
Parvaneh Paşa'nın Gundi-Shapur Üniversitesi'nin kütüphane eklerinden birinin MS 550 civarında göründüğü şekliyle çizimi (Kaynak: Payvand News ). Üniversitenin matematik, tıp, fizik bilimleri, teoloji ve edebiyat gibi konularda toplam 400.000 ders kitabı olduğu bildirildi.
Gundi-Shapur, Jundi-Shapur olarak da bilinir, günümüzün güneybatı İran'daki Dezful'da yer alır ve antik dünyanın önde gelen öğrenme ve bilgi merkezlerinden biriydi. Şehir, Sasani İmparatorluğu'nun (MS 224-651) entelektüel merkeziydi ve tıp, felsefe, teoloji ve bilim alanlarında eğitim ve öğretim sunan Gundi-Shapur Üniversitesi Akademisi'nin eviydi.
Antik Gundi-Shapur Üniversitesi'nin ayakta kalan son yapılarından birinin tarihsiz fotoğrafı (Kaynak: Soroosh641 Kamu Malı ).

Şehir kalıntıları Dezful ile Şuşter şehirleri arasında, Dezful'un 14 km. güneydoğusunda, 39 numaralıkarayolundan biraz içeride bulunmaktadır.
Cündişapur (Farsça: جنديشاپور), günümüzde İran'ın Huzistan Eyaleti sınırları içinde bulunan eski bir şehir.
Şehir, Sasani Devleti'nin ikinci hükümdarı I. Şapurtarafından kurulmuştur ki şehrin yerini de bizzat kendisi belirlemiştir. I. Şapur, 259 yılı sonları ya da 260 yılı başlarındaki Edessa Muharebesi'nde Roma İmparatoru Valerianus'ı bozguna uğrattı ve 70.000'e yakın Roma askerini esir aldı. I. Şapur'un emriyle bu esirler Cündişapur'a yerleştirildi. Daha sonra Suriye'de bulunan sanatçı ve bilginler, Edessa'dan (günümüzde Urfa) sürülen Nestûrîlerve Atina'dan sürülen Yeni Eflâtuncufilozofların da buraya yerleştirilmesiyle şehir bir bilim merkezi olmaya başladı.
Thannuris Muharebesi (ya da Mindouos Muharebesi ) 528 Yazında, Kuzey Mezopotamya'da Dara yakınlarında Serhaskomutasındaki Sasani İmparatorluğu ile Belisariusve Coutzes komutasındaki Bizans İmparatorluğukuvvetleri arasında gerçekleşen askeri çatışmadır.
İslam devri;
Şehir, 638 yılında halife Ömer zamanında savaşmadan Müslümanlarca alındı. Müslümanlar bilim ve tıp merkezi haline gelen bu şehre gereken önemi verdiler ve şehir İslam hakimiyeti zamanında da önemli bir merkez olmayı sürdürdü. Özellikle İslam dünyasında adından söz edilen pek çok doktor burada yetişti.
877 yılında Saffârîler tarafından alınan şehir bu dönemde başkent oldu. Büveyhîler zamanında taht kavgaları sırasında birkaç kez el değiştiren şehir nihayetinde 1055’te Selçuklu devletinin idaresine geçti. Fakat bu bölgedeki istikrarsızlık ve savaşlar yüzünden şehir eski önemini kaybetti.
Garshasp (ya da Garşasp), devasa ve korkunç bir ejderha olan Azhdahak'ı (Zahhâk) öldürmüştür. Bu olay, İran mitolojisinde ve destanlarında önemli bir yere sahiptir ve Garshasp'ın kahramanlığını simgeler.
#FILM:Ejderhani Nasil Egitirsin.
Ahlâk-ı Muhsinî (Farsça: اخلاق محسنی), Hüseyin Vâiz-i Kâşifî'nin (ö. h.910/1504-1505) ahlaka dair Farsça eseri.Sultan Hüseyin Baykara'nın oğlu Ebü'l-Muhsin Mirza adına h.900 (1495) yılında kaleme alınmıştır.
Yakub'un katiplerinden biri olan Muhammed bin Vasıf, daha sonra Farsça bir kaside okudu.
Yakûb, Pers krallarının mirasına sahip çıkmak ve "onların ihtişamını yeniden canlandırmak" istiyordu ve bu nedenle 867 yılında Abbâsî halifesi Mutez'e kendi yazdığı bir şiiri gönderdi. Şiirde şöyle deniyordu: "Benimle birlikte Derafsh Kaviani var, onunla milletleri yönetmeyi umuyorum."
____ ((( yakup hanedanlığı islam alet edilerek gelen arap sömürgecilğine karşı orta asya topraklarının unuttuğu pers örf ve adetlerini yeniden canlandırmayı hedeflemişti. mesela amr'ın tahta çıkış ayininde bile islam'ın esamesi okunmuyordu. yakup'un, huzurunda okunan bir "arapça" şiiri sertçe müdahale ederek "neden anlamadığım dilde bir şeyler okuyorsun" demesiyle beraber farsça yazan bir şairler ordusu oluşmuş ve bu hikayenin sonunda da tuslu ebu'l kasım firdevsi doğmuştur ve bir nevi arapçılık dil açısından edebiyata etki konusunda hızını yitirmiştir.))) ____
Ismail Samani Mausoleum, Buchara, Usbekistan, 914-943
"Tuslu Ebul Kasim Firdevsi" olarak bahsedilen kişi, Fars edebiyatının en önemli şairlerinden biri olan Ebulkasım Firdevsi Tusi'dir. Başlıca eseri, ilk insandan III. Yezdigirt dönemine kadar İran tarihini anlatan ve 60.000 beyitten oluşan Şehnâme'dir.
Seferîler veya Saffârîler (Farsça: سلسله صفاریان), İran'ın güneydoğusu ile Afganistan'ın güneybatısında yer alan Sistan'da kurulmuş ve 861-1003 yılları arasında faaliyet göstermiş bir Fars hanedandır.
Saffar, farsça'da bakırcı demektir.
bu hanedanlık adını , asıl mesleği bakırcı olan kurucusu yakup ibn-i leys'ten alır. (840-879)
aslında hikaye, halife'ye başkaldırıyla başlamaktadır. zamanının budizm, klasik yunan ve pers kaynaklarının söylediğine göre sistan halkı, arapları ve işbirlkçilerini görgsüz sahtekar olarak nitelerler.
sistan'ın başkenti, afgan sınırının hemen yanında bulunan zerenc kentiyd. çok sayıda çarşısı ve şehre girilebilen büyük duvarlarına çakılmış on üç kapısı vardı.
Şehrin fethinden sonra Saffârî Valisi'nin Kabil'de Hindu Şahi modeline göre 870 civarında basılan sikkeleri. Abbâsî dirhemi ağırlık standardı. Ön yüz: Nagari efsanesi (Śrī Khūdarayakah, "Şanslı küçük Raja") bulunan yatan boğa, boğanın kamburunda trisula işareti. Arka yüz: Solda Nagari'de (ma) bulunan atlı, sağda Arapça عدل (’adl, "Adalet").
Nasr, sarayında Arapça konuşan yetkilileri kayırdığı için 23 Ocak 914 gecesi kendi muhafızları tarafından öldürülen Ahmed ibn İsmail'in (hükümdarlık dönemi 907-914) oğluydu.Böylece Nasr sekiz yaşında emir oldu.
Nasr bin Ahmed veya II. Nasr (Farsça: نصر دوم), "Şanslı" lakaplı, 914'ten 943'e kadar Samaniler hanedanının başı olarak Mâverâünnehir ve Horasan'ın emiridir. Saltanatı, Sâmânîler hanedanının talihinin zirve noktası olmuştur.
Bu devrin ilk büyük şairi, II. Amir Nasr binAhmad'ın (914-943) saray şairi olarak ünlü ve zengin olan “Fars edebiyatının babası” olarak kabul edilen Rudeki idi (859 - yaklaşık 940) Rudaki en çok bu hükümdarla münasebette olsa da ve bazı kaynaklar onun sadece II. Nasr'ın saltanatı esnasında saraya getirildiğini iddia etse de, günümüze ulaşan çalışmaları onun zaten II. Nasr'ın babası Emir Ahmed Samani (907-914) zamanında saray şairi olduğunu göstermektedir.
Pers edebiyatı Ahameniş İmparatorluğu (MÖ 550-330) zamanında gelişmiş olmasına rağmen, kil tabletler haricinde herhangi bir şey üzerine yazılan veyahut taşa yazılan her şey Büyük İskender'in fethi esnasında kayboldu. Pers şiiri, mukaddes yazıları, efsaneleri ve folkloru, Ahamenişlerin düşüşünden sonra, Sasani İmparatorluğu devrinde (MS 224-651) yazılmaya karar verilene kadar şifahi olarak aktarıldı. En eski yazılı eserler, Avesta'ya, Zerdüşt kitabelerine eşlik eden dini yorumlardı ve bunlar diğer metinlerin yaratılmasına ilham verdi. Bunlar arasında, daha sonraki yazarlara göre, bilinen hadiseleri mitolojik ve efsanevi hikayelerle birleştiren Perslerin tarihi olan Hüdayname (Hüvadayname “Efendilerin Kitabı” olarak da bilinir) olarak bilinen bir eser vardı.
Elhamra Krallar Salonu'nun tavanında, Granada'nın on Sultanını tasvir eden resim.
((( Granadalı I. Muhammed (kırmızı tunik ve kalkanlı) isyan sırasında birliklerine liderlik ederken, çağdaş Cantigas de Santa Maria'da resmedilmiştir.)))
1264-1266 Mudéjar isyanı
Granada Kralı I. Muhammed tarafından kurulan hanedan, Granada, Jaén, Almería ve Málaga'yı içeren bir bölgeyi elinde tutuyordu. Valensiya, Játiva ve Jaén, Reconquista seferleri sırasında Hıristiyanlar tarafından fethedildi ve çoğunlukla Nasridler 1243'ten itibaren haraç ödeyen vasallar haline getirildi. Granada, İslam kültürünün merkezi olarak devam etti.
Gondişapur
Sasaniler döneminde Huzistan'ın kuzeybatısında bulunan Gondişâpur, en büyük bilim ve kültür merkezlerinden biri olup, güzel şeker kamışı tarlaları, yağmur ormanları ve yemyeşil bahçeleriyle büyük ve müreffeh bir şehirdi.
Şehir, Ardeşir'in oğlu I. Şapur tarafından kurulmuştur. Tarihçiler burayı Huzistan'ın yedi ilçesinden biri olarak kabul eder ve başlangıçta Ahvaz'ın başkentiydi ve II. Şapur döneminde Gondi Şapur, Sasani hükümetinin ve Huzistan eyaletinin başkenti oldu.
Şüphesiz, bu yerin İran kültür hareketinin dönemini gördüğü en iyi dönem , Anuşirvan dönemiydi. Bazı tarihçilerin yazdığı gibi, Hüsrev Anuşirvan bilime çok meraklıydı ve ana motivasyonu o zamanın bilim adamlarını ve hekimlerini bir araya getirmekti.
Jundi Shapur Üniversitesi'ndeki zamanında, kayda değer bir ilerleme kaydetti ve kendisine, Hint tıp kitaplarına erişmek için bir İranlı hekim ekibiyle Hindistan'a seyahat etmesi talimatı verildi. Jundi Shapur Üniversitesi ile bağlantılı olan bu gezi, şüphesiz bu bilim merkezi ve mezunları için değerli bir başlangıç oldu.
GondiShapur Akademisi, antik dünyada bilgi, felsefe ve tıp alanında başlıca merkezlerden biri haline geldi. Bazı kaynaklarda, bu Üniversite mezunlarına uygulama izni verilmesi uygulamasına atıfta bulunulmuştur. (Tarih Al-Hekma) Tarihi kitabı bunu anlatır.
🖋🖍🖌
Gondişapur Akademisi ( Farsça : فرهنگستان گندیشاپور , Farhangestân-e Gondišâpur), GondişapurÜniversitesi olarak da bilinir , üç Sasani eğitim merkezinden biriydi ( Ctesiphon , Ras al - Ayn , Gundeshapur ) Sasani İmparatorluğu'nun entelektüel merkezi olan Medrese , tıp, felsefe , teoloji ve bilim alanlarında eğitim ve öğretimveriyordu.

Öğretim kadrosunda Fars geleneklerikonusunda bilgili kişiler bulunuyordu . Cambridge İran Tarihi'ne göre , 6. ve 7. yüzyıllarda antik dünyanın en önemli tıp merkeziydi. Ünlü bilim tarihçisi George Sarton, Jundişapur'u "zamanın en büyük entelektüel merkezi" olarak adlandırmıştır.
( ⚠️George Alfred Leon Sarton (31 Ağustos 1884 - 22 Mart 1956) Belçika doğumlu Amerikalı kimyager ve tarihçiydi.
Türkiye'de bilim tarihçiliğinin yerleşmesini sağlamış olan ve 5 TL'lik banknotların arka yüzünde resmi görülen bilim insanı Ordinaryüs Profesör Aydın Sayılı (1913-1993), Sarton'un öğrencisiydi. 1942 yılında George Sarton’un yönettiği “İslam Dünyasında Bilim Kurumları” başlıklı tezi ile Harvard Üniversitesi'nden doktora derecesi aldı. Bu doktora, dünyada bilim tarihi alanında verilen ilk doktora derecesi olarak bilinir. ~ Amerikalı yazar May Sarton, George Sarton'un kızıdır.❗️)
Pehlevi hanedanı döneminde , Gondeşapur'un mirası, 1955 yılında Ahvaz kenti yakınlarında Jondişapur Üniversitesi ve onun kardeş kuruluşu olan Ahvaz Jundişapur Tıp Bilimleri Üniversitesi'nin kurulmasıyla anılmıştır . (1979'daki İran devriminden sonra Ahvaz Üniversitesi'nin adı Ahvaz Şahid Çamran Üniversitesi olarakdeğiştirildi , ancak ana üniversite Jundişapur adını korudu.)
Tarih;
MS 489'da , Edessa'daki Doğu Süryani Hristiyan teolojik ve bilimsel merkezi Bizans imparatoru Zeno tarafından kapatılıp , o zamanlar Pers yönetimi altında olan Küçük Asya'daki Nisibis Okulu'na transfer edildi ve dahil edildi.
Burada, Nestorian bilginleri, Justinian tarafından 529'daAtina'dan sürgün edilen Helenistik filozoflarla birlikte tıp , astronomi ve matematik alanlarında önemli araştırmalar yürüttüler.
Ancak Sasani imparatoru I. Hüsrev'in yönetimi altındaydı ( MS 531-579), Yunanlılar ve Romalılar tarafından Kisra olarak bilinirdi , Gondeşapur tıp ve öğrenimle tanındı. Hüsrev I, Bizans imparatorluğunun dini zulmünden kaçan çeşitli Yunan filozoflarına ve Süryanice konuşan Nesturi Hıristiyanlarına sığınak sağladı.
Sasaniler, günümüz Irak ve Suriye'sinin kontrolü için uzun süredir Romalılar ve Bizanslılarla savaşıyorlardı ve doğal olarak mültecileri memnuniyetle karşılamaya meyilliydiler.
I. Hüsrev de doğuya yöneldi ve hekim Borzouye'yi Gondeshapur'a Hintli ve Çinli bilginleri davet etmesi için gönderdi. Bu ziyaretçiler astronomi, astroloji, matematik ve tıp üzerine Hint metinleri ve bitkisel tıp ve din üzerine Çin metinleri tercüme ettiler. Borzouye'nin kendisinin Panñcatantra'yıSanskritçeden Farsçaya Kalila u Dimana olarak tercüme ettiği söylenir.
İmparator I. Hüsrev, mültecilere Yunanca ve Süryanice metinleri Pehlevi diline çevirmeleri görevini verdi . Tıp, astronomi, felsefe ve faydalı el sanatları üzerine çeşitli eserler çevirdiler.
Doğu Kilisesi manastırı 376 /7'den bir süre önce Gondishapur şehrinde kuruldu. 6. yüzyılda şehir, Rabban Hormizd'in bir zamanlar eğitim gördüğü teoloji okuluyla ünlendi. Doğu Timothy IKatolikosu'ndan gelen bir mektuba göre , Beth Huzaye Metropolitliği hem teolojik hem de tıbbi kurumların sorumluluğunu üstlendi.
Tıp akademisinin hekimlerinin hemen hemen hepsi Fars olmasına rağmen, tıp biliminin Süryanice bir edebi geleneği olduğundan, tezlerini Süryanice yazmışlardır .
Müslüman yönetimi altındaki Gondeshapur;
MS 832'de Halife el-Memun ünlü Bilgelik Evi'nidestekledi . Orada Gondeshapur'un yöntemleri taklit edildi; gerçekten de Bilgelik Evi, Gondeshapur'un eski Akademisi'nin mezunlarıyla dolduruldu.
Ancak o zamana kadar Abbasi Halifeliğininentelektüel merkezi kesin olarak Bağdat'a kaymıştı , zira çağdaş literatürde Gondeshapur'daki üniversitelere veya hastanelere dair çok az referans bulunmaktadır. Merkezin önemi giderek azaldı. Al-Muqaddasi'nin Bölgelerin Bilgisi İçin En İyi Bölümler (yaklaşık MS 1000) Gondeshapur'u harabeye dönmüş olarak tanımlamıştır.
Gondeshapur'un ünlü hekimleri

Xxx
Buch: Zeynül'-Ahbar: Tahiriler Saffariler Samaniler ve Gazneliler
Xxx
















Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hallo 🙋🏼♀️