İngiltere'ye gönderdiği gözlem sonuçları Royal Society ve Kraliyet Enstitüsü'nün dergilerinde yayımlandı. 1850'de İngiltere'ye döndüğünde, çağının en ünlü biyoloji bilginlerinden biri olmuştu.
1850'lerde hayvanlarda bireysel davranış, mürekkepbalığı gibi kafadanbacaklılar, paleontolojiyöntemleri, bilim ve bilim eğitiminin yöntemleriyle ilkeleri, sinirlerin yapısı ve işlevleri, omurgalılardakafatasına ilişkin kuramlar gibi konularda pek çok araştırma yayımladı.
İlgi alanlarının genişlemesi;
Charles Darwin'in Türlerin Kökeni adlı kitabı, 19. yüzyıl ortalarında bilim çevrelerini temelinden sarsmıştı. Genç Huxley, Joseph Dalton Hooker ve Charles Lyell'la birlikte kitabın yayımlanmasından önce Darwin'i destekleyen birkaç bilim insanından biri oldu. Huxley ve Darwin'in bu dönemde başlayan dostluğu yıllarca sürdü. Darwin, evrim kuramı konusunda başlatılan tartışmaların dışında kalmayı yeğlerken, Huxley bu görüşleri açıkça destekleyip heyecanla savunuyordu.

En önemli tartışmalardan biri 1860'ta İngiliz Bilim Geliştirme Derneği'nin Oxford Üniversitesi'nde yaptığı toplantıda başladı.
Piskopos Wilberforce, Huxley’e karşı sunacak bilimsel savlarının sonuna geldi ve ayağa kalkarak kendi aleyhine dönen şu sözleri söyledi:
“Yanımda oturan ve oturduğumda beni neredeyse paramparça edecek olan Profesör Huxley’e maymun soyundan geldiğine olan inancını sormak isterim, maymun soyu büyükannesinin tarafından mı yoksa büyükbabasının tarafından mı geliyor?”
Huxley böylece tartışmaktan çekindiği adamın aslında ne kadar cahil olduğunu o anda anladığını bir mektubunda yazmıştır. Yanında oturan Sir Benjamin’e dönerek “Tanrı şimdi onu benim ellerime verdi” dedi ve sakinlikle ayağa kalkarak münazarayı bitiren şu cevabı verdi:
Huxley, atasının bir maymun olmasını, zeki ve kültürlü, ama bu zekâyı ciddi bir bilimsel tartışmayı gülünçleştirmek için kullanan bir kişi olmasına yeğlediğini söyledi.
Bu tartışma, Darwin'in kuramının duyulmasını sağladığı gibi, bilimin ilahiyattan bağımsız olarak ele alınmasının başlangıcını simgelemesi açısından da önem taşıyordu.
Huxley, 1860'larda paleontoloji, taksonomi(özellikle kuşların sınıflandırılması) ve etnolojiüzerine önemli araştırmalar yürüttü.
1878'de Aristoteles'in felsefi görüşlerini Eski Yunanca'dan okumak istediği için bu dili öğrenmeye başladı. Felsefeye olan ilgisi giderek arttı. David Hume, George Berkeley ve René Descartes üzerine yazdıkları günümüzde bile aydınlatıcı niteliklerini korumaktadır. İlahiyatla da ilgilenen Huxley, kendi düşünsel konumunu da ifade eden agnostik terimini ortaya attı.
1889'da Londra'dan ayrılarak Eastbourne'e yerleşti. Orada, dönemin önde gelen bilim insanları, ilahiyatçıları ve düşünürleriyle yazışarak tartışmayı yaşamının sonuna değin sürdürdü.
Huxley'in gezi notları, torunlarından Julian Huxley tarafından T.H. Huxley's Diary of the Voyage of H.M.S. Rattlesnake (1935; T.H. Huxley'nin H.M.S Rattlesnake Gezisine İlişkin Günlüğü) başlığıyla yayımlandı. Huxley üzerine en kapsamlı yaşamöyküsü ise Leonard Huxley'nin Life and Letters of Thomas Henry Huxley (1900; Thomas Henry Huxley'nin Yaşamı ve Mektupları) adlı çalışmasıdır.
- Evidence as to Man's Place in Nature (1863; İnsanın Doğadaki Yerine İlişkin Kanıtlar)
- Protoplasm: The Physical Basis of Life (1869; Protoplazma: Yaşamın Fiziksel Temeli)
- A Manual of the Anatomy of Vertebrated Animals(1871; Omurgalı Hayvanların Anatomisi Üzerine Bir Elkitabı)
- A Manual of the Anatomy of Invertebrated Animals(1877; Omurgasız Hayvanların Anatomisi Üzerine Bir Elkitabı)
- Hume (1878)
- Science and Culture (1881; Bilim ve Kültür)
- Essays upon Some Controverted Questions (1892; Bazı Tartışmalı Sorunlar Üzerine Denemeler)
- Evolution and Ethics (1893 Evrim ve Ahlak)
- Collected Essays (1894-1908, 9 cilt; Toplu Denemeler)
- Scientific Memoirs (ös 1898-1903, 5 cilt; Bilimsel Anılar)
Julian Huxley’den bir alıntı (Origin’e girişinden alınmıştır ) bu amacı göstermeliydi:
“Dolayısıyla, Darwin’in kurduğu evrim-biyoloji biliminin ışığında, insan sadece doğanın bir parçası olarak değil, çok tuhaf ve gerçekten de eşsiz bir parça olarak görülür.Onun şahsında, evrimsel süreç kendi bilincine varmıştır ve Evrimi olasılığın gerçekleşmesine götürmeye yalnızca o muktedirdir.” (s. xv, vurgu eklenmiştir)
Genel olarak, bilim adamları evrimi zaman ve uzayda evrensel bir fenomen olarak görürler. Theodosius Dobzhansky bunu şu şekilde açıklar:
“Evrim, evrenin gelişiminin tüm aşamalarını kapsar: kozmik, biyolojik ve insani ya da kültürel gelişmeler. Evrim kavramını biyolojiyle sınırlama girişimleri karşılıksızdır. Hayat, inorganik doğanın evriminin bir ürünüdür ve insan, yaşamın evriminin ürünü.” (s. 409)
Bir diğer ünlü evrimci René Dubos ise şöyle der:
“Aydınlanmış kişilerin çoğu, gök cisimlerinden insanlara kadar evrendeki her şeyin evrimsel süreçlerle geliştiğini ve gelişmeye devam ettiğini artık bir gerçek olarak kabul etmektedir.” (s. 6)
Bugün evrim teorisi, bilim camiasının neredeyse oybirliğiyle kabul görmektedir. Bu kültürel statü, geçmiş yüzyıllarda Mukaddes Kitaptaki Yaratılış anlatısının sahip olduğu duruma biraz benzer.

evrimsel biyologlar bu konuyu tartıştılar.
Kimler mi var?
- Andrew Whiten
- Patrick Bateson
- Denis Noble
- Eva Jablonka
- Paul E. Griffiths
- James Shapiro
- Kevin Laland
- Sonia Sultan
- Douglas Futuyma
- Gerd B. Müller
sadece bazıları….
Milyarlarca yıl önce Dünya'da yaşayan tek canlılar bakterilere benzeyen tek hücreli organizmalardı. Tüm yaşam formları bu ilkel atalardan evrimleşmiştir.
Yunanlılar

Miletli Anaksimandros, ilk hayvanların Dünya'nın geçmişinin ıslak bir evresinde suda yaşadığını ve insanlığın ilk karada yaşayan atalarının suda doğmuş olması gerektiğini ve hayatlarının sadece bir kısmını karada geçirmiş olması gerektiğini öne sürdü. Ayrıca, bugün bilinen formdaki ilk insanın farklı bir hayvan türünün (muhtemelen bir balık) çocuğu olması gerektiğini, çünkü insanın yaşamak için uzun süreli bakıma ihtiyaç duyduğunu savundu.



El-Câhiẓ'nin Kitāb al-Hayawān ( Hayvanlar Kitabı ) adlı eserinden bir sayfa
Pierre Belon , 1555'te yayımlanan L'Histoire de la nature des oyseaux ( Kuşların Doğal Tarihi ) adlı eserinde insan (sol) ve kuş (sağ) iskeletlerini karşılaştırmıştır .Xx



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️